‘GDO paniği’nin faturası kabardı

·

12 Kasım 2009

·

Bu haberde ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

‘GDO paniği’nin faturası kabardı

12 Kasım 2009

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Haber

Güncelleme: Şub 20, 2024

GDO Yönetmeliğinin yayınlanması ve aynı gün uygulamaya konulması bir çok sektörü olumsuz etkileyecek gibi görünüyor. En çokta yem sektörü olumsuz etkilendi. GDO’lu ürünler arasında ilk sırada yer alan soya, mısır, kanolayı hammadde olarak kullanan yem sektöründe bu ürünlerin fiyatı yüzde 50 arttı.

Yem sanayicileri hammadde bulmakta zorlanırken, hammaddeye bağlı olarak yapılan fiyat artışının et,süt, yumurta ve diğer hayvansal ürünlere de yansıması bekleniyor.

Ali Ekber YILDIRIM
İZMİR- Yaklaşık 5 yıldan beri gündemde olan ve birkaç kez değişime uğrayan Biyogüvenlik Yasa Tasarısı’nın yasalaşması beklenirken 26 Ekim 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik” hem kafaları hem de piyasaları karıştırdı.
Bir çok sektörü olumsuz etkileyen yönetmelik, bazı tarım ürünlerinde tüketimi ve buna bağlı olarak fiyatı düşürürken, özellikle yem üretiminde kullanılan ithal hammaddelerin fiyatını kısa zamanda yüzde 50 oranında artmasına neden oldu. Yem sektörü adeta kilitlendi. Yakın zamanda üretimin durması ve buna bağlı olarak özellikle hayvancılık sektörünün çok büyük bir darbe ile karşı karşıya kalması bekleniyor.
Yasa yerine yönetmelik
Biyogüvenlik Yasa Tasarısı ile ilgili çalışmalar 5 yıldan beri devam ediyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yasa tasarısı için bir çok kurumdan, odalardan, meslek kuruluşlarından, bilim insanlarından görüşler aldı. Bu görüşler doğrultusunda hazırlanan yasa tasarısı, 2005’ten beri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülerek kabul edilmesi bekleniyor. Biyogüvenlik Yasası’nın çıkması beklenirken, yönetmelik çıktı.
Her kesin şikayetçi olduğu ve eksik bulduğu yönetmelik ile ilgili hiç kimsenin görüşünün alınmaması dikkat çekiyor. Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Yem Üreticileri Birliği ve daha bir çok kurum bu yönetmeliği Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra öğrendi. Çok daha önemlisi, Amerika’ya yaptıkları gezi ile gündeme gelen Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım Komisyonu’nun üye milletvekilleri de bu yönetmelikten habersiz olduklarını söylüyor. Geçen hafta Ayvalık’ta Zeytin Hasat Şenliği’nde görüştüğümüz Komisyon Üyesi Bitkisel yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Balıkesir Milletvekili Edip Uğur bu bilgiyi doğruladı.
Yönetmeliğin çıkarılması sürecinin büyük bir gizlilik içerisinde tutulması, Tarım ve Köyişleri Bakanlığında birkaç bürokrat dışında kimsenin haberdar olmaması dikkat çekiyor. Çıkarılan yönetmelikle ilgili yorumlar da çok farklı. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, her fırsatta yönetmelikle GDO’lu ürünlerin ithalatına izin verilmediğini, aksine bu ürünlerin ithalatının önünün kesildiğini söylüyor. Oysa çıkarılan yönetmelik, GDO’lu ürünlerin ,ithalatını, işlenmesini, depolanmasını, satışını öngörüyor.
Yemde hammadde fiyatı yüzde 50 arttı
GDO ile ilgili tartışma sürerken, özellikle yem sektörü, yaş meyve ve sebze sektörü ciddi sıkıntı yaşıyor.
Yem sektörünün hammaddesi olan ürünlerde yüzde 50’ye varan oranlarda fiyat artışı oldu. GDO yönetmeliğinin yayınlandığı 26 Ekim’de tonu 550 dolar olan soya küspesi 800 dolara, kanola küspesi 230 dolardan 320 dolara, ayçiçeği küspesi 260 dolardan 330 dolara ve yerli ayçiçeği küspesinin kilosu ise 210 liradan 260 liraya çıktı. Fiyat artışına rağmen hammadde bulmak zor. Hammadde taşıyan çok sayıda gemi Türkiye’ye giriş için GDO analiz sonuçlarını beklerken, bazı gemiler başka ülkelere yönlendirildi. Analiz için sadece 3 laboratuar hizmet verirken, analiz için başvuranlara bir ay, 40 gün sonraya randevu veriliyor.
DÜNYA’ nın edindiği bilgilere göre en büyük hammadde ithalatçısı olan Nobel, Bunge gibi dev firmalar Türkiye’ye ithal edecekleri ürünleri başka ülkelere yönlendirmeye başladı. Yönetmelikte ciddi bir değişiklik olmazsa önümüzdeki günlerde hammadde sıkıntısı daha büyük boyutlara ulaşması bekleniyor.
Hammadde fiyat artışına bağlı olarak yem üreticileri de yemin fiyatını yüzde 5 ile 15 arasında artırdı.Yem fiyatlarındaki bu artış et,süt, tavuk, yumurta ve bir çok ürüne yansıyacak. Bakanlığın kimseye sormadan ve etkilerini hesaplamadan radikal bir kararla çıkardığı yönetmeliğin faturasını büyük ölçüde tüketici ödeyecek.
Yem sanayicilerinden Bakanlığa yazılı başvuru
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği, sektörün yaşadığı sıkıntıları 3 Kasım’da bir yazı ile Tarım Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’ e iletti. Bakana gönderilen yazıda yem sanayi, hayvancılık ve tüm gıda sektörünü doğrudan ilgilendiren yönetmelikle ilgili yaşanan sorunlar konusunda şu görüşlere yer verildi:
“Öncelikle bu çok önemli yönetmelik üniversiteler, ilgili bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları ve sanayicilerle paylaşılmamıştır. Söz konusu yönetmeliğin üretimi, tüketimi ve ticareti ciddi biçimde etkileyeceğini düşünürsek bizim de görüşlerimizi bildirebileceğimiz bir süre olmalıdır. Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü hemen hemen her konuda hazırlanan yönetmelik taslaklarını web sitesinde yayınlarken, bu yönetmelik farklı işlem görmüş ve bizlerle paylaşılmamıştır.
Bizler yem sektörü olarak; Avrupa Birliği’nin konu ile ilgili müktesebatının ülkemizde de uygulanmasını ve bu yönde karar alınmasını talep ediyoruz.
Halen yem sektörü mensupları GDO konusunda yeterince bilgilendirilmemiş, eşik değer, vb. konular tam anlamı ile bilinmemektedir. Yönetmelik ile ilgili muhataplarca gerekli hazırlıkların yapılabilmesi ve sorunsuz uygulanabilmesi için mutlaka geçiş süreci tanınmalıdır. Nitekim; AB’nde konuyla ilgili müktesebat (1829/2003 sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Yönetmeliği) 22 Eylül 2003 tarihinde yayınlamıştır. Bu yönetmelikte; “Bu yönetmelik Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayınlanmasını takiben 20. günde yürürlüğe girer. Bu yönetmelik yayınlandığı tarihten 6 ay sonra uygulamaya koyulur. Bu yönetmelik tüm üye ülkeleri, bütünüyle ve direk uygulanabilirliği ile bağlamaktadır” denilmektedir.
Gelişmiş ülkelerin yer aldığı AB gibi konuyla ilgili altyapısı tamamlamış bir toplulukta bile 6 ay geçiş süreci verilmişken, konuyla ilgili hiçbir altyapısı olmayan ülkemizde ise yönetmelik yayınlandığı tarih itibariyle yürürlüğe girmiştir. Bu durum büyük sıkıntıları beraberinde getirerek, ticarette ve üretimde tıkanmalara sebep olmuştur. Bu nedenledir ki talebimiz, anılan yönetmeliğin uygulanmasında en az bir yıllık bir geçiş süresinin tanınmasıdır.”
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği’nin Bakan’a yazdığı yazıda yaşanan sorunlar özetle şöyle:
GDO belgesi alınamıyor
Yönetmelik ile ilgili en büyük problemlerden birisi de; 11. Maddedeki ihracatçı ülkenin resmi makamından talep edilen ve GDO içeriğinden bahsetmesi istenen belgedir. Bu konu, ihracatçı ülkelerin yetkili mercileri ile görüşülmüş ve yönetmelikte talep edilen belgenin hiç bir resmi makam tarafından verilemeyeceği öğrenilmiştir. Dolayısıyla, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği bugünden sonra; Arjantin, Brezilya ve ABD menşeli GDO’lu ürünlerin Türkiye’ye ithalatı tamamen durma noktasına gelecektir. Kullandığımız ürünlerden öncelikle soya, soya küspesi bu uygulamadan olumsuz etkilenecektir. Soya ve ürünlerinin yerine ikame edilecek başka bir hammaddenin olmadığı düşünüldüğünde, oluşacak darboğazlar kaosa yol açacaktır.
İzin verilen GDO çeşidi ve izin verecek komite belli değil
Yönetmeliğin yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girmesi nedeniyle; yem üretiminde etiketleme yürürlüğe girmiş sayılmaktadır. Yönetmeliğin 15.maddenin 1.fıkrasında; “Yem ve yemlik madde olarak kullanımına izin verilen GDO’lu yemlerin yüzde 0,9’un üzerinde GDO içermesi halinde” ibaresine yer verilmektedir. Ancak; ne izin verilen GDO çeşitleri ile oranları ve ne de izin verecek komite henüz belirlenmemiştir.
Stoktaki ve yoldaki ürünler nasıl etiketlenecek?
Bugüne kadar ithaline izin verilen ve ithal edilen, halen depolarda ve nakliyat halindeki GDO’lu ürünlerin GDO oranları bilinmemektedir. Anılan hammaddelerimizi dökme olarak satın aldığımız gerek ithalatçı ve gerekse aracı kurumlardan etiket bilgilerini içeren belge alınmamıştır. Bu durum karşısında yem işletmelerinin etiketlerine GDO’yu nasıl yansıtacakları konusunda tereddütleri bulunmaktadır. Konunun açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç vardır.
Kayıt sistemi nasıl oluşturulacak?
Yönetmeliğin 15.maddenin 1.fıkrasının ç bendinde belirtilen “sağlık beyanlarının etiket üzerinde bulundurulması zorunludur” ibaresinde sağlık beyanı konusu açıklığa kavuşturulmalıdır. 16.madde “izleme ve izlenebilirlik” başlığında verilen kayıt tutulmasını bugün itibariyle yürürlüğe koymak imkan dahilinde değildir. Bu konu uzun bir hazırlık sürecinden geçildikten sonra pratiğe dökülmesi gerekir.
AB kriterleri getirilmeli
AB mevzuatı risk değerlendirmesinin belirli bir süre içerisinde bitirilmesi gerektiği ile ilgili bir zaman kısıtlaması koymuştur. Buna göre başvuru Risk Değerlendirme Otoritesine 14 gün içinde iletilir ve Otorite 6 ay içinde değerlendirmeyi tamamlar ve devlet yetkilileri de 3 ay içinde bu başvuruya izin verilip verilmeyeceği ile ilgili kararını yayınlar. AB’ye uyumlu olması için bu hususların da yönetmeliğe eklenmesi gerekmektedir.
Yönetmelik her tür GDO’nun detaylı olarak isminin resmi sertifikada yazılmasını talep etmektedir. Örneğin, “Roundup Ready soya” gibi. AB’nde GDO’lu ürünlerin ticaretinde takip ettiği prosedüre bakıldığında, ihracatçıların faturalarında “GDO İçerebilir” ifadesi yeterli kabul edilmektedir. Bu uygulamanın ülkemiz için de benimsenmesinin uygun olacağı kanaatindeyiz.
Yem fabrikaları yönetmeliğe uygun değil
Yönetmelikte yem fabrikalarındaki hatların ayrı kullanılması veya temizlenmesi ifadesi geçmektedir. Türkiye’de faaliyette bulunan yem fabrikalarının yüzde 90’ında zaten tek hat mevcut olduğu dikkate alınmalıdır.
Altyapı hazır değil
Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle artacak analiz ihtiyacını Bakanlığımız laboratuarlarının makul sürede ve hızda karşılayabilmesi için gerekli altyapı ve eleman ihtiyacının temin edilmesi gereklidir. Ayrıca; Yönetmelikte GDO analizi yapacak olan referans laboratuarlardan da bahsedilmemektedir.

