Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar(GDO) ile ilgili kararlar ilk kez Resmi Gazete’de yayınlandı.
Biyogüvenlik Yasası kapsamında kurulan Biyogüvenlik Kurulu’nun Resmi Gazete’de yayınlanan kararlarına göre GDO’ lu 3 çeşit soya fasulyesinin ve ürünlerinin hayvan yeminde kullanılmasına izin verildi. İzin verilen Herbisit Tolerans geni taşıyan soya fasulyesi çeşitleri şunlar: A2704-12 , MON40-3-2 ve MON89788.
Biyogüvenlik Kurulu çalışmalarına başlamadan önce 26 Ekim 2009’da yayınlanan GDO Yönetmeliği kapsamında faaliyet gösteren Bilimsel Komite, mısır, pamuk,soya fasulyesi, kanola, patates, şekerpancarı ve mayanın da olduğu 32 çeşit GDO’lu ürüne izin vermiş ancak bu kararlar Resmi Gazete’de yayınlanmamıştı.
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği’nin 3 çeşit GDO’lu soya fasulyesi için yaptığı başvuruyu değerlendiren Biyogüvenlik Kurulu, karar verirken yine yasa ile oluşturulan Bilimsel Risk Değerlendirme Komitesi ve Sosyo Ekonomik Değerlendirme Komitesi tarafından hazırlanan raporları dikkate aldı. Kararını da bu raporlar doğrultusunda verdi.
Resmi Gazete’de yayınlanan kararlarda izin verilen GDO’lu ürünlerle ilgili bundan sonra uygulanacak prosedür ve uyulması gereken şartlar şöyle:
1- İzin verilen her gen için bir kod veriliyor. O kod, söz konusu geni içeren ürün için “ayırt edici kimlik” kodu olarak kullanılacak.
2- Biyogüvenlik Kurulu tarafından gerek görülmesi halinde izleme raporlarına dayanarak komitelere bilimsel değerlendirme yaptırılması; bu değerlendirmelerin Kurul tarafından uygun bulunması halinde iznin devam etmesi; herhangi bir risk tespiti halinde iznin iptali öngörülüyor.
3- Adı geçen geni taşıyan soya fasulyesi ve ürünlerinin ithalatı için başvurularda; soyanın taşımış olduğu gen ile ilgili ülkemizdeki ya da ithal edildiği ülkedeki akredite bir laboratuardan alınan Analiz Raporu eşliğinde uygun olanların gümrük ve ithalat işlemlerinin gerçekleştirilmesi; Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmeliğin 14 üncü maddesinde yer alan İthalat, İhracat ve Transit kurallarına uyulması gerekiyor.
4- İzin verilen her 3 soya fasulyesi ve ürünleri sadece hayvan yemlerinde, yem ya da yem hammaddesi olarak kullanılacak.
5- Risk Yönetim Planlarının başvuru sahibi firma ya da kurum tarafından bu kararın yayımlanmasını takip eden 30 gün içinde Biyogüvenlik Kurulu’na ulaştırılması; piyasada etiket ve GDO denetimlerinin Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nce yapılması gerekiyor.
6- İzleme koşullarının ilgililer tarafından yerine getirilmesi; ithal edilen yem amaçlı soyanın depolandığı yerler ve depolardaki ürün miktarı, sevk edilen miktar, nakil aracı ve gönderilen adres; işleneceği tesisler ile işlenecek miktarların, piyasaya dağıtımı, iller ve yerleşim birimleri bazında satış yerleri, ambalaj şekli ve miktarı, taşıma ve koruma önlemleri ve varsa diğer izleme bilgilerinin Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ne bildirilmesi gerekiyor. Ayrıca, değişikliklerle ilgili bilgilerin ivedilikle Bakanlıkla paylaşılması; Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmeliğin 21 inci maddesinde yer alan İzlenebilirlik ile ilgili hükümlere uyulması; izleme raporlarının 6 aylık dönemler halinde hazırlanarak Biyogüvenlik Kurulu’na sunulması isteniyor.
7- Karara konu soya fasulyesi ve ürünlerinin ithal, işlenme ve satışında yer alan paydaşların her biri tarafından GDO’lu soyanın son üründe tek başına ya da katkı maddesi olarak bulunduğunu gösteren ve Ayırt Edici Kimlik Kodunu da içeren bir belgenin bulundurulması; Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmeliğin 18 inci maddesinde yer alan Yemlerin etiketlenmesinde belirlenmiş kurallara uyulması; Ayırt Edici Kimlik Kodunun mutlaka etiket üzerinde yer alması şart.
8- Karara konu soya fasulyesi ve ürünlerinin ambalajlama, taşıma, muhafaza ve nakillerinde bulaşmayı engelleyici tedbirlerin ürün sahibi ve taşıyıcı tarafından işbirliği içinde alınması; ambalajlarının özel olarak, yırtılma ve parçalanmaya dayanıklı kağıt, polietilen ya da pamuk veya keten çuvallarla yapılması; taşımada yükleme yapılan araçların mutlaka örtülmesi, ya da kapalı araçlarla taşımanın yapılması; yükleme ve boşaltmada çevreye bulaşmasını önleyici tedbirlerin alınması ve herhangi bir bulaşma ya da kaza halinde eylem planının bulundurulması ve Bakanlıkla beraber müdahale edilmesi ve yönetmeliğin depolama ile ilgili hükümlerine riayet edilmesi gerekiyor.
9- Bu kararın yayınlanması tarihinden itibaren 30 gün içinde Güvenlik ve Acil Durum Tedbirlerinin yer aldığı planın, Biyogüvenlik Kurulu’na sunulması gerekiyor.
10- Karara konu soya fasulyesi ve ürünleri ile ilgili yıllık raporların, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından kendi görüş ve yorumlarını da içerecek şekilde, 6 aylık dönemler halinde hazırlanması ve Biyogüvenlik Kurulu’na sunulması zorunludur.
Özetle, Biyogüvenlik Kurulu, izin verdiği GDO’lu soya fasulyesi için yasal kuralların yerine getirilmesini istiyor. Daha önce izin verilen GDO’lu 32 ürün için bu şartlar yerine getirilmedi. En azından bugüne kadar etiket uygulaması yaşama geçirilemedi. Ürün etiketlerinde “GDO” ibaresi kullanılmıyor. Asıl üzücü olan tüketicinin de bu konuda bir talebinin olmaması.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
Wikileaks’ten bu sefer GDO ile ilgili ABD’nin planları çıktı
ABD büyükelçiliklerinin gizli iç yazışmaları genetiği değiştirilmiş tohumlara karşı duran ülkeler için bir “misilleme” listesi yapılmasını tavsiye ediyor.
Yeni yayınlanan Wikileaks gizli iç yazışmaları, ABD’nin Paris Büyükelçiliği Vaşington’a genetiği değiştirilmiş tohumlara karşı çıkan Avrupa Birliği ülkelerine karşı askeri tarzda bir ticari savaş açılmasını önerdiğini gösteriyor. Özellikle 2007 sonlarına doğru Fransa’nın Amerika kökenli uluslararası bir biyoteknoloji şirketinin ürettiği genetiği değiştirilmiş mısır çeşitlerini yasaklamasının ardından eski ABD Başkanı George Bush’un arkadaşı ve eski iş ortağı olan Büyükelçi Stapleton Vaşington’dan AB’yi ve özellikle de GD’li tohumların kullanımını desteklemeyen ülkeleri cezalandırmasını talep etmiş.
…
İlgisi olabilir mi acaba?
http://www.turkvet.biz
http://www.turkvet.biz/yazi/AB_OTP_haber.htm
“ÖLÜM TOHUMLARI”nı mutlaka okuyun GDO’nun nasıl ATOM bombası benzeri bir tehlike olduğuna şahit olacaksınız.
ABD-GDO insanlığın kaderiyle oynamaya çalışıyor…
Bu GDO konusu ülkemizde büyük bir muamma. Başka ülkelerde çağın teknolojisi olarak kabul ediliyor. Bizde korkulu rüya.
İsrail GDO üretmiyor,tüketmiyor, ama teknolojiye sahip. Bir İsrail’li profösür, “biz teknolojiye sahibiz, pazar açıldığı gün pazardayız” diyebiliyor. Bu konuda biz ne söyleyebiliriz acaba???
ABD, İngiltere, Hollanda, Almanya, Çin, Japonya hangisi GDO teknolojisine sahip değil, hangisi ilgisiz kalıyor. Daha fazlası için kıyasıya bir yarış devam ediyor.
GDO’da ülkeler arasındaki esas sorun ülkelerin GDO teknolojisinde ne kadar başarılı olduğuna, teknolojiyi ne kadar pazara sokabildiklerine bağlı. Esas olan işi ne kadar ticarete aktarabildikleridir. ABD karşısında Avrupa ülkelerinin tavrı budur. GDO konusunda araştırmaları, çalışmaları devam ediyor. Ama teknolojiyi ürüne fazla çeviremediler ve dünya piyasalarına fazla giremediler. Topluma ve idarecilere GDO korkusu salmasalar mevcut pazarlarını kaybedecekler. Öyleyse, belli bir potansiyele gelinceye kadar bu korkuya ihtiyaçları olacak. Bu işi bilinçli olarak yaptıklarından kimsenin kuşkusu olmasın.
ABD halkı acaba hakkını bilmeyen, hakkını savunamayan, yediğinden içtiğinden habersiz, cahil, bilgisiz bir halk olabilir mi? Yıllardır GDO’lu ürünleri yiyorlar, gıdalarının %70’inde GDO var.
GDO yenmelidir, yenilmemelidir ben orada değilim. Bu konuda bilim adamlarına büyük iş düşmektedir. Bu konuda bilim adamları yetkili olmalı, toplumu, bilimsel çalışmaları ve karar vericileri yönlerndirmelidir. Ama bu konuda ülkemzin ciddi sorunları olduğu kanaatindeyim.
Bizde bu işleri iyi bilen, araştıran, yapan, işin ehli bilim adamları yok, yada etkili olamayacak kadar az. Başkasından duyduğunu okuduğunu papağan gibi sağda solda anlatan bilim adamları değil benim dediğim bilim adamları. Ben, araştıran, bilen, teknoloji geliştiren, uygulamaya aktaran, işin içinde olan bilim adamlarından bahsediyorum. Ülkemizde böyle kaç tane çıkar, doğrusu ben çok ümitli değilim. Çoğu başkasını, başka ülkeleri anlatıyor, başkalarından alıntılarla bilimsellik taslıyor, kitaplar yazıyor. İçinde kendisi ve kendinden bir şeyler yok. Tam bir zavallılık örneği. Geçin onları ….