Yediğiniz peynirde süt var mı?
Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Yediğiniz peynirde süt var mı?
Çiğ süt sektöründeki gelişmeleri dün ayrıntılı olarak yazdık. Değinemediğimiz çok önemli bir konu daha var. Hem çiğ süt üreticisine hem de tüketiciye büyük zarar veren hileli peynir üretimi yani sahtekarlık konusu.
Daha önce defalarca yazdık. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tağşişli ürünleri teşhir etti. Fakat görünen o ki, bu önlemler yetersiz kalıyor. Hileli üretim azalacağına,yaygınlaşıyor.
Konya Ereğli’de peynir üretimi yapan, Türkiye Süt,Et,Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği(SETBİR) Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Torun bu konuda yıllardır elindeki somut belgelerle yetkilileri uyarıyor,önlem alınmasını istiyor.
İzmir Tarım Fuarı’nda karşılaştığımız Cemal Torun, “hileli peynir üretimi yayılıyor. Bir kez daha yazarsanız belki yetkililer uyanır,önlem alır” dedi.
“Peynirde hileyi önlesek,Türkiye’nin çiğ sütte sorunu kalmaz, çiftçi de tüketici de kazanır” diyen Cemal Torun yaşananları şöyle özetledi:
20 ton margarinden 45 ton peynir imal ediliyor
“Margarin,nişasta,kemik unu ve iade peynirlerden imal edilen peynir üretimi her geçen gün ülke geneline yayılıyor. Süt yerine bu ürünler kullanılıyor.Peynir imalatında süt kullanılsa,Türkiye’nin sütü yetmez.Daha çok üretim yapılması gerekir.
Hileli üretim nasıl yapılıyor?
Bu işi yapanlar çok uyanık. nerenin peyniri meşhursa onu taklit ediyorlar. Erzincan tulumu,Siverek peyniri,Bergama tulumu,İzmir Tulumu adıyla pazarlama yapıyorlar.Halbuki hepsi aynı peynir. Bunlar 20 ton margarinden 45 ton peynir üretiyorlar. Bir gram süt kullanmıyorlar. Margarinin kuru madde oranı yüzde 90. Su katılarak çoğaltıyorlar.İçine nişasta,iade peynir koyarak hiç süt katılmadan peyniri imal ederek satıyorlar.Ortalama 20 ton margarinle 45 ton peynir imal edildiğinde 500 ton süt kullanılmamış oluyor. Oysa 1 kilo tulum peyniri için 10 kilo süt gerekiyor. Bunun üzerine yüzde 27 işçilik,vergi,işletme maliyeti gibi giderler eklenince peynirin fiyatı ortaya çıkıyor. Eğer fiyat bunun altında ise yediğiniz peynir hilelidir. Natürel beyaz peynir için 7 kilo süt gerekiyor. Bu hesabı yaparak aldığınız peynirde süt olup olmadığını öğrenebilirsiniz.
Daha önce lokal düzeyde olan hileli peynir üretimi, Afyon,Kayseri,Konya,Sivas başta olmak üzere bir çok yerde yapılmaya başlandı. Önlem alınmadığı için, hileli üretim engellenmediği için hızla ülke geneline yayılıyor.
Tüketici fark edemez
Hileli peynirlerin görüntüsü normal peynir gibi. Bilinçli olmayan tüketici hileli olup olmadığını fark edemez. Bu peynirler ağırlıklı olarak pidelerde ve ev tüketiminde kullanılıyor. Bizim 100 bin nüfuslu Ereğli’de bu peynirden ayda 50 ton satılıyor. Üstelik peşin parayla satıyorlar.
Türkiye genelinde 1400’ün üzerinde orta ölçekli peynir imalatçısı var.Hileli üretim yapanlar bizim gibi dürüst çalışan işletmelerin peynir satışını olumsuz etkiliyor. Tüketici, içinde süt olmayan peyniri yani margarini peynir diye tüketiyor. Çiğ süt üreten sütünü satamıyor. Devlet kayıt dışı üretim nedeniyle vergi kaybına uğruyor. Herkes kaybediyor,bir tek sahte üretim yapan kazanıyor. Buna kimse bir şey yapmıyor,engellemiyor.”
Özetle, Cemal Torun’un da anlattığı gibi, üreticiye,tüketiciye,işini doğru yapan imalatçıya,devlete zarar veren hileli peynir üretimi engellense,Türkiye’nin buzağı maması adı altında süt tozu ithalatı yapmasına gerek kalmayacak. Üretici sütüne daha kolay pazar bulacak.Tüketici güvenilir ürün tüketecek.Devlet vergi kaybına uğramayacak. Bu kadar yarar sağlayacak bir konuda neden önlem alınmıyor? Çünkü,tarım önemsenmiyor.
**********
Nezih Demirkent’in 20 yıl önceki uyarısı
Gazetemizin Kurucusu ve bundan 22 yıl önce tarımın önemini görerek tarım yazmamızı sağlayan, bu köşenin isim babası Nezih Demirkent, tarımın önemini bundan 20 yıl önce yazmıştı.Yaptığı uyarı bugün de geçerliliğini aynen koruyor.
Dünya Gazetesi’nde 1 Ekim 1998’de “Tarım olmazsa” başlıklı yazısında Nezih Bey şöyle demişti:
“Yakın zamana kadar tarım ülkesi olan Türkiye’de şimdi sektör dertli. Hayvancılığı yok ederek Doğu’yu perişan edenler,şu günlerde tarım sektöründen yükselen seslerle de meşgul değiller. Zeytinyağı ile uğraşanların önemli sorunu var. Pamukta üretici sokağa döküldü,pancar ekicisi dertli. Bakliyatta bugüne kadar yaşanmamış olaylar gündeme geldi. Özetle nereye el atsanız sorunla karşılaşıyorsunuz. Çünkü bir tarihlerde kendi ihtiyacını karşılayan Türkiye, şimdi ele güne muhtaç hale geldi veya getirildi. Bunun bilinçli yapıldığını ileri sürenler bile var. Tarıma destek verdiklerini sananlar, aslında köstek oluyorlar. Partizanlık ülkeyi sarınca üç beş kişinin cebine beş on kuruş koymayı yeterli görenler köylüyü perişan ettiler.
Tarımın zor bir sektör olduğu aşikar.Bizim vatandaşımızın toprağa bağlı olduğu da malum. Sanayileşme uğruna,tarımın ihmal edildiğini itiraf etmek gerekiyor. Zira bu sorunları çözmek için kafa yormak gerekiyor, çalışmak şart oluyor. Bir kaç kişinin mutluluğu yetmiyor. Nitekim bir üretici, “Artık fasulye ve nohut yemek lüks haline geldi,bir tarihlerde bolca ihraç ettiğimiz mercimeği bile satın almaya başladık. Bunun nedeni tarımda gerçekçi politikaların izlenmemesi diyerek dertlerini ortaya koyarken,Tarım Bakanı’ndan ve bakanlıkta çalışan uzman kişilerden şikayet etti. “Onları Allah’a havale ettim” diyerek sözünü noktaladı.
Türkiye tüketen toplum olsa da önce kendisi için gerekli olanı üretmelidir. Aksini düşünecek bir devlet olur mu? ”
Nezih Demirkent, 11 Şubat 2001’de, gazetemizin kuruluşunda büyük emeği olan, Haçlı Seferleri konusunda dünya çapında ünlü tarihçi Prof.Dr. Işın Demirkent ise, 3 Şubat 2006’da yaşama veda etti. Prof.Dr.Işın Demirkent ve Nezih Demirkent’i saygı ve özlemle anıyoruz. Onların bizlere bıraktığı en büyük eser olan Dünya Gazetesi,emin ellerde yoluna devam ediyor.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
Sayın Yıldırım, facebook’ta bir kadın sizin bu yararlı yazınızı kendi adıyla paylaşmakta. İkaz edip, suç işlediğini belirttim. Size de linki vereyim: https://www.facebook.com/sukran.caglayan.16