Yerli üretim artırılmalı
GDO’lu ürünlerle ilgili yapılan tartışmayı endişeyle izleyen çiftçiler, sorunun çözümü için yerli üretimin artırılmasını istiyor. Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Tanman, uygulanan yanlış politikalarla tarımda dışa bağımlılığın arttığını belirterek DÜNYA’ya şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’de üretim yapılamaz hale gelince dışa bağımlı oluyorsunuz. Şimdi yerli üretim yoksa ne yapacaksınız.Hayvanlarınızı neyle besleyeceksiniz. İthalata mecbursunuz. İthal ettiğiniz ürünün büyük bölümü de GDO’lu. Bu ürünler her alanda kullanılıyor. Ayrıca tohumda dışa bağımlıyız. İthal edilen ve bizim ektiğimiz tıohumların da GDO’lu olup olmadığını bilmiyoruz. Pamukta Türkiye’nin verimliliği yüksek,GDO’lu olmasına gerek yok. Fakat ithalatla bizi boğdular. Biz pamuk üretemez duruma geldik. Ben pamuk ekmiyorum. Hayvancılığa başladım. Fakat yaşanan yönetmelik krizi ile hayvanımızı besleyecek yem bulamaz hale geldik. Fiyatlar artıyor. Biz bunu sütümüze yansıtabilecek miyiz. Yansıtamazsak bundan da zarar edeceğiz. Yönetmeliğin mutlaka revize edilmesi gerekir.”
Adana Çiftçiler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Oana Çorat ise, GDO yönetmeliğinin özellikle yaş sebze ve meyve üreticilerine çok büyük zarar verdiğini belirterek, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini istedi. Yıllardır GDO’lu ürünler nedeniyle haksız rekabetle karşı karşıya kaldıklarını belirten Çorat, DÜNYA’ ya görüşlerini şöyle açıkladı: “ Bizim GDO’lu ürün ekmemiz yasak. Ama, Türkiye’ye bu ürünler giriyor. Çıkarılan yönetmelikle ithalatın kontrol altına alınması isteniyor. Bugünkü yapıda bu ürünlerin ülkeye girmesinin yasaklanması çok zor. Ancak, ithal edilen ürün kadar içerde üretim olursa ithalata ihtiyaç kalmaz. Devlet destek vererek mısır,soya,kanola üretimini artırırsa bu sorun çözülür. Fakat devlet içerde üretimi desteklemez ve GDO’lu ürünlerin ithalatına izin verecekse bizde çiftçiler olarak GDO’lu tohum ekerek rekabet etmek istiyoruz. Bizim için iki seçenek var. Ya GDO’lu ürünler ülkeye sokulmasın, verilecek desteklerle bu ürünler Türkiye’de üretilsin veya GDOlu ürünler serbestçe girecekse bize de GDO’lu tohum kullanma izni verilsin.”

Türkiye’ye GDO’lu ürün giriyor
DÜNYA’ nın yem sanayicilerinden edindiği bilgilere göre, Türkiye’ye giren soya ve mısırın GDO’lu olma ihtimali çok yüksek. Sanayiciler, Türkiye’ye ithal edilen soya fasulyesi ve soya küspesinin GDO’lu olma ihtimalini şöyle değerlendiriyor. ABD’de üretilen soyanın yüzde 92’si, Arjantin’de yüzde 99’u, Brezilya’da yüzde 65’i GDO’lu. Bu veriler ışığında ithal edilen soya fasulyesi ve soya küspesinde GDO olmadığını iddia etmek mümkün değil.
Mısırda ise ABD’de üretimin yüzde 40’ı, Arjantin’den yüzde 35’i ve Kanada’da yüzde 30’unun GDO’lu olma ihtimali çok yüksek.
Türkiye’nin toplam kayıtlı yem üretiminin yüzde 25’i ithal soya ve mısır.Bu ürünlerin yüzde 90’ı ABD, Arjantin ve Brezilya’dan ithal ediliyor. Bu nedenle GDO’suz olması mümkün değil.
Türkiye’nin 5 yıllık soya, pamuk ve mısır ithalatı*
SOYA MISIR PAMUK
YIL Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer
2004 681.964 226.828 1.049.744 190.447 585.108 836.428
2005 1.154.504 328.533 211.122 46.642 775.512 908.201
2006 1.016.907 264.797 30.579 12.702 753.715 969.759
2007 1.230.908 409.656 1.128.456 269.337 946.213 1.277.700
2008 1.239.069 647.900 1.151.406 381.938 613.435 1.000.136

*miktar ton, değer 1000 dolar olarak verilmiştir
Kaynak: TÜİK ve Dış Ticaret Müsteşarlığı
Yemde hammadde fiyat artışı(ton/dolar)

26 Ekim 2009 11 Kasım 2009
Soya küspesi 550 800
Kanola küspesi 230 320
Ayçiçeği küspesi 260 330
Yerli ayçiçeği küspesi* 210 260 
* Ton/TL

Türkiye- AB Yem sektörü karşılaştırması(milyon ton)

AB Türkiye
Kaba yem ihtiyacı 500 30
Kaba yem üretimi 150 10
Yem hammaddesi ithalatı 50 3.5
İthalat hammaddenin GDO’lu olma ihtimali 40 2.5
GDO’lu soya ithalatı(tahmini) 28 1.6
GDO’lu mısır ithalatı(tahmini) 6 1.0
Karma yemde GDO’lu hammadde oranı(%) 30 25

Kaynak: Türkiye yem Sanayicileri Birliği

GDO ekim alanları (milyon hektar)
Yıl Ekim alanı
1996 1,7 
2000 44,2
2005 90
2006 102
2007 114,3
2008 125
Kaynak: ISAAA
Ülkelere göre 2008 yılı GDO ekim alanları ve ekilen ürünler

Ülke Ekim Alanı * Ekilen ürünler
ABD 62,5 soya,mısır, pamuk, kanola, balkabağı, papaya,
kabayonca, şeker pancarı
Arjantin 21 soya, mısır, pamuk
Brezilya 15,8 soya, mısır, pamuk
Hindistan 7,6 pamuk
Kanada 7,6 kanola, mısır, soya, şeker pancarı
Çin 3,8 pamuk, domates, kavak, petunya, papaya,çarliston biber
Paraguay 2,7 soya
G. Afrika 1,8 mısır, soya, pamuk
Uruguay 0,7 soya, mısır
Bolivya 0,6 soya
Filipinler 0,4 mısır
Avustralya 0,2 pamuk, kanola, karanfil
Meksika 0,1 pamuk, soya
İspanya 0,1 mısır
Şili <0,1 mısır, soya, kanola
Kolombiya <0,1 pamuk, karanfil
Honduras <0,1 mısır
Burkina Faso <0,1 pamuk
Çek Cum. <0,1 mısır
Romanya <0,1 mısır
Portekiz <0,1 mısır
Almanya <0,1 mısır
Polonya <0,1 mısır
Slovakya <0,1 mısır
Mısır <0,1 mısır

*milyon hektar
Kaynak: ISAAA

Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar

  1. tülay ararat 12 Kasım 2009 - 03:18 - Yanıtla

    “Soya ve ürünlerinin yerine ikame edilecek başka bir hammaddenin olmadığı düşünüldüğünde, oluşacak darboğazlar kaosa yol açacaktır.” belki de istenen bu… kendimize yeterli hale gelmekten başka çare yok.

Güncel: İlişkili Diğer Haberler

En Son Yayınlanan Makaleler