Çiftçinin buğdaydan kaçışı endişe verici boyutlarda

·

13 Şubat 2019

·

Bu haberde ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Çiftçinin buğdaydan kaçışı endişe verici boyutlarda

13 Şubat 2019

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Haber

Güncelleme: Şub 20, 2024

Çiftçinin buğdaydan kaçışı endişe verici boyutlarda

Ulusal Hububat Konseyi, buğday ekim alanlarındaki düşüşün endişe verici boyutlara ulaştığını açıkladı. Hububatta 2018 üretim yılını değerlendiren Ulusal Hububat Konseyi, bundan 10-12 yıl önce 9 milyon hektar olan buğday ekim alanının 7.2 milyon hektara düşmesinin üretimin sürdürülebilirliği ve arz güvenliği açısından riskler oluşturduğuna dikkat çekti.

Eskişehir Ticaret Borsası işbirliğiyle Eskişehir’de düzenlenen “2018 Hububat Sektörel Değerlendirme Paneli”nden sonra yayınlanan sonuç raporunda, buğdayın stratejik ürün olduğu, üretiminden uzaklaşılmasının doğuracağı gıda arz güvenliği sorununa çözüm bulunması için ciddi önlemler alınması gerektiği ifade edildi.

Ulusal Hububat Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Taşpınar’ın imzası ile yayınlanan rapora göre alınması gereken önlemler özetle şöyle:

Destekleme primi 20 kuruş olmalı

— Toprak Mahsulleri Ofisi’nin fiyat belirleme ve açıklama zamanları, ithalat zamanlaması üreticinin buğday ekimine devamı açısından hayati önem taşımaktadır.

— Buğdaya verilen ve yıllardır aynı kalan 5 kuruşluk desteğin 10 kuruşa çıkarılması çok olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmiş ve takdirle karşılanmıştır. Ancak, hissedilir bir etki oluşturması için bu rakamın en az 20 kuruşa yükseltilmesi önerilmektedir.

— Ayrıca yağışa dayalı, kuru tarım koşullarında (nadas-iki yılda bir ürün alınması) üretim yapan Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Geçit Bölgelerinin bu alanlarında ürün desteği yanında alan desteği de verilmesi (fındık ve diğer bazı ürünlerde olduğu gibi), ya da verilen ürün desteğinin 2 katına çıkartılması dezavantajlı olan bu bölgelerde buğday üretiminin sürdürülebilirliği açısından hayati öneme sahiptir.

Destekleme takvimi yeniden düzenlenmeli

— Tarım desteklemelerinde 1 Ocak’ın baz alınması ve desteklerin tarımsal üretim süreçleri ile uyumsuz olarak geç ödenmesi, girdi temini ve kullanımındaki sorunları da beraberinde getirmektedir.Bunun için; tarım destekleme takviminin 1 Ocak yerine, 1 Ekim olarak yeniden belirlenmesi, desteğin tarımsal üretim süreçleri ile uyumuna önemli katkı sağlayacaktır. Tarımsal desteklerin önceden verilmesi/ya da en kısa sürede ödenmesi, faydalılık ve desteklerin üretime yansıması açısından önem arz etmektedir.Havza bazlı destekleme modelinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Mazotta ÖTV kaldırılsın

— Artan döviz kurlarına bağlı olarak üretim maliyetleri yükselişi dikkate alındığında, en büyük payı alan tarımsal motorinde Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)’nin kaldırılmasının gündeme alınması önerilmektedir.

— Verimliliğin önündeki en önemli engellerden birisi topraklarımızdaki organik madde yetersizliğidir. Bu diğer tarla bitkilerinde olduğu gibi buğdayda da verimliliği kısıtlayarak, aşırı girdi kullanımına bağlı maliyetlerin yükselmesine neden olmaktadır. Bu sorunun; kamu, özel sektör, sivil toplum örgütleri ve diğer tüm ilgili kurum ve kuruluşların dahil olacağı “Organik Madde Seferberliği” ile, çözüme kavuşturulabileceği değerlendirilmiştir.

Fiyat ve ithalat zamanlamasına dikkat!

— Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) üretici, tüketici, tüccar, sanayici açısından dengeleri sağlayan hububat başta olmak üzere farklı ürünlerde piyasayı regüle edici önemli bir rol üstlendiği, bunu da elindeki farklı argümanlarla yerine getirmeye çalıştığı ve belirli ölçüde de başarılı olduğu teyit edildi. Bununla birlikte içinde bulunduğumuz yıl başta olmak üzere bazı yıllarda tüketiciyi koruma baskısı sebebiyle üretimi zorlayıcı bazı kararlar aldığı da dikkati çekmektedir. Üretimi zorlayan ve özellikle buğday ekiminden uzaklaştıran uygulamalar arasında; zamansız fiyat açıklaması, fiyatın beklenenin altında olması, zamansız ithalat kararları, buğdayın kasası olarak tanımlanan kurumun yeterli stok bulundurmaması gibi hususlar sıralanabilir.

— Buğday üretiminden kaçışın engellenmesi için ekim başlamadan gerçekçi fiyat açıklanması/şu anki politikalar devam edecek ise; gerçekçi bir fiyat belirlenip, bunun açıklanması ve destekleme alımları ancak serbest piyasa fiyatları bu değere yaklaştığı veya altına düşme eğilimi gösterdiği zamana bırakılmalıdır.

— İthalat kararı açıklamaları hasada yakın ve hemen hasat sonrası yapıldığında, serbest piyasadaki fiyatları aşağıya doğru çektiğinden, bunun zamanı konusunda Ulusal Hububat Konseyi (UHK) ve diğer meslek teşekkülleri ile mutabakat sağlanması yoluna gidilmesi/sadece tüketiciyi koruma baskısı altında bu kararların alınmaması gerekmektedir.

— TMO’nun dünyanın başlıca buğday üreten diğer ülke örneklerinde olduğu gibi, yeterli stok bulundurması önem arz etmektedir. Ancak bu stokun öncelikle yerli üretimden karşılanması yoluna gidilmelidir.

Ekmekte fiyat baskısının yarattığı sorunlar

— Tüketiciyi korumanın Üreticiyi korumadan geçtiği daima göz önünde bulundurulmalıdır. Arz güvenliğinin olmadığı bir ortamda tüketicinin korunmasından ve gıda güveliğinden bahsedilemeyeceği gerçeğinin altı çizilmiştir. Ekmekte düşük fiyat ısrarı ve bunun psikolojik baskısı sonucu buğday fiyatlarının düşük kalması şu olumsuzlukları beraberinde getirmektedir; Buğdayda ekonomik üretim ortamının zorlanması sonucu, buğday ekim alanlarında görülen düşüş, gıda güvenliği açısından önemli riskler oluşturmaktadır. Sektörlerin kar etmede zorlanması, güvenilir gıda üretimi açısından risk oluşturacak yöntemlere yönelimi artırmaktadır. Ekmek ve diğer buğdaya dayalı ürünlerde kalite düşüklüğü ve sağlıklı beslenme açısından riskleri de beraberinde getirmektedir.

Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar

Güncel: İlişkili Diğer Haberler

En Son Yayınlanan Makaleler