Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Birleşmiş Milletler, 2015’i Uluslararası Toprak Yılı ilan etti. Dünyanın pek çok yerinde toprak ile ilgili etkinlikler,çalışmalar yapılıyor. Toprağın önemi anlatılıyor. Bu konuda bir farkındalık yaratılmaya çalışılıyor.Alman Heinrich-Böll Vakfı, toprağın dünyadaki durumu, tehditler, mülkiyet yapısı,amaç dışı kullanıma açılması gibi bir çok konuyu kapsayan kapsamlı bir çalışma yaparak 2015 Toprak Atlası’nı yayınladı. Almanca ve İngilizce yayınlanan Toprak Atlası Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği, Türkiye’nin durumunu,güncel verileri ekleyerek Türkçe olarak hazırladı.
Bugün kamuoyuna açıklanacak Toprak Atlası’nda neler var?
Arazi fiyatları neden sürekli yükseliyor? Her yıl ne kadar toprak kaybediliyor? Beslenme için yılda kaç kilometrekare tarla ve mera arazisi ithal ediliyor? Arazinin gerçek sahibi kim? gibi pek çok sorunun yanıtını bulabilirsiniz.
Türkiye’den Atlas’a eklenen makaleler köylü, toprak ve iktidarın Türkiye’deki sancılı ilişkisini ve mülksüzleştirilme tarihi üzerinden toprağı irdeliyor. Bunların yanı sıra Atlas dünya literatüründe çoğunlukla yabancı bir ülkenin hükümeti ve/veya şirketleriyle bağlantılı olarak anılan toprak gaspının Türkiye’de bizzat devlet eliyle nasıl mümkün kılındığını, son dönemde çıkan yasaların etkilerini ve kadınların toprak mülkiyetindeki paylarını da anlatıyor.
2015 Toprak Atlası, arazi ve toprak hacminin giderek daha da azaldığını açıkça gözler önüne seriyor. Almanya’da kent ve karayolları inşası, günde 70 hektar, yani 100 futbol sahasından geniş bir alanın tüketimine yol açıyor. Almanya aynı zamanda, kendi büyüklüğünün iki katına denk gelen, yaklaşık 80 milyon hektarlık bir alandan gelen tarım ürünleri ve diğer tüketim malları ithalatı yapıyor.
Avrupa Birliği’nde de durum pek iç açıcı değil. Avrupa Birliği nüfusunun tüketimi için, 28 üye ülkenin toplam alanının bir buçuk katı olan 640 milyon hektarlık bir alana gereksinim var. Avrupa’daki tüketim için kullanılan alanın yaklaşık yüzde 60’ı, Avrupa Birliği sınırları dışında yer alıyor. Bu nedenle Avrupa gerek yaşam tarzı, gerekse tarım sanayi ve enerji gereksinimi için sınırların dışına en fazla bağımlı olan kıta konumunda.
Türkiye’de ise 2001-2010 yılları arasında tarım dışına çıkarılan arazi miktarı resmi rakamlara göre 827 bin hektar. Bu, Manisa Yırca Köyü’ndeki zeytinlik alanından 9 yıl boyunca her gün 5 tane kaybettiğimiz anlamına geliyor. Ve bu alanlar başlıca iki sektöre aktarılıyor: Tarım arazilerinin tarım dışı kullanıldığı alanların başında sanayi ve inşaat sektörü geliyor.
Heinrich-Böll Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Barbara Unmüßig, Avrupa’nın giderek artan bu alan gereksinimini eleştiriyor: “Avrupa Birliği dünyanın en büyük arazi ‘ithalatçısı’. Bu alanın büyük kısmı, güney yarımküredeki ülkelerden devasa miktarlarda yem ithal etmemize neden olan yoğun et üretimine tahsis edilmiş durumda. Bunun sonucu olarak küçük çiftçiler ve orta büyüklükteki işletmeler giderek artan oranda arazi, dolayısıyla da kendi beslenme ve varlık imkanlarını kaybediyor.”
Unmüßig’e göre her Avrupa Birliği vatandaşı yılda 1.3 hektar, yani kabaca iki futbol sahası büyüklüğünde ve Bangladeş’te yaşayan birinin altı katı büyüklükte arazi tüketiyor. Unmüßig: “Bu veriler, birçok ülkenin içinde bulunduğu beslenme koşulları düşünüldüğünde her türlü adalet duygusuna aykırı göründüğü gibi ekolojik açıdan sürdürülebilir de değil. Bu durum karşısında sadece Avrupalı tüketicilerin bilinçli tüketim davranışı sergilemesi yeterli değil, siyasetin de buna uygun davranması gerekiyor: Avrupa Birliği ve Almanya tarım politikalarını değiştirmek ve kitlesel hayvan üretimi anlayışından adım adım uzaklaşmalı” diyor.
Toprak Atlası’nda yer alan bilgileri daha detaylı olarak paylaşacağız. Yaşamımızın kaynağı,gıda üretiminin vazgeçilmezi toprağı korumak için hepimize görev düşüyor.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar