Hayvancılığı ithalat bağımlılığından kurtaracak deklarasyon

·

26 Kasım 2019

·

Bu haberde ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Hayvancılığı ithalat bağımlılığından kurtaracak deklarasyon

26 Kasım 2019

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Haber

Güncelleme: Şub 23, 2024

Hayvancılığı ithalat bağımlılığından kurtaracak deklarasyon

Hayvancılıkta ithalat tartışması yeniden alevlendi. Geçen hafta sonuçları açıklanan 3.Tarım ve Orman Şurası’nın kapanışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan zorunlu olmadıkça besilik hayvan ve et ithalatı yapılmayacağını söyledi. Erdoğan, Kasım ayından itibaren besilik hayvan ithalatı için taleplerin kabul edilmediğini ve 2020 yılında da bunun devam edeceğini anlattı.

Damızlık Birliği’nden saha araştırması

Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin “Hayvancılığın Yeniden İnşası/ Sorunlar/Sebepler/ Çözümler” başlığı ile tamamen saha araştırmalarına ve saha gözlemlerine dayanan kapsamlı bir rapor hazırladı. Raporda hayvancılığın yeniden inşası için 11 maddeden oluşan bir deklarasyon ve 36 maddelik öneride bulunuldu.

İthalata “uyuşturucu bağımlılığı” benzetmesi

Raporda en çarpıcı bölümlerden birisi hayvancılıkta ithalatın uyuşturucu bağımlılığına benzetilerek: ” İthalat uyuşturucu bağımlılığı gibidir, sağladığı mutluluk kalıcı değil geçicidir. Organlarda büyük hasara yol açar ve üstelik kullandıkça aynı etkiyi oluşturması için daha yüksek dozlara ihtiyaç duymamıza neden olur. Sonu da her zaman dağılmış bir yaşam ve ölümdür.” bilgisine yer verildi.

Hayvancılık sektörü girdiği darboğazdan çıkış yolu arıyor. 2010 yılından bu yana uygulanan ithalat politikası tartışılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3. Tarım ve Orman Şurası’nın kapanış toplantısında zorunlu olmadıkça besilik hayvan ve kırmızı et ithalatı yapılmayacağını söyledi. Erdoğan, Kasım ayı itibariyle besilik hayvan ithalatı için taleplerin kabul edilmediğini 2020’de de zorunlu olmadıkça bu uygulamanın devam edeceğini söyledi.

Hayvancılıkla ilgili bir çok rapor, çalışma yayınlanıyor.Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği i,lk kez saha araştırmasına ve saha gözlemlerine dayanan kapsamlı bir rapor hazırladı. “Hayvancılığın Yeniden İnşası/ Sorunlar/Sebepler/ Çözümler” başlığı ile hazırlanan raporda, üreticiden bürokrata,siyasilerden, üniversitelere, bakanlıklardan özel sektöre herkese yönelik ciddi eleştiriler var.

Tamamen saha araştırmalarına ve saha gözlemlerine dayanan kapsamlı raporda hayvancılığın yeniden inşası için 11 maddeden oluşan bir deklarasyon ve 36 maddelik öneride bulunuldu. Ayrıca ülke genelinde uygulanacak 9 projeye de yer verildi.

İthalata “uyuşturucu bağımlılığı” benzetmesi

Başkanlığını Kamil Özcan’ın yaptığı Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin raporunda en çarpıcı bölümlerden birisi hayvancılıkta ithalatın uyuşturucu bağımlılığına benzetilmesi. Raporda ithalatla ilgili şu bilgilere yer veriliyor: ” İthalat uyuşturucu bağımlılığı gibidir, sağladığı mutluluk kalıcı değil geçicidir. Organlarda büyük hasara yol açar ve üstelik kullandıkça aynı etkiyi oluşturması için daha yüksek dozlara ihtiyaç duymamıza neden olur. Sonu da her zaman dağılmış bir yaşam ve ölümdür.”

Lobiler piyasayı maniple ediyor iddiası

Raporda, devlet organlarını yöneten bürokratların, siyasetçilerin son yıllarda oluşmuş olan ithalata bağlı sektör temsilcileri ile içeride ve dışarıda dayanışma içinde olan ithalat lobilerinin maniple ettiğine veya etkilediğine ilişkin yargı hayvancılık sektöründeki çalışanlar arasında genel kabul gördüğü ifade ediliyor. Birkaç ithalatçı firmanın, ülke genelinde piyasadaki arz talep dengesi ve fiyat politikalarını maniple edebildiğine dair büyük bir kanaat oluştuğuna dikkat çekilen raporda: “Hatta bugün ülkemizde ithalata bağlı bir sektör oluştuğu söylemi gün geçtikçe daha güçlü bir şekilde dillendirilmektedir. Tüketiciye ucuz et yedirme amacıyla yapılan ithalat, ne yazık ki ucuz ete ihtiyaç duyan insan sayısını daha da artırmaya neden olmaktadır. Üstelik ucuz et yedirme işleminin bedeli, üreticinin sırtına yüklenmektedir. “deniliyor.

ESK piyasayı düzenlemiyor,bozuyor

ESK(Et ve Süt Kurumu) üretici lehine piyasa düzenleyici görev yapacağına, son zamanlarda aldığı kararlarla piyasayı bozucu sonuçlar ortaya çıktığına değinilen raporda şu bilgilere yer verildi: ” Üreticiyi kolluyor ve destekliyor gibi görünse de ne üretici ne de tüketici buna artık inanmamaktadır. Örneğin ihtiyaç fazlası ithal edilen et hem ESK’nın depolarında zararına satılmayı beklemekte hem de piyasa dengelerini alt üst etmektedir.”

Damızlık ithalatının ırk bazında hiçbir kriterinin (sayı-ırk) olmaması, kasaplık besi ithalatıyla ilgili aylar-mevsimler anlamında kriterlerin oluşmamış olması, alelacele yapılan işlemler ve denetimsiz süreç nedeni ile, bir çok sorunun yaşandığı vurgulanan raporda:” İthalatı; ithalat öncesi, ithalat sırası, ithalat sonrası sorunlar diye değerlendirip bir rapor hazırlanmasının ve bu konularda yerli ve milli hayvancılık eksenli bir çözüm üretilmesinin yararlı olacağı kanısındayız. İthalat konusunu bir yetiştiricimizin sözüyle bağlayacak olursak, “Sözü bile dizlerimizin bağının çözülmesine yetiyor”. görüşüne yer verildi.

11 Maddelik deklarasyon

Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin saha araştırmasına dayalı raporda yetiştiricilikten yem sorununa,finansmandan hayvan hastalıklarına kadar bir çok konu ayrıntılı olarak ele alınıyor.Raporda, yaşanan sorunlar karşısında getirilecek çözüm önerilerinin başarıya ulaşmasının olmazsa olmaz kuralının, devlet aklı ve iradesi ile güçlü ve ısrarcı bir şekilde kısa,orta ve uzun vadeli projeksiyonlar geliştirerek 5’er yıllık dönemler halinde en az 20 yıllık makro bir planın ortaya konuşması gerektiği vurgulanıyor.

Bu amaçla siyasi iradenin kararlılığını deklare ederek sektör bileşenlerine özellikle de üreticiye inanç ve güven vermesi gerektiği belirtilen raporda, aksi takdirde üreticinin inanç duymadığı ve arkasında durmayacağı bir planın başarıya ulaşma şansı kalmayacağı anlatılıyor.

Raporda siyasi iradeden beklenen 11 maddelik deklarasyon ise şöyle:

1- Siyasi irade kurum ve kuralları ile yepyeni bir sistem oluşturulacağı ve en az 20 yıllık bir plan dahilinde kararlılıkla uygulanacağını net biçimde ifade etmelidir.

2- Planın ana ekseninin üreticiyi korumak, para kazanmasını sağlayıcı kararlar almak olduğunu deklare etmelidir.

3- Her şartta üretmekten vazgeçilmeyeceği, üretimin destekleneceği topluma deklare edilerek sektöre güven ve umut verilmelidir.

4- Üreticinin üretimden dolayı zarar etmesinin her şartta önleneceği gerekirse zararın karşılanacağı ve kazancının garanti altına alınacağı açıklanmalıdır.

5- Tarımsal örgütlerin güçlendirileceği, üretim ve pazarlamada etkin rol alacakları açıklanmalıdır.

6- Üretimde yerli ve milli alet, ekipman, sperm ve yem kullanımına geçileceği bu alanda faaliyet gösterenlerin destekleneceği ilan edilmelidir.

7- Yerelden kalkınma için yerelde üretim ve yerel yönetimlerle pazarlama modeline geçileceği aracıları değil üreticileri ve tüketicileri düşünen bir yapı oluşturulacağı açıklanmalıdır.

8- Etkin bir finans sistemi oluşturulacağı deklare edilmelidir.

9- Hakça ve adil, çalışanı kalkındıran, hakkı olamayana tevessül edenleri ayrıştıran bir destekleme geliştirileceği açıklanmalıdır.

10- Sektörde teknoloji kullanımının yaygınlaştırılacağı hatta zorunlu olacağı açıklanmalıdır.

11- İthalata temelden karşı olunduğu çok ekstra durumlar (doğal afet vb.) dışında ithalat yapılmayacağı ilan edilmelidir.

Hayvancılığın yeniden inşası için 36 öneri

1. Acil eylem planı açıklanmalı,

2. Gerçekçi hayvan sayımı kimliklendirme ve kayıt yapılmalı,

3. İthalat yasaklanmalı ya da yerli üreticiyi koruyacak kadar Gümrük Vergisi konmalı,

4. Süt Konseyi’nin yapısı ve mevzuatı değişmeli,

5. Süt sözleşmesi acilen güncellenmeli “yemimi almazsan sütünü almam” dayatması kalkmalı,

6. Zincir marketlerde kooperatif ürünleri için alan açma zorunluluğu getirilmeli,

7. Yerli sperma üretimi artırılmalı,

8. Damızlık etçi ve kombine işletmeler özel statüde desteklenmeli,

9. Hayvancılık işletmelerinde tekelleşmeyi ve manipülasyona açık durumu engelleyici işletme büyüklüklerine kota konulmalı, kotaların delinmemesi için herhangi bir hayvancılık şirketine ortak olan bir kişi başka bir hayvancılık şirketine ortak olamamalı,

10. Hayvancılıkla ilgili yeni işletme kuracaklara belirli kriterleri sağlayarak elde ettikleri hayvancılık yetki belgesi şartı getirilmeli,

11. TİGEM(Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) çiftlikleri etçi ve kombine damızlık üretiminde görevlendirilmeli,

12. TMO(Toprak Mahsulleri Ofisi) ve Tarım Kredi Kooperatifi koordineli bir şekilde yem piyasasını belirlemeli,

13. Ulusal Brusella mücadele programı oluşturulmalı,

14. Şapla mücadele programı tazminatlı kesim ve Doğu Güneydoğu sınırlarında tampon bölge oluşturulmalı,

15. Kaba yemin trenle nakliyesi planlanmalı,

16. Kesimlerde karkasa fiyat verme yanında hayvanın diğer unsurları da (deri, kelle, sakatat vb.) fiyatlandırılmalı,

17. Et-süt yem paritesi kurala bağlanmalı ve mevzuatı oluşturulmalı,

18. Sözleşmeli besicilik modeline geçilmeli,

19. Besici besi başlangıcında besi sonu kesim fiyatını bilmelidir. 3-6-9-12 aylık kesim fiyatları açıklanmalı,

20. Besicilikte süt geliri olmadığı için desteklemeler aylık olarak verilmeli,

21. Besi desteklemesi kayıtlı kesimi ve üretimi, özendirici olmalıdır. Hayvan başına destek yerine karkas ağırlığını artırıcı destek verilmeli,

22. Irk bazında kesime farklı destek verilmeli,

23. Kırmızı ete verilen desteğin aslında gider olmadığı, kayıt altına alınmış ekonominin getirileri dikkate alındığında devletin bundan karlı çıkacağı maliye uzmanlarına iyice anlatılmalı (stopaj, gelir vergisi vb.),

24. Küçükbaş desteklemeleri belli karkas ağırlık üstündeki kuzu ve oğlak kesimine yönlendirilmeli,

25. Kuzu kesimi belli kg kriteri ile destek kapsamına alınmalı,

26. Desteklemelere suni tohumlama şartı getirilmeli,

27. Alternatif hayvancılık alanları desteklenmeli (hindi-kaz),

28. Hayvancılık desteklemelerinden kesilecek sosyal güvenlik primi ile yetiştiricilerin sosyal güvencesi ve emeklilik hakları sağlanmalı,

29. Büyükşehir yasasından kaynaklı hayvancılık işletmelerinin kurulumu ve rehabilitasyonu sorunları giderilmeli,

30. Büyükşehir yasasından kaynaklı mera sorunu giderilmeli,

31. Üretime katkı sağlayacak mazot desteği rakamı yeterli ve işleyişi pratik olmalı,

32. Üretimdeki enerji giderleri karşılanmalı,

33. Yem üretiminde hammadde temini için yapılan ithalatta döviz kuru farklı uygulanmalı,

34. Yerel yönetimler kooperatifçiliği-kooperatifleri alım garantili desteklemeli,

35. Sektöre kalifiye ara eleman yetiştirilmeli (İşkur aracılığıyla çoban, bakım ve besleme personeli, kasap, satış-pazarlama personeli vb.),

36. Hayvancılıkta alet-ekipman girdilerinin ülke içinde üretiminin sağlanması, hayvan aşılarının ülkemizde üretiminin desteklenmesi ve yerli aşı kullanımının teşvik edilmelidir.

Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar

  1. Osman saglam 26 Kasım 2019 - 09:36 - Yanıtla

    -Malesef üreticinin işlevi olan örğütü yok, mevcutlar tarım bakanlığının gölgesinde geziniyor, üreticiden aidAT TAHSİL EDİYOR
    -Müathitlerin, doktorların, süpermarket zincirlerinin hayvancılık kredilerini almaları konusunda hiç bir eleştiri yok.. Meseleye evrensel bakıldığında dünyada hangi ülkede böyle bir hayvancılık modeli var?
    -Özelikle büyükbaş hayvancılığın yoğun yapıldığı yerlerde çevre probleminin ne hale geldiği konusunda hiç bir eleştiri yok..
    -Tarımda bir çok örgüt var ama lobi oluşturamıyorlar, öyle olunca çiftçinin bir gücü olmuyor

  2. Hasan güraksu 26 Kasım 2019 - 13:33 - Yanıtla

    Günümüzde resmi söylemin dışında söz söylemenin büyük cesaret ve bilgiye dayalı özgüven gerektirdiği günümüzde TDSYMB yayınladığı raporda ;(Tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunlar bu kadar derinleşmiş ve çözüm adına farklı bir şeyler söylemek gerekirken kimse farklı ve muhalif bir bakış açısı ortaya koymamakta koyanların da sesi çıkmamaktadır. Sesi gür çıkabilecek sermaye sahipleri zaten sistem üzerinden kazanç sağladıkları ve gelecek gibi bir kaygıları olmadığı için susmaktadırlar. Sektörün en büyük ama en az sesi çıkan ve sesini örgütler vasıtasıyla duyurmayı bekleyen kitlesi, üreticilerin sesini ise çoğu örgütün kendi yaşamını sürdürme telaşı ve farklı nedenlerle ses çıkarmamaları yüzünden kimse duymamaktadı ). Hatta (Tarım ve hayvancılıkla beraber ekonomideki büyük sorunlar, Somali’yi sosyal patlamalara ve iç savaşa kadar götürmüştür. Hayvancılıkta yaşadığımız süreç, eğer zamanında ve doğru önlemler alınamazsa, yukarıdaki Somali örneği de dikkate alındığında bir beka sorununa dönüşebileceği endişesine yol açmaktadır.) diyebilmiştir.

Güncel: İlişkili Diğer Haberler

En Son Yayınlanan Makaleler