Bu haberde ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Mısır üretimi 10 yılda yüzde 52 arttı
Türkiye’nin mısır üretimi son 10 yılda yüzde 52 oranında artarak 6 milyon tonun üzerine çıktı. 2000’li yılların başında 2 milyon ton olan mısır üretimi hayvancılığın gelişmesi, pamuk ekim alanlarının daralması ile hızla artarak 2006’da 3.8 milyon tona 2015’te ise 6.4 milyon tona ulaştı. Bu yıl ise üretimin 6.3 milyon ton olması bekleniyor.
Ziraat Mühendisleri Odası’nın yayınladığı Mısır Raporu’na göre, mısır üretimi özellikle sulanır alanların artmasına bağlı olarak son yıllarda önemli bir sıçrama kaydetti. Raporda üretim artışı ile ilgili şu değerlendirmeye yer verildi: “Son on yıl içinde ekim alanlarındaki artış oranı yüzde 14.6, üretim miktarındaki artış oranı ise yüzde 52.3`dür. Sulu tarım alanlarında özellikle ikinci ürün olarak mısır ekiminin yapılması süt ve besi hayvanı yetiştiricileri için kaliteli, bol ve ucuz yem kaynağı sağlamaktadır. Ülkemizde yetiştirilen mısır çeşitleri at dişi mısır (Zea mays intendata), sert mısır (Zea mays indurata), cin mısır veya patlak mısır (Zea mays everta) ve şeker mısırdır (Zea mays saccharata). Bunlardan at dişi mısır hibrit çeşitlerin tohumlarının kullanılmasının çiftçiler arasında yaygınlaşması ile ekiliş alanı hızla 1980‘li yıllardan sonra artmıştır. Sert mısırın ekiliş alanı yoğunluklu olarak Karadeniz bölgesidir. Bu bölgede bu mısır çeşidinin unundan ekmek yapılması yaygındır. Cin mısır ve şeker mısır ise çerezlik olarak yenmek üzere, ülke genelinde küçük tarım alanlarında yetiştirilmektedir. Mısır üretiminde verimin artırılması sulanabilir alanların varlığına bağlıdır. Verimliliği etkileyen bir diğer unsur ise yüksek verimli ve kaliteli tohumluk kullanımıdır.”
Üretimi artıran faktörler
Ziraat Mühendisleri Odası Mısır Raporu’nda üretimin artmasını sağlayan nedenler şöyle sıralanıyor: ” Hibrit tohum kullanımının yaygınlaşması ve bölgeye uygun tohum çeşitlerinin seçimi.Yetiştirme tekniklerinin gelişmesi ve ikinci ürün üretiminin artması.Etlik piliç yemi üretimi başta olmak üzere yem sanayi talebindeki artış.Pamuğa alternatif olarak mısır ekiminin artması.Güneydoğu Anadolu Projesi(GAP) bölgesi ve Ege Bölgesinde ekim alanının artması.Mısır fiyatının artması ve prim, gübre, mazot gibi desteklerle üretimin özendirilmesi.”
Üretim Ege ve Akdeniz’e kaydı
Türkiye’de mısır üretiminin, 1950`li yıllarda ağırlıklı olarak Karadeniz ve Marmara Bölgelerinde yapılırken 1980`li yıllardan sonra Akdeniz ve Ege Bölgeleri`ne kaydığı belirtilen Raporda şu değerlendirmeye yer verildi: “Son yıllarda ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi`nde mısır üretiminde önemli miktarda artış kaydedilmiştir.Türkiye‘de tahıllar içinde buğday ve arpadan sonra en geniş ekim alanına sahip sıcak iklim tahılı mısırdır. Mısır tarımı Akdeniz Bölgesi, Karadeniz Bölgesi, Marmara, Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri içinde yaklaşık 60 ilimizde yapılmaktadır. Üretim özellikle Adana, Mardin, Şanlıurfa, Sakarya, Osmaniye, Manisa, Mersin, Kahramanmaraş, Konya, Bursa, Aydın, İzmir, Samsun, Diyarbakır ve Hatay illerinde yoğunlaşmıştır. Ülkemizdeki mısır ekim alanlarının yüzde 68`ini tanelik,yüzde 32`sini silajlık mısır ekim alanları oluşturmaktadır. Çukurova, Amik Ovası ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi`nde yetiştirilen mısır ise pamuk, buğday ve yağlı tohumlarla münavebeli olarak ekilmektedir.”
Üretimdeki artışa rağmen ithalat sürüyor
Mısırın insan beslenmesi, hayvan yemi ve endüstri hammaddesi olarak kullanılan bir ürün olduğu belirtilen Raporda,Türkiye`de üretilen mısırın yüzde 78`inin hayvan beslenmesinde yem maddesi olarak, yüzde 15`inin nişasta sanayinde, yüzde 5`inin yerel tüketimde ve yüzde 3`ünün ise endüstriyel alanda değerlendirildiği ifade edildi.Toplam tüketim miktarının 6-6.5 milyon ton arasında değişim gösterdiği, kişi başına yıllık mısır tüketiminin 19 kilo civarında olduğu vurgulanan Raporda: “Yurt içi kullanım ve üretim miktarına bağlı olarak oluşan arz-talep dengesizliği ithalat yoluyla giderilmektedir. Ayrıca uygulanan gümrük vergisi oranı ve Dâhilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında kullanılan belge sayısı da ithalat miktarını doğrudan etkilemektedir. Son dönemde en fazla mısır ithalatı 1.8 milyon ton ile 2003 yılında, en fazla ihracat ise 325 bin ton ile 2009 yılında gerçekleşmiştir. 2013 yılında mısır ihracatı 210 bin 927 ton iken 2014 yılında 64 bin 618 tona geriledi. Aynı şekilde mısır ithalatı 2013 yılında 1.5 milyon tondan 2014 yılında 1.4milyon tona düşmüştür. Mısır ithalatının yüzde 88`i Dahilde İşleme Rejimi(DİR) kapsamında gerçekleştiriliyor. İthalat ağırlıklı olarak Rusya Federasyonu, Ukrayna, Bulgaristan, Romanya, Fransa ve Macaristan`dan yapılıyor.” bilgisine yer verildi.
Üretici fiyat bekliyor
Raporda,Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO) mısır müdahale alım fiyatını 2013 yılında 640 TL/ton, 2014 yılında 680 TL/ton, 2015 yılında 725 TL/ton olarak açıkladığı, 2016 yılı için henüz fiyat açıklanmadığı bilgisine yer verildi. Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör:”Hasadın başlaması ile birlikte piyasada bugün bir kilo mısır 65-68 kuruş değerinde alıcı bulmaktadır. Bu oldukça düşük bir fiyattır. Doğu Akdeniz ve Çukurova çiftçileri bu düşük fiyattan endişe duymaktadır. Mısır üretim maliyeti ise oluşan satış fiyatının üzerindedir. Bu nedenle Toprak Mahsulleri Ofisi’nin mısır alım fiyatını geciktirmeden açıklaması çok önemlidir. Fiyatın belirlenmesinde, üretim maliyeti ve üretici karı dikkate alınmalıdır.” görüşünü dile getirdi.
Mısır üreticisinin sorunları ve çözüm önerileri
Ziraat Mühendisleri Odası’nın Raporu’nda mısır üretimine ilişkin yaşanan sorunlar ve önerilen çözümler ise şöyle sıralanıyor:
Sorunlar:
— İşletmelerin küçük, çok parçalı ve dağınık olmaları nedeniyle arazi işlerliği ve verimliliğinin düşük olması ve dolayısıyla üreticilerin yeterli geliri elde edememesi,
— Çiftçilerin yatırım olanaklarına ulaşma ve yapısal dönüşümü sağlama olanağından yoksun olmaları,
— Hasat sonrası depolama ve pazarlamada yetersizlik,
— Mısır tarımı yapılan bölgelerde, gittikçe artan oranda bitki hastalıklarının baş göstermesi
— Girdi maliyetlerinin yüksek olması (tarla kirası, gübreleme, yakıt giderleri…),
— Aşırı azotlu gübre kullanımı,
— Fark ödemesi desteğinin düşük olması,
— Üretiminin yetersizliği nedeniyle ucuz GDO(Genetiği Değiştirilmiş Organizma)`lu ürünün piyasaya girmesi,
— Sulama altyapısının yetersizliği,
— Hayvancılık sektöründe artan yemlik mısır ve silaj talebinin karşılanamaması,
— Yüksek teknolojili kombine makinelerin kullanımının yetersizliği,
Çözüm Önerileri:
— Arazi toplulaştırma çalışmalarına hız verilmeli.
— Çiftçiler örgütlenme, kooperatifçilik, yatırım ve tarım danışmanlık hizmetinden yararlandırılmalı.
–Lisanslı depoculuğa ağırlık verilmeli,Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO) imkanlarından daha çok yararlanacak altyapının oluşturulmalı ve üretici ürünün salon satışlarında açık artırma ile satışı sağlanarak, tekelleşme önlenmelidir.
— Dayanıklı çeşit kullanılmalı, kültürel önlemler ve ekim nöbeti uygulanmalıdır.
— Örgütlenme ve kooperatifçilik geliştirilmeli, gübre ve yakıttaki vergiler düşürülmeli veya destekler arttırılmalıdır.
— Toprak ve yaprak analizi birlikte yapılmalıdır.
— Fark ödeme desteği artırılmalıdır.
— Gerek ekim alanı gerekse birim alandan elde edilen ülke ortalama verimin artırılarak GDO(Genetiği Değiştirilmiş Organizma)’lu mısır ithalatı engellenmelidir.
— Köyler(mahalleler) ve sulama birlikleri, sulama altyapısı güçlendirilmelidir.
— Yüksek verimli silajlık çeşitler geliştirilmelidir.
— Ekim, toprak işleme ve gübreleme yapan kombine makinelerin kullanımı artırmak için gerekli desteklerin sağlanmalıdır.
Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar