Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Amerika’da son 50 yılın en şiddetli kuraklığı yaşanıyor. Amerika Tarım Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, bugüne kadar 29 eyalette 1300 bölge “felaket alanı” kapsamına alındı.Ülkedeki mısır üretim alanlarının yüzde 69’u soyanın yüzde 66’sı kuraklıktan olumsuz etkilendi.Amerika’yı kasıp kavuran ve dünyada yeni bir gıda krizinin habercisi olarak kabul edilen şiddetli kuraklık Türkiye’yi nasıl etkiler?
Türkiye’nin tarımsal yapısı hakkında biraz olsun bilgi sahibi olanlar bu kuraklığın çok olumsuz etkileyeceğini de bilir.
Olumsuz etkileri anlayabilmek için genel birkaç bilgiyi paylaşmakta yarar var.
1-Amerika’da yaşanan kuraklık 2007- 2008 yıllarında tüm dünyayı etkileyen kuraklık ve sonrasında baş gösteren gıda krizi ile karşılaştırılıyor. Böyle bir karşılaştırma doğru değil. O yıllarda yaşanan kuraklık sadece bölgesel değil dünyanın birçok ülkesinde etkili olmuştu. Oysa şimdi kuraklık Amerika’da etkili. Küçümsemek için söylemiyoruz. Amerika’nın dünya tarımındaki ağırlığını biliyoruz. Özellikle buğday, soya, mısır ve pamuk başta olmak üzere dünyadaki önemli tarım ürünleri piyasasını yönlendirdiğini de biliyoruz. Amerika’daki her olumsuzluk dünyaya da olumsuz yansıyacaktır.
2-Gıda krizi nedeniyle 2008’den sonra isyanlar çıktığını, “Arap Baharı” sürecinin de bu şekilde ortaya çıktığını ısrarla dile getirenler var. Bu doğru değil. Arap Baharı süreci çok daha önceden planlanmış ve Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında yürüttüğü bir istila hareketidir. Gıda krizi ile doğrudan ilgisi yoktur. Kaldı ki, Amerika’nın amacı bu ülkelere gerçekten demokrasiyi götürmek olsaydı, aç insanları doyuracak gıda stoklarına sahipti. Oradaki amaç başka.
3-Türkiye’nin Amerika’daki kuraklıktan etkilenip etkilenmeyeceğini tartışırken 2007-2008’de Türkiye’de de şiddetli kuraklık olduğunu ve 5 milyar lirayı aşan bir zararın oluştuğunu unutmamak gerekiyor.
Bu yıl Türkiye’de ciddi bir kuraklık yok. İç Anadolu Bölgesi başta olmak üzere bazı bölgelerde ve ürünlerde yüzde 10-15 oranında ürün kayıpları var. Ama 2007-2008’deki gibi şiddetli kuraklık yok. Ülke geneline bakıldığında üretimde ciddi bir düşüş görünmüyor.
İçerideki bu olumlu tabloya rağmen, Amerika’daki kuraklık Türkiye’yi olumsuz etkileyecektir.
Amerika’daki kuraklıktan etkilenen iki temel ürün var. Soya ve mısır.
Türkiye bu iki üründe de dışa bağımlı. Bağımlı olmakla kalmıyor bu iki ürünün önemli bölümünü Amerika ve o bölgeden ithal ediyor. Dolayısıyla kuraklıktan en fazla etkilenen ülkelerden birisi olacaktır. İthalatın faturası büyüyecek.
Son bir aylık döneme bakılırsa bu etkilenmenin boyutları görülebilir.
Haziran ayı başında tonu 565 dolara ithal edilen Amerika soya fasulyesi 17 Temmuz itibariyle 665 dolara ulaştı. Soya küspesinin tonu aynı dönemde 535 dolardan 625 dolara çıktı.
Türkiye, yıllık 2 milyon ton soya tüketiminin ancak 50 bin tonunu içerde üretiyor. Geri kalan 1 milyon 950 bin tonu ithal ediyor. İthal edilen soya gıda, yem ve bitkisel yağ sektöründe kullanılıyor. Amerika’daki kuraklığın soya üretiminde büyük kayba neden olduğu resmen açıklandı. Bunun dünya fiyatlarını daha da yukarıya çekeceği biliniyor. O zaman, Türkiye, ister Amerika’dan ister başka ülkeden soya ithal etsin, mutlaka yüksek fiyatla almak zorunda kalacak. Bu yüksek fiyat yemde, gıdada maliyetlere ve tüketim fiyatlarına yansıyacak. Bugün bile yüksek girdi maliyetleri nedeniyle hayvanını besleyemeyen yetiştirici hayvanına yem alamayacak.
Yemdeki fiyat artışı doğrudan hayvancılığa, et ve süte, yumurtaya ve diğer ürünlere yansıyacak. Üretici zaten yüksek girdi maliyetleri nedeniyle üretim yapamazken şimdi yeni fiyat artışları ile nasıl ayakta kalacak?
Bitkisel yağ ve gıda sektörü de kuraklıktan doğrudan etkilenecek.
Benzer tablo mısır için de geçerli olacak. Mısırda Türkiye’nin dışa bağımlılığı daha az. Bu yıl 4 milyon tonun üzerinde mısır üretimi bekleniyor. Buna rağmen yurtdışından yem sektörü ve bitkisel yağ imalatı için yaklaşık 1 milyon ton mısır ithal edilecek. Mısırdaki fiyat artışı da hem yem hem de gıda sektörüne olumsuz yansıyacaktır.
Buğdayda durum biraz daha farklı. Türkiye, kendine yetecek buğdayı üretiyor görülse de un ihracatı ve makarna sektörü için geçen yıl 4 milyon ton buğday ithal etti. Bu sene de ithalat yapacaktır. İthalatın faturası yüksek olur.
Kaldı ki, tarım ürünleri piyasasında psikolojik ve spekülatif hareketlerin de etkisi büyük. Amerika’daki kuraklığın somut etkileri kadar spekülatif ve psikolojik etkileri de olacaktır.
Türkiye’yi bu olumsuz etkilerden korumak ve zararı minimize etmek için hükümetin acilen önlem alması gerekir. 2007-2008’de kuraklığa karşı ciddi önlem alınmadığı için önce süt krizi, sonra et krizi oldu. Türkiye 1 milyon hayvanını kesmek zorunda kaldı. Sonra da milyonlarca dolar ödeyip hayvan ve et ithalatı yaptı. İthalat hala sürüyor. Önlem alınmazsa, ithal edilen hayvanların büyük bölümü yeni krizle kesime gidecektir.
Özetle, Amerika’daki kuraklık Türkiye’yi olumsuz etkileyecektir. Önlem alınmazsa ülkeye faturası büyük olur.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar