Bu haberde ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Son 3 yıllık dönemde çiftçi neredeyse pamuğunu ayni fiyattan satmak zorunda kalıyor. Fiyatın fark ödemesi(prim) ile desteklenmesi gerekirken hükümet de 3 yıldır pamuktaki destekleme primini kilo başına 1 lira 60 kuruşta sabitledi.
Bu yıl tarımsal ürünlerin hemen hepsinde düşük fiyat sorunu yaşanıyor. Maliyetler artıyor ama çiftçinin ürettiği ürünlerin fiyatı geçen yılın da altında.
Pamukta ise bu sorun 3 yıldan beri yaşanıyor. Son 3 yıllık dönemde çiftçi neredeyse pamuğunu ayni fiyattan satmak zorunda kalıyor. Fiyatın fark ödemesi(prim) ile desteklenmesi gerekirken hükümet de 3 yıldır pamuktaki destekleme primini kilo başına 1 lira 60 kuruşta sabitledi. Üretici ciddi zarar ederken destekleme primi de artırılmıyor.
Son 3 yılın fiyatlarına baktığımızda kütlü pamuğun kilosu 2022 yılında 21-22 liraydı. 2023’te maliyet artışına rağmen fiyatlar 18-19 lira seviyesine geriledi. Bu yıl ise Ege’de, Çukurova’da hasat devam ediyor. Üretimin yoğun olduğu Güneydoğu Anadolu’da hasat yeni başladı. Kütlü pamuğun kilosu 24-25 liradan satılıyor. Birçok üretici pamuğu satmıyor. Üretici, üretim maliyetinin kilo başına 28 liranın üzerinde olduğunu ve bu fiyatın altında pamuk satmak istemediğini söylüyor. Ancak zor durumda kalan üretici zararına da olsa satmak zorunda kalıyor.
Ulusal Pamuk Konseyi Başkanı Bertan Balçık ile pamuktaki güncel durumu konuştuk. Bertan Balçık özetle şu değerlendirmeyi yaptı: “ Pamukta 3 yıldır üretici fiyat açısından ciddi sıkıntı yaşıyor. Fark ödemesi de 3 yıldır aynı. Geçen sene çiftçilerin hiç olmazsa biraz ümidi vardı. O ümit 2024 başında yeşerdi. Çünkü ani bir talep artışı oldu. Özellikle Uzakdoğu’dan mal getiremeyen Avrupa, Türkiye’ye yöneldi. Hüsilerin eylemleri nedeniyle Aden Körfezi kapanınca Türkiye’deki pamuğa yönelme oldu ve bu dönemde de pamuk üretimine yönelik umutlar arttı. Geçen sene hasat döneminde bakanlık bize sorduğunda üretim alanının 370 bin hektarı geçemeyiz diye söyledik. Ama yaklaşık 450 bin hektarlık alanda ekim oldu. Bu önceki yıl 420 bin hektardı. Üretimi artıran faktörlerin başında Avrupa’nın talebi oldu. Avrupa neden Türkiye’ye yöneldi? Çünkü dışarıdan yüzde 25-30 daha ucuzdu bizim pamuğumuz. Pamuğuna zamanında sulayan, gübresini atan üreticinin geçen seneye göre verimi bir tık daha iyi. Bunun sonucunda da bu yıl lif pamuk üretimin 830 bin ton, kütlü pamuk üretiminin de 2 milyon 150 bin ton olmasını bekliyoruz.”
Türkiye’nin pamuğu yüzde 15 daha ucuz
Türkiye’nin bu yıl 250 bin ton pamuk ihraç ettiğine dikkat çeken Balçık:” Geçen seneden farklı olarak bu yıl 250 bin ton pamuk ihraç ettik. Fiyat düşük olduğu için ihracat yapıldı. Yeni sezonda ihracat 150 bin ton ancak olur. Çünkü o fiyat farkı yüzde 30’dan 15’e düştü. Ama, fiyatlara bakıldığında Türkiye’nin pamuğu yüzde 15 daha ucuz. Türkiye’nin pamuğu ile aynı kalitedeki ithal pamuğu karşılaştırdığımızda ithal lif pamuğun Türkiye’ye gelişi kilo başına 63-64 lira seviyesinde.Türkiye’nin pamuğu 56 lira. Fiyat farkı yüzde 15. Yani bizim pamuğumuz yüzde 15 daha ucuz. Olması gereken bu oranın en fazla yüzde 5’tir. Yabancı madde, nem oranı bakımından bizim dezavantajımız var. Hasat başladı. Çukurova ve Ege’de devam ediyor. Ama asıl Ekim ayı ortasında fiyatlar oturmuş olur. Çünkü üretimin yoğun olduğu Şanlıurfa’da hasat yeni başlıyor. Ekim ortasında tablo daha net ortaya çıkar.”dedi.
Destekleme primi 3 yıldır 1,60 lira
Kütlü pamukta çiftçilere ödenen fark ödemesi(prim) 3 yıldır artırılmıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 24 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2024 yılı tarımsal destek kararnamesinde geçen 2 yılda olduğu gibi kütlü pamuk destekleme primi kilo başına 1 lira 60 kuruş olarak açıklandı. Üreticilerin beklentisi bu primin 4-5 liraya çıkarılmasıydı. Üretim maliyeti kilo başına ortalama 28 lira olan kütlü pamuk 24-25 liradan alıcı buluyor. Üretici maliyetin altında satmak istemiyor. Eğer 4 lira veya 5 lira destekleme primi ödense çiftçi ürününü satabilirdi.
Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık defalarca ilgili bakanlıklara, yetkililere primin artırılması için görüştüklerini, rapor sunduklarını ancak sonuç alamadıklarını söyledi. Balçık sözlerini şöyle sürdürdü: “ Destekleme kararnamesi yayınlandığında gördük ki 2024ürünü kütlü pamuk fark ödemesi kilo başına yine 1 lira 60 kuruş. Üç sezondur 1 lira 60 kuruş fark ödemesi veriliyor. Üç sezondur aynı kalması bir yana yaşanan enflasyonla bu 1 lira 60 kuruş eridi ve gerçekte 80 kuruşa kadar düştü. Bakanlık kararname hazırlarken bize sordu ne kadar olmalı diye? Biz 4,5 – 5 lira seviyesinde olması gerektiğini söyledik. Doğrusu da bu. Ama artırılmadı. Fark ödemesi desteği cumhurbaşkanımızın başbakan olduğu dönemde en az beşte biri oranındaydı.Yani destek maliyetin yüzde 20’sini karşılıyordu. Cumhurbaşkanlığı sistemine gittikten sonra bu aşağı doğru hızla gitti. Bunu da mersin’de yapılan ürün konseyleri toplantısında Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı’ya da anlattım. Ama prim artışı yapılmadı.”
Çiftçiye verilmeyen destek ithalata veriliyor
Satın alma gücü açısından bakıldığında verilen primin neredeyse sıfırlandığını anlatan Balçık, şöyle bir hesap yapıyor: “ Şimdi kilo başına 1 lira 60 kuruştan primi hesapladığımızda 2 milyon 150 bin ton kütlü pamuk için yapılacak ödeme 100 milyon dolar bile etmiyor. Üretici olarak 550- 560 milyon dolar alınan dönemler oldu. Çiftçiye, üreticiye 300-400 milyon dolar çok görülürken, ithalata 1 milyar 550 milyon dolar ödedik. Bu, önümüzdeki yıl 3 milyar dolar olur. Bunu bakanlığa da bildirdik.Yani üreticiye 300 –400 milyon dolar vermek mi, ithalata 3 milyar dolar vermek mi? Bir anlamda böyle bir tercih yapılıyor. Üstelik de katma değer açısından baktığımızda tabii içeride üretmenin çok büyük avantajları var. Pamuğu sadece lif olarak değil, yağını,çekirdeğin değerlendiriyoruz. Küspesini hayvan yeminde kullanıyorsunuz ve çok ilave getirisi var.”
Planlama kapsamındaki 13 üründen birisi pamuk
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu ve 2025-2027 dönemine ilişkin açıkladığı 3 yıllık destekleme modelinde pamuk planlama kapsamındaki 13 üründen birisi oldu. Yeni modelde 2025 yılı için dekar başına 244 lira temel destek belirlendi. Kütlü pamuk için destek katsayısı 2,25 olarak belirlendiği için pamuk üreticileri sertifikalı tohum kullanmak şartıyla dekar başına 549 lira temel destek alacak. Bakanlığın belirlediği havzada üretim yapılması şartıyla bu destek ödenecek ilave olarak dekara 549 lira’da planlı üretim desteği ödenecek. Kamu kurumları, araştırma enstitülerinin ürettiği sertifikalı tohumu kullananlara dekar başına ilave 146 lira destek daha verilecek. Ancak bu sadece kamu kurumlarının ürettiği tohum için geçerli bir destek. Tohum firmalarının bu ayrımcılığa tepkileri de var. Ayrıca organik gübre desteği olarak da dekara 51 lira ödenecek. Kamunun ürettiği tohumu kullananlar toplamda dekar başına 1295 lira destek ödemesi alacak. Özel firmaların tohumunu kullanan çiftçiler ise 1149 lira destek alacak. Ancak bu 2025 üretim yılı için olan destek tutarı. Ödemesi de 2026 yılında yapılacak.
Özetle, pamukta yine çok zor bir sezon yaşanıyor. Üretici maliyetin altında pamuk satmak zorunda kalıyor. Üreticiye verilmeyen destek ithalata ödeniyor.
Tohumculardan “kamu” ayrıcalığına tepki
Yeni destekleme modelinde pamuk, mısır, ayçiçeği ve patateste kamu araştırma enstitüleri ve üniversiteler tarafından ıslah edilerek tescil edilen tohum çeşitleri için özel bir destek sağlanıyor. Kamu araştırma enstitüleri ile üniversitelerin tescilli, sertifikalı tohumlarını kullanan çiftçilere 2025 üretim yılı için dekar başına 146 lira ilave destek verilecek.
Tohum şirketleri kamuya sağlanan bu ayrıcalığa tepki göstererek yerli firmaların tamamına bu desteğin sağlanmasını aksi taktirde haksız rekabet olacağını söylüyor.
Türkiye’nin öncü tohumculuk firmalarından ProgenTohumculuk’un Genel Müdürü Aykut Özbuğday kamuya tanınan bu ayrıcalığın sektörde yeni sorunlara yol açacağını belirterek yaptığımız görüşmede şu değerlendirmeleri yaptı:
“ Yeni destek modelinde sertifikalı pamuk tohumunda katsayı 0,6 olarak belirlendi. Bu temel destek olarak belirlenen 244 ile çarpıldığında dekara 146 lira ilave bir destek verilecek. Ancak bu destek sadece kamu kuruluşlarının ıslah ettiği tohumlara verilecek. “Yerli ıslah” demek yerine kamu kurumlarının ürettiği tohuma ilave bir destek olarak getirildi. Bu destek dekara 146 lira dediğimizde kilo başına yaklaşık 60 liraya geliyor. Bu geçen yılın maliyeti ile yarı fiyatına. Geçen sene pamuk tohumunun kilosu ortalama 120-130 lira bandındaydı. Bu çok ciddi bir destek. Hiçbir tohumda böyle bir destek yok.
Kütlü pamuğa destek verilirken zaten sertifikalı tohum kullanma şartı var. Dolayısıyla kamu, yerli, yabancı ayırmadan o destek veriliyor. Planlı üretim desteğinin alınabilmesi için sertifikalı tohum şartı var. Bu ilave bir destek değil. Standart bir destek. Bu yaklaşık 20 yıldır uygulanan ve ülkeye çok büyük katkıları olan bir destek. Türkiye’nin bu süreçte verimliliği, elyaf kalitesi, randımanı yaklaşık iki katına çıktı. Türkiye pamukçuluğunu da rekabetçi kıldı. Tohumda araştırma geliştirme çalışmaları arttı. Bugün ekilen çeşitler 10-15 yıl önceki çeşitlerden çok önde. Bu ar – ge ye yapılan yatırımlarla oldu.
Kamunun payı artırılmak isteniyor
Şimdi bir ayrışmaya gidiliyor. Kullanılan tohum kamu kurumlarının ürettiği tohumsa yarısını ben öderim diyor. Kamunun payı şu anda yüzde 10-15 civarında. Yüzde 90’nını özel sektör satıyor ve orada bir rekabet var. Ama kamuya verilen bu destek bir iki yılda kamunun payını katlayacak. Bu yüzde 10-15 pay bu destekler devam ederse yüzde 60-70’lere çıkabilir. Bu özel sektörü ciddi biçimde baltalayacak.
Tohum kaliteyle seçilmeli. Sadece fiyatla değil. Fayda maliyet hesabı yapılmalı. Bir tohumdan aldığınız verim çok önemli. Hastalığa karşı toleranslı olması, susuzluk toleransı gibi birçok etken var. Böyle özellikli bir tohumla herhangi bir tohum arasında çok fark var.
Bizim elyaf randımanı 38-39’du bundan 15-20 yıl önce, bugün yeni çeşitlerde 44-45 ve üzeri.Yani verimde yüzde 10 artış var. Bu görünmeyen artış elyafta yaşandı. Bu ciddi bir katma değer demek. Bu yeni uygulama sektörün hırpalanmasına neden olur. Bunun zararı sadece üreticiye değil, üretici firmalara değil sektöre de zarar verir. Biz kazanımları riske etmiş oluyoruz. Bu değerler uluslararası arenaya çıkacak.
Rekabetçi olmayan çeşitler desteklenecek
Enstitülerin geliştirdiği çeşitlerin çoğu zaten ihale ile firmalara satılıyor. Bunlar şu anda piyasa şartlarında çok rekabetçi çeşitler değiller. Aslında biraz da o tedirgin ediyor. Rekabetçi olmayan çeşitler desteklenecek.
Tohumculuk ciddi olarak emek yoğun bir çalışma. Ar-Ge çalışması yapılması gerekirken böyle bir sürecin olması ve kamuyu tekrar öne çıkarmak bizi 40 sene geriye götürür. Yapalım bunu ama eşit şartlarda yapalım. Yerli firmalarımızı, özel firmaları da göz ardı etmeyelim.
Tohumculuk firmalarına “araştırma kuruluşu” belgesi veriliyorsa, çeşit çalışması yapıyorsa desteklensin. Bakanlıkla görüşüyoruz. Kamunun ne kadar payı var ki diye yaklaşıyorlar. Biz kamuya biraz yol verelim yaklaşımı var. Bu sektörde ciddi bir takım çarpıtmalara neden olur.
Kaçak tohum ve usulsüzlüğü körükler
Sektörde zaten kaçak tohum diye ciddi bir sorunumuz var. Yıllardır mücadele ediyoruz. Kaçak tohumun bir şeyi de aslına sadık olmamak. Geliyor bir firma popüler çeşidi üretiyor, satıyor. Ama faturayı keserken devletin şu çeşididir diye sertifika ve faturasını veriyor. Araziye bakıyorsunuz çeşit o değil. Bu uygulama ile böyle onlarca firma ortaya çıkar. Onlar bu şekilde destek de alacaklar. Usulsüzlük olacak.
Tohumculukta aslına sadıklık çok önemlidir. Meyvede de olur fidanı alıp dikiyor 3 ay sonra bu benim istediğim meyve değil diyor. Bizde bu 3 ayda kendini gösteriyor.
Bu markalaşmayı da olumsuz etkileyecek. Bugün 1000’i aşkın tohum firması var. Bu da çok fazla zamanla elenecek. Ama belki 15-20 firma uluslararası rekabet gücüne kavuşacak. Zaten devletin amacı da bu değil miydi? Bizim kendi kendimize yetmemiz ve etrafımızda geniş bir hinterlanda hizmet vermemiz.
Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar