Depremden ders çıkararak, geleceği planlamanın önemi

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Depremden ders çıkararak, geleceği planlamanın önemi

03 Kasım 2020

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Şub 22, 2024

İzmir, 6.9 büyüklüğündeki depremle yıkıldı. Depremin merkez üssü Seferihisar. Yıkımın merkezi ise Bayraklı oldu. Bayraklı İzmir’in ilk yerleşim alanlarından birisi. Son yıllarda gökdelenler bölgesi olarak anılıyor.

İzmir’e ilk geldiğimde,1983-1987 döneminde Ege Üniversitesi’nde gazetecilik okurken Bornova stadyumunun biraz altında bir evde kalıyorduk. Bugün yıkımın en çok olduğu bölge tamamen tarım yapılan, bamyası ile ünlü, sebze ve meyvecilik yapılan ovaydı. Sonra hızlı bir yapılaşma oldu. Tarlalar binaların arasında arsaya dönüştü. Yakın zamanda ise o bölge gökdelenler bölgesi ilan edildi. İzmir Adliyesi oraya taşındı.

Gölcük, Marmara veya İstanbul Depremi olarak anılan 1999’daki büyük deprem, Düzce depremi ve geçmişte yaşanan bir çok depremde tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması hep gündeme geldi. Planlama eksikliği dile getirildi. Fakat yeterince ders alınmadığı biliniyor. İzmir’de yaşanan bu depremden sonra yine yapılaşma, zemin, tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması tartışılıyor.

Depremin vurduğu Bayraklı Ovası

Depremden bir gün sonra sosyal medyada yaptığım paylaşımla bu konuya dikkat çekmek istedim. Plansız yapılaşmanın, tarım arazilerinin ranta açılmasını şu sözlerle dile getirdim:

“Depremin vurduğu Bayraklı Ovası

Bilindik hikaye aslında. Bornova/ Bayraklı Ovası’nda yakın zamana kadar sebze yetiştiriliyordu. Hızla yapılaşmaya, ranta açıldı.

“Manhattan olacak” diye, bostanlara gökdelenler, apartmanlar dikildi. Tarım, ranta yenik düştü.

Sonuç; ölüm ve acı.”

Tahmin edileceği gibi çok farklı yorumlar geldi. Seviyeli bir tartışma ile tarım alanlarının korunamadığını yazanlar oldu. Gökdelenlerin yıkılmadığını çürük binaların yıkıldığını yazarak zemin ve yapıların güvenirliliğine dikkat çekenler oldu.

Deprem sonrası yapılacak çalışmalarda, geleceğin planlanması açısından çok değerli bulduğum bu tartışmadan bazı bölümler özetle şöyle:

Tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması

** Tarım alanları yerleşime açılmamalı. Ama maalesef ki her yerde bu şekilde yapılanma çok hızlı şekilde devam etmekte. Özellikte de deprem bölgesi olan yerde yapı izni veren ve rant için yapılan bu yapılar olanların sorumlusudur.

** O kadar çok örneği var ki. Antalya, Kumluca, Yalova, Fethiye uzayıp gider.

** Sanırsın göğe tırmanacağız. Bu nedir? Gökyüzüne dayanmış binalar. Resmen insanoğlu yine kendine en kötüsünü yapıyor. Allah sonumuzu hayreylesin.

** Hükümetin betona olan sevdasını biliyoruz. Fakat kardeşim, bizim aile 5 kişi 1 evdeydik. Şimdi 4 ev olduk. Son 5-6 yıl içinde ne olmasını bekliyor millet.

** Bu milletin geleceği gerçekten düşünülüyorsa cumhurbaşkanından, vekil, danışman ve müdürler dahil herkesin yasalaşmış kararlar ile hareket ederek tarımda ve hayvancılık da kalkınmayı öncelemesi gerekir.

** Sanki bütün Bayraklı yıkıldı gibi anlaşılıyor. Halbuki arada 20 tane bina yıkılmış. Yanındaki komşu apartman ayakta. O binalar problemli demek ki zemin değil.

** Ali Bey, nüfus şimdinin yarısıyken, bugün Batı Anadolu şehirlerinde OSB(organize sanayi bölgesi) olan ya da imara açılan birçok yer tarım alanıydı. Bu talana rağmen nasıl bugün iki katı nüfusla karnımızı doyurabiliyoruz? Teknoloji ile tarımda fire mi azaldı yoksa ithalat geri dönülemez boyutlarda mı?

Şehir ortasında bostan olur mu?

** Abi buraya bostan mı ekilir, burası gökdelen bölgesi, bostanı ne yapalım ya kaçıncı yüzyıldayız.

** Pamuk, Bornova misket üzümü ve Bornova bamyası yetişirdi.

** Beton tarlası.

** Tarım mı? Kimin umurunda. Sanırım çocuklarımız bu kelimeyi unutup ilaç ile beslenmeyi bilecekler.

** Adı üstünde Manavkuyu

** Çok biliyorsun, yazıyorsun. Yıkılan binalar 20-30 yıllık binalar. Türkiye’de gökdelen yokken o yıkılan apartmanlar vardı.

** Allah bildiği gibi yapsın buna sebep olanları. Sakarya’ya bakın aynı bütün tarım arazileri ev oldu.

** İzmir’in ortasında tarım mı yapılsın? Tarım yapılacak yer mi kalmadı ne biçim zihniyet?

** Bu biraz saçma olmuş, İzmir göbeğinde hala domat, biber yetiştirmek mantık mi eleştiri mantıklı, yapıcı olmalı.

** Eski insanlar, düz arazileri tarım yapmak, engebeli arazileri (kanalizasyonun uzaklaştırılması ve su baskınlarından korunmak için) yerleşime ayırmış. Muğla Kayaköy gibi antik örnekleri bile var. Ovaya beton yığmak son yılların açgözlü müteahhit&rantçı siyasetçi işbirliğinin sonucudur.

** 59 yaşındayım. 1988 de İzmir’e yerleştim. Gözümle gördüm. Orası hep tarla ve mandalina bahçesiydi. Özkanlar Migros’tan sonra araç bile yoktu. Çamkıran’ daki evime korkuyla giderdim. İlk binalar orda yapıldı. Etrafımız tarlaydı hep.

** Adana’da aynı durum da düz ovayı taş ova yaptılar. Tarım arazilerini imara açtılar. Elleri kırılsın yapanların.

Yan yana iki bina biri yıkılıyor diğeri ayakta

** İyi de burada nasıl bir bağ var. Yıkılan çoğu yapı eski çürük yapılar. Gökdelenler de gördüğümüz kadarıyla ayakta. Rantla tarım alanına yerleşmeyle depremin ne alakası var ? Ben bir bağ kuramadım.

** Tarım alanları imara açılmamalı diye anlamak çok mu zor. Bataklık alanlara imar verirsen ve denetlemesen böyle olur. Gökdelen diken adamlara kimse karşı gelemez, işi Ankara’dan bitirir bunlar.

** Yalnız hocam o gökdelenler çok sağlam binalar sorun mahallelerdeki küçük müteahhitler.

** Sadece İzmir’de değil, Eskişehir, Bursa, Antalya, Başkent Ankara ve İstanbul gibi tüm şehirlerimizin, “geçmişten bu güne” vebali olan tüm yerel ve merkezi yönetim makamlarında oturanlar.) en verimli tarım arazilerini bu hale getirmenin hesabını verebilecek misiniz?

** Siz bari yapmayın, Ali Ekber bey, ölüm nedeni tarım arazilerinin imara açılması mı, konuyu saptırmamak gerekir, evet tarım arazileri imara açılmaması için tedbirler alınabilinir, alınmalıdır, ama statiksiz, mukavemetsiz binaların yıkılış sebebini ise başka şeylere bağlamayalım.

** Duyanda gökdelenler yıkıldı insanlar öldü sanır. Böyle mesnetsiz yapılan yorumlar yüzünden ölüyor insanlar. Çünkü bunlara inananlar var. Emin olun gökdelenlerin olması yatay yapılaşmanın önüne geçip, tarım arazilerinin daha az konut arazisine dönüşmesine katkı sağlıyor ve sağlamlar.

** Dediğiniz kısmen doğru. Ayrıca yakın zaman dediğiniz 30 sene önceydi. Zeminin yumuşak olduğu herkes tarafından biliniyordu. Bölgede yer alan tüm gökdelenler dimdik ayakta. Çünkü hepsinin temeline kazık çakılı.

** 1983’den beri ekilebilir tarım alanlarımız azalıyor. Ovalara şehir ve sanayi kurup dağ başında tarım yapmaya çalışıyoruz. Bu nedenle makineli tarıma da tam anlamıyla geçemiyoruz. Adapazarı bir diğer örnek. Güzelim ovayı şehir yapmışlar ve deprem riski ile orda yaşıyorlar.

Özetle, her depremden sonra benzer tartışmalar yaşanıyor. Deprem, sel ve diğer bir çok felaket yapılan yanlışları yüzümüze bir tokat gibi vuruyor. Canlarımızın ölümüne, yaralanmasına, evsiz kalmasına neden oluyor. Doğru planlama ve yasalara uygun, doğru zeminde ve yerde şehirler inşa edilse bu felaketlerin etkisi bu kadar yüksek olmaz. Şehir merkezinde tarım olur mu? sorusuna gelince. Tarım yapanlar gelip şehir merkezini işgal etmedi. Şehirliler tarım alanlarını, ovaları işgal ediyor. Depremde yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. Emre Özel 5 Kasım 2020 - 13:37 - Yanıtla

    Her aile 1 dönümlük (yol+park+ev+bahçe+havuz) alanda müstakil tek veya iki katlı evinde yaşasa şuanki nüfusun kapladığı alan 40 milyon dekar olur türkiye 780 milyon dekar alana sahip yani tüm yerleşim alanları toplam yüzölçümümüzün %5 gibi çok küçük bir alana sığabiliyor tabi bu dediğim 40 milyon dekarın içinde dükkanlar sanayin alanları gibi her alan dahil bunu gerçekleştirdiğimizde elimizde %95 alan kalıyor ormanlar meralar tarlalar. Biz gökdelenler diktiğimizde aslında tarım alanları yok olmuyormuş gibi gözüküyor tabi buna hiç gerek yok geniş geniş yerleşsek bile alanları dolduramıyoruz türkiye çok geniş bir ülke kişi başına 10 dönüm alan düşüyor bir aileyi 4 kişi varsaysak tüm türkiyeyi 40 dekarlık parsellere bölsek ve her 40 dekara bir ev yapsak tüm nüfusu tüm ülkeye yaymışta olabilir 40 dekarlık parseller var ve her aile 1 dekar yer kaplıyor sizcede müstakil yapılaşma az alan kaplamıyormu biz bu %5 i %1 yapsak ve nefes alacak alan bırakmadan yerleşsek çok mu faydalı insanlar ferah ferah yaşasın can ve mal kaybı olmasın yeterince arazi var yeterki kullanmayı bilelim saygılar

Gıda,Tarım,Tarım Politikaları,Toprak: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler