Bu haberde ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Ispanakta fatura çiftçiye kesildi
Ispanak krizinin faturası üreticiye çıktı. Zehirlenme olayından sonra tüketimin durması nedeniyle fiyatı yarı yarıya düşmesine rağmen alıcı yok. Ürün çiftçinin elinde kaldı. Çok hassas olan ıspanak hasat edildikten sonra en geç bir hafta da tüketilmesi gerekiyor. Hasat yapanlar elindeki ürünü satamadığı için zarar ederken, hasat yapmayanlar da umutlu değil.
İlk olarak 1-3 Kasım tarihlerinde İstanbul’da 149 kişinin yediği ıspanaktan zehirlenerek tedavi için hastanelere başvurdukları açıklandı. Sonra, Tekirdağ, Edirne ve Kocaeli’nde ıspanaktan zehirlendiklerini söyleyenlerle birlikte sayı 196’ya çıktı. Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğünden yapılan açıklamada incelemeler sonunda zehirlenmenin ıspanaktan değil, ıspanağa karıştığı iddia edilen yabancı ottan kaynaklandığı ifade edildi. Herkesin gönül rahatlığıyla ıspanak tüketmeleri önerildi. Fakat pek inandırıcı olmadı. Ispanak üreticileri ve satıcılarının ıspanağı çiğ olarak yemeleri de işe yaramadı. Ispanak tüketimi bıçak gibi kesildi.
Türkiye ıspanak üretiminde dünya dördüncüsü
Türkiye, ıspanak üretiminde dünyanın sayılı ülkelerinden birisi. Yıllık ortalama 225 bin ton üretimle şu anda dünyada en büyük dördüncü üretici konumunda. İlk sırada yıllık üretimi 24.4 milyon ton olan Çin var. Amerika Birleşik Devletleri 323 bin ton ile ikinci, Japonya 248 bin tonla üçüncü sırada. Yoğun yağış ve nemli olması nedeniyle Doğu Karadeniz Bölgesi dışında Türkiye’nin hemen her yerinde ıspanak yetişiyor.Ancak, İzmir Torbalı ve Menemen,Ankara Beypazarı,Manisa Salihli gibi üretim bölgeleri öne çıkıyor.
İhracat potansiyeli yüksek
Dünyada ıspanak üretimi belli ülkelerde olduğu için ihracat olanakları da çok yüksek. Özellikle dondurulmuş olarak, ıspanak tozu ve kek-börek sektöründeki gelişmeye bağlı olarak ıspanak ve diğer sebzelere talep var. İzmir Ticaret Odası Gıda İmalat ve Toptan Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Cemil Gökçen, Türkiye’nin ıspanak dahil bir çok ürünü ihraç edecek potansiyele sahip olduğunu ancak buna yeterince hazırlıklı olunmadığını söyledi. Zirai ilaçlamaya dikkat edilmediğini, peş peşe ekilen ürünlerde ilaç kalıntısı geçişleri olabileceğini belirten Gökçen: “İki yıl önce Kanada’ya dondurulmuş ıspanak ihracatı için bağlantı kurduk. Yıllık 400-500 ton ürün gönderecektik. Fakat gönderdiğimiz numunelerde analiz yapmamıza rağmen salmonela gibi bir kalıntı çıktı. Gönderemedik. Kanada gibi yanı başında Amerika gibi büyük bir üretici var. Ama Türkiye’den almak istiyor.Dövizin Türk lirası karşısındaki değeri nedeniyle tarım ürünlerinde cazip bir ülke olduk. Fakat bu ihracata hazırlıklı değiliz. Gerekli önlemler alınır ve sağlıklı, güvenilir üretim yaparsak bir çok ürünü rahatlıkla ihraç ederiz. Bunlardan birisi de ıspanak. Çünkü talep var.”dedi.
Üreticinin zararı büyük
İzmir Menemen’de konuştuğumuz çiftçiler, ürettikleri ıspanağın ellerinde kaldığını ve daha önce sipariş aldıkları için sebze meyve toptancı haline götürdükleri ıspanağı satamadan geri getirdiklerini ifade etti. Çiftçilere göre hasadı yapılan ürünler satılmadığı için çöpe gidecek. Hasadı bekleyen ürünlerde ise işçilik başta olmak üzere maliyet sürekli artıyor. Çiftçiler, yıllardır ıspanak ürettiklerini bugüne kadar zehirlenme diye bir olayı hiç duymadıklarını belirterek, raf ömrünün uzatılması amacıyla sıkılan ilaçtan böyle bir zehirlenmenin olabileceğini, fakat, bu işin faturasının da kendilerine kesildiğini söylüyor.
Tarım Bakanlığı: “Tarım ilacı kullanmayın,sabunlu su püskürtün”
“Ispanak Yetiştiriciliği” başlığı ile bir broşür yayınlayan Tarım ve Orman Bakanlığının Ankara İl Müdürlüğü, yabancı ot kontrolü ve ilaçlama ile ilgili bölümde ıspanakta tarım ilacının kullanılmaması gerektiğini ifade ediyor. Broşürün ilgili bölümünde şu bilgilere yer veriliyor:
Yabancı Ot Kontrolü: Ekiminden sonra zararlı ot kontrolünün mekanik yollarla yapılması mümkün değildir. Ispanağın temiz bir tohum yatağı üzerinde yetiştirilmesi son derece önemlidir. Ekimden önce, mekanik ve kimyasal yollar ile zararlı ot kontrolü yapılabilir.
İlaçlama: Ispanak bitkisini hastalık ve zararlılardan korumak için şu önlemler alınmalıdır:
— Ispanak bitkisinin hastalık ve zararlılardan korunması için tarım ilacı kullanılmamalıdır.
— Yapraklarda kalan ilaç artıkları yıkamayla çıkmayacağı için insanlara zararlı olabilmektedir.
— Ispanak bitkisinde yaprak bitlerini önlemek için sık aralıklarla sabunlu su püskürtülebilir.
— Salyangozların zararlarından korunmak için fidelerin etrafına meşe odunu külü serpilebilir.
— Ispanak, patates ve meyve ağaçları gibi bitkilerden uzağa dikilmelidir. Bu bitkilere gelen zararlılar ıspanak bitkisine de hastalık taşıyabilir.
— Ispanak tohumu atılırken sık atılmamasına dikkat edilmelidir. Sık ekim hastalıkların yayılmasını kolaylaştırır.
— Yabani otların temizlenmesine özen gösterilmelidir.
— Sulamaya dikkat edilmelidir. Aşırı rutubet hastalıkların yayılmasına neden olur.
— Tohum seçerken kaliteli ve sağlıklı olmasına dikkat edilmelidir.
— Taze gübre kullanılmamalıdır.
Ruhsatsız ilaç kullanılıyor
Tarım Bakanlığı tarım ilacı kullanmayın diyor. Çiftçilerin anlattıklarına göre, ıspanak ve diğer ürünlerde yaygın olarak ruhsatsız ilaçlar kullanılıyor. Üreticiler genellikle birlerine bakarak hangi ilaç daha etkiliyse onu kullanıyor. Pancarda çok etkili olan bir ilaç ıspanakta da kullanılıyor.İlaçlamanın belli bir takvimi veya süresi yok. Üretici havanın durumuna ve bitkiye bakarak ilaçlama yapabiliyor. Ekim dönemine ve hava durumuna bağlı olarak Eylül’de ekilen ıspanak için bir ayda 4 kez ilaçlama yapılırken, Ekim – Kasım dönemindeki ekimlerde 2-3 defa ilaç kullanılıyor. Havalar soğudukça ilaç ihtiyacı azalıyor.
Uyarılara rağmen pamuktan sonra ıspanak ekiliyor
Bir kaç yıl önce çiftçilere pamuk ekilen yerlere ıspanak ekilmemesi konusunda uyarı yapıldığını hatırlatan çiftçiler: ” Pamuktan sonra ekim yapmayın diye uyardılar. Çünkü, pamuk için kullanılan zirai ilaçların ıspanağa geçebileceği söylendi. Fakat, dinleyen yok. Pamuktan sonra kısa sürede ikinci ürün almak için ıspanak,lahana,brokoli ekiliyor. Çiftçi zorunlu olarak ekiyor. Çünkü tek ürünle geçinmesi imkansız. Başka türlü para kazanamaz. Pamuktan sonra 1 ay gibi kısa sürede ıspanağı ekip hasat ediyor. İşler iyi giderse para da kazanıyor. Bu nedenle vazgeçmiyor.” bilgisini verdi.
En yüksek maliyet; ilaç ve gübre
Üreticilerin verdiği bilgiye göre, ıspanak üretiminde en yüksek maliyeti gübre ve zirai ilaç oluşturuyor. İkisine de sık sık zam geliyor. Çiftçiler, gübre ve ilaca para yetiştiremediklerini söylüyor. Maliyeti artıran diğer önemli girdiler ise, mazot,işçilik ve tarla kirası. Zehirlenme nedeniyle ıspanak satışları durduğu için bu kadar masraf yapan çiftçi ürünü satamadığı için zarar edecek.
Denetimler çok yetersiz
Sadece ıspanak için değil tarımsal üretimin hemen her aşamasında zirai ilaçla ilgili denetimlerin çok yetersiz olduğu ifade ediliyor. “Tarladan sofraya gıda güvenliği”, “çiftlikten çatala gıda güvenliği” gibi sözlerin kağıt üzerinde kaldığı bu olayda da bir kez daha görüldü. Yasal düzenlemeler açısından hiç bir eksiği olmayan Türkiye, uygulamada yasada yazılanların yapılmadığı bir kez daha anlaşıldı.
Her ürünün bir künyesi var ama okuyan yok
Yıllardır “her ürünün bir künyesi olacak ve o künyeden hangi ürünün hangi tarladan üretildiği, soframıza nasıl geldiği izlenecek” denildi. Eğer gerçekten her ürünün bir künyesi olsaydı, zehirlenmeye neden olan ıspanağın ve içindeki yabancı otun hangi üretici tarafından pazara sunulduğu anında tespit edilirdi. Bakanlık bunu açıklar ve sadece o üreticiye ceza kesilir, diğer çiftçiler mağdur olmazdı. Bakanlık yetkilileri ürünün künyesine bakarak ıspanağın hangi tarladan geldiğini söyleyemedikleri gibi, ürün tarladan çıktıktan sonra hangi yollardan geçerek sofraya ulaştığını da bilmiyor. Bu nedenle zehirlenmenin yabancı ottan mı,zirai ilaçtan mı, raf ömrü uzasın, parlak ve diri görünsün diye sıkılan koruyucu ilaçtan mı olduğu konusunda spekülatif bilgiler var. Gerçekten denetim olsa, bakanlık ürünün künyesinden o ıspanağın hangi tarlada üretildiğini, toptancı ve tüketici haline girdiyse kime satıldığını, kimin İstanbul’a getirdiğini, kimin son satıcıya verdiğini bir kaç dakikada bulur ve açıklardı. İnsanlar da inanırdı. Her şey kağıt üzerinde ve göstermelik olunca laboratuar sonuçlarına bile kimse inanmıyor.
Belediyeler sorumluluk almalı
Gıda güvenliği konusunda Tarım ve Orman Bakanlığının yetersiz olduğu apaçık ortada. Gıda denetimlerinde bile teşhir ettikleri firmaların üretime devam ettiğini kendileri itiraf ediyor. İnsan sağlığı ve çevrenin korunması konusunda tarımsal üretimde, zirai ilaç kullanımında, sağlıklı ve güvenilir gıdaların üretiminde yerel yönetimler, belediyeler elini taşın altına koymalı. “Yetkimiz yok” diyerek kenara çekilmek yerine çiftçilerin bilinçli üretim yapması için kırsalda eğitim çalışmaları yapmalı. Tohum,fide,fidan dağıtıp “görevimizi yaptık” anlayışından vazgeçilmeli. Büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyeleri köy köy eğitim vererek tarımsal üretimde çiftçiye destek olmalı. İşsiz ziraat mühendislerini istihdam ederek köylüye hizmet edecek bir yapı oluşturulmalı. Kentte yaşayanların yol,su,kanalizasyon,ulaşım ihtiyaçları kadar sağlıklı ve güvenilir gıda ile beslenmeleri belediyelerin görevi ve sorumluluğu olmalı.
Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar
Bir tek ıspanak ilaçlı degilmi süt ureticisine gidin bakalım buz dolapları tıka basa ilaç . yediğiniz herşeyde ilaç var bilinçli yapılan birşey bu neden bu kadar kanser hastası var neden bu kadar hastalık var
Rusya neden tonlarca meyve sebzeyi geri gönderiyor ne oluyor bu ürünler denize dökülmuyorsa kim yiyor lütfen
Ispanak ile otu birbirinden ayıramayan o sebzeyi yemesin. Çiftçiyi suçlamak kolay tabi. Ne yediğimden haberim yok diyecek değiller.