Gıda fiyatları neden kontrol edilemiyor?
Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Gıda fiyatları gündemden düşmüyor. Her ay açıklanan enflasyon rakamlarının baş sorumlusu ilan ediliyor. Merkez Bankası Başkanı şikayetçi. Hükümet yetkilileri gıda fiyatlarındaki artıştan yakınıyor. Tüketici adeta isyanda.
Gıda fiyatları neden artıyor? Daha da önemlisi artan fiyatlar neden kontrol edilemiyor?
Uygulanan politikalarla ve bu yönetim anlayışı ile gıda fiyatlarının kontrol edilmesi çok zor. Çünkü,işin kaynağında yanlış tarım politikası var. Türkiye, sorunun kaynağına inmeden sadece sonucu yani fiyatı tartışıyor.
Oysa işin kaynağında yani tarım sektöründe çözüm bekleyen çok ciddi sorunlar var. Bu sorunlar çözülmediği için her gün bir yerden patlak veriyor. Karşımıza yüksek gıda fiyatları olarak çıkıyor. Tarımın sorunları çözülmeden gıda fiyatlarının kontrol edilmesi mümkün değil.
Nedir o sorunlar?
1- Tarımın temel sorunu yüksek girdi fiyatlarıdır. Mazottan gübreye, tohumdan ilaca, yemden hayvan materyaline kadar girdilerin büyük bölümünde Türkiye dışa bağımlı. Bu nedenle girdi fiyatlarını kontrol edemiyor. Ayrıca girdiler üzerinde yüksek vergiler var. Türkiye’de üretim yapan çiftçi, üzerine bindirilmiş Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi ile dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın verilerine göre 2002 yılında çiftçinin kullandığı mazotun litre fiyatı ortalama 1 liraydı. 2014 ortalaması 4 lira 36 kuruş. 2002’den 2014’e mazottaki fiyat artış oranı yüzde 296 oldu. 2015’te fiyatlar biraz daha düşük seyretti. Buna rağmen 2002’den 2015’e mazottaki fiyat değişimi yüzde 250’nin üzerinde.
2-Çiftçinin temel girdilerinden birisi de gübre. Gübrede de durum farklı değil. Yaygın olarak kullanılan ÜRE gübresinin tonu 2002’de 237 liraydı. 2015’te ortalama 1101 lira oldu. 33 AN gübresi aynı dönemde 193 liradan 888 liraya çıktı. DAP gübresi ise 354 liradan 1630 liraya ulaştı. Diğer gübre çeşitlerinde de durum hemen hemen aynı. Bunlar fabrika çıkış fiyatları. Çiftçinin ödediği bundan en az yüzde 5-10 daha yüksektir.
3-Tarımda emek sorunu her geçen gün büyüyor. Kırsaldaki nüfus yaşlanıyor.Tarımda çalışacak eleman, işçi bulmak çok zor. Bulunduğunda da maliyeti yüksek. Emek sorunu nedeniyle çiftçiler makineli hasada uygun ama katma değeri daha düşük ürünlerin üretimine yöneliyor. Bunun en somut örneği mısır ve buğday. Üretici pamuk yerine mısırı, bakliyat ürünleri yerine buğdayı tercih ediyor. Çünkü ekimi ve hasadı daha az emek istiyor.
4- Tarım işletmelerinin küçük ve parçalı olması, teknolojinin yeterince kullanılamaması verimlilikte önemli sorunlara neden oluyor.
5- Hayvancılık açısından bakıldığında, orada da yüksek girdi maliyetleri en temel sorun. Hayvancılıkta maliyetin yüzde 70-75’ini oluşturan hayvan materyali ve yemde dışa bağımlı bir yapı var.Yem hammaddesinin yaklaşık yüzde 50’si ithal ediliyor. Kaba yemde 15 milyon ton, karma yem olarak adlandırılan fabrika yeminde ithalata rağmen 5 milyon ton açık var. Dövizdeki her artış ithal hammaddenin dolayısıyla ürünün fiyatını artırıyor.
6- Hayvan hastalıklarıyla yeterince mücadele edilmiyor. Gelişmiş ülkelerin geçen yüzyılda büyük ölçüde kökünü kazıdığı Şap hastalığı 2015 yılında Türkiye’yi teslim alabiliyor. Hayvan hastalıkları nedeniyle ciddi verim kayıpları yaşanıyor.
7- Tarımda kaynaklar kıt, bu kıt kaynaklar da verimli kullanılmıyor. Verilen milyarlarca lira destek amaçsız, hedefsiz bir şekilde dağıtılıyor.
8- Pazarlama kanallarında ciddi sorunlar var. Tarım ürünleri piyasasında tam bir başıboşluk var. Üretimden tüketime kadar olan arz zincirinde yeterli denetim yok. Kamu denetimi de tüketici denetimi de yok. Örneğin yaş sebze ve meyvede üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasında yüzde 300, yüzde 400’lere varan fiyat farkına kimse müdahale etmiyor.
9- Yasa ve yönetmelikler masa başında ve sektörün bilgisi dışında hazırlandığı için uygulamada ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Çıkarılan yasa ya da yönetmelik gerçek yaşamla uyumlu değil.
10-Gıda piyasasını büyük oranda ulusal veya uluslararası market zincirleri belirliyor. Üretimi de tüketimi de yönlendiren bu market zincirlerinin temel felsefesi, ucuza alıp pahalıya satmak. Üreticiden veya gıda imalatçılarından hem ucuza hem de uzun vade ile gıda ürünleri almalarına rağmen en yüksek fiyata satıyorlar. Piyasanın geri kalan aktörleri de bu marketlere göre fiyat politikası oluşturup uyguluyor.
11- Sorunlar günübirlik çözülmeye çalışılıyor. Herhangi bir ürünün fiyatı yükseldiğinde ithalatla düşürülmeye çalışılıyor. Yapılan her ithalat bir çok üreticiyi sektörün dışına itiyor. İthalatla terbiye etme anlayışı üretimi azaltıyor. Üretim azalınca fiyat daha da yükseliyor.
Özetle, gıda fiyatlarındaki artışın önlenmesi isteniyorsa mutlaka tarımda yaşanan sorunların çözülmesi gerekiyor. Bunun için tarım politikası silbaştan ele alınmalı. Ülkenin zengin tarım potansiyelinin değerlendirilerek üretimin,verimliliğin artırılması ve gıda fiyatlarında istikrarın sağlanması, üreticinin para kazanması, tüketicinin uygun fiyatlarla gıda tüketmesi için tarım politikasında köklü değişikliklere ihtiyaç var. Bunun için mevcut durumun ve sorunların sağlıklı bir şekilde tespit edilmesi gerekiyor. Bu tespit yapıldıktan sonra kısa, orta ve uzun vadeli uygulanacak politikalar saptanmalı. Bu politikalar kararlılıkla uygulanmalı. Bu yapılmazsa gıda fiyatlarını daha çoooook tartışırız.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar