Yeni Zelanda’yı başarıya taşıyan 4 faktör; ıslah, aile işletmeciliği, kaliteye göre fiyat ve kooperatifçilik
Bu haberde ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Tarımda Yeni Zelanda Modeli-2
Başarıyı taşıyan 4 faktör; ıslah, aile işletmeciliği, kaliteye göre fiyat ve kooperatifçilik
Yeni Zelanda’nın süt hayvancılığında sağladığı başarının temelinde başta iklim olmak üzere bir çok etken sayılabilir. Başarıyı sürekli kılan ise 4 önemli faktör var. Bunlar;aile işletmeciliği,hayvan ıslahı,çiğ süte kaliteye göre fiyat verilmesi ve sütü toplayan,işleyen, pazarlayan güçlü kooperatifçiliğin olması.
Auckland,Hamilton veya başka bir kentin dışına çıkınca yolun sağında ve solunda her tarafta hayvan sürüleri var.Yemyeşil meralarda otluyorlar. Günde iki kez sağım yapılıyor. Onun dışında hayvanlar 24 saat merada. Üstelik yaz kış fark etmiyor. Türkiye’deki gibi hayvan barınakları,ağıllar yok. Hayvanlar sürekli merada,dışarıda.
Irk olarak Yeni Zelanda’nın geliştirdiği ve Holstein ile Jersey melezi olan Kiwicross ağırlıkta. Türkiye’deki Holstein ineklere göre daha küçük. Fakat daha uzun ömürlü ve 5 defa doğum yapabilen bir ırk. Rakım yükseldikçe süt inekleri sürüsü yerine daha çok besi hayvanı ve koyun sürüleri artıyor.
Fonterra piyasanın tek hakimi
Ziyaret ettiğimiz çiftliklerin tamamı aile işletmesi. Genellikle karı koca ve yanlarında bir veya en fazla iki çalışanla 500-600 başlık işletmeleri rahatlıkla yönetiyorlar.Her konuşmada mutlaka Fonterra’nın adı geçiyor. Sütçülükte sadece Yeni Zelanda’nın değil dünyanın da en büyük kooperatifi olan Fonterra hakkında çok olumlu konuşanlar da var, olumsuz konuşanlarda. Fakat bir gerçek var ki, Yeni Zelanda süt piyasasının yüzde 95’ini Fonterra Koopertifi kontrol ediyor. Üretimin yapılabilmesi için üreticiye kredi başta olmak üzere bazı destekler veriyor. Üretilen çiğ sütü günlük olarak topluyor. Analizini yapıp kaliteye göre fiyat veriyor. Ülkenin çiğ süt fiyatını belirliyor. Aldığı sütü ağırlıklı olarak süt tozu olmak üzere süt mamullerine dönüştürüyor ve ihraç ediyor.
Güney Yarım Küre’nin en büyük tarım fuarı olan Fieldays’de Fonterra’nın standı gücünü ve piyasadaki ağırlığını yansıtacak nitelikte. Rehber ve çevirmen arkadaşımız Murat Yanbakan ile Fonterra’nın Waikato Bölgesi’nden sorumlu Kooperatif İşleri Başkanı Paul Grave ile görüştük.
140 ülkeye ihracat yapıyor
Fonterra’nın 10 bin 500 çiftçi ortağı olduğunu belirten Paul Grave, ürünlerinin yüzde 5’ini iç pazara ,yüzde 95’ini ise ihraç ettiklerini belirterek şu bilgileri verdi: “Fonterra olarak üretici ortaklarımızdan aldığımız çiğ sütü işleyerek süt ürünleri üretiyoruz. Üretimimizin yüzde 70’ini süt tozu oluşturuyor. Ayrıca,peynir çeşitlerimiz, yoğurt ve diğer ürünler var.İç piyasaya yönelik ürünlerimiz var. Fakat ağırlıklı olarak yüzde 95 oranında ihracat yapıyoruz. Çin başta olmak üzere, Güneydoğu Asya,Okyanusya, Latin Amerika, Amerika Birleşik Devletleri, Kuzey Afrika’da toplamda 140 ülkeye ihracatımız var. Kooperatif birliğimiz yaklaşık 100 şirket ve alt birimle hizmet veriyor.”
