Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Güncelleme: Mar 6, 2025

Türkiye’nin toplam sera varlığı 750 bin dekar. Bu seralarda 8 milyon 360 bin ton ürün üretiliyor. Bunun 900 bin tonunu ihraç ediliyor. Toplam sera alanlarının sadece yüzde 15’i teknolojik seralardan oluşuyor. Artan nüfus nedeniyle Türkiye’nin her yıl sadece ihracat için 10 bin dekar yeni sera yapması gerekiyor.

İklim krizinin etkilerinin azaltılması, artan nüfusu beslemek, gıda güvenliği ve ihracat için devletin kredi ve hibe destekleri ile seracılık büyüyor. Türkiye’nin 750 bin dekar sera varlığı var. Her yıl sadece ihracat için 10 bin dekar yeni sera yapılması gerekiyor. Bunun için gerekli olan finansman 609 milyon dolar.

Türkiye’nin toplam sera varlığı 750 bin dekar. Bu seralarda 8 milyon 360 bin ton ürün üretiliyor. Bunun 900 bin tonunu ihraç ediliyor. Toplam sera alanlarının sadece yüzde 15’i teknolojik seralardan oluşuyor. Artan nüfus nedeniyle Türkiye’nin her yıl sadece ihracat için 10 bin dekar yeni sera yapması gerekiyor.

Sadece ihracatı karşılamak için her yıl 2 bin dekar endüstriyel/teknolojik yeni seraya ihtiyaç var. Ayrıca 8 bin dekar modern çiftçi serası yapılması gerekiyor. Bunun için gerekli olan finansman 609 milyon dolar olarak hesaplanıyor.

Ziraat Bankası’nın sera kredileri son 5 yılda 7 kat arttı. 2020 yılında 2,3 milyar lira olan seracılık kredileri 2024’te 18 milyar liraya ulaştı. Üst limiti 100 milyon lira olan kredide hem işletme hem yatırım kredileri yüzde 50 sübvansiyonlu kullandırılıyor. Şartlara göre sübvansiyon oranı yüzde 100’e ulaşabiliyor.

Seracılıkta sorunlar var ama fırsatlar daha büyük

Türkiye, 750 bin dekar serada 8 milyon 360 bin ton ürün üretiyor. Bunun 900 bin tonunu ihraç ediyor. Toplam sera alanlarının sadece yüzde 15’i yüksek teknolojili seralardan oluşuyor. Artan nüfus nedeniyle Türkiye’nin her yıl sadece ihracat için 10 bin dekar yeni sera yapması gerekiyor.

Sera yatırımlarında Ziraat Bankası’nın verdiği kredi desteği, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hibe destekleri ve sera organize sanayi bölgelerinde yatırımın teşvik edilmesi nedeniyle yatırımcılar için önemli fırsatlar var.

Sera Konstrüksiyon Donanım ve Ekipman Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (SERKONDER) 18-20 Şubat tarihlerinde Afyonkarahisar Sandıklı’da düzenlediği 2.Sera Yatırım günlerinde sektörün tüm paydaşları bir araya geldi. Firmalar mini bir fuar ile ürünlerini sergiledi. Özel sektör ve kamudan yetkililer, konuşmacılar seracılıkta yaşanan sorunlara çözüm ararken yatırımcılar için fırsatlar dile getirildi. Deneyimler paylaşıldı. Yapılan iki panelden birisinin moderatörü olarak sektörü yakından tanıma fırsatım oldu. Seracılık yatırımı yapmak isteyenler için önemli bilgilerin paylaşıldığı 2.Sera Yatırım Günleri’nin bilgilerini Tarım gazetesi okurları için paylaşıyoruz.

Türkiye’nin sera varlığı, üretimi ve ihracatı

SERKONDER Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Salih Uslu’nun Türkiye’de seracılığın durumu ile ilgili çizdiği tablo özetle şöyle:
“Toplam sera varlığımız 750 bin dekar civarında. Endüstriyel, modern seralarımızla birlikte çiftçi tünel seralarımız var. Endüstriyel, ihracat için toplamda 550 bin dekar, tünel tipi, küçük sera olarak ise 200 bin dekar seramız var. Bu 550 bin dekarın sadece 15 bini yüksek teknolojik seralardan oluşuyor. Örtüaltı yaş sebze üretimimiz toplamda 8 milyon 360 bin ton. Bunun 7 milyon 460 bin tonu içerde tüketiliyor, 900 bin ton yıllık ihracatımız var. İç tüketimimizi nasıl karşılıyoruz? Yaklaşık 15 bin dönümlük endüstriyel seralarımızdaki üretimin yüzde 10’nu iç piyasada değerlendiriyoruz. Yüzde 90’nı ihraç ediliyor. Modern ve çiftçi tipi seralarda ise 150 bin dekarlık kısmının yüzde 85’i iç piyasa tüketiminde değerlendiriliyor. Bu seralardaki üretimin yüzde 15’i de ihracata gider. Kalan 335 bin dekar seradaki üretimin yüzde 100’ü iç piyasada tüketiliyor.

İhracat için yılda 10 bin dekar yeni seraya ihtiyaç var

Yüksek teknoloji seraların yüzde 90’ı ihracata üretim yapıyor bu da toplamda 540 bin ton üretime denk geliyor. Modern ve çiftçi tipi seralarda yaklaşık 360 bin ton yani yüzde 15’i ihracata gidiyor. Şu anda seralarda 8,5 milyon ton üretimi rahatlıkla yapıyoruz. Nüfusumuz yıllık yüzde 1,5-1,2 artıyor. Bu artışı karşılamak için bir kişinin yani örtüaltı sebze tüketimi kişi başına 157 kilodan hesaplandığında ki normalde 250 kilo civarında ama biz örtüaltını hesaplıyoruz. İhracat hızımızın da yüzde 10 arttığını düşündüğümüzde bizim her yıl 90 bin tonluk bir ilave üretim yapmamız lazım.

İhracat için ne kadar seraya ihtiyacımız var. Her sene yıllık 2 bin dönüm endüstriyel ilave seraya ihtiyacımız var. İhracatımızı karşılamak için. Modern sera olarak 8 bin dekar ilave sera ihtiyacı var. Toplamda yıllık 10 bin dönüm sera yapma zorunluluğumuz var. Bu sadece ihracat için.

İç tüketime baktığımızda teknolojik seraların yüzde 10’u iç tüketime çalışıyor. Buradan 8 bin ton civarında üretim olacak,18 bin 800 ton da modern çiftçi seralarından üretilecek ama bu da yeterli gelmiyor. Mevcut seraların da modernizasyonu gerekiyor. Bu sayede yüzde 15 verim artışı sağlanacak. Buradan da 40 bin ton üretim olursa ihtiyaç olan ilave 157 bin ton üretilmiş olacak. “

Yıllık 609 milyon dolara ihtiyaç var

SERKONDER Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Salih Uslu, ihracat ve iç piyasa için yapılması gereken sera yatırımlarının finsman ihtiyacını ise şöyle anlattı: “Endüstriyel sera ihtiyacı yıllık 2 bin dekar. Metrekaresi 80 dolardan yıllık 160 milyon dolar finansmana ihtiyaç var. Modern çiftçi seraları 25 bin dönüm ve metrekare başına 20 dolar ile 500 milyon dolar finansman ihtiyacı var. Geri dönüşüm yani modernizasyon için 17 bin dönümde metrekare başına 3 dolardan 51 milyon dolara ihtiyaç var. Toplam gerekli olan finansman kaynağı yıllık 609 milyon dolar. Bunu yaptığımız zaman artan nüfusun ve ihracat talebini karşılayabileceğiz. SERKONDER olarak 72 üyemiz var ve 18-20 konstrüksiyon üreten fabrikalarımız var. Yaklaşık 335 bin dekarlık seranın 20 yıllık modernizasyon süreci olacağını düşünürsek yıllık 17 bin dönüm sera ve yeni seralarla yıllık 27 bin dönüm sera ihtiyacımız olacak. Biz dernek olarak buna hazırız. Güvenli gıdaya ulaşmak için SERKONDER olarak ihtiyaç olan seraları kurabiliriz. Tarıma dayalı organize sera bölgeleri de dikkate alındığında. Türkiye’nin hem iç tüketim hem de ihracat için ihtiyaç duyulan sera yatırımları ve bu seralarda üretimi kendimiz karşılayabiliriz.”

Seraların kurulmasında en büyük destek Ziraat Bankası’ndan

Olumsuz hava koşulları nedeniyle Sera yatırım Günleri’ndeki panele uzaktan bağlantı ile katılan Ziraat Bankası Tarımsal Bankacılık Grup Başkanı Kemalettin Bayat bankanın tarım kredileri ve seracılık ile ilgili bilgiler verdi.

Tarım sektörünün 2024 yılı toplam kredi bakiyesinin 889 milyar lira olduğunu ve bunun yüzde 72’sini tek başına Ziraat Bankası tarafından karşılandığını belirten Kemalettin Bayat şu değerlendirmeyi yaptı: “Son 5 yıla baktığımızda pazar payımızın yüzde 64’ten yüzde 72’ye çıktığını, tarımın her alanında faaliyet gösteren bireysel veya şirketlerin kullandığı her 10 liralık kredinin 7 lirasını ziraat bankası olarak biz finanse ediyoruz. 2024’te 70 bin yeni çiftçi olmak üzere toplam 750 bin çiftçimize 481 milyar lira kredi kullandırdık. Bankamızın tarım kredileri de toplamda 601 milyar lirayı aştı ve yılsonu itibariyle toplam müşteri sayımız 950 bini aştı 1 milyon kişiye doğru gidiyor. Bakiyemiz de geçen sene yüzde 38 artarak 601 milyar liraya geldi. Bizim toplam tarım kredileri kompozisyonuna baktığımızda hayvansal üretim kredileri yüzde 48 ile ilk sırada yer aldığını, yüzde 31 ile bitkisel üretim ve yüzde 14’ü de mekanizasyon traktör, ekipman kredileri oluşturuyor.Toplam kredilerimizin de yaklaşık yüzde 75’i işletme, yüzde 25’i de yatırım kredilerinden oluşuyor. İşletme kredilerinde tüm hayvansal ve bitkisel üretim faaliyetlerinde kullanılan, yem, gübre, ilaç, elektrik, su,işçilik ve benzeri giderlerin hepsinin finansmanını sağlıyoruz.Yatırım kredilerinde ise, sera, depo,ağıl,ahır,meyve bahçesi tesisi ve benzeri yatırımların finansmanında kullandırılan kredileridir. Tarım kredilerimizin bir bölümü sübvansiyonlu kredilerden oluşuyor. Müşterilerimiz adına faizin bir kısmını Hazine ve Maliye Bakanlığı ödüyor. Son yıllarda özellikle 2024 yılından itibaren toplam kredilerimizin belki de cumhuriyet tarihimizin hiç olmadığı bir şekilde yüzde 90’nından fazlasının sübvansiyonlu hale geldiğini görüyoruz.”

Seracılık kredileri 5 yılda 7 kat arttı

Ziraat Bankası Tarımsal Bankacılık Grup Başkanı Kemalettin Bayat 2024 yılında seracılık alanında faaliyet gösteren 16 bin müşteriye yaklaşık 18 milyar lira kredi kullandırdıklarını belirterek: “Toplam kredilerimiz içersinde önemli bir paya sahip. Kapalı ortamda bitkisel üretim kredisi üst limiti 100 milyon lira. Hem yatırım hem işletme kredilerinde yüzde 50 sübvansiyonla başlıyor. Yağmur hasadı, genç çiftçi, kadın çiftçi, sözleşmeli üretim yapma ve benzeri şartlara sahip olunduğunda faiz yükünün tamamı da Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanıyor. Üreticiye faiz yükü kalmıyor. Afyonkarahisar, jeotermal seracılık alanında faaliyet gösteren bir ilimiz. Jeotermal, yenilenebilir enerji kapsamında olduğu için daha ilk başlangıçta yüzde 50 sübvansiyon artı yüzde 20 yenilenebilir enerji sübvansiyonu ile faiz yüzde 70 sübvansiyonla kullanılıyor.

Bu kredinin şartları ne? Öncelikle Örtüaltı Kayıt Sistemine ve Kapalı Ortamda Bitkisel Üretim Kayıt Sistemine kayıtlı olması gerekiyor. Kapalı ortamda bitkisel üretim şartlarını taşıması gerekiyor. Asgari 10 dekar büyüklüğüne sahip yeni bir sera veya mevcut sera büyüklüğünün 10 dekara çıkarılması şartı var. Birde son kararname ile gündeme gelen dikey tarım burada da asgari 5 dekar veya mevcut seranın 5 dekara çıkarılması var. Bu şartları taşıyan müşterilerimize yatırım ve işletme kredileri sağlıyoruz.

Bu kapsamda kullandırılan yatırım ve işletme kredilerinde özellikle hazırlanan yeni sera üretim tesisi, ünite kurulması, ölçek büyütülmesi veya modernizasyon amaçlı kredi taleplerinde veya kredi kullanırken il veya ilçe örgütünden onaylı proje talep ediliyor. İşletmenin KOBİS ve OKS kaydını istiyoruz. Eğer yoksa tamamlanmasından itibaren 1 ay içerisinde kayıt yapılması ve belgenin ibrazını istiyoruz. Bunun yanında kapalı oratamda süs bitkisi yetiştiriciliği, tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği de kararnamede ayrı bir başlık altında düzenleniyor.

Muz yetiştiriciliği kapalı ortam bitkisel üretim sisteminden çıkarıldı. Muz üretimiyle ilgili yeni tesis kredisi vermiyoruz. Muz işletmelerinde işletme kredisi belli bir sübvansiyon oranı ile kredilendirme yapıyoruz.

Bankamızın seracılık kredilerinin gelişimine baktığımızda özellikle seracılığın öneminin artması, iklim değişikliğinin toprak ve suyu en çok etkilediği ve buna bağlı olarak verimi etkilediği, arz ve talebi bozduğu dönemlerde seracılığın önemi arttı. Bu kapsamda hem talebin arttığını ve hem de bankamızın kredilerinin arttığını görüyoruz. 2020 yılında 2,3 milyar lira sera kredisi kullandırırken 2021’de3,4 milyar lira, 2022’de 6,9 milyar, 2023’te 12,9 milyar ve 2024’te 18,1 milyar lira kredi kullandırdık. Son 5 yılda yaklaşık 7 kat kredilerimiz artış gösterdi. Bu kredilerimizin de yüzde 53’ünü yatırım, yüzde 47’sini işletme kredileri oluşturuyor. Alt ürünlere baktığımızda domatesin yüzde 47, biberde yüzde 22, fidenin yüzde 12, muzun yüzde 6, hıyarın yüzde 5, çileğin yüzde 3 payı var.

Bankamızın seracılık kredilerinde iller bazında bakıldığında; topraklı seracılıkta Antalya, Mersin, Adana, topraksız seracılıkta Antalya, Afyonkarahisar, Mersin, jeotermal seracılıkta Afyonkarahisar, Manisa, İzmir illeri ön plana çıkmaktadır.” bilgisini verdi.

Dekar başına kredi miktarları artırılacak

Kredi limitlerinde güncelleme çalışmalarının devam ettiğini hatırlatan Kemalettin Bayat bu çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi: “Yatırım maliyetlerini Hazine ve Maliye Bakanlığımızın bize aktardığı faiz desteğini göz önüne alarak hem de piyasadaki gelişmelere enflasyon ve ekonomideki verilere göre güncelliyoruz. Hali hazırda klasik sera için maliyetimiz 500 bin lira civarında. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Dekar başına 500 bin lira olan yatırım kredimizi artırma çalışmalarımız devam ediyor. Siz yatırımcılarımızdan, SERKONDER’den aldığımız verilere göre bu rakamın 700 bin lirayı aştığı yönünde. Tabii biz bu maliyetleri belirlerken sektörden, müşterilerimizden geri dönüşler alarak toplam maliyet ne olmalı konusunda işbirliği içinde çalışıyoruz.

Jeotermal topraksız tarım son yıllarda çok fazla talep gören bir sektör. Çünkü yaklaşık 9 ay ürün hasat edilebiliyor. Burada da maliyetlerimiz inşaat, makine yardımcı donatım malzemeleri dahil olmak üzere 10 dekarda yaklaşık 3 milyon lira. Bu topraksız jeotermal plastik sera için geçerli. Cam serada da 4 milyon liraya yakın bir maliyetimiz var. Bu rakamlarında SERKONDER’ den aldığımız rakamlarla örtüştüğünü görüyoruz.

Topraksız tarım çok karlı

Tabi bu projeleri yaparken gelirlerimiz var. Dönem dönem ürün fiyatlarındaki artış ve düşüşleri bütçelere biraz gecikmeli yansıtsak da genelde özellikle jeotermalin, topraksız tarımın çok karlı olduğunu söyleyebilirim. Yani gelir gider arasındaki farkın bizim banka parametrelerimize ve sektörden topladığımız verilere göre gelir gider farkı en yüksek olan karlı olan bir sektör olduğunu söyleyebilirim. Yatırımın geri dönüş oranları tarımın diğer sektörlerine göre daha iyi olduğunu söyleyebilirim.”

Ziraat Bankası olmasa bu yatırımlar yapılamazdı

SERKONDER Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Öztürk, bu açıklamalar üzerine şunları söyledi: “ Ziraat Bankası bizim seralarımızın 7 yıl boyunca ana ortağı. Eğer kullanımı kolay, vadesi uzun, faizi düşük krediler olmasaydı bu kadar yatırımı bu büyük boyutlarda yapamazdık.
Yatırımcının cebinde 100 milyon lirası olsa bile bu işe bu kadar rahat girmez. Ama Ziraat Bankası bakanlık olunca bu işe rahatlıkla giriyor. Türkiye seracılıkta dünya dördüncüsü Avrupa’da ikinci doğru. Ama bizim sera varlığımızın yüzde 97’si bizim basit seralar dediğimiz Antalya, Mersin, Muğla, kıyılardaki ısıtmasız, topraklı ve havalandırma koşulları çok iyi olmayan seralar. Gıda güvenliğinde çok zor şartlara sahip seralar. Biz daha 15 bin dekarız. Çok gerilerdeyiz.Böyle baktığımızda bayağı gerilerdeyiz, Hollanda, Rusya üzerimizde .Azerbaycan ve Özbekistan üzerimize doğru geliyor. Bizim ileriye dönük, gıda güvenliği, sezonla alakalı üretimimizi modern seralarla daha çok artırmamız gerekiyor. Bu 15 bin dekar çok küçük bir rakam. Herkes soruyor çok sera var. Bu kadar domates ne olacak? Dünya nüfusu ile karşılaştırıldığında bunlar yetmeyecek zaten. Ama bizim o basit yatay seraları toparlamamız, düzeltmemiz modernize etmemiz gerekiyor. Bundan sonraki yatırımlarda burada gördüğünüz modern seralar kurmamız gerekiyor.”

Sahil yerine karasal iklim alanlarına yatırım yapılmalı

Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği(SERA-BİR) Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Ordu, 2001 yılında Antalya’da topraksız tarım yapan 8 firmanın bir araya gelmesi ile SERA-BİR’in kurulduğunu hatırlatarak: şunları söyledi: “ Bundan 15-20 yıl önce bir yatırımcı sera kurmak istediğinde kimse ile iletişim kuramıyordu. Nasıl bir sera kuracağını bilmiyordu. Topraksız tarımın Türkiye’deki başlangıcı 1998. Sonra 2002 yılında biraz rağbet gördü. Asıl açılım 2008’de başladı. Aynı dönemde ilk jeotermal sera İzmir’de kuruldu. Şu anda bir yatırımcı sera yatırımı yapmak istediğinde bizden her türlü bilgiyi alabilir. Nerede nasıl yatırım yapacağını, domates mi, biber mi ne üreteceğini, hangi şartlarda sera kuracağına dair tüm bilgileri alabilir. Sera bölgeleri kurulurken talebe göre mi kuruluyor. Buna dikkat etmek gerekir. Çünkü sahil kesimleri avantajını kaybediyor. Karasal iklimin olduğu ve alternatif enerji kaynağı olan yerler daha avantajlı. İzmir, Aydın, Denizli, Adana, Mersin gibi özellikle sahil kesimden gelen girişimcileri biz bir kez daha düşünün diyoruz. Oradaki girdi maliyetleri yüksek. Oradaki maliyetleri karşılayamıyoruz. Ürettiğimiz ürünü kaliteli üretsek bile Pazar payı yakalamakta zorlanıyoruz. Karasal iklim olan ve 12 ay boyunca üretim yapabileceğimiz organize sera bölgelerinin tamamı kısa zamanda dolacaktır. Çünkü Afyon Sandıklı’ya geldiğinizde yatırım için yer bulamazsınız. Çünkü arazi çok pahalı, işçilik maliyetli. Alternatif yerler aranıyor. Bunun için Sivas, Kayseri, Nevşehir olabilir. Altyapılar tamamlandığında oradaki yatırımlar çok hızlı yapılacaktır. Sahil kesimlerde kesme çiçekçilik, blueberi gibi ürünler yapılabilir. Onlar da topraksız tarım olarak üretiliyor.”

Seracılıkta güncel veriler ve Tarım Bakanlığı destekleri

Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü seracılık ve Sebze Koordinatörü Ezgi Çoban seracılık sektöründeki güncel durumu ve bakanlığın verdiği destekleri anlattı. Çoban’ın anlattıkları özetle şöyle:

“Seracılık sektörü hem ülkemizin gıda arz güvenliğine hem de ihracatla ülke ekonomisine sağladığı katkı ile stratejik sektördür. Market raflarında 365 günde dalında koparılmış halde taze ürünlere ulaşmamız seracılık sektörünün sayesinde oluyor. Ülkemiz seracılık konusunda büyük bir deneyim ve teknolojiye sahip. Dünyada 4.sırada Avrupa’da ise İspanya’dan sonra ikinci sırada yer almaktayız. Biz bu konumumuzu zirveye taşımak ve rekabet gücümüzü artırmak için seracılığa gereken önemi verme gayretindeyiz.

Örtüaltı varlığımız son 20 yılda yüzde 42’lik artışla 764 bin dekar alana ulaştı. Bu alanın 504 bin dekarı sera alanı bunun da 15 bin dekarı modern sera alanıdır. Örtüaltı işletmelerimizin yüzde 81’i yüksek sistem yani cam, plastik ve yüksek tünellerden oluşuyor. Yüzde 19’u ise erkencilik sağlayan alçak tüneller.

İl ve ürün bazında üretim oranları

Ülkemizin 81 ilin 80’ninde örtüaltı yetiştiricilik yapılmaktadır. Muş ilimiz hariç. 27 ilimizde ise jeotermal seracılık yapılmaktadır. Örtüaltı yetiştiricilik alanlarının yüzde 90’ı Antalya, Mersin, Adana, Muğla ve İzmir illerimizde gerçekleşmektedir.

Bu bahsettiğim örtü altı alanlarda 9 milyon ton sebze ve meyve üretilmektedir. Bunun 8 milyon tonu sebze, 1 milyon tonu ise meyve üretimi oluşturuyor. İl bazında üretimin yüzde 50’sini Antalya, Antalya’yı Mersin, Adana, Muğla, Burdur takip etmektedir. Örtüaltı üretime türler bazında bakıldığında domates 4,1 milyon ton ve yüzde 51, hıyar 1,1 milyon ton yüzde 14, biber 1,1 milyon ton yüzde 14, karpuz 668 bin ton yüzde 8, patlıcan 371 bin ton yüzde 5 takip ediyor.

Meyvede 1 milyon tonun yüzde 78 ile 770 bin ton muz, çilek 2023 bin ton ve yüzde 20 paya sahip. Diğer ürünler sofralık üzüm, erik, kayısı, maviyemiş, nektarin 5 bin ton yüzde 2.

Son yıllarda sahil kenarlarındaki seralarımıza ilave olarak bakanlık olarak bizim de önem verdiğimiz yayla seracılığı da hızlıca artmaya başladı. Buralarda Antalya ve Burdur’un üst kesimleri ile ülkemizin değişik bölgelerinde 600 metre rakım ve üzerinde bulunan bölgelerde yayla seracılığının özellikle ülkemizin mevsim geçişlerinde sebze arzında sürekliliğin sağlanmasında önemli katkıları olmaktadır.
Modern seralarda otomasyona geçmiş her türlü teknik donanıma sahip dış pazar taleplerine uygun tür ve çeşitte ürün yetiştirilmekte ve bu ürünlerin de yüzde 90’ı ihraç edilmektedir.

Topraksız tarım 52 ilde yapılıyor

Geleneksel seralarımızda ise elde edilen ürünlerin yüzde 85’i iç piyasada tüketilmektedir. Ülkemizde modern seracılığa geçişle birlikte topraksız tarım tekniği de yaygınlaşmıştır. Şu an itibariyle 52 ilimizde topraksız tarım ile üretim yapılmaktadır. Toplamda 15 bin dekar alanda 692 işletme 1483 ünitede ihracata yönelik üretim yapılmaktadır.

Topraksız tarım alanlarının yüzde 19’u Antalya’da, yüzde 15’i Afyonkarahisar’da, yüzde 9’u Mersin, yüzde 9’u İzmir ve yüzde 6’sı Manisa’da yer almaktadır.

İlk başladığı yıllarda daha çok Akdeniz sahil bölgelerinde yer alan topraksız tarım seraları daha sonra jeotermal kaynakların olduğu bölgelere yayıldı. Son yıllarda jeotermal seracılığa olan ilgi de artmıştır. Jeotermal kaynakta ülkemiz dünyada 7.sırada Avrupa’da ise 1.sıradadır. Şu anda 27 ilimizde jeotermal kaynakla ısıtma yapılıyor. Jeotermal seralar daha çok Ege, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yoğunlaşmıştır. İl bazında Afyonkarahisar ilk sırada. Jeotermal kaynağın yoğun olduğu bölgelerde de sera organize tarım bölgeleri kurma çalışmalarımız devam ediyor.

Bakanlığın hibe ve destekleri

Bakanlığımızca örtüaltı üretime verilen desteklere baktığımızda Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ nin sağladığı kredi destekleri. IPARD Programı destekleri. Burada yine yüzde 50’ye varan oranlarda hibelerimiz var. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi kapsamında aynı şekilde. Üretim aşamasında ise, bakanlığımız kayıt sistemine kayıtlı olan üreticilerimize bombus arısı kullanım desteği, organik tarım, iyi tarım uygulamaları desteği, biyolojik, biyoteknik mücadele desteği, küçük aile işletmeleri desteği ve TARSİM prim desteği verilmekte. 2025 yılı itibariyle bu başlıktaki desteklerimiz bitkisel temel üretim desteği ile üretimi geliştirme desteği başlığı altında sağlanacaktır.”

Yatırımcı için organize sera bölgesi daha avantajlı

Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Organize Tarım ve Hayvancılık Bölgeleri Daire Başkanı Deniz Oruç, tarım organize bölgesi kurarken 27 genel müdürlükten görüş aldıklarını belirterek: “ Bir yatırımcı söylemişti bir sera kurmak için 16 kurumdan görüş alınması gerektiğini. Organize tarım bölgesine yatırım yaptığınızda buna gerek yok. Yarın gelip hemen yatırım yapabilirsiniz. Biz tüm izinleri, görüşleri almışız. İstiyoruz ki yatırımcı gelsin 24 saatte serasını kursun. Bizim bitkisel organize tarım bölgesi olarak 21 projemiz var, bunların 14 tanesi jeotermal sera bölgesi” dedi.

İlgili yönetmelikte değişiklik yapacaklarını ve bir yıl içinde serasını yapmayan yatırımcının parselinin alınarak yapacak yatırımcılara devredeceklerini söyleyen Oruç şu bilgileri verdi: “Yatırımcı parseli alıp 3 yıl 5 yıl elinde tutamayacak. Onunla ilgili olarak tüm Organize Tarım Bölgeleri(OTB)’ne yazı yazdık. Bizim amacımız yatırım yapacaklara yatırım ortamı sağlamak. Zaten bizim bakanlığın ipotekleri var. Yatırımcı serasını yapar, faaliyete geçer, işyeri açma, çalışma ruhsatını alır ondan sonra bakanlık olarak şerhini kaldırırız tapusunu veririz. Bizim sadece tahsis yani. Biz altyapı inşaatlarını yaparken bir yandan da seraların kurulmasını istiyoruz. Aydın Efeler’de öyle yapmıştık.

SERKONDER üyelerinin yerinde olsam, Adana Karataş yaklaşık 2 milyon metrekare. Bu sene hizmete girecek. Samsun Bafra altyapı inşaatı bitti. Zonguldak Çaycuma, altyapı inşaatı bitti. İzmir Dikili’de bu yıl altyapı inşaatını bitiriyoruz. Kütahya Simav 9 tane jeotermal kuyusu için MTA ile sözleşme yapıldı altyapı inşaatına başladılar, yatırımcılara sunacaklar. Şırnak’ta sosyal sorumluluk projesi kapsamında sera organize tarım bölgesi yapıyoruz. Sınır kapısına yakınlığı, lojistik, Türkiye’nin en büyük genç işsizliğinin olması, kadın istihdamına ağırlık verilmesi, bu sene altyapı yatırımlarını tamamlayıp yatırımcıların hizmetine sunacağız. Diğer projelerimiz hızlı bir şekilde ilerliyor. Biz zaten yatırımcı dostu bir bakanlığız. Bu projelerde yer alabilirsiniz.”

Geçmişten bugüne seracılıkta sorunlar ve çözüm önerileri

Kozanlar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Halil Kozan hem üretici hem anahtar teslimi sera kurulumu yapan ve sektörün duayenlerinden. Özel sektör ve kamu kesimi sıklıkla O’nun görüşlerine başvurur. Halil Kozan Sera Yatırım Günleri’nde geçmişten bugüne seracılıkta yaşananları deneyimleri çerçevesinde şöyle özetledi:

Bir yatırım nasıl fizibl, sürdürülebilir olur? Burada iki ayak var birisi devlet tarafı, diğeri yatırımcı. Öncelikle devletin sağladığı destek ve krediler olmasa bu yatırımlar yapılamaz. Biz daha önce iki sera kurduk sonra onları sattık ve yeni bir sera kurduk.Hem üretim tarafındayız hem de anahtar teslimi sera kurulumu tarafındayız. Bu işin zorluklarını da çok iyi biliyoruz.

Devlet tarafında da iki ayağı var birisi bakanlık diğeri banka tarafı. İlk jeotermal seraları kurmaya başladığımızda 15 yıl önce derdimizi anlatamıyorduk. Bankaya, devlete bize destek, teşvik verin kredileri artırın diyorduk. O zamanlar sadece 3 bin metrekare serayı kurabileceğiniz destekler veriliyordu. Şu anda 100 milyon lira üst limit çıktı, bu iyi bir destek. Ama biraz sonra yetmeyeceğini de söyleyeceğim.

Seracılıkta 7 yılda paranızın 4 katı emtiaya sahip oluyorsunuz

Bakanlığa gider derdimizi anlatırdık, bakanlık gerçek yatırımcı olup olmayacağını bilemezdi. Banka’ya fizibilite raporları verirdik, bankaya ya çok yüksek çıkardı ya çok düşük çıkardı. Şimdi bunlar çok hızlandı. Bankaya bir rapor verdiğimizde bankanın rakamları ile bizim rakamlar tutuyor. Eskiden yatırımcılar bize gelip fatura keseceğiz bize yüzde 25 fazladan fatura keser misiniz derlerdi.Artık bunlar oturdu.2021’den bugüne kullandırılan krediler 7 kat arttı. Bunlar sevindirici şeyler. Devlet üzerine düşeni yapıyor, yatırımcı da yapmalı. Yatırımcı olmayan gelmesin zaten. Düşünün siz yüzde 25 üzerine bir rakam koyuyorsunuz, yüzde 100’lük bir emtiaya sahip oluyorsunuz ve bunu 7 yılda tamamlıyorsunuz. Yedi yılın sonunda koyduğunuz paranın 4 katı bir emtiaya sahip oluyorsunuz.

Bu yatırımlar kaç yılda döner soruları görece bir kavram. Siz nasıl işletirseniz o kadar sürede geri döner. Doğru kurar, doğru işletirseniz 4 yılda geri döner. Doğru kuramazsanız ve doğru işletemezseniz 10 yılda da dönmez. Dolayısıyla bu hem yatırımcı hem de ülkemiz için önem taşıyan bir konu.

Sera OSB’ler büyük avantaj getirdi

Sera tarımı, iyi tarım güvenilir tarım diyoruz. Bütün dünya bu yöne doğru koşmaya başladı. Sera organize sanayi bölgeleri kurulmadan önce herkes kuyu arıyordu. Su ruhsatı almaya çalışıyordu. Gelen ruhsatlar içerisinde önceden verilen öngörülere göre tespitler yapılıyor ve burada sıcak su çıkar deniliyordu. Kaç derece çıkar, debisi ne olur? Bunlar soru işaretiydi. Bir yatırımcı gelir kuyuyu kazar şanslıysa su çıkar, su çıkmazsa bir yıl daha gitti. Sonra suyu buldu, arazisini aldığında 3 bin liraya arazi aldı, su çıkınca 3 milyon lira oldu. Haydi bakalım tarlayı bulamadı. Dolayısıyla burada bir süreç var. Hemen istiyoruz ama, bana gelen tüm sorularda mutlaka bunun bir zamana yayılmasını öncelikle enerjinin tespit edilmesi, sonra yürünmesi tespitim oluyor.

Zaman kaybetmemek lazım, ama bilinçli yatırım yapmak lazım. Devletimize, bankamıza güvenmemiz gerekiyor. Onlar da yatırımcıya güvenmek zorunda ki zaten güveniyorlar ki kredi açılıyor. Dolayısıyla burada herkes üzerine düşen görevi yapmalı. Allah devlete zeval vermesin, bu yatırımlar kolay kolay olmuyor.

Siz bir yola çıkıyorsunuz ve bazı aksaklıklar yolda da çıkıyor. Engeller çıkıyor. Ya kuyularda, ya tesviyede sorun yaşıyorsunuz. Bunlar yavaş yavaş çözülecek durumlar.

Yurtdışından proje ve malzeme alımı yok denecek kadar azaldı

Ülkemizdeki seralarda kurumla ilgili durum ne durumda? Yine 15 yıl önce biz burada yurtdışından projeler yaptırıp yurtdışından konstrüksiyon alır durumdaydık. Otomasyonu yurtdışından alır, bir çok malzemeyi yurtdışından getirirdik. Güvenemezdik. Bir işe girdiğimizde yurtdışındakiler bizden bir adım önde başlardı. O kaliteye de erişememiştik. Bu şekilde olamayacağını biliyorduk. Bir araya gelerek birlikte çalışarak 15 yılda devlet olarak sektör olarak iyi bir noktaya geldiğimizi düşünüyorum. Ama daha yolun başındayız. Ne haksızlık edelim ne de böbürlenelim.

Şu anda kendi standardımızı oluşturmamız lazım. O zaman çok daha kaliteli seralar çıkartacağız. Şu anda geldiğimiz noktada yurtdışından artık alınan tekliflerin çok çok azaldığını görüyoruz. Hem yatırımcılarımız imalatçılarımıza güvenmeye başladı hem de imalatçılar da iyi bir noktadalar.

Yatırımcılar şu anda 15 yıl öncesine göre daha şanslısınız. Şanslısınız ama biraz da tevekkül etmek gerekiyor. Bu yatırımı yapıyorsunuz şu anda para kazanmıyor ama önümüzdeki günlerde kazanacaksınız. Ya da ilerleyen dönemlerde kazanacaksınız.

Ziraat Bankası kredi limitleri artırılmalı

Ziraat Bankası’na övgüler yağdırdık ama sıkıntılardan da bahsetmemiz gerekiyor. Ziraat Bankası bu kredileri kullandırırken ipotek verilen yerlerin fizibilite raporlarındaki gerçek değerlerinden uzak olması. Birebirden daha fazla ipotek istenmesi maalesef işi zorluyor. Altyapının da ipotek alınabilmesi için en acil bir şekilde bunun yaptırımlarını çalışmalarını başlatmanız gerekiyor. Çünkü düşünün siz 100 milyon liralık bir yatırım yapacaksınız, bunun için 150 milyon lira ipotek isterseniz vatandaştan, 10 milyonluk daireyi de 2 milyona sayarsanız bu iş tıkanır. Bunun önünün açılması lazım.

Daha sonra Ziraat Bankası’nın ilk yüzde 25’lik yatırımı peşinat bankaya yatırılıyor. Burada da ilk kullanım o para üzerinden yapılır. Aslında bunun da eş zamanlı yapılması lazım. Gerçi bazı projelerde bunlar delinebiliyor, eşit noktada harcamalar yapılabiliyor. Ama bunun da rahatlatması yatırımcının önünü açacaktır.

Daha önce 50 milyon lira üst limitten verilen sübvansiyon 100 milyon liraya çıkarıldığında o zaman 120 bin metrekare sera yapılıyordu. Burada 5 hektarın altında yapmak çok fizibl değil. 5 hektar ve üzeri yapmak önemli. Çünkü size geri dönüş zamanını kısaltıyor ve ortak giderleriniz azalıyor. Dolayısıyla bugünkü 100 milyon lira üst limitle 40 bin metrekare sera yapabiliyorsunuz.Yatırım 30 bine düşmüş yarın belki 25’e düşer.Yatırım kredisini kullanmak yetmiyor.Yatırım kredisinden sonra çok güzel bir uygulama daha var. Yatırımcı cebindeki yüzde 25’i koyuyor, devletten yüzde 75 alıyor ve sera yapılıyor. İçerisine fide alınacak, kokopit alınacak para bitti. O zaman banka yine devreye giriyor ve işletme kredisi veriyor. Bu işletme kredisi de yatırımcının önünü iyi bir noktada açıyor.
Fakat siz 50 bin metrekare sera yapacaksanız aldığınız rakam yetmiyor. Yetmeyince üstüne üstlük işletme kredisine de birikimiz kalmıyor. Çok acil olarak bu 100 milyon lira üst limitin artırılması gerekiyor. Ziraat Bankası daire başkanımız 100 milyon krediyi kullanan yatırımcının oranının yüzde 15 olduğunu söyledi. Yani bu bir değer olmamalı. Bunu her ortamda söyleyelim. Yüzde 15 kullanan daha küçük işletmeler var. Daha büyükleri de olmalı. Çünkü etrafımızda çok daha büyük yatırımcılar olmaya başladı. Bu nedenle limitleri artıralım.

İhracat için kaliteli hammaddeye ihtiyaç var

Üretici, kabzımal, tedarikçi ve Almanya’nın en büyük zincir marketlerinden birisi olan LİDL‘a ürün satan Despak Genel Müdürü Durali Doğan, ihracat yapabilmek için öncelikle kaliteli hammaddeye ihtiyaç olduğunu söyledi.

Doğan özetle şu bilgileri verdi: “ Biz 10 yıldır uluslararası bir zincir marketle çalışıyoruz. Bu zincirin 23 Avrupa ülkesinde 16 bin mağazası var. Çalışma şeklimiz şöyle Mayıs ayında bize bir yıl sonra hangi üründen hafta bazında ne kadar ürün yapabileceğimizin programını ister. Haftalık 200 palet domates, 100 palet biber gibi program yapar bildiririz. Bunları verdikten sonra onlar bizim verdiğimiz miktara göre değil kendi ihtiyaçlarına göre 39.hafta eylül ayı sonu itibariyle haziran ayına kadar haftalık bana şu kadar mal hazırla diye program verir. Bu kadar disiplinli çalışırlar. Her pazartesi miktarını ve fiyatını at der. Senin fiyatına göre İspanya’dan, Fas’tan diğer ülkelerden fiyat alıyor. Sana diyor ki 100 palet demiştin ama fiyatın biraz yüksek diğer ülkelerin daha düşük tamamen kesmiyoruz 30 palet alacağız diyor. Sistem böyle işliyor. Masanın önüne tüm ürünleri koyuyorlar kim rekabet edecekse ondan alırlar. “

Sera atıklarına çözüm bulunamazsa çevreye, suya zarar verir

OGITA Organik Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Kozan, sera atıklarının önemli bir sorun olduğunu belirterek bu konuda yaşadığı deneyimi şu sözlerle anlattı: “ İlk hasadımızı yaptıktan sonra seradan 1 kamyon yaprak çıktı. Hayvanlara yedirelim dedik hayvanlar yemiyor. Araştırma – geliştirmeye ciddi para harcayarak 4 yıllık bir çalışmanın sonucunda atıkları değerlendirerek kuzu yemi yaptık. Devletten destek alamadık ve bu ürünü denemek için 24 tane koyun aldık. Üniversitenin besihanesinde deneme çalışması yapalım dedik izin vermediler besihane kiraladım. Çok sıkıntı yaşadık ama çok iyi bir ürün elde ettik. Kuzuların et kalitesi arttı. Ama bir sürü engelle karşılaştık. Çöpten yem mi olur dediler. Sonra bu ürünü toprak düzenleyici olarak kullanmaya başladık. Tesisi kurduk. Biz 10 liraya mal ediyoruz ama 8 liraya satamadık. Vadeli satıyoruz parayı alamadık. Ürettiğimiz ürünün literatürde adı yok diye destek verilmedi. En sonunda tesisi kapatmak zorunda kaldık. O zaman 20 seradan atık topluyorduk şimdi atık 20 kat arttı. Şimdi sera atıklarının tamamı çöpe gidiyor. Atıkların suya karışmasından dolayı yeraltı sularında michiganensis diye bir bakteri görüldü. Bu çok tehlikeli bir durum atık sorununu mutlaka çözmemiz gerekiyor. Çözemezsek herkes zarar görür.”

50 bin metrekare seranın yatırım maliyeti 5,2 milyon dolar

SERKONDER Yönetim Kurulu Üyesi Mert Mızrak sera yatırımlarında fizibilitenin önemini anlatarak: “ Yeni kurulacak 50 bin metrekare seranın toplam maliyet tutarı 5 milyon 296 bin 999 dolar. Yaklaşık 1 yıllık işletme maliyeti 1,5 milyon dolar. Bir yıllık işletmenin sağladığı kazanç 600- 700 bin dolar. Günümüz şartlarında yapılacak olan yaklaşık olarak 5,2 milyon dolar tutarındaki bu sera yatırımı, öz kaynaklar ile yapılır ise amortisman süresi yaklaşık 10 yılı bulmaktadır. Fakat, Ziraat Bankası kredisi kullanarak yapılan yatırımın 5.yılın sonunda geri ödemesi yapılabilmektedir. En geç 6.yılın sonuna kadar harcanan özkaynaklar dahil toplam miktarı amorti etmiş olacaktır. Bu rakamlar arazi seçimi, jeotermal kaynakların maliyeti, üretim maliyetleri gibi birçok parametre ile aşağıya çekilebilir. “ dedi.
Mızrak sera yatırımlarının yapılırken dikkat edilmesi gereken püf noktaları ise şöyle sıraladı:
– Arazi tercihi ve jeotermal kaynak
– Belirlenen arazinin tesviye işlerinin yapılması
– Belirlenen arazinin elektrik temininin yapılması
– Belirlenen arazinin sıcak su ve soğuk su ihtiyacının giderilmesi
– Sıcak suyun durumuna göre kazan dairesinin belirlenmesi
– Belediye ve bakanlık izinlerinin alınması
– Sera arazisinin temel için hazırlanması
– Sera firması ile anahtar teslim anlaşma yapılması
– İnşaat ve beton işlerinin tamamlanması
– Kurulum ile birlikte işletmeye yönelik mobilya mutfak ve sosyal donatıların yapımı

Sandıklı jeotermal seracılığın merkezi oldu

2. Sera Yatırım Günleri Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde yapıldı. Açılışta Sandıklı Belediye Başkanvekili Rıfat Özbınar, Sandıklı Kaymakamı Önder Çengel kısa konuşmalar yaptı. Sandıklı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Bekir Çetin, Sandıklı’nın jeotermal seracılıkta öncü merkezlerden birisi haline geldiğini belirterek: “Sandıklı’nın seracılığa girişi 2003 yılında Sandıklı Tarım Limited Şirketi ile başladı. Bu yolculuk 2 milyon 500 bin metrekarelik alanda 48-50 sera ile günümüze kadar geldi ve devam etmektedir. Bu seralarda Sandıklı’nın köy ve kasabalarından gelerek çalışanların sayısı 2 bin 500 kişi. Sandıklı üretilen domatesler metrekarede 55-60 kilo verimle kalite ve emeği temsil etmektedir. Bu başarı jeotermal seracılığın markası ve merkezi haline getirdi.” bilgisini verdi.

Sandıklı Ticaret ve Sanayi Odası sponsorluğunda yapılan 2.sera günlerinin altın sponsoru Sera Marketim adına Genel Koordinatörü Dr.Ahmet Tezcan, gümüş sponsor Çıvgın Boya adına Yönetim Kurulu Üyesi Mertkan Çıvgın ve y gümüş sponsor Perge Sulama Mühendislik adına Kurucu Ortak İlhan Kanık Gümüş sektör ve çalışmaları hakkında bilgi verdi.

 

 

 

 

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

En Son Yayınlanan Makaleler