Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı
Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kararı ile 2021 yılı “Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı” ilan edildi. Yıl boyunca beslenmede meyve ve sebzenin önemi, üretimden tüketime kadar olan süreçte yaşanan sorunlar, kayıplar, açlıkla mücadelede önemi, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkısı, küçük aile işletmelerine gelir sağlayıcı özelliği ve bir çok konuda çalışmalar yapılacak, etkinlikler düzenlenecek.
Türkiye, dünya sebze üretiminde 4.sırada, meyve üretiminde 5. sırada yer alıyor. Ancak bu potansiyelini yeterince değerlendirdiğini söylemek çok zor. Yapılacak çalışmalar, tanıtım faaliyetleri Türkiye açısından önemli bir fırsat olabilir.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, konuya ilişkin yayınladığı mesajda özetle şu bilgilere yer verdi: ” 2021 yılını Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı ilan ederek bu önemli sektöre dikkat çekmek ve insanların ve çevrenin daha sağlıklı olmasını sağlayacak bir üretim ve tüketim yaklaşımına bütüncül bir bakış açısı sağlamayı amaçlıyoruz. Meyveler ve sebzeler sağlıklı ve çeşitli beslenmenin ana unsurlarıdır. İnsan vücuduna birçok besleyici maddenin girmesine, bağışıklık sisteminin güçlenmesine ve bir dizi hastalık riskinin azaltılmasına katkıda bulunuyor. Ancak, bu çok büyük faydalarına rağmen yeterince meyve ve sebze tüketmiyoruz”.
Üretimde küçük aile işletmelerinin önemi
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktörü QU Dongyu ise, “dünya genelinde karşı karşıya olduğumuz mevcut sağlık krizinde, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için sağlıklı beslenmeyi teşvik etmek özellikle önemlidir,” dedi
Genel Direktör QU Dongyu, üretimi ve tarımsal gıda zincirlerini iyileştirmedeki zorluklara dikkat çekerken, ülkeleri Uluslararası Meyve ve Sebze Yılını, altyapıyı, çiftçilik uygulamalarını ve dolayısıyla küçük ölçekli çiftçileri desteklemek için bir fırsat olarak görmek gerektiğini ifade etti.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO) 2021 Meyve ve Sebze Yılı ile ilgili “Meyve ve Sebzeler- Beslenme Esaslarınız” adıyla kapsamlı bir rapor yayınladı.
Raporda yer alan verilere göre, meyve ve sebze sektörünün genel yapısı özetle şöyle:
1- Dünya gıda üretiminin yüzde 80’nini üreten küçük aile işletmeleri meyve ve sebzenin de çok büyük bölümünü üretiyor. Toplam meyve ve sebze üretiminin yüzde 50’si 20 hektardan küçük işletmelerde, çiftliklerde üretiliyor.
2- Dünya sebze üretimi 2000 yılında 684 milyon 733 bin ton iken, 2018’de 1 milyar 89 milyon ton oldu. Aynı dönemde meyve üretimi ise 576 milyon 653 bin tondan, 868 milyon tona ulaştı.
Günde 400 gram meyve sebze tüketilmeli
3- Dünya Sağlık Örgütü, insanların günlük ortalama 400 gram meyve sebze tüketmesini öneriyor. Ancak bu pek mümkün olamıyor. 2000 yılında kişi başına 306 gram olan meyve sebze üretimi 2017’de 390 grama ulaştı.
4- Küçük ölçekli aile işletmeleri aynı çiftlikte meyve, sebze, diğer ürünlerin üretimini ve hayvancılığı birlikte yapıyor. Bu yapı, üreticiye avantaj sağlıyor. Birinden zarar etse diğerlerinden para kazanabiliyor. Ayrıca bu çeşitlilik ekolojik dengeyi de sağlıyor. Biyolojik çeşitliliğin kaybolmasını engelliyor. Küçük aile işletmesi üreticilerin en büyük dezavantajı ürünleri pazarlamada zorluk çekmeleridir.
5- Kasaba ve kentlerin etrafındaki küçük üreticiler hem kendi ihtiyaçları hem de akrabaları, yakınları için üretim yapıyor. Ev bahçıvanları, topluluk bahçıvanları olarak nitelendirilen bu kesimin Koronavirüs(COVİD-19) süreciyle birlikte önemi arttı. Bu kesimin dezavantajı ise, kente yakın olması nedeniyle ürünlerde yaşanan kirlilik, kalıntı ve kentsel büyüme ile arazi kaybı yaşamalarıdır.
6- Büyük ölçekli meyve ve sebze üreticileri daha çok ihracat odaklı ve endüstriye hammadde temini için üretim yapıyor. Domates, muz, ananas gibi ürünlere odaklanıyorlar . Sulama sistemleri, teknoloji, dijital tarıma yatırım yapan bu kesim büyük hacimli ticari pazara, ihracata ve endüstriye çalışır.
Tarladan tabağa yüzde 50 kayıp var
7- Üretilen meyve ve sebzenin yüzde 50’si tarladan tabağa ulaşamadan kayboluyor, israf ediliyor. En büyük kayıp gelişmekte olan ülkelerde.
8- Teknoloji kullanımı özellikle büyük üreticilerde yaygınlaşıyor. Küçük üreticiler bu teknolojilerden yeterince yararlanamıyor.
9- Sebze ve meyvecilikte suyun önemi çok büyük. Her bitkinin, ağacın su ihtiyacı farklı. Aşırı su köklerde çürümeye neden olur. Su yönetimi çok önemli.
10- İklim değişikliği, sıcaklık, ozon seviyeleri, su miktarı, tuzluluk, sebze ve meyve üretimini doğrudan etkiler. Bir çok meyve ve sebze çiçeklenme sırasında don ve aşırı sıcağa duyarlı.
Gereğinden fazla kimyasal kullanılıyor
11- Zararlı ve hastalık yönetimi çok önemli. Meyve ve sebzelerin görünümü çok önemseniyor. En küçük kusur olduğunda o ürün hayvan yemine dönüşebilir. Bu nedenle üreticiler daha iyi görünsün, hastalık olmasın diye gereğinden fazla kimyasal kullanıyor. Aşırı Kimyasal kullanımı; sağlık, çevre, kalıntı sorunlarına neden olduğu gibi yararlı böceklerin ölümüne yol açıyor. Çözüm, biyolojik entegre mücadeleyi yaygınlaştırmaktır.
12- Dünyada 400 bin bitki türü var. Tarımın başlangıcından bu güne 7 bin tür toplanmış ve yetiştirilmiştir. Dünya gıda arzı sadece 200 bitki çeşidine bağlı. Bunların çoğu da meyve ve sebzelerdir. Tüketilen gıdanın 4’te 3’ünü sadece 12 tür sağlıyor. Sadece 9’u bitkisel üretimin yüzde 66’sını oluşturuyor.
13- Uluslararası taze meyve ve sebze ticareti, küresel üretimin yalnızca yüzde 7-8’ini temsil ediyor. İhracat değeri bakımından en değerli ürünler arasında. Dünya et ticareti 140 milyar dolar, taze meyve ve sebze 138, hububat 118,kahve,çay,kakao,baharatlar 106,süt ürünleri, yumurta, 85,yağ 83, şeker 24 milyar dolar.
14- Dünya yaş meyve ihracatı 2000 yılında 39.6 milyar dolar iken 2018’de 83.2 milyar dolara çıktı. Aynı dönemde yaş sebze ihracatı ise 22 milyar dolardan 49.9 milyar dolara yükseldi. En büyük ithalatçı ülkeler Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Çin, Kanada, Japonya ve Rusya’dır. Amerika ve Avrupa Birliği aynı zamanda büyük ihracatçı konumunda.
15- Gelişen teknoloji ve ulaşım koşulları ile yılın her döneminde dünyanın her yerinde taze meyve ve sebzeler tüketiliyor.
Türkiye’de ilk icraat: portakal ihracatına “analiz” engeli oldu
Birleşmiş Milletler 2021 yılını Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı ilan etti. Türkiye’nin ilk icraatı 1 Ocak 2021 itibariyle portakal ihracatına yüzde 100 analiz uygulaması getirerek ihracatı engellemek oldu.
Portakal fiyatındaki artışı düşürmek için Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı ihracatı engellemeye yönelik bir adım attı. İhraç edilecek portakal numuneleri yüzde 100 analize tabi tutulurken, analizlerin kamuya ait laboratuvarlarda yapılması süreci uzatmaya ve ihracatı dolayı olarak durdurmaya yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Avrupa Birliği’ne ihraç edilen portakallarda pestisit(zirai ilaç) kalıntısı görüldüğü ve ürünlerin geri geldiği iddia edilerek atılan bu adım, sektörde tepkilere neden oldu. Türkiye, portakal ihracatının yüzde 37’sini Rusya’ya yüzde 29’unu Irak’a, yüzde 10’unu Ukrayna’ya yüzde 2’sini Romanya ve yüzde 2’sini Sırbistan’a gerçekleştiriyor. Her ülkenin kalıntı değeri farklı. Dolayısıyla Avrupa Birliği bahane edilerek tüm ülkelere yönelik ihracata yüzde 100 analiz uygulaması ihracatı engelliyor.
Geçen sene limon ihracatına getirilen yasak nedeniyle hem üretici hem de ihracatçı ciddi zarara uğradığı için portakalda ihracat yasağına Ticaret Bakanlığı karşı çıktı. Bu nedenle doğrudan yasaklama, ihracatın ön izne bağlanması yerine kamu laboratuvarlarında analizle ihracat dolaylı olarak engelleniyor.
2021 Hedefleri
Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı ile ilgili belirlenen hedefler şöyle:
– Meyve ve sebze tüketiminin beslenme ve sağlık yararları konusunda farkındalık yaratmak ve politika ilgisini yönlendirmek;
– Meyve ve sebze tüketimi yoluyla çeşitlendirilmiş, dengeli ve sağlıklı beslenme ve yaşam tarzlarını teşvik etmek;
– Meyve ve sebze gıda sistemlerinde kayıp ve israfı azaltmak;
– En iyi uygulamaları paylaşma:
– Sürdürülebilir gıda sistemlerine katkıda bulunan meyve ve sebzelerin tüketiminin ve sürdürülebilir üretiminin teşvik edilmesi;
– Depolama, nakliye, ticaret, işleme, dönüştürme, perakende, atık azaltma ve geri dönüşümün sürdürülebilirliğinin yanı sıra bu süreçler arasındaki etkileşimlerin iyileştirilmesi;
– Aile çiftçileri de dahil olmak üzere küçük çiftçilerin yerel, bölgesel ve küresel üretime entegrasyonu, meyve ve sebzelerin sürdürülebilir üretimi ve tüketimi için değer / tedarik zincirleri, çiftçilerin çeşitleri / yerel çeşitler de dahil olmak üzere meyve ve sebzelerin gıda güvenliklerine, beslenmelerine katkılarının tanınması geçim kaynakları ve gelirler;
– Başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere tüm ülkelerin meyve ve sebzelerin kaybı ve israfı ile mücadelede yenilikçi yaklaşımlar ve teknolojiyi benimseme kapasitesinin güçlendirilmesi.
Özetle, meyve ve sebze sektörü için 2021 yılı, tanıtım, tüketim ve dolayısıyla bu ürünleri üreten küçük çiftçiler için önemli fırsatlar sağlayacak. Dünyanın en önemli üreticilerinden olan Türkiye, bu fırsatı iyi değerlendirmeli.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
koskep ile seracılık için girisimcilikte bulunmak iyi bir proje midir sizce ?
maliyet ve zararları hakkında bilgi verebilir misiniz tesekkür ederim .