Rusya’nın Avrupa ve diğer bazı gelişmiş ülkelere yönelik ambargosu, Çin’in süt tozu talebini kısması gibi nedenlerle zor bir dönemden geçtiklerini ve fiyatların düşük seyrettiğini anlatan Paul Grave: “Fakat biz yakın gelecekte fiyatların tekrar dengeye oturacağına inanıyoruz. Özellikle Çin piyasasının bu yıl sonunda toparlanmasını bekliyoruz. Fiyat düşüşü nedeniyle üretici ortaklarımız sıkıntılı bir dönemi yaşıyor. Bunu atlatmak için ortaklarımıza faizsiz kredi veriyoruz.Maliyetlerini düşürmek için ucuz enerji sağlıyoruz.” dedi.
Süttozundan süt ürünlerine yönelecek
Başlangıçta bilgi vermekte çekingen davranan ve “bu bilgileri nerede kullanacaksınız” diyerek endişeyle yaklaşan Paul Grave,sorduğumuz sorularla sektörü yakından izlediğimizi görünce deyim yerindeyse açıldı. Peynir,yoğurt ve diğer ürünlerini getirip bize tattırdı. Fonterra’nın geleceğe ilişkin hedeflerini anlattı. Bugüne kadar ağırlıklı olarak süt tozu ihraç ettiklerini ancak bu stratejiyi değiştirerek süt ürünleri ihracatına yöneleceklerini söyledi. Kendi deyimi ile arabanın lastiğini başka yöne çevirecekler. Bunun için çok büyük yatırımlar gerektiğini belirterek:” Süt ürünleri sektörü her yıl yüzde 5 büyüyor.Bizde bu büyümeden payımızı almak istiyoruz.” bilgisini verdi.
Yıllık ortalama 360 milyon dolarlık süt tozu ihracatı yapan Fonterra’nın hisseleri borsada işlem görüyor. Çiftçiler yönetim kurulunu genel kurulda seçiyor. Hisse senetleri sahiplerinin ayrı bir yönetimi var. Kooperatif yönetimi ve CEO’su 3 yıllık dönemde görev yapıyor.Görev süresi dolan ayrılıyor. Türkiye’deki gibi 15-20 yıl başkanlık yok.
Çiğ süte kaliteye göre fiyat
Yeni Zelanda’da üretilen çiğ sütün tamamı analize tabi tutuluyor ve üreticiye analiz sonucuna göre kalite kriterleri dikkate alınarak ödeme yapılıyor. Kaliteye göre çiğ süt fiyatının belirlenmesi modelin başarısındaki önemli faktörlerden birisi.
Hamilton’daki Fonterra’ya ait üt tozu fabrikasının içinde bağımsız bir birim olarak faaliyet gösteren Milk Test NZ kuruluşunun Başkanı Margaret Malloch ile süt analizleri üzerine konuşuyoruz. Sütle ilgili her türlü testi yaptıklarını belirterek şu bilgileri verdi: “Yeni Zelanda’da çiğ sütün analizi zorunlu.Çiftçinin sattığı sütün tamamı mutlaka test edilerek alınıyor. Bu testin de en hızlı biçimde yapılması gerekiyor. Çünkü çiftçi bu test sonucuna göre süt parasını alabiliyor. Koyun,keçi,manda,geyik sütü analizi yapıyoruz. Bakteri sayısı, antibiyotik olup olmadığını,dışkı kaynaklı kontaminasyon, nemli bölgelerde yem kaynaklı aflatoksin olup olmadığı gibi bir çok analiz yapıyoruz. Ayrıca pastörizasyon işleminden sonra canlı kalan bakterileri sütün kalitesi açısından test ediyoruz.”
Süt analizi olumsuz çıkana ceza
Yıllık 19 milyon test yaptıklarını ve bunun yüzde 96’sının olumlu sonuçlandığını vurgulayan Margaret Malloch, kaliteli süt üretimi için son 6-7 yılda çiftçilere kendi çiftliklerinde eğitim verildiğini anlattı. Her gün yapılan testlerin yanı sıra, çiftliklerde kullanılan temizlik malzemelerinden veya sudan süte geçen bir kalıntı olup olmadığını takip ettiklerini belirterek şu bilgileri verdi: ” Test merkezimiz bağımsız, özerk bir yapıda çalışıyor. Sahibi çiftçilerin ortak olduğu iki büyük süt kooperatifi Fonterra ve Tatua. Merkezin çalışmaları Önemli Sektörler Bakanlığı tarafından denetleniyor. Her ay sonuçlar bakanlığa bildiriliyor.
Yapılan testte sorun çıkarsa Fonterra üreticiyi cezalandırıyor. Antibiyotik çıktığında tankerdeki sütün tamamı dökülüyor. Bir tankerde 5 çiftliğin sütü varsa hepsi dökülüyor. Çiftçi yıl boyunca test ücreti ödemek zorunda kalıyor.Normalde Fonterra ödüyor. Yaptırımlar o kadar etkili ki, hiç bir çiftçi test sonucunun pozitif çıkmasını istemez.”
Kuzey Adası’ndaki Milk Test NZ ülkedeki tek analiz laboratuarı. Bu nedenle Güney Adası’ndaki süt analiz için uçakla getirilip test ediliyor ve günlük olarak sonuçlar çiftçiye bildiriliyor. Çünkü sonuç olmadan süt parası ödenmiyor. Bir çiftçi yıllık tüm testleri 400 dolara yaptırabiliyor.
Islahla kendi ırkını yarattı
Yeni Zelanda’da süt hayvancılığındaki başarının arkasındaki bir diğer faktör ise ıslah çalışmaları. Islah çalışmalarını yapan yine bir kooperatif. 1909 yılında kurulan ve ülkenin en eski çiftçi kooperatifi olan Livestock Improvemet Coopretaive(LIC) 100 yılı aşkın bir süreden beri ısşlah ve genetik çalışmalarını sürdürüyor. Yeni Zelanda koşullarına uygun geliştirilen Kiwicross süt ineği çiftçiler tarafından en çok tercih edilen ırk olarak öne çıkıyor.
Çiftçilerin ihtiyaç duyduğu sperma üretimini karşılamanın yanı sıra Çin,Amerika Birleşik Devletleri,Latin Amerika,İngiltere ve bazı Avrupa Birliği ülkelerine sperma ihraç ediyor. Bu konuda İngiltere ve İrlanda’da şirketleri var.
LIC Teknik Müdürü David Sellars, stratejilerinin hayvan genetiği ile en yüksek verimi sağlamak olduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “Yaptığımız iş bilgi birikimimizi çiftçilerle paylaşarak en iyi performansa sahip hayvanları seçerek çiftçilere sunmak. Uluslararası birimimiz 40 ülkeye 1 milyon doz sperma satıyor. Burası bir çiftçi kuruluşu. Yaklaşık 12 bin ortağı var. Uzun yıllar süren çalışmalarımız sonucunda 2000 yılında kendi hayvan ırkımız olan Kiwicross’u yarattık.Bugün ülkedeki inek varlığının yüzde 42’si Kiwicross. Yüzde 39’u Holstein Friesion,yüzde 11 Jersey yüzde 8i’i diğer ırklardan oluşuyor. Çiftçilerin yüzde 75’i Kiwicross istiyor. Kiwicross daha uzun yaşıyor, daha az yem yiyor daha çok doğuruyor. Dolayısıyla daha çok para kazandırıyor.1990’dan 2014’e kadar kuru süt üretimini hayvan başına 256 kilogramdan 504 kilograma çıkardık.Denemek amacıyla yem ithal edip bu hayvanlara yemle beslediğimizde verimliliğin daha da arttığını gördük.
Az yemle çok süt veren inek
Geliştirdikleri Kiwicross’un az yem yiyen çok süt veren inek olduğunu anlatan Sellaras: “Çok basit anlatımla çimi paraya çeviriyoruz. Çok sağlıklı bir hayvan ve 5 defa doğurabiliyor. (Türkiye’de bu oran ortalama 2.5) Boyu kısa ,küçük deniliyor. Büyük hayvan demek çok yem demek. Bazıları Yeni Zelanda inekleri az süt veriyor diyorlar bu doğru değil. Sütteki yağ oranı en yüksek ülkeyiz. Bununla gurur duyuyoruz. 100 yıllık çalışmamızın sonuçlarını alıyoruz. Laktasyon dönemi 305 gün baz alındığında protein olarak ta iyi durumdayız.” dedi.
Türkiye’nin belki de en başarısız olduğu konulardan birisi ıslah çalışmaları. Bu konuda Yeni Zelanda ile işbirliği yapılabilir.
Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar