Bu haberde ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Türkiye İş Bankası Konya Karapınar Tarım İhtisas Şubesi tarafından düzenlenen “Tarım Sohbeti”nde Tarım Sigortaları Havuzu İşletmesi A.Ş. (TARSİM) Genel Müdürü Bekir Engürülü ile birlikte Karapınar’da çiftçilerle buluştuk. tarım sigortaları ile ilgili genel bilgiler verildikten sonra çiftçiler sordu TARSİM Genel Müdürü Bekir Engürülü’ye tek tek yanıtladı.
İklim krizi, yaşanan felaketler tarım sigortalarının önemini artırdı. Çiftçiler, ürünlerini muhtemel risklere karşı korumak için her geçen gün daha fazla sigorta yaptırmaya başladı.
Devlet destekli tarım sigortası 2005 yılında yürürlüğe giren Tarım Sigortaları Kanunu çerçevesinde çiftçilerin ve devletin ödediği prim karşılığında herhangi bir hasar meydana geldiğinde bu hasarları karşılıyor. Birçok sigorta dalında olduğu gibi tarım sigortalarında da sigortayı yaptıran çiftçinin beklentisi ile sigortayı yapan, hasar durumunda bunu tespit ederek ödeyen Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) arasında zaman zaman sorunlar yaşanıyor. Üreticiler, çiftçiler konuyla ilgili şikayetlerini bize de iletiyorlar.
Bu şikayetleri birinci ağızdan yanıtlamak üzere geçtiğimiz günlerde Türkiye İş Bankası Karapınar Tarım İhtisas Şubesi tarafından düzenlenen “Tarım Sohbeti”nde Tarım Sigortaları Havuzu İşletmesi A.Ş. (TARSİM) Genel Müdürü Bekir Engürülü ile birlikte Konya Karapınar’da çiftçilerle buluştuk. Türkiye İş Bankası Tarım Bankacılığı Birim Müdürü Hatice Erkiletlioğlu, Konya Tarım Birimi Bölge Müdür Yardımcısı Bilal Erol Ünal, Karapınar Tarım İhtisas Şube Müdürü Gürcan Akın, Karapınar Ziraat Odası Başkanı Durmuş Üner ve çok sayıda çiftçinin katıldığı Ramada Otel’deki sohbet toplantısı çok verimli geçti. Toplantıda tarım sigortaları ile ilgili bilgiler verildikten sonra çiftçilerden gelen soruların tamamını Bekir Engürülü yanıtladı.
TARSİM Genel Müdürü Bekir Engürülü’nün açıklamaları, çiftçilerin sorularına verdiği yanıtları özetleyerek paylaşıyoruz:
Türkiye’nin tarımda büyük avantajları var
Türkiye olarak tarım ve gıdada çok önemli avantajlarımız var. Ülkemizin 7 bölge ve 30 su havzasında her ürünün her bölgede alternatifi var. Buğdayı Konya’da da yetiştiriyoruz, Diyarbakır’da da yetiştiriyoruz. Tekirdağ’da, Amasya’da her yerde yetiştiriyoruz. Bir bölgede sıkıntı olunca diğerinde telafi etmeye çalışıyoruz. Ama bununla beraber tarımda sürdürülebilirliği sağlayabilmemiz için çiftçimizi tarlada, yetiştiricimizi ahırda, ağılda tutabilmemiz için bir takım şeyler yapmamız lazım.
Cumhuriyet tarihinde hiç mi bir şeyler yapılmamış, tarihte ilk defa mı oluyor? Öyle bir şey değil. Cumhuriyet tarihinde 5254 Sayılı muhtaç çiftçilere tohumluk yardımı yapılması hakkında bir kanun vardı. Sırf çiftçiler zarar gördüğü zaman tohumluk verilirdi. Faydası daha sonradan çok görülmediği için kaldırıldı.
2090 sayılı tabii afetten zarar gören çiftçilere yardım yapılması hakkında kanun vardı. Bu kanunda da “mal varlığının toplamının yüzde 40’ı zarar görecek” dediği için kimse faydalanamıyordu. Bu kanundan da çok fazla istifade eden olmadı.
O zaman biz tarımı nasıl sürdürülebilir kılacağız?
Çiftçiye, tarımda çalışanlara “senin tarımdaki gelirini garanti altına alacağız” diye arayışımız vardı. Kanuna dayalı, çiftçinin bir sözleşme hakkı olacak bir model kurabilir miyiz? Bütün çabamız buydu, bu çaba içerisinde de 2002’den 2005’e kadar bir çalışma oldu. Ben ilk başından beri bu çalışmanın içerisinde oldum. Kanun hazırlığı vs. diğer ülkeleri inceledik ve Türkiye’ye “kar amacı olmayan” bu çok önemli. Yani yaptığımız işin yani TARSİM’in bir yere para kazandırayım, sigorta şirketlerine ayrıcalık tanıyayım, onlara kar payı dağıtayım yok öyle bir niyeti. Öyle bir kanun hükmü, maddesi de yok. Kanuna net olarak yazdık dedik ki kar amacı olmayan bir yapı olacak. Bu yapının tek amacı sadece çiftçinin zararını karşılayacak bir mekanizme olacak.
Tarım gazetesi Ekim 2024
Sigorta, destekleme modeli değil, finansal araç
Tarımda sürdürülebilirlik diyoruz. Buda bir finansal araç. Finansal aracın da sürdürülebilir olması lazım. Kredi kullandınız, krediyi geri ödeyeceğiz ki gelecek sene tekrar kredi alabilelim. Sigortanın da sürdürülebilirliğinin tek kuralı var. Bu iş tamamen bir destekleme modeli değil. Bu bir sigorta modeli. Türkiye’deki ve dünyadaki sigorta modeline bağlı. Yani sigortada bir motorlu taşıt sigortası, mali mesuliyet sigortası, kasko sigortasında kural neyse bizdeki kuralların hepsi de böyle.
Arabanızı çarptınız tampon hafif çizildi. Götürüyorsunuz sigortanız var. Eksper geliyor, diyor ki bu yapıştırılır, boyanır ve kullanılabilir. Bu şekilde devam edecek diyor. Ama sizin gönlünüzden ne geçiyor? O artık zedelendi o parçanın ne olması lazım değişmesi lazım. Bu yanlış değil gönlünüzden geçen. Benim de gönlümden aynı şey geçer. Ama bunun uygulanabilirliği, sürdürülebilirliği yok. Tamam o parçayı değiştiririz. Ama parçayı değiştirdiğimiz zaman sigortanın gelecek yıl değeri ne olacak çok ciddi oranda artmış olacak.
Bizim bütün derdimiz, ana ilkemiz çiftçinin satın alabileceği, ödeyebileceği primler olsun. Yani zararı karşılarken de bir dahaki seneye de o zararın sigorta primini ödeyebilecek özellikte olsun.
Kararlar oybirliği ile alınıyor
TARSİM’in bu kuruluş çerçevesinde 7 kişilik yönetim kurulu üyesi var. Bunlardan 4’ü kamu görevlisi. Tarım ve Orman Bakanlığımızdan 2, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Du?zenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK)’ndan 2 olmak üzere 4 kişi var. Ziraat odalarımızın temsilcisi var. Ziraat odası başkanının imzalamadığı hiçbir kararı bugüne kadar yürürlüğe koymadık. Yani çiftçinin temsilcisinin kabul etmediği, bu bizim işimize yaramaz, burada çiftçinin menfaati yok dediği hiçbir karar imzalanmadı. Kararların hepsi oy birliği ile imzalandı. Bu önemli bir şey çünkü hepimizin hedefi aynı.
Dolu yağmaz denilen yerlere dolu yağıyor
İklim krizi ben ona iklimde yeni normal diyorum. Bunu sadece kriz olarak bakmayalım. Bizim elimizde 30 yıllık yol haritası var. Bu 30 yılda dolu nereye yağmış, frekansı kaç bunların hepsini biliyoruz. Ama son 2 yıla bakıyorum. Dolu yağmaz dediğimiz yerlere dolu yağıyor. Dolunun şiddeti arttı. İrileşti. Hatırlarsanız dolu vurduğunda bir iki yaprağa zarar verirdi. Şimdi başağı kopartıyor. Bu da zararı artırmış oluyor.
Bu iklimin yeni normaline göre acaba ekim tarihini biraz daha mı geciktireceğiz. Ekim ayı adı üstünde ekim ayıdır. Acaba ekim zamanını Kasım ayına mı kaydıracağız? Üzerinde düşünülmesi gereken özellik çünkü son iki yılın iklimini ben size özetleyeyim.
2022-2023 yılını bir düşün yıla ilk başladık dirhem yağış yok. Şubata kadar ne kar yağdı ne bir yağış oldu? Eyvah ciddi kuraklık var derken, aman TMO(Toprak Mahsulleri Ofisi) depolarını doldursun derken bir de baktık ki Şubat ayından Haziran sonuna kadar devamlı yağış verdi. Tam yağış verince ne oldu tamam ürün kırda taban araziden daha çok oldu. Geçen yılı söylüyorum bu yılı söylemiyorum. Bu defa da sebze de meyvede mildiyö dediğimiz küllenme dediğimiz fungusit hastalıklarla karşı karşıya kaldık. Bundan dolayı verim kayıpları yaşandı. Daha önce bu kadar çok karşılaşmıyorduk bu hastalıklarla.
Yine bu yılı düşünelim bu yıl başladı düzenli yağışlar var. Ama kar yok. Ama Mayıs ayına geldik çok şiddetli bir sıcaklık. Ürünler sıcaktan yanmaya başladı.
Meteorolojik kuraklıkla tarımsal kuraklık farklı
Televizyonda meteoroloji uzmanlarının söylediği meteorolojik kuraklıkla tarımsal kuraklığı siz ayırt ediyorsunuz. Meteorolojik kuraklık dediğiniz şey geçmiş yıla göre yağıştaki değişim oranı, azaldı dedikleri bu. Ama bitkinin şubat ayında bir şeye ihtiyacı yok ki, yağmur yağsa da yağmasa da bitki için bir anlam ifade etmez. Biz ona tarımsal kuraklık diyoruz. Yani bitkinin istediği zamanda toprakta yeterli nemin olup olmaması konusu.Bu noktadan hareketle Mayıs ayında çok şiddetli sıcaklıkla beraber bu tür etkilenmeler de oldu. Bu etkilenmelere bağlı olarak da biz TARSİM’de metod olarak ilk başladığımızda biz dolu paketi ile başladık. Sadece dolu sigortası yaptık. Ama artık Türkiye’de ne üretiliyorsa bunların çok büyük kısmının kapsama alındığını söyleyeyim.
Dolu paketi içinde dolu, yangın, fırtına, hortum, heyelan, sel, su baskını, taşıt çarpmasına kadar hepsi var. Yine bu önemli özellik içerisinde birkaç detay daha var.
Mesela ayçiçeğinde kuş zararı da kapsam içerisinde, duydunuz mu? Özellikle Trakya’da ayçiçeği çok olduğu için olmuyor ama az ekilen yerlerde kuş zarar veriyor. Bu zararı da teminat kapsamına aldık. Sebze ve meyve de kalite kaybını da teminat kapsamına aldık.
Boyumuz 1,70 boyumuzu biliyoruz. İki metrelik konuşmadan, ne yapacağımızı, planımızı projemizi yaparak her yıl kapsamı artırmaya gayret gösteriyoruz. Burada eğer sorun şikayet gelmezse iş bitmiş demektir. Sorun şikayet gelmesi lazım çünkü dinamik bir yapı bu. Bu yapı içerisinde en önemli olan şu biz yaptık diyoruz da siz ne diyorsunuz? Yani karşı taraftaki hedef kitlemiz ne diyor. Bunu satın alabiliyor mu? Zararlarından faydalanabiliyor mu? Bunu da bölge müdürlüklerimiz aracılığıyla, bültenlerimizle hem bilgilendirme hem de bu tür toplantılarla ki bu toplantı için İş Bankası’na da teşekkür ederim. Çiftçinin rahat gidip gelebileceği ortamlar olsun istiyorum. Tarım ihtisas şubeleri çok güzel çok doğru bir fikir. Çiftçi gitmeli, oturmalı, soru sormalı, fikir almalı, çayını içip sohbet etmeli. Bu nedenle ben de bu toplantıya seve seve gelirim dedim. Çünkü çiftçileri bir araya getirmek bile çok önemli.
Sizlerden aldıklarımla, geri dönüşlerle her şeyi düzelteceğiz her şeyi çözeceğiz diyecek biri değilim. Ama ben sizin söylediklerinizi not alır, teknik olarak yapabileceklerimizin hepsini yapma gayretinde oluruz.
TARSİM’in 16,5 milyar lira primi 10,1 milyar hasar ödemesi var
TARSİM’in geldiği nokta itibariyle 16,5 milyar liralık bir prim üretimi oldu. Buna karşılık 10 milyar 100 milyon lira da hasar ödemesi var. Bunun 5 milyarını ödedik, kalan 5 milyarı da biliyorsunuz zamana bağlı oldu. Hasat tarihini çiftçimiz belirliyor biz belirlemiyoruz. Çiftçi hasat zamanı primi ödeyeyim deyince biraz geç oluyor ona göre ödeme de biraz geç oluyor. Bunun haricinde sürede bir uzaklaştırma, gecikme yok. Bu parayı faizde tuttuğu zaman kimseye bir fayda sağlamıyor. Yani hasarı geç ödediğimizde bunun bize, kimseye bir fayda sağlaması söz konusu değil. Bazen ince noktalar oluyor. Mesela yangında savcılıktan bir karar almak gerekiyor. İtfaiyeden bir rapor alınması gerekiyor. Bunlar geciktiği zaman ödemelerde de gecikme oluyor. Bugünlerde biz varız yarın başkaları olacak. TARSİM, bu çiftçilik sisteminin garantisi, eksiği fazlasıyla. Bunu devam ettirmek zorundayız. Eksiğini tamamlayarak daha fazla çiftçinin işine yarayacağı, daha fazla yararlanacağı hale getirmek zorundayız. Yoksa kimsenin parasını tarıma yatırması diye bir şey olmaz. Çünkü, riskin bu kadar yüksek olduğu bir yerde çiftçi üretim yapıyorsa “eli öpülesi” kavramı işte bu demek. Hem risk fazla, hem kazanç az. İnsanlar güneşin altında sıcakta, ahırın kokusunda çalışıyor. Bu durumu bilerek çalışıyoruz.
Yabancılarla ilgili de söyleyeyim; artık gerek Avrupa Yatırım Bankası gerek Asya Yatırım Bankası’ndan kredi kullanmak isteyen ülkelere diyor ki önce sigorta sistemi. Türkiye, Azerbaycan’a sigorta sistemini kurdu ve 4 yıldır çalışıyor. Bizim 10 eksperimiz de orada çalışıyor. Özbekistan ve Kazakistan’a da kurmak için çalışmalar devam ediyor. Anlaşmalar imzalandı. Bakanlığımızın çalışmaları çerçevesinde devam ediyoruz.
Eksperler seçilirken neye dikkat ediliyor?
Eksperlerimiz bizim içimizden. Şuna çok dikkat ediyoruz. İkametgahı 6 aydan fazla olmayan o bölgede eksperliğe müracaat edemiyor. Niye bunu yapıyoruz? Bu bölgenin çocuğu olsun, bu bölgedeki üretim tekniğini, bölgenin örfünü, geleneğini bilsin istiyoruz. Her bölgenin kendine göre hassasiyetleri var. Çiftçiye nasıl yaklaşacağını bilsin istiyoruz.
Onlar bizim sahadaki işlerimizi yapan en uç elemanlarımız. Tabii ki sıkıntı ve eleştiri varsa onlar üzerinden bize gelecektir. Bu eleştirilerde ve eksikliklerde eğer varsa değişik tedbirleri, değişik mekanizmaları var. O mekanizmaları kullanıyoruz eksperlerimizle ilgili olarak. Bölge müdürlüklerimiz zaten hasarları takip ediyor düzenli olarak.
Eksperler bizim memurumuz değil
En çok üzerinde durulan eksperlerle ilgili bir bilgiyi de paylaşmak isterim. Bu eksperler bizim memurumuz değil. Bunu netçe ortaya koyalım. Bunlarım benim çalışanım falan değil. Bunların benimle hiçbir göbek bağı yok. Bunlar Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sigortacılık Müdürlüğünde levha tutuluyor tüm eksperler için. Tarım sigortaları havuzu eksperleri listesi de oradan. Bunlar SEGEM dediğimiz sigortacılık eğitim merkezinde sınava giriyor. Eğitimlerinin sonunda bir belge veriliyor. Bunlar ziraat mühendisi ve veteriner hekim. Bu arkadaşlar bizimle yaptıkları iş karşılığı ücret alıyorlar. Bunun haricinde memur vs. bir ilişkileri yok bizimle. Birde şöyle düşünenler olabiliyor; az veren ekspere çok iş veriyorsunuz diye. Bir defa rapor belli olmuyor ki, eksper raporu görmüyor ki. O sadece tespitleri yazıyor. İşte 10 başak var başakta 10 dane var gibi. Hasarı sistem hesaplıyor. Dolayısıyla az vereyim çok vereyim hesabı içinde olamaz. O hasar tespit uzmanı.
TARSİM çiftçi için kuruldu
Değerli çiftçiler TARSİM sizin. TARSİM denildiği zaman çiftçiden ayrı düşünülmemesi lazım. Ben bu algıyı düzeltmek için çok çabalıyorum. Tarım Bakanlığından ayrıldıktan sonra bu göreve geldim. Öncesinde de havuzun yönetim kurulu üyesiydim. Burası çiftçinin yeri çiftçi için kuruldu. Yani finansal bir araç, finansal sistem içinde çalışıyor tüm kuralları. Ama çiftçinin lehine kuruldu.
Toplantıya girmeden bir üreticimiz söyledi; pancarda don sigortasını 4-5 yaprak olduktan sonra, geç başlatıyorsunuz dedi. Ben de Zileli bir çiftçi ailenin çocuğuyum. Pancar ekicisiyiz biz de. Yani pancar ekiciliğini bilen birisine soruyorsunuz. Onu erken yapmaya başladığınızda bu kez herkes pancarı erken ekmeye kalkar. Erken ekince riski ne olur? Genellikle bir yağış aldığında üstü kaymak tabakası bağlar çıkmaz ve ters döner, ondan sonra gübre boşa gitti, tohum boşa gitti yeniden ekmek zorundasınız. Bunların hepsini teknik olarak düşünüyoruz. Teknik olarak uygun olmayan hiçbir şeyi yapmıyoruz.
Çiftçiler sordu TARSİM Genel Müdürü Bekir Engürülü yanıtladı
Konya Karapınar’da çiftçilerin yoğun katılımı ile yapılan toplantıda çiftçiler tarım sigortaları konusunda yaşadıkları sorunları doğrudan TARSİM Genel müdürü Bekir Engürülü’ye sordu. Engürülü tüm soruları samimiyetle yanıtladı. Sorular ve yanıtlar özetle şöyle:
– Buğdayda, mısırda sigorta yaptırırken bir verim tahmini yapılıyor. Sonra bunu revize edebilirsiniz deniliyor. Diyelim ki 750 kilo deniliyor. Bunu baştan 500 taban 1200 tavan denilse ve revize edilmese daha iyi olmaz mı? İkincisi hayvan küpeleri düşüyor. Bizim küçükbaş hayvancılığı meraya dayalı. Küpelerin 24 ay değil 24 gün durması kolay değil. Çoğu hayvanın küpesi düşüyor, gelen eksper arkadaş kulağın tek küpesi yok.Yada ikisi de yok. Bakanlığının yeşil küpesi var. Onu geçerli kılın diyoruz. Hayır, siz sözleşmeyi okumadınız mı? O sözleşmede sadece Tarım Bakanlığının kendisinin sarı küpesi olacak. Diğer küpelerin kabul edilmez ibaresi çiftçiyi üzüyor. Devletin üretme çiftliklerinde çipli küpeler var. Bunu okutun diyoruz. Onun için bizde sistem yok deniliyor.
Engürülü: Verim istatistiklerindeki üst limitler her yıl Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun verilerine göre güncelleniyor. Biz çiftçi önceden çok yüksek prim ödemesin diye TÜİK’in ortalamasına göre yapıyoruz. Yani TÜİK’te yayınlanmış olan o bölgenin son 5 yıllık verim ortalamasına göre bir çalışma yapıyoruz ve çiftçimiz bu ortalama üzerinden sigortasını yapsın. Ancak, ürün çok güzel gelişiyor. Siz müracaat ettiğinizde verim için eksper gönderiyoruz ve hiçbir ilave ücret almadan inceliyor ve gerçekten verim çok daha iyiyse sizin lehinize bunu değiştiriyoruz. Sigortanın genel mantığında primi daha fazla almayı, hasarı daha az ödemeyi düşünebiliriz ama TARSİM öyle düşünmüyor. TÜİK’teki veriler 5 yıllık ilçe ortalaması. Bizde de köy bazlı toprak haritası var. Toprak verimliliği var. Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yusuf Kurucu hocamızın yaptığı verimlilik haritası var. Buna göre o köylerin verimliliğini verim ortalamasını o parsellere atamış oluyoruz. Yani bu yaptığımız sizin aleyhinize değil, lehinize bir iş. Ama o yıl ürün daha iyi olursa acentenize veya Alo 172’ye veya Tarsim veb uygulamsı var oradan veya e-devletten girip bu verim zeyli talebinizi yaptırtabilirsiniz. Biz onu sizin iyiliğiniz için düşündük.
Kulak küpesi ile ilgili olarak bakanlığımız nezdinde görüşmelerde bulunuyoruz. Hatta kulak küpesini bundan sonra takacak olan damızlık sığır yetiştiricileri birliği başkanımızla da görüştüm.Bakan yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Gümen bu konuyla ilgili bir çalışma yürütüyor. Kulak küpelerini düşme modülü az olan veya deri altında yerleştirilecek model üzerinde çalışıyor. Bu konuda iki çözüm var. Ya bir mıknatıs yutturup ki o da çok pahallı bir şey. Bugün 5-10 liraya taktırdığınız küpe yerine çok daha pahallı bir sistem. Mıknatısı yutturuyorsunuz onu dekoderlarla okuyorsunuz. Ve belli verileri oradan takip edebiliyorsunuz. Bu Hollanda ve diğer bazı ülkelerde var. Veya ikinci olarak çip dediğimiz deri altına takılarak takip edilebilir.
Kulak küpesi ile alakalı talebimizi Gıda ve Kontrol Genel Müdürümüz Ersin Dilber arkadaşımız ile her görüşmemizde söylediğimiz bir konu. Çünkü çiftçimizin en çok söylediği konu bu. Bunun kökten çözülmesi lazım. Kulak küpesi modelini değiştirdiklerini ve yeni küpelerin daha az düştüğünü söylediler bana. Sahadaki uygulamasını tam olarak bilmiyorum. Ama eksper arkadaşlarımızın da söylediği, kulak küpesi nedeniyle çiftçilerle karşı karşıya geliyoruz diye hep söylerler.
Tabii takdir edersiniz ki bir sigortacı da neyi sigortaladığını bilmek zorunda. Arabayı sigortaladığınız zaman plaka tutmazsa sigorta öder mi? Biz de hayvanda kulak küpesi tutmadığı zaman parayı ödeyemiyoruz. Onun için kökten çözüm kulak küpesi düşmesin dememiz lazım.
Obruk zararı sigortadan alınabilir mi?
– Karapınar’da obruklar çok oluyor. Acaba bu obrukların verdiği zarar sigorta kapsamına giriyor mu?
Engürülü: Biz tabii tarımda ürün sigortası yapıyoruz. Yani obrukta kaybolan ürün olarak anlayalım. Yoksa obruğu önlemek veya obruktan kaynaklanan kayıpları karşılamak değil de obruk alanında meydana gelen ürün zararını yani çünkü orada mısır ekiliyor. Bununla ilgili talepler var. Şöyle düşünen de var heyelanı kapsama alıyorsunuz bu da bir heyelan. Bununla alakalı bir çalışma yaptırıyoruz. Ama tekrar etmek istiyorum bu obruğu düzeltmek değil, obruk oluştuğu zaman oradaki ürünün bedelinin ödenmesi.
Hububat için iki farklı sigorta var
Bu sene Mayıs ayında don olayı oldu. Dekara 800 kilo alacağımız yerden 200 kilo alabildik. Başaklarımız boş çıktı. Ama bu TARSİM’de dolu olarak geçmiyormuş. Bunun da geçmesini istiyoruz.
Engürülü: Don zararı kapsamda. Ama hangi kapsamda? İşte bu sohbetlerin şöyle faydası var. Karşılıklı anlatıyoruz. Hububat için iki tane sigorta yapıyoruz. Niye iki tane yapıyorsunuz? Çiftçi az para ödesin diye. Dert burada çiftçi çok para ödemesin. Hangi riskleri varsa ona göre prim ödesin. Yoksa biz hepsi dahil bir tane poliçe ödesin diyebiliriz. Demiyoruz onu, diyoruz ki bakın bölgenizde senin hangi risklerin var ise ona göre sigorta yaptır. Sizin dediğiniz köy bazlı kuraklık verim sigortasında don da var, aşırı sıcak, aşırı nem de var. Sam yeli de var. Dediğiniz yanlış değil. Ama iki tane paket var. Birisi dolu paketi. Dolu paketinde dolu, sel, yangın, heyelan çok şey var ve çok ucuz bir paket.Herkes bunu yaptırabilsin diye.
Bir de ilçe bazlı kuraklık verim sigortası var. Bunda da kuraklık başta olmak üzere don, aşırı sıcak dahil sıcak hava rüzgarı dahil bir sigorta. Bir dahaki sefere onu da yaptırmaya gayret ederseniz memnun oluruz. Siz sormadan ben söyleyeyim verimlerde düşüş oldu. TÜİK’in 5 yılık verim ortalamasında diyelim bir yıl kuraklık oldu verimler düşüyor. Biz hiçbir zaman verimleri düşürmüyoruz. TÜİK’ten gelen rakamlar neyse onu baz alıyoruz. Yani siz prim alıyorsunuz ya hububat primi oradaki verimler neyse onun üzerinden yapıyoruz. Sigortanın ana temel mantığının da kafamıza göre buraya şöyle verelim diye bir uygulama olmaz alamaz. Burada prim desteğindeki miktara göre veriliyor.
Kuraklık riski sulu tarımda olmaz
– İki farklı sigortadan bahsettiniz. Ama kuraklık verim sigortası sadece kıraç alanlar için yapılıyor. Sizin bahsettiğiniz farklı mı?
Engürülü: Kuraklık nerede olur? Kuru tarımda olur. Kuraklık riski sulu tarımda olmaz. Sulama imkanı varsa sulayın deniliyor.
– Don için kuraklık verim sigortası dediniz ama don daha çok sulu tarım alanında oluyor. Kuraklık sigortası yapıldığında burası sulu alan diye yapılmıyor.
Engürülü: Uyarı için teşekkür ederim. Arazi kaydının da önemi var tabi. O poliçeyi yapmış olmanız için çiftçimizin o araziyi kuru tarım diye kaydetmiş olması lazım. Sulu olarak kayıtlıysa zaten kuraklık sigortası bizde olmaz, başka hiçbir yerde olmaz. Mutlaka kuraklık sigortası için kuru tarım olmazı lazım.
Eksperler bazı kurumlara öncelik tanıyor mu?
– Hasar ödemelerinde eksperlerin belli kurumlara öncelik tanıdığı iddia ediliyor. Böyle bir şey olabilir mi?
Engürülü: TARSİM’de tarım branşı almış 27 tane yerli ve yabancı şirket var. Bunlardan birisi de Anadolu Sigorta. Birisi Bereket Sigorta, birisi de Türkiye Sigorta tabiî ki. Hiç birinin diğerinden farkı yok. Kanun öyle bir hüküm koymuş ki kimsenin kimseden üstünlüğü olmasın. Şirket yönetiminde de üstünlük yok. Herkes eşit ve yeni bir şirket kurup gelseniz onu da alma zorunluluğu var.
– Zengen’de 8 Mayıs’ta bir dolu yağışı oldu. Dolu yağışından 15-20 gün sonra eksperler geldi. Manisa’dan gelen eksperler burada ortalama yüzde 15-16 bir kayıp var dediler. Biz de o dönemde yeni fide bulmakta sıkıntı yaşayacağımız için biz bu talepten vazgeçtik. Aradan 2 ay geçti tekrar geldiler. Tespit yaptılar çiçek sayımı ve domates sayımı yaptılar. Ben poliçemi yaparken normalde 12 ton üzerinden yapmıştım. Ona göre prim ödedim. Fakat TARSİM’ciler rapor tutmuşlar 14 bin 320 kilo domates diye yazmışlar. Tarlada 7 ton domates çıktı. TARSİM Genel Müdürlüğüne başvurdum. Bu başvuru silsilesinin doğru olmadığı söylendi. Yine olumsuz sonuç aldım.
Mahkemeye yerine tahkime gidin
Engürülü: Poliçe numarasından bakarız hepsinin kontrolü mümkün. Eksper arkadaşımız geldi. Tespit yaptı. O tespit sonucu cep telefonunuza geliyor. Onun üzerinden ikinci eksper talebi yapılabiliniyor. TARSİM’e yazı yazmaya gerek yok. Öncelikle ikinci eksper talebinde bulunuluyor. İkinci eksperden sonraki süreç artık hukuki sürece evriliyor. Orada da söylemek isterim, mahkeme ile ilgili işlemler çok uzun sürüyor. Ben yüzde 100 haklıyım diyenler için söylüyorum. Sigorta Tahkim Kurulu var. Oraya başvurulursa 6 ay içinde kesin sonuçlanıyor. Oraya yönlendirmek için söylemiyorum. Mağdur olmayın daha hızlı sonuç alın diye söylüyorum. İki ziraat mühendisi iki eksper verim bu diyorsa onun üzerine söyleyeceğimiz bir şey var mı? Çiftçimizin yorulmasını istemiyorum. Şöyle ekipler de var; “verin poliçeyi para da istemeyiz biz sizin adınıza takip edelim”. Böyle diyenlere de itibar etmeyin. Ben çiftçimi savunan biriyim. Olaya sizin gözünüzle bakan biriyim. Tahkimi niye öneriyorum, yüzde 100 haklıysanız 6 ayda sonuçlanıyor. Çünkü çiftçinin 2-3 sene dayanacak durumu olmaz.
Tarla faresi zararı sigorta kapsamına alınacak mı?
-Bu sene tarla faresinden ciddi zarar gördük. Ama tarla faresi zararı sigorta kapsamında değil. Bunu kapsama alacak mısınız?
Engürülü: Biz bunu kapsama alsak çiftçi tarlaya gidip tarla faresi ile mücadele eder mi? Takip eder mi? Yapmaz ve ülke genelinde tarla sayısında patlama olur. Ürünlerimizi tümüyle yok eder. Aynı şeyi Salihli Ziraat Odası başkanımıza söyledim. “Bağlarda küllenme hastalığı niye sigorta kapsamına alınmıyor?” diye bizi eleştiriyor. Gittik kendisi ile görüştük. Dedim ki biz küllenmeyi sigorta kapsamına alsak bu küllenme ile mücadele eder misiniz etmezsiniz? İlaç kullanır mısınız kullanmazsınız bir iki yılda bu asmaları kaybederiz. Aynı fındıkta kokarca var şimdi. Derdi biliyorum. Ama bu işi teknik mücadele ile hal etmeliyiz. Sigortayla aşarız dersek bu sefer başımıza çok daha büyük bir sorun açabiliriz.
Çiğ süt primi için dar kapsamlı sigorta zorunlu
– Hem bitkisel üretim hem de hayvancılık yapıyorum. Biz hayvanlarımızı daha önce tam kapsamlı sigorta yaptırıyorduk. Yılbaşından önce çiğ süt desteğini alabilmemiz için dar kapsamlı sigorta zorunluluğu getirildi. Yani bunu yapmazsan süt desteği alamazsın dediler dar kapsamlı sigorta yaptırdık, tam kapsamlı yaptıramadık. Biz daha önce sütten para kazanıyorduk sesimizi çıkarmadık ama şimdi çok zarar ediyoruz.
Engürülü: Dar kapsamlı sigorta da bizim çıkardığımız bir ürün. Çiftçiye kolaylık olsun diye. Geniş kapsamlı olanın primi yüksek. Hayvancılık genel müdürlüğümüz sözleşmeli üretim mantığı içerisinde çiğ sütte mutlaka sigorta zorunluluğu olacak dedi. Çiğ süt desteğini alabilmek için acaba üreticilerimizi de üzmeden, meydana gelecek ana kayıpları karşılayacak bir sigorta modeli çalışabilir miyiz dedik ve çalıştık. Şu an fiyatı 0,63 yani 100 bin liralık büyükbaş hayvanın sigortası 630 lira, yarısını devlet ödüyor çiftçinin ödediği 360 lira. Bunun karşılığında neyi karşılıyor? Yangın, sel, su baskını, deprem, kurt veya vahşi hayvan saldırısı ve en önemlisi zehirlenme var. Hem açık alanda yem zehirlenmesi hem de paketli yem de zehirlenmeyi karşılıyor. Bu kapsamda değerlendirmek zorundayız. Koyunlarda uçurumdan yuvarlanma ve saire var. Elektrik çarpması var. Kazalar var. Öyle enteresan kazalar var ki. Bu yıl sizin başınıza gelmemiş inşallah hiç gelmez. Gelecek sene yıldırım düşmez diyemiyorum. Size değil kendime. DASK’a 20 senedir prim ödeniyor, hiçbir hasar ödemiyor. Niye? Deprem olmuyor. Bu depremde DASK 35 milyar lira hasar ödedi. 20 milyar lira birikmişi vardı. Olmasaydı nasıl ödeyecekti? O ülke genelinde biz daha dar bir alandayız.
Şimdi elektrik çarpsa 5 tane büyükbaş hayvanınız ölse nasıl ayağa kalkacağız hayvanın tanesi 110 – 120 bin lira. Dar kapsamlıda elektrik çarpması var. Sadece hastalık yok. O neden yok? Bakan yardımcımızla konuştuk. Dedik ki küçük üretici ben hayvanlarıma iyi bakıyorum diye iddia ediyor. Tamam o zaman bizde hastalık için prim almayalım. Yani prim almak gibi bir derdimiz yok. Ama deprem mesela depremde ölen hayvanların parasını bir haftada ödedik.
Dar kapsamlıda tüm hayvanlar sigortalanmak zorunda. İki tane dar var. Dar 1’de tüm hayvanları sigortalatmak zorundayız, erkek, dişi tüm danalar dahil. Bu arada çiftçiler dediler ki süt desteği alıyoruz erkeklerin niye sigorta parasını alıyorsunuz. Eyvallah haklısınız dedik ve bu kez sadece süt hayvanları için ama süt hayvanlarının her biri 20 ay üzeri değil. Onların küçüğü var, yaşlısı var. O nedenle her birinin baremi var. Baremine göre yaptırıyoruz. Sigorta şirketinize gittiğinizde o bareme bakarak yaptırın. Yani düşükten yaptıralım yarın düşük ödeyelim böyle bir şey olmaz. Yüksek yaparsak daha yüksek prim alırız. Ama bu bizim mantığımız değil.
– Bizim 2023 yılında bir olay başımıza geldi. Aynı bölgede iki parsel tohumluk ekmiştik. Müracaatımızı yaptık. Eksper geldi. Birinde başaklar kırılmış diğerinde kırılmamış dedi. Birine yüzde 40 diğerine sıfır hasar verdi. İkinci kez eksper geldiğinde yüzde 14 hasar verdi. Birinden 100 ton diğerinden sadece 40 ton aldık. Yüzde 14 hasar verildiği için muafiyet var denildi hiç hasar ödemesi alamadık.
Engürülü: Hasattan önce eksper gelip bakıyor. Biz iki kez ekspertize bakıyoruz tarla ürünlerinde. Birincisinde bu dolu veya don oldu mu olmadı mı ona bakılıyor. Emareleri var mı yok mu ona bakılıyor. Buna ön ekspertiz diyoruz. Burada yanılma olabilir. Bir de tam hasattan önce sizin verdiğiniz hasat tarihinden önce bakıyoruz. Ölçümü biliyorsunuz cetveli açıyoruz koyuyoruz 50’ye 50’dir onlar. Bu 50’ye 50’de kaç başak var, başaklarda kaç dane var, dane ağırlığına bağlı ağırlık metrekare içerisinde hesaplar bir dönümde ne kadar? Yani tamamen matematik. Bana göre, sana göre bir şey olmuyor. O çeşidin verim farklılığından da olabilir. Ektiğiniz bir çeşidin daha verimli olması, diğerinde yüzde 40 zarar da olsa daha fazla verim alınabilir.
Ama sizin söylediğiniz yanlış bir şey var onu da düzeltmem lazım. Bitkisel üretimde muafiyet yüzde 8. Yani yüzde 14 ise aradaki farkı ödüyoruz. O yüzde 8 muafiyet niye var? Bir iş yapılıyor, işletme masrafı var. Onun karşılanması için var. Bu ilk başlarda yüzde 15’ti. Katılım oldukça bu oran aşağı doğru iniyor.
– Buğdaylarımızda özellikle makarnalık buğdaylarda yatmalar oluyor. Bu kapsama girmiyor. Yani 750 – 800 kilo verim aldığımız buğdayda yatma olunca 500 kiloya düşüyor. Bunu kapsama alamaz mısınız?
Engürülü: Acaba gübreye biraz fazla mı yükleniyorsunuz. Çiftçiler yatmanın sebebi ne? Azotu fazla verdiğiniz için ürünün fazla boylanması sonucu oluyor. Yağmurdan yatma var. Ama bu fazla azottan. Osmaniye tarafında da bu çok. Azot sadece yatma zararı vermiyor. Suya karışıyor nitrat kirliliği yaratıyor. O suyu içiyoruz ve kanser olma oranı artıyor. Bu nedenle azotlu gübreye hep beraber çok dikkat edelim. Kendi kendimizi hasta ediyoruz. Makarnalık buğdaya azotu çok verince boyu çok hızlı artıyor ve en ufak bir rüzgarda veya yağışta hemen çöküyor.Yatmanın ana nedeni o. Ama yine yatıyor derseniz onu da kapsama alırız. Toprak tahlili yapın, gübreyi ona göre kullanın. Gübre rejimine dikkat edin. Sigortacı olarak konuşmuyorum tarımcı olarak söylüyorum fazla gübre kullanmayın. Siz azotu normal kullanın buna rağmen yatıyorsa biz ona bir çare buluruz, Sürekli sahadayız zaten.
İthalat karşı sigorta var mı?
– Bizim için en büyük zararlı ithalat. Tam hasada başlıyoruz, ürünümüzü satacağız ucuz ithalat yapılıyor. Bunu nasıl önleriz? İthalata karşı sigortanız var mı?
Engürülü: Siz diyelim ki tarım bakanısınız. Bakan olarak baktığınızda birinci önceliğiniz gıda ürünlerinin bulunurluluğunu sağlamak. Yani buğdayın bulunurluluğunu sağlamak. Nisan ayına giriyorsunuz. Bakıyorsunuz memlekette yağış yok. Kuraklık var. Haziran’da, Temmuz’da herkes kuraklık var derken tarım bakanı kuraklık var diyemez. Ondan önce gerek yurt içinden gerek yurt dışından buğdayı temin etmek zorundasınız.
Yüzde 8 muafiyet çok yüksek değil mi?
Durmuş Üner( Karapınar Ziraat Odası Başkanı): Ben böylesine yararlı bir toplantı düzenlediği için İş Bankası’na ve sizlere katılım sağladığınız için çok teşekkür ederim. Sigortalılık önemli bir şey. Küresel ısınma ile birlikte üreticiler olarak birçok zararla karşı karşıya kalıyoruz. Riskler arttı. Makul şartlar dahilinde hayvancılıkta ve bitkisel üretimde, sözleşmeli üretimde olduğu gibi bitkisel üretimin tamamında sigortalılık olsun. Çiftçilerin zarar etmesi ortadan kalksın.Tabii ki makul şartlar çerçevesinde. Buraya gelen çiftçilerimizin sorularını cevaplandırdınız. Buradaki çiftçiler bilinçli. Sigortanın önemini biliyor. Ama 10 bini aşkın çiftçi var. Birçoğu sigorta kavramının ne olduğunu bilmiyor. Biz kurumsal olarak toplantılarla anlatmaya çalışıyoruz. Siz de bu tür bilgilendirme toplantıları yaparsanız çok yararlı olur. Çiftçinin çok büyük bölümü sadece zorunlu sigortaları yapıyor. Bankadan kredi kullanırken zorunlu diye sigorta yaptırıyor.
Ben de söylediğiniz yüzde 8 muafiyeti sormak istiyorum. Bu bir zorunluluk mu? Mevzuatta yeri var mı? Yüzde 8 hasar olduğunda o muafiyete gidiyor. Çiftçiye bir şey kalmıyor. Bu mevzuat gereği değilse kaldırılabilir mi? Ya da hasar tespit oranına göre bir değerlendirme yapılabilir mi?
Engürülü: Bakanımızın talimatıyla bu poliçeleşme sürecinde ülke genelinde yaygın bir tanıtım , eğitim çalışması yapıyoruz. İnsanların en azından duyması lazım. Muafiyet sigortanın her branşında var. Muafiyet diye geçiyor. Ama her alanda var. Ben hiçbir iş yapmasam bile benim bir masrafım var. Bir bina tutuyorum. Kira ödüyorum. Sizin yaptığınız gibi. Aidat alıyorsunuz niye alıyorsunuz o masrafları karşılamak için. Yüzde 8 ancak masrafları karşıladığı için. Yoksa daha önce yüzde 15’ti. Genel idari masrafları ve eksper ücretlerini karşılamak üzere konulmuş bir oran. Sigortalılık oranı arttıkça bu aşağı doğru iner.
Planlama kapsamındaki ürünlere sigortada ilave destek geliyor
Ali Ekber Yıldırım: Bir soru da ben sorayım. Sözleşmeli üretimde sigorta zorunluluğu getirildi. Ayrıca planlı üretimde TARSİM işin neresinde olacak? Çiftçiye bazı avantajlar, indirimler sağlanacak mı?
Engürülü: Sözleşmeli üretim yapanlara yüzde 5 indirim şu anda var. Tabi bakanlığımızın 2025 yılı hedefleri içinde TARSİM’i de içine alacak çalışmalar var. Üretim planlamasındaki 13 +1 ürün grubuna hem de sözleşmeli üretimdeki ürünlere çok ciddi indirimler hazırlıyoruz. Bunlar onaydan geçmeden paylaşmam doğru olmaz. Ama duyacaksınız ki hem üretim planlamasındaki 13+1 ürünlere yani planlama kapsamındaki ürünler ve yem bitkilerine ki bu ürünler prim üretimimizin yüzde 75’ini oluşturuyor. Onlarda ciddi indirimleri sağlayacağız.
Tarım sigortası yaptırırken uygulanan indirimler
– Son 4 yılda hiç hasar olmadıysa yüzde 40 hasarsızlık indirimi var.
– Genç çiftçilere yüzde 5, kadın çiftçilere yüzde 10, şehit, gazi yakınlarına yüzde 5 indirim var.
– Peşin ödeme indirimi yüzde 5.
– Hayvancılıkta ari işletmelere yüzde 5 indirim var.
– Aile işletmeleri için büyükbaşta 1-30 baş hayvanı olanlara, küçükbaşta da 1-100 baş arası hayvanı olanlara yüzde 15 indirim var.
Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar