Betona değil, hayvancılığa yatırım yapan gencin feryadı
Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Bugünlerde tarım ve gıda çok gündemde. Bazılarının tarım ve gıdanın önemini anlaması için koronavirüs gibi büyük bir salgının yaşanması gerekiyormuş. Daha önce tarımla ilgisi olmayanlar bile tarımı konuşuyor,öğrenmeye çalışıyor. Yıllardır bu konuyu gündemde tutmaya çalışan birisi olarak bundan şikayetçi değil, mutluyum.
Tarım ve gıdanın önemini yıllardır dile getiren bu konuda büyük çaba gösteren çok kişi ve kurum var. Üretimin değil ithalatın ve tüketimin, yatırımın değil rantın teşvik edildiği bir dönemde tarıma gönül veren ve üretimi ısrarla sürdürenleri ayakta alkışlamamız gerekir.
Etkilerini derinden hissettiğimiz koronavirüs günlerinde okurlarımızdan daha çok mesaj,telefon,bilgi geliyor.Tarlada, bağda, bahçede, ahırda,çiftlikte birlikte olamasak da, iletişim kanallarıyla karşılıklı bilgi alışverişimiz sürüyor. Bu bilgilerden yararlanıyoruz.
Bu yazıda, son zamanlarda sıkça dile getirilen hayvancılık,yem fiyatları konusunda genç bir okurumuzdan gelen bir elektronik posta mesajını paylaşacağım. Bir çok çiftçinin, yetiştiricinin ortak sorununu,duygularını yansıtıyor.
Fazlası,eksiği olabilir. Fakat, hayvancılık yapanların bugünlerde en çok yakındıkları yem fiyatı ve hayvancılığın sürdürülebilirliği konusunda önemli ipuçları veriyor. Yem hammaddelerinde dışa bağımlılığın hayvancılığa yansımasını somut olarak anlatan bu mektubu ders alınması dileği ile aynen yayınlıyor ve yorumunu size bırakıyorum.
*****
“Ali Bey Selamlar,
Yazılarınızı yakından takip etmekteyim. Son kitabınızı da okudum. Tarımın bir ülke için ne kadar önemli olduğunu, her platformda dile getirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Hele bu son dönemlerde yaşadığımız Covid salgını sonucunda tarımın ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğu tekrardan kanıtlanmış oldu.
İzmir’de ikamet ediyorum. Özel bir firmada satış temsilcisi olarak çalışmaktayım. Ailem ve bir çok yakınım Ödemiş’te ikamet ediyor. Bu nedenle tarıma her zaman bir ilgim oldu. Bu ülkenin tek kurtuluşunun tarımsal üretimden geçtiğini ve kırsal kalkınmanın çok önemli olduğunu her zaman dile getirdim.
Bundan yaklaşık 4 yıl önce birikmiş paramla betona yatırım yapacağıma, hayvancılık yapan bir arkadaşıma kapasite artırımı sağlayarak birlikte ortak büyükbaş besicilik yapmaya başladık. Tamamen kendi öz kaynaklarımızla ve sıfır kredi kullanarak, sürekli yatırım yaparak orta ölçekli bir işletme haline geldik. Arkadaşım tesis arazi ve işçiliğini bende sermayemi koyarak işe başladık. Yani güçlerimizi birleştirmiştik. Küçük bir kooperatif misali, çünkü ikimizde biliyorduk ki tek başına bir şeyler yapmak zordu.
Geçen bu 4 senede ilk yıl küçük bir kar sağladık. Bundan sonraki yıllarda zarar etmeye başladık. Bu arada kaba yemimizi kendimiz üretiyorduk. Biz bu işe olan inancımızı hiçbir zaman kaybetmedik. Yatırıma ve üretmeye devam ettik. Bereket benim oradan gelecek olan gelire ihtiyacım yoktu, en azından düzenli bir gelirim vardı ve hiç bir yere de borcumuz yoktu. Sadece bu işle uğraşan insanların halleri daha da kötü. Sizin de dediğiniz gibi üretimden her geçen gün soğuyorlar ve kaçıyorlar.
Dediğim gibi kaba yemi bir şekilde hallediyorduk ama kesif yem başımızın belası olmaya başlamıştı. Tıpkı şu anda olduğu gibi. Covid öncesi çuvalı 65-70 lira bandında olan besi yemi bugün itibari ile 95-100 lira bandına dayandı. Karkas et fiyatı 32-33 liradan 36-38 lira bandına yükseldi. Yemdeki yaklaşık 40 günlük bir sürede çuvalda 30 liralık bir artış olmuştur. Yaklaşık olarak %40′ lık bir artış söz konusudur. Bu rakamlarla bu işin sürdürebilirliği her geçen gün kalmamaktadır. Yani işin özü biz bu sene gene zarardayız. Buna ne kadar tahammül ederek, ne kadar da sürdürebiliriz bilmiyorum.
Covid çıktığı dönemlerde Bakanlık gıda fiyatlarında oluşacak olan haksız fiyat artışlarını yakından takip ettiklerini bununla ilgili cezai işlem uygulayacaklarını belirtti. Hayvancılığın en büyük maliyet kalemi olan yem fiyatlarındaki artışa herhangi bir işlem yapmamaktadır. Bizim derdimiz et fiyatı yükselmemesi değil, yem fiyatlarının yükselmesi. Bizler üretici olduğumuz kadar tüketiciyiz, insanların ucuz ete ulaşmasını fazlasıyla istemekteyiz. İnanın hayvanını satan çiftçi aldığı parayla gidip et almakta zorlanıyor çünkü ödemesi gereken o kadar borcu var ki.
Bu ülkede daha öncede kur bu rakamlara çıkmıştı. O zamanda bile yem fiyatlarında bu kadar artış olmamıştı. Yem firmaları ham madde ithalatında sıkıntı, kur artışı lojistik vb. nedenlerle fırsatçılık yaparak çok kısa zaman diliminde yüksek oranda zamlar yaptılar. Bakanlık buna seyirci kalmaya devam etmektedir. Bu zamana kadar yem firmalarına çalışıyorduk, hele bundan sonra tamamen onlar için çalışmış olacağız. Biz üretmek için çabalayanlar paranın transferinde aracı olmaktan öteye geçemiyoruz ve hatta bu parayı verirken eksik verdin deyip cezalandırılmaya devam edileceğiz.
İşin özü biz üretmek istiyoruz, yatırımımızı kolaycılık yapıp betona yatıracağımıza geleceğimiz ve çocuklarımız için zor olan üretimi seçtik. Buna olan inancımızı ve motivasyonumuzu kaybetmek istemiyoruz.
Sizden ricam, her zaman köşenizde hayvancılıkla ilgili sorunları dile getiriyorsunuz. Bu dönemde yem fiyatlarında oluşan inanılmaz artışı köşenizde yazmanızdır. Bakanlığın bu duruma belki dur demesinde bir nebze hepimizin katkısı olabilir. Zaman birlik olup birbirimize yardım etme zamanı diyenlere, belki bir aydınlanma sağlamış oluruz. Şu anda çiftçi depremde enkaz altında kalan insan gibi sesimizi duyan yok mu demekte.
Yukarıdakiler de bu sesi duyup duymadıklarını bilmiyoruz yada duyuyorlarsa duymamazlıktan geliyorlar. Belki kim bilir sesimizi daha gür çıkarmamız gerekiyordur. Saygılarımla. Fatih Bolluk.”
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
Malasef sadece tarımda değil ,ülke genelinde üretime bakışta şaşılık var onun yerine beton ve al sat el üstünde tutuluyor ,dolayısıyla ülkenin halinin bu şekilde duvara toslaması gayet doğaldır.şimdi dökülen betonları yeme zamanıdır….
Kesinlikle Fatih bey çok haklı devletin el atması gerek bu işe
Sanki betona yapanlar çok mu kar etti daireler satılmadı elde kaldı inşaatlar yarım kaldı sanki betonda Çok kar varmış gibi abartmayın lütfen
Kısa vadede devletten bir çözüm beklemeyin.Çünkü tarım,çökertilmiştir.Çökertenler emperyalizmle işbirliği yapanlar kimse, onlardır. Sesinizi herkes duymaktadır.Ancak duymazlıktan gelemektedirler.Her şeyi biliyorlar,görüyorlar ve anlıyorlarlar.Asıl anlamayanlar böyle düşünenlerdir.Tarımı bu hale getirenlerden medet umanlar yani.O halde aklınızı başınıza alın doğru olan sözleri söyleyin veya yapın.Çare çözüm ve ilerleme ,kişisel feryatlar değil,beraber dayanışma ile aşılacak güçbirliği yapmaktır.Uzun vadede ise ,ilk demokratik eylem de bu düzeni devam ettirenleri aşağı indirmektir.şu anda başka çare aramak boşuna
Ben boluda bitkisel ve hayvansal üretim yapan çiftçiyim.Devlet yetkilileri bu yem fabrika ve bayileri denetim altına alıp üreticiyi koruma altına almalı yoksa damızlık inekler kasap yolcusu