Etiketten çıkarsa trans yağ kullanımı artar
Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Tarım ve Orman Bakanlığı önemli bir düzenleme yaptı. Gıdalarda trans yağ kullanımını yüzde 2 ile sınırlandıran tebliğ 7 Mayıs 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınladı. Bu, tüketicilerin sağlığı açısından önemli bir karardı. Bu karar, 31 Aralık 20020 itibariyle yürürlüğe girecek.
Bir erteleme olmazsa, 1 Ocak 2021 itibariyle Türkiye’de gıdalarda kullanılan trans yağ miktarı yasal olarak yüzde 2’yi geçemeyecek. Yüzde 2, dünyada “güvenlik sınırı” olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin bu adımı atması doğru bir karar.
Doğru adım atılırken, yüzde 2 ile sınırlanan trans yağın etiketlere yansıması da konuşuldu, tartışıldı. Dün ayrıntılarıyla haber olarak yazdığımız gibi, Tarım ve Orman Bakanlığı trans yağı etiketlerden tamamen çıkarılmasını öngören bir yönetmelik taslağını görüşe açtı.
Bu taslak aynen kabul edilirse gıda etiketlerinde trans yağ ile ilgili hiç bir bilgi yer alamayacak. Ürünlerde yüzde 2’ye kadar olan miktar etikete yazılmamış olacak. Ayrıca “trans yağ yoktur” ibaresi de etiketlerden çıkarılacak. Yani etikete “trans yağ” yazmak yasaklanıyor. Peki böyle bir düzenlemeyi kim istiyor ve neden istiyor?
Bakanlık komisyonda “etikete yazılsın” dedi
“Trans yağ etiketten çıkarılıyor” başlığıyla Dünya Gazetesi’nde dün yayınlanan haberimiz üzerine çok sayıda telefon, mesaj geldi. Trans yağın etiketlerden çıkarılmasını hiç kimse istemiyor. Hatta edindiğimiz bilgilere göre, konuştuğumuz gıda sanayicileri, margarin üreticileri, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da bu taslağın komisyon görüşmelerinde yüzde 1’in altında ise trans yağın etikete “trans yağ yoktur” bilgisinin yer almasını savunduğunu söyledi.
Bu tür mevzuat düzenlemeleri yapılırken, düzenleme öncelikle alt komisyonda (ihtisas komisyonunda) detaylı olarak ele alınır. “Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile ilgili çalışmayı da alt komisyon yaptı.
Bu komisyonda kimler yer aldı?
Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, akademisyenler, gıda sektörünün, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri.
Taslak komisyonda görüşülürken Sağlık Bakanlığı temsilcileri dışındaki tüm katılımcılar gıdalarda yüzde 1’in altında trans yağ varsa etikete “trans yağ yoktur” ibaresinin yazılması konusunda görüş birliğine vardı. Dünyada da yüzde 2 güvenlik sınırı kabul ediliyor. Tamamen sıfırlanamadığı için yüzde 1’in altı “yok” kabul ediliyor.
Tarım Bakanlığı adına komisyonda görev alanlar da yüzde 1’in altında trans yağ olduğunda bunun etikete “trans yağ yoktur” şeklinde yazılmasını kabul etti. Taslak bu şekilde Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu’na gönderildi.
Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu da şaşkın
Ulusal Gıda Kodeks Komisyonu (UGKK), Tarım ve Orman Bakanlığından gıda konusunda görev yapan 3, Sağlık Bakanlığından en az daire başkanı düzeyinde 2, her iki bakanlık tarafından ayrı ayrı seçilen gıda konusunda uzman bilim insanı niteliğinde 2’şer, Türk Standardları Enstitüsü’nden 1, gıda konusunda faaliyet gösteren ve en fazla üyeye sahip olan sivil toplum kuruluşundan (STK) 1 olmak üzere toplam 11 üyeden oluşuyor.
Edindiğimiz bilgiye göre Ulusal Gıda Kodeks Komisyonu’ndan da alt komisyonda olduğu gibi yüzde 1’in altında trans yağın etikete yazılması yönünde karar çıktı. Bu nedenle Komisyon üyeleri de Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yönetmelik taslağını internette görünce şaşırdı.
Şimdi herkes aynı soruyu soruyor: Alt komisyondan, son merci konumundaki Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu’ndan çıkan bir yönetmelik taslağını kim değiştirdi? Neden değiştirilmek isteniyor?
Zararı herkesçe bilinen trans yağın etikete yazılması kimleri rahatsız etti? İşini doğru yapan ve yüzde 1’in altında kabul edilebilir sınır değerdeki trans yağın etikete yazılmasının sakıncası nedir?
Trans yağ kullanımı artar
Gıda sanayicileri, sivil toplum kuruluşları, yönetmelik taslağının bu şekilde kabul edilmesi ve trans yağın etiketlerden çıkarılması durumunda trans yağ kullanımının artacağını iddia ediyor. Halen ürünlerinde yüzde 1’in altında trans yağ olan üreticiler de nasıl olsa “trans yağ yoktur” ibaresi etikete yazılmayacağı için , o zaman yüzde 2 kullanayım diyebilir. Yani, ürününde yüzde 2 trans yağ olmayan da yüzde 2’ye çıkarabilir. Bu nedenle trans yağda dünyada kabul edilen güvenlik sınırını benimseyen Türkiye’nin bunu etiketlerden çıkarması tüketiciye, gıda sanayicisine hiç bir yararı olmadığı gibi ciddi zararı olabilir.
“GDO yoktur” ibaresi de böyle çıkarılmıştı
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar(GDO) ile ilgili 2009 yılında çıkarılan yönetmelik, 2010 yılında kabul edilen Biyogüvenlik Yasası ile gıda ürünlerinde GDO varsa bunun etikete yazılması önce kabul edildi. Ancak, daha sonra yönetmelikte değişiklik yapılarak “GDO Yoktur” ibaresi kaldırıldı. Gerekçe olarak ise “GDO yoktur” ibaresi ‘sanki diğer ürünlerde varmış’ algısı yaratıyor diye açıklanmıştı.
Türkiye’de gıda ürünlerinde GDO kullanımı yasak, gıda amaçlı üretim ve ithalat da yasak. Fakat, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetimlerinde zaman zaman GDO tespiti yapılıyor. Hatırlarsanız, bebek mamasında, ekmek katkı maddesinde bakanlık tarafından GDO tespiti yapılmıştı.
Trans yağda yüzde 2’ye kadar kullanıma zaten izin var. Tamamen sıfırlanamadığı için yüzde 1’in altı ise “trans yağ yok” kabul ediliyor. Bu nedenle etikete “trans yağ yoktur” veya yüzde 2’nin altı oranların yazılmasında nasıl bir sakınca olduğu açıklanmalı.
Türkiye, başarısını zedelememeli
Gıda Mühendisi ve Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD Genel Sekreteri Ebru Akdağ, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) trans yağ sınırlaması raporuna göre, Türkiye’nin ‘en iyi örnek’ler arasında gösterildiğini belirterek şu bilgileri verdi: ” Derneğimizin çatısı altında toplanan margarin üreticilerinin 2007 yılında gönüllü başlattığı trans yağsız üretim, ülkemizde 31 Aralık 2020’de yasal hale geliyor. Yasadan önce de Türkiye’de gönüllü inisiyatifle trans yağsız üretim vardı, ancak yasayla birlikte tüm gıda ürünlerinde trans yağ için güvenli kabul edilen yüzde 2 sınırlaması zorunlu olacak. Öncelikle trans yağ, elde edilen, üretilen veya ürüne katılan bir yağ çeşidi değildir. Temelde trans yağ iki şekilde sınıflandırılır. Biri doğadan gelen trans yağ, diğeri de endüstriyel trans yağlar. Doğadan gelen trans yağ, geviş getiren hayvanların midelerindeki bağırsak bakterileri tarafından üretilir. Dolayısıyla bu hayvanlardan elde edilen ürünlerde yani sığır, koyun, keçi ve benzeri hayvanlardan elde edilen et, süt ve süt ürünleri gibi doğal kaynaklı trans yağ bulunur. Örneğin, tereyağının trans yağ oranı yaklaşık yüzde 3 – 5 düzeylerindedir. Dolayısıyla doğadan gelen trans yağı gıdadan çıkaramıyor ya da sınırlandıramıyoruz. Bu nedenle tüketicileri bilgilendirmek amacıyla etiketlerde “trans yağ yoktur” ifadesi veya logosu kullanılabilmektedir. Türkiye bu konuda öncü ülkelerden birisidir. Bundan geri adım atılarak bu başarı zedelenmemeli.”
Özetle, trans yağın etiketten çıkarılmasını gıda sanayicisi, tüketici, akademisyenler, Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu ve Alt Komisyon istemiyor. Hazırlanan yönetmelik taslağı da bu şekilde kabul ediliyor. Fakat, Tarım ve Orman Bakanlığı taslağı görüşe açarken etikette trans yağ yazılmasını yasaklayan bir fıkra ekliyor. Bunu kim istedi ve neden eklendi? Bu soruya yanıt verilmesi gerekiyor.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar