Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Türkiye iki önemli toplantıya ev sahipliği yaptı. Dünyanın en gelişmiş 20 ülkesinin katılımı ile gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesi Antalya’da yapıldı. Zirveden iki gün önce ise İstanbul’da İklim Forumu gerçekleştirildi.
Her iki toplantının ortak noktası dünyamız için büyük bir tehlikeye dönüşen iklim değişikliği. Bu konuda asıl büyük zirve ise bu ayın sonunda Fransa’nın başkenti Paris’te yapılacak. Öyle görünüyor ki, önümüzdeki dönemde iklim değişikliği konusu hep gündemde kalacak.
G20 Zirvesi’nin sonuç bildirisine bakıldığında iklim değişikliği konusunda tam bir hayal kırıklığı yaşandığını söyleyebiliriz. Kaldı ki, sivil toplum örgütleri de bu yönde önemli açıklamalar yaptı.
Sonuç Bildirisi’nin 24.maddesinde iklim değişikliği ile ilgili şu bilgilere yer verildi:
“İklim değişikliği zamanımızın en büyük sınamalarından biridir. 2015’in iklim değişikliği ve etkileriyle ilgili etkin, güçlü ve müşterek eylem gerektiren kritik bir yıl olduğunun farkındayız. Lima Eylem Çağrısında belirtildiği üzere, iki derecenin altı hedefini teyit ediyoruz. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi altında tüm taraflara uygulanabilir hukuki bağlayıcılığı olan bir protokol, başka bir hukuki araç veya mutabık kalınmış bir çıktı kabul edilmesi için kararlılığımızı vurgularız. Eylemlerimiz büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecektir. Paris Anlaşması’nın adil, dengeli, iddialı, kalıcı ve dinamik olması gerektiğini teyit ederiz. Paris’te farklı milli koşullar ışığında, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler prensibini yansıtan iddialı bir anlaşmaya ulaşma taahhüdümüzün altını çizeriz. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin iklim değişikliği müzakereleri için başlıca uluslararası hükümetlerarası organ olduğunu tekrar vurgularız. Tüm G20 ülkeleri de dahil 160’ın üzerinde tarafın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ‘ne ulusal olarak niyet ettikleri katkılarını (INDC) sunmuş olmalarını memnuniyetle karşılıyoruz ve henüz sunmamış olanları, bunu Paris Konferansı öncesinde gerçekleştirmeye davet ediyoruz. INDC’lerimizi uygulamaya hazırız. Önümüzdeki günlerde Paris’te ileride izlenecek yolun belirlenmesi için müzakerecilerimizi, diğer hususlara ilaveten, salım azaltımı, uyum, finansman, teknoloji geliştirme ve transferi ile şeffaflık gibi kilit konuların görüşülmesine yapıcı ve esnek bir biçimde müdahil olmaları yönünde talimatlandıracağız. Paris 21. Taraflar Konferansı’ndan başarılı bir sonuç çıkması için beraberce çalışma kararlılığındayız. ”
Bildirinin yayınlanmasından sonra, Greenpeace, TEMA Vakfı, İklim İçin Ben de Varım!, Yeryüzü Derneği, Heinrich Böll Stifung, İklim Ağı, Ekoloji Kolektifi, Yeşil Düşünce ortak bir açıklama yaptı.
Açıklamada; Paris’te düzenlenecek iklim müzakerelerinden (COP21) iki hafta önce toplanan G20 Zirvesi, dünyanın en büyük 20 ekonomisini temsil eden devlet başkanlarının bir araya gelip iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki kararlılıklarını gösterebilecekleri çok kritik bir fırsat olduğu ancak bunun değerlendirilemediği ifade edildi.
TEMA Vakfı Genel Müdürü ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Yazarı Doç. Dr. Barış Karapınar’ın değerlendirmesi ise şöyle: “Ulusal ve uluslararası iklim ve kalkınma hareketinin parçası olan sivil toplum kurumları, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve savunuculuk grupları, iklim değişikliği sorununu anlamlı bir şekilde çözmek için G20 liderlerinden dört açık talepte bulunmak üzere ortaklaşa çalıştılar.
Bu istekler:
1-Kömür ve diğer fosil yakıtlara verilen tüm teşviklerin devreden çıkarılması.
2-İklim değişikliğinin etkileri ve bunlarla mücadele için ortaya konulan politika ve uygulamalara ilişkin finansal riskin yok edilmesi, G20’nin tüm harcamaların küresel iklim taahhütleri ile uyumluluğunu sağlayacak bir dayanıklılık testinden geçirilmesi için 2018 yılına kadar net bir plan ortaya koyması.
3-G20 liderlerinin uzun vadeli bir emisyon azaltım hedefi ortaya koyması ve iddialı emisyon azaltım mekanizmalarına açık ve net olarak desteklerini ifade etmeleri.
4-Türkiye’deki kömürle çalışan termik santrallerin genişletilmesine, yeni santral ve kömür madenlerinin açılmasına yönelik tüm yatırım planlarının acilen son bulması.”
Özetlersek, sivil toplum örgütleri çok daha somut adımların atılmasını istiyor. Çünkü iklim değişikliği gezegenimizin geleceği açısından en büyük tehlikelerden birisi. İklim değişikliği nedeniyle sadece gıda güvenliği değil dünyanın geleceği tehdit altında. Bu anlamda Paris’te ay sonunda yapılacak İklim Konferansı’nda alınacak kararlar çok önemli.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar