Bu haberde ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Dedelerinin mirasına sahip çıkan Kayhan Ailesi, Türkiye ve Romanya’da yatırımlarına devam ediyor
Tarım konusunda 100 yılı aşkın geçmişten gelen bir deneyime sahip olan Kayhan Ailesi, Ege’deki Agrita ve Efeler adlı iki çiftliğin yanı sıra Romanya’da satın aldığı arazilerde hayvancılık yapacak
Ali Ekber YILDIRIM
İZMİR- Söktaş Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş’ nin sahibi olan Kayhan ailesi, dedelerinin mirasına sahip çıkarak tarıma büyük yatırımlar yapıyor. Hem Türkiye’de hem de Romanya’da tarımda büyümeyi hedefleyen Kayhan ailesi süt hayvancılığı, yem, narenciye, zeytin ve Romanya’da hububat üretimi yapıyor.Ailenin tarımsal yatırımlarını yöneten Söktaş Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hilmi Kayhan, DÜNYA’ nın sorularını yanıtladı:
— Son yıllarda tarıma ilgi arttı. Daha önce tarım sektöründe olmayan şirketler bu alana özellikle de hayvancılığa yatırım yapıyor. Söktaş’ ın tarımsal yatırımları bu çerçevede değerlendirilebilir mi?
— Hayır, biz tarıma sonradan yatırım yapan bir aile değiliz. Tarım konusunda 100 yılı aşkın, geçmişten gelen bir geleneğimiz, mirasımız var. Dedem Hilmi Fırat, büyük bir çiftçiydi. Montofon inekleri, 10 bin başın üzerinde kıvırcık koyunu vardı. Söke ve civarında 70 bin dönüm arazi sahibi bir aile. Bu topraklar Sultan Vahdettin’den alınmış. Daha sonra aile genişledikçe araziler bölündü. Bir kısmı 1980 öncesinde satıldı. Dedem 1983’te öldükten sonra yaklaşık 17 yıl tarım konusundaki yatırımlara ara verdik. 2000 yılında Sazlıköy’ deki aile işletmesinde süt hayvancılığı için yatırım yaptık. Amerika’dan 200 hayvan ithal ederek Agrita tarım işletmesini kurduk. Bugün Agrita’ da 450 sağmal ineğimiz var. Bunu 650’ye çıkarmak istiyoruz. Fakat son dönemde çiğ süt fiyatının düşmesi ve yaşanan belirsizlik nedeniyle vazgeçtik.
— İkinci bir çiftliği” Efeler” adıyla Aydın Germencik’te kurdunuz. Bu yatırımla ilgili bilgi verebilir misiniz?
— Yaklaşık 1 yıl önce faaliyete başlayan Efeler Çiftliği, 600 dönümü çiftlik olmak üzere bin 500 dönüm arazi üzerine kuruldu. Yaklaşık 30 milyon dolarlık büyük bir yatırım. Yatırımımız henüz bitmedi devam ediyor. Tamamlandığında 60 milyon dolarlık bir yatırım olacak. Efeler Çiftliği için Avustralya’dan 3 binin üzerinde damızlık hayvan ithal ettik. Bugün çiftlikte 5 bin 500 dişi hayvan var bunların 2 bin 143 tanesi sağmal. Günlük 60 ton süt üretimimiz var. Çiftlik bünyesinde bir süt analiz laboratuvarımız, 200 baş kapasiteli hastane barınağı var. Bu yatırımımız tamamlandığında 7 bin 200 sağmal ineği, toplam 14 bin baş hayvanı, yıllık 75 bin ton süt üretimi olan, düve satan dev bir işletme olacak. Bugün bile bulunduğu bölgeye çok büyük katkı sağlayan, tarımsal üretimi destekleyen bir işletme. Çiftliğimizin bulunduğu bölgedeki çiftçilerle sözleşmeli yem bitkisi üretimi yapıyoruz. Yaklaşık 17 bin dönüm arazide fiğ, yonca, mısır silajı ve diğer yem bitkilerini ektiriyoruz. Çiftçilere tohum ve gübresini veriyoruz. Hasadı da biz yapıyoruz. Efeler Çiftliği’nde 15’i idari personel olmak üzere 114 kişi çalışıyor. Çiftlikte 3 veteriner hekim, 3 ziraat mühendisi görev yapıyor. Yatırım büyüdükçe kadromuz daha da genişleyecek.
— Türkiye’deki yatırımlar sürerken Romanya’ya gittiniz. Romanya’da ne yapıyorsunuz?
— Romanya’da Köstence yakınlarında tarım yapmak amacıyla toprak alıyoruz. Hedefimiz, burada da hayvancılık yapmak. Bunun için özellikle yem bitkileri üretmek istiyoruz. Fakat henüz o aşamaya gelmedik. Arazi toplamaya devam ediyoruz. Aldığımız arazilerde belli ürünler özellikle hububat ürünleri yetiştiriyoruz. Şimdi kanola üretme fikrimiz var.
— Romanya’da tarım yapmak daha mı avantajlı?
— Avrupa Birliği destekleri nedeniyle orada tarım yapmak elbette daha karlı. Arazi fiyatı Türkiye’de çok yüksek.Romanya’da daha düşük. Araziler bizdeki gibi parçalı değil. Büyük arazilerde üretim yapıyorsunuz. Araziler büyük olunca kullandığınız makine ve ekipman da büyük oluyor. Mazot, Türkiye’ye göre ucuz. Verimlilik yüksek. Maliyetler çok daha düşük. Ekonomik ölçeklerde üretim yapılıyor. Çiftçi vergisini de veriyor, yatırım da yapıyor ve para da kazanıyor. Türkiye’de çiftçi aylarca hak ettiği desteği almak için beklerken, Romanya’da destekler hem bizden daha fazla hem de zamanında ödeniyor. Tarıma son derece elverişli Romanya’da üretim yaparak, yatırım yaparak büyümek istiyoruz.
— Türkiye’de yatırımlar aynı hızla devam edecek mi?
— Şu anda frene basmış durumdayız. Bunun en önemli nedeni ise hayvancılık konusundaki belirsizlik ve istikrarsızlık. Hayvancılıkta destekleme sistemi değişti. Diğer tarafta çiğ süt fiyatı çok hızlı bir biçimde düştü. Geçen yıla göre fiyat yüzde 30- 40 daha düşük. Bu iki önemli gelişme yatırımlarda frene basmamıza neden oldu. Son 4-5 yılda hayvancılıkta çok önemli işler yapıldı. Sektör desteklendi. Bizde bu güzel gelişmelerden etkilenerek yatırım yaptık. Fakat her şey yolunda giderken birden bire radikal bir politika değişikliğine gidildi. Hayvan başına destek sistemine geçildi. Demek ki verimliliği isteyen yok. Üretici süt parasını alabilmek için 150-200 gün beklemek zorunda kalıyor. Dünyanın en pahalı girdilerini Türk çiftçisi kullanıyor. Bu ülkede gemiler için sağlanan mazot desteği çiftçiye verilmiyor. Üstüne bir de ekonomik kriz gelince bu şartlarda yeni yatırım yapmak zor. Frene basmak zorundasınız.
— Hayvancılık dışındaki tarımsal yatırımlarınız var mı?
— Agrita çiftliğinde yaklaşık 60 bin ağaç var. Bunların büyük bölümü narenciye. İlk kez tek parça bin dönüm arazide narenciye üretimini başlattık. Globalgap ilkeleri çerçevesinde üretim yapıyoruz. Tamamı damla sulama ile sulanıyor. Bu arazinin sınırlarına meyer cinsi limon diktik. Narenciye için 50-60 kişi çalışıyor. Bu yatırım her yıl 10 milyon dolarlık narenciye üretecek şekilde planlandı. Hedefimiz narenciye üretim alanını 2 bin 500 dönüme çıkarmak. Ayrıca Agrita çiftliği bünyesinde çok büyük çapta olmasa da zeytin üretimimiz var. Çiftlik bünyesinde bir yem fabrikamız var. Agrita kendi yemini kendisi üretiyor.
— Narenciye ürettiğiniz bu topraklarda daha önce pamuk ekilirdi. Sizce Ege Bölgesi için pamuk bitti mi?
— Biz tekstil sektöründe olan bir grubuz. Ama ne yazık ki bu ülkede pamuk üretimi yapmak çok zor. Maliyeti çok yüksek, buna karşılık üreticinin üretimi sürdürmesine olanak veren bir fiyat yok. Narenciye ürettiğimiz alanlarda daha önce pamuk ekiyorduk. Narenciyeyi damla sulama ile suluyoruz ve pamuğa göre yüzde 90 oranında daha az su kullanıyoruz. Türkiye, pamuk üretimini desteklemediği için üretmek yerine ithalata yöneldi.
— Hayvancılığa dönersek, siz Agrita için Amerika’dan, Efeler Çiftliği için Avustralya’dan damızlık ithal ettiniz. İthalat ile istenilen hedeflere ulaşılabilir mi?
— Biz içerde yeterli damızlık hayvanı bulamadığımız için ithal ettik. Hedef, Türkiye’nin kendi ihtiyacı olan damızlığı içeride üretmesi. Bunun için ciddi bir organizasyona, planlamaya ihtiyaç var. Türkiye’nin hedefi 2023 yılında 20 milyon ton çiğ süt üretmek. Bunun için 3 milyon sağmal hayvan gerekiyor. Bu kadar hayvanın ithal edilmesi mümkün mü? Buna para yetmez. İçeride hayvancılığın desteklenmesi ve düve ihtiyacının içeriden karşılanması gerekiyor. Bizim iki çiftliğimiz var. Agrita Çiftliği yılda 100, Efeler Çiftliği 250 düve satacak. Bizim gibi 30 işletme olsa, Türkiye düve ithal eden değil, ihraç eden ülke olur. Bu nedenle sadece süt üretim hedefi koymak yetmez. Bunun için gerekli altyapının hazırlanması, üretimin desteklenmesi gerekiyor. Biz şu anda büyük hayvancılık işletmeleri olarak elektriği şantiye elektriği fiyatı ile yani yüzde 15 daha pahalıya alıyoruz. Büyük işletmelere destek yok, köstek var.
— Sizce tarımda özellikle hayvancılıkta neler yanlış yapılıyor ve sizin çözüm önerileriniz nedir?
— Hayvancılık Türkiye açısından son derece önemli. Yapılan yeni yatırımlar, kurulan modern işletmeler kaliteli süt ve et üretimini karşılamaya talip. Fakat bu büyüklükte yatırımlar yapılırken devlet eliyle çiftçiye 2 hayvan dağıtılması son derece yanlış. Ayrıca 3 sene hayvancılığa destek verildikten sonra birden bire desteği kesmek veya sistemi değiştirmek olmaz. Süt hayvancılığının yüzde 35’i Ege Bölgesi’nde yapılıyor ama organize hayvancılık bölgesi yok. Daha da önemlisi düzgün işlemeyen bir piyasa var. Çiğ sütü alan firmalar istediği şekilde fiyatı belirliyor. Üreticinin müdahale etme şansı yok. Süt fiyatı üzerinden bir kesinti yapılarak bir fon oluşturulmalı ve piyasaya gerektiğinde müdahale yapılmalı. Yatırım yapmadan önce ve daha sonra da bir çok ülkedeki hayvancılığı gördük. Türkiye’nin potansiyeli çok yüksek fakat bunu değerlendiremiyor. Sektörün önü biraz açılsa biz içerdeki talebi rahatlıkla karşılar ve ihracatçı bir ülke oluruz.
DÜNYA Gazetesi 5.3.2009
Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar
sayin effeler agasi inekleri satip romanyada yatirim yapacakmis
elinde inekler varmis
kombassaninda romanyada yatirimi var kombassanin hisseleri karsiligi ortaklarina inek versin benim 100,000 marklik kombassanda hissem var inekle ve seanen kecisi ile takas edecegim