Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
İzmir Büyükşehir Belediyesi -İzmir Akdeniz Akademisi ‘nin düzenlediği “İzmir Zeytin Sempozyumu’ndayız. Sempozyumun ana teması, “Ölmez Ağacın Peşinde/ Zeytinime Dokunma!”
Gazeteci dostumuz Nedim Atilla ile ilk oturumda konuşmacıyız. Nedim Atilla, zeytinin mitolojiyle,sağlıkla, gastronomi ile ilişkisini, sosyal yaşama etkisini,edebiyata yansımasını anlattı. İlk oturum olması nedeniyle bizde zeytinin ekonomisini anlattık.
Anayurdu Anadolu olan zeytin ve zeytinyağında genel durumu sezon öncesinde şöyle özetleyebiliriz:
1- Dünya zeytin üretiminin yüzde 95’i Akdeniz Havzası’nda gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 1 milyar zeytin ağacı olduğu ve yıllık ortalama 17-18 milyon ton dane zeytin elde edildiği tahmin ediliyor. Sofralık zeytin üretimi son 5 sezon ortalamasına göre 2.5 milyon ton zeytinyağı üretimi ise ortalama 3 milyon ton. Türkiye’nin zeytin üretimi 1.6 milyon ton.Kabaca bunun 430 bin tonu sofralık kalanı yağlık olarak değerlendiriliyor. Sofralık zeytin tüketimi 350 bin ton, ihracatı 70 bin ton.Zeytinyağı üretimi 190 bin ton,tüketimi 130-150 bin ton.
2- Türkiye’de sofralık zeytine doğrudan destek,prim verilmiyor. Zeytinyağına ise ilk kez 1998’de dolar bazında kilo başına 40 cent prim verildi.2005’te bu prim 10 kuruşa düşürüldü, 2015 primi 70 kuruş. Toplam 190 bin ton zeytinyağının ancak 60 bin tonu prim desteğinden yararlanabiliyor. Ayrıca alan bazlı olarak zeytincilikte dekara 4.85 lira mazot ve 6.6 lira gübre desteği var. İhracatta ise marka ve ambalaj desteği var. 2005 yılından bu yana yeni zeytinlik tesis edenlere sertifikalı fidan kullanım desteği sağlanıyor. Başlangıçta dekara 250 bin lira olan destek çok yanlış kullanıldı. Ülkenin her yerine gemlik zeytini dikilmesine neden oldu. Sonra bu yanlıştan dönüldü. 2015’te yağlık zeytin çeşitleri ile bahçe tesisine standart fidan kullananlara dekara 50,sertifikalı fidan kullananlara 150 lira destek veriliyor .
3- Zeytin üreticileri,sanayiciler,ihracatçılar 10 yılı aşkın bir süredir zeytine prim desteği verilmesini istiyor.Ayçiçeğine,mısıra,soyaya,kanolaya, pamuğa yani ana ürüne prim veriliyor. Sadece zeytinde ana ürüne değil zeytinyağına prim veriliyor. Türkiye’de zeytinyağı primi 70 kuruş, Avrupa’da 1.3 Avro. Zeytine verilecek prim sadece üreticiye değil,ihracatçıya, sanayiciye,tüketiciye yarar sağlar. Devlet,zeytini kayıt altına alarak vergi gelirini artıracak, merdiven altı üretim önlenerek tüketiciye sağlıklı,güvenilir ürün sunulacak. Fakat bir türlü prim verilmiyor.
4- Türkiye’de son 10 yılda zeytin ağacı sayısı 100 milyondan 167 milyona çıkarıldı. Zeytin dikiliyor fakat, bir yandan zeytin ağaçları kesiliyor,yok ediliyor. İmara açılan alanlar,madencilik ve enerji yatırımları,otoyollar ve diğer altyapı çalışmaları zeytin ağaçlarını yok ediyor.Bursa-İzmir otoyolu için bugüne kadar 200 binden fazla zeytin ağacı kesildiği ifade ediliyor. Soma Yırca ’da 6 bini aşkın ağaç kesildi. Yerine yenileri dikildi, bu kez o alan yakıldı.
5- Zeytinciliğe çok büyük önem veren Atatürk’ün isteği ile hazırlanan ve 26 Ocak 1939’da kabul edilen “3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılaştırılması Hakkında Kanun” dünyadaki tek zeytin koruma yasasıdır. Son 10 yılda tam 6 kez bu yasa değiştirilmek istendi. Amaç, zeytin alanlarını imara,madenciliğe,enerji yatırımlarına ve ranta açmak. Zeytin sektörü topyekün direndi ve zeytinliklerin ranta açılmasını engelledi,yarın ne olacak bilinmiyor.
6- Zeytincilikte bir çok sorun var. Ama en önemli sorun bir çok tarım ürününde olduğu gibi yüksek girdi maliyetleri. Ayrıca zeytinyağı üretiminde kara su sorunu yıllardır çözülemedi. Zeytin hastalıkları ve zararlılarla mücadele yetersiz.Tağşiş,sahtekarlık yayılıyor,bakanlığın sahtekarlık yapanları teşhir etmesi caydırıcı değil.Daha ağır yaptırımların getirilmesi gerekiyor. Zeytin üretiminde verim ve kalite sorunları yaşanıyor. Depolama, ambalajlama, finansman konularında da ciddi sıkıntılar var.
7- Yeni ağaçların dikimi ile ülke genelinde zeytincilikte çok farklı bir yapı oluştu.Yeni kurulan bahçeler genç,verimli ve sulanabiliyor. Geleneksel üretim bölgelerindeki ağaçlar yaşlı ve verimsiz. Bu farklı yapı piyasaya da yansıyor. Akhisar’da gemlik zeytini üreten çiftçi ile Bursa’da gemli,k üreten çiftçi, açısından hem verimlilikte hem de fiyat açısından büyük uçurum oluştu. Geleneksel bölgede gençleştirme çalışmaları desteklenmeli.
8-Son yıllarda en büyük üretici İspanya ve İtalya’da yaşanan olumsuzluklar, Türkiye’ye avantaj sağlıyor. Türkiye’nin zeytinyağı değer kazanıyor.Son yıllarda artan ağaç sayısı, zeytin ve zeytinyağı üretimini artıracak ve bu avantajı değerlendirmek için, bugünden buna uygun politikalar geliştirilmesi gerekiyor.
Özetle, Türkiye, zeytincilikte dünyada üretim potansiyeli en yüksek ülkelerden birisi. Önü açık. Buna uygun bütüncül bir ulusal politika oluşturulursa hem iç tüketimi artırmak, hem de markalı ve yüksek kalitede zeytinyağı ihraç etmek mümkün olabilecektir. Türkiye’nin bunu yapacak gücü ve potansiyeli var. Akdeniz Akademisi’nin İzmir Zeytin Sempozyumu bugün de Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde devam edecek.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar