Tarım ve gıdada çift yönlü fiyat baskısı var

Tarım ve gıdada çift yönlü fiyat baskısı var

25 Mart 2021

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Şub 22, 2024

Tarımsal üretim ve dolayısıyla gıda fiyatları üzerinde çift yönlü bir fiyat baskısı yaşanıyor. Türkiye, tarımsal girdiler bakımından büyük oranda dışa bağımlı olması nedeniyle dövizdeki artış doğrudan üretim maliyetine yansıyor. Çiftçi yüksek girdi maliyetleri ile üretim yapmak zorunda kalıyor. Fakat ürettiği ürünlerin fiyatı aynı oranda artmıyor. Bu nedenle para kazanamadığı için üretimden çekilmek zorunda kalıyor. Ya da başka bir ürüne yöneliyor. Bu da ciddi bir istikrarsızlık getiriyor. Üretimin planlanması bu şartlarda çok zor.

Pandeminin etkisiyle artan belirsizlik ve ürün talebindeki yükselme nedeniyle tarım ve gıda ürünleri üretmek cazip görünse de maliyet baskısı istenilen seviyede üretim yapılmasını engelliyor.

Gıda enflasyonu ithal ediliyor

Dövizdeki artış, dünya gıda fiyatlarının artması nedeniyle ithalat daha pahalı hale geldi. Daha önceki yıllarda içerde fiyatlar yüksek olduğu gerekçesi ile düşük fiyatla ürün ithalatı yapılıyordu. Fakat, dünya fiyatlarının yükselmesi ile ithalatın faturası arttı. Kolay ve ucuz ithalat dönemi bir anlamda sona erdi. Gıda veya tarım ürünleri ithalatı ile gıda enflasyonu da ithal ediliyor.

Bu dönemde en çok talep gören ve fiyatların en çok yükseldiği hububat ürünlerinde çok çarpıcı bir tablo ortaya çıktı.

İthal ürün fiyatı yüzde 50 arttı

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin önceki Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu’nun yaptığı hesaplama nasıl zor bir dönemden geçildiğini ve gıda enflasyonunun nasıl ithal edildiğini çok net ortaya koyuyor. Temmuz 2020’de 11,5 protein buğday için Fob fiyatlar ton başına 192 dolar seviyelerinde iken, yıl sonunda yüzde 50 civarında artış ile 290 dolar seviyesine yükseldi. Aynı dönemde 12,5 protein buğday, 198 dolardan yine yüzde 50 oranında artışla 296 dolara çıktı. Mısır, 180 dolardan yüzde 45 fiyat artışı ile 262 dolara ulaştı. Arpadaki artış yüzde 47 civarında ve aynı dönemde tonu 174 dolardan 256 dolara yükseldi.

Pandemi tedirginliği, ülkelerin yüklü alımları, kısıtlama ve yasaklamalar dahil kota ve benzeri uygulamalar, bazı bölgelerdeki rekolte azlığı, kuraklık endişesi, Çin’in ciddi miktardaki alımları fiyatların yükselmesindeki en önemli faktörler.

Çiftçiyi en çok zorlayan girdi, gübre

Tarımda mazot, tohum, ilaç, işçilik maliyetleri sürekli artıyor. Çiftçiyi en çok zorlayan girdi ise gübre. Hammadde bakımından yüzde 90’nın üzerinde dışa bağımlı olan Türkiye, dövizdeki artış nedeniyle gübreyi pahalıya aşmak zorunda kalıyor. Dünyada da fiyatların artması ile gübrede son bir yılda fiyatlar yaklaşık yüzde 100 oranında artış kaydetti. Hükümetin gübre desteğini yüzde 100 oranında artırarak hububatta dekar başına 8 liradan 16 liraya, diğer ürünlerde ise 4 liradan 8 liraya çıkarması da sorunu çözmeye yetmedi. Çiftçi bu desteği de henüz alamadı.

Üretim desteklenmeli

Özetle, pandemi sürecinde dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tarımsal üretimin maliyeti ve gıda fiyatları artıyor. Dünya fiyatları da yükseldiği için ucuz ithalat dönemi de bitti. Zaten uzun yıllardır ithalata dayalı bir politika ile tarım sektörü çok büyük yara aldı. Üretim ortamını iyileştirecek, üretim odaklı bir politikaya dönülmesi ve girdi maliyetlerini düşürecek önlemlere ihtiyaç var. İthalatın maliyeti ve faturası üretimden çok daha yüksek. Tarımsal üretim ve gıda fiyatları üzerindeki baskıyı azaltmak için üretimin planlanması ve desteklenmesi gerekiyor.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

En Son Yayınlanan Makaleler