Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Hükümet yetkilileri tarımdaki büyük başarıdan, devrimden dem vururken, uygulanan yanlış tarım politikası her gün bir yerden patlak veriyor. Deyim yerindeyse artık dikiş tutmuyor. Her ay başı açıklanan enflasyon rakamlarındaki artışta başrolde tarım ve gıda ürünleri var.
Çiftçi ürettiği üründen para kazanamadığından yakınıyor. Tüketici yüksek fiyattan. Tarımdaki temel sorunlara çözüm üretilemediği sürece bu tablo değişmeyecektir.
Son örneği patates. Tarımsal hasıla bakımından Avrupa’nın lideri, dünyanın 7. tarım ülkesi olmakla övünen Türkiye’de patatesin kilosu 5 liraya çıktı. Kıyamet koptu.
Patatesin fiyatı neden yükseldi?
Bu soruya yanıt vermeden önce patatesin ekonomisi hakkında bazı temel bilgileri paylaşmakta yarar var.
Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Niğde Patates Araştırma İstasyonu Müdürlüğü’nden Ziraat Yüksek Mühendisi Necmettin Oğuz Demir’in hazırladığı “Patates Raporu”na göre, Türkiye’ye 1850’li yıllarda girdiği kabul edilen patates, geçen süre içerisinde oldukça geniş bir alana yayıldı.
İklim ve coğrafi bölgeler dikkate alındığında, patates üretim alanları iki grupta değerlendiriliyor. Birincisi erkenci patates üretiminin yapıldığı Akdeniz, Ege ve Karadeniz Bölgesi. Üretimin büyük kısmı Ege’de İzmir ve Akdeniz kıyısında ise Adana’da gerçekleştiriliyor. İkinci ana ürün üretim alanı ise, Orta ve Doğu Anadolu Bölgesi.
Patates ana üretim merkezlerinin hemen yanında tohumluk teminine elverişli yüksek yaylalar var. Orta Anadolu’da Kayseri, Konya, Sivas, Niğde ve Nevşehir’in yüksek rakımlı yerleri, Çukurova’da Toroslar, Antalya’da Korkuteli Yaylası ve Erzurum-Pasinler Ovası tohumluk üretim alanları olarak öne çıkıyor.
Türkiye’de üretilen patatesin yüzde 56’sı yemeklik, yüzde 11’i sanayilik, yüzde 11’i tohumluk ve yüzde 5’i hayvan yemi olarak kullanılıyor. Yüzde 2’si ihraç edilirken, yüzde 15’i ise depo kayıpları olarak kayda geçiyor. Kişi başına yıllık ortalama patates tüketimi ise, yaklaşık 50 kilo olduğu tahmin ediliyor.
Dünyaya bakıldığında 2013 verileri ile yıllık ortalama 19.5 milyon hektar alanda 368 milyon ton patates üretiliyor. Verim ortalamasının ise hektar başına 18.91 ton olduğu tahmin ediliyor. En fazla patates üreten ülkeler sırasıyla; Çin, Hindistan, Rusya, Ukrayna ve Amerika Birleşik Devletleri.
Türkiye, yine 2013 verileri ile 125 bin hektar alanda 3 milyon 950 bin ton üretimle dünyanın en büyük 11. patates üreticisi .Türkiye’de verim hektar başına 31.57 ton. 2014’te ise 130 bin hektar alanda 4 milyon 822 bin ton üretim olduğu tahmin ediliyor.
Bu verilerden de anlaşılacağı üzere Türkiye’nin verimlilikte bir sorunu yok. Dünya ortalamasının neredeyse iki katı verimliliğe sahip. Üretim alanlarında düşüş dikkat çekiyor. 2003 yılında 195 bin hektar alanda 5.3 milyon ton patates üretilirken 2013’te 125 bin hektarda 3.9 milyon tona geriledi.
Üretimdeki gerilemenin temel nedenlerinden birisi yüksek girdi maliyetleri nedeniyle üreticinin patates ekmekten vazgeçmesi.
Türkiye’nin patates dış ticaretinde istikrar yok. 2000’li yılların başından bu yana ithalat 9 bin tondan 23 bin tona ulaşırken, ihracat bir yıl 40 bin ton, ertesi yıl 240 bin ton olabiliyor. Örneğin 2002’de yaklaşık 35 bin ton ihracat yapılırken 2013’te 280 bin tona ulaşması dikkat çekiyor.
Son yıllarda tohumculukta, hastalıklarla mücadelede ve yetiştirme tekniklerinde önemli başarılar elde edilmesi verimlilik artışlarını sağlarken ürünün korunması,depolanması konusunda ciddi sorunlar yaşanıyor. Fiyat dalgalanmaları büyük ölçüde depolama, koruma koşullarının yetersizliğinden kaynaklanıyor.
Tohumluk sektörünün büyük oranda dışa bağımlı olması, patates tarımının geleceği ve sürdürülebilirliği açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Türkiye’de 129 adet tescilli patates çeşidinden sadece bir tanesinin (Nif) Türkiye’de ıslah edilerek tescil edilmesi düşündürücü. Patates tohumu olarak başta Hollanda olmak üzere Almanya, Fransa, İngiltere, İskoçya, İrlanda ve ABD’de ıslah edilmiş çeşitler kullanılıyor.
Ziraat Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan Patates Raporu’na göre yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri şöyle sıralanıyor:
1-Patates siğili hastalığından dolayı karantina uygulanan alanlarda alternatif ürün yetiştiren üreticilere dekar başına 2010 yılından itibaren üç yılda bir olmak üzere ödenen dekara 110 lira çok yetersiz mutlaka artırılması gerekir.
2-Sulamada kullanılan elektrik birim fiyatın düşürülmesi gerekiyor; elektrikte uygulanan yüzde 18 KDV, tarımda kullanılan elektrikte yüzde 1`e indirilmeli, pay ve fonlar kaldırılmalı.
3-Üreticilerin verimli bir şekilde üretim yapabilmeleri bakımından ucuz girdi kullanımı sağlanmalı, bu amaçla girdilerdeki vergi oranları indirilmeli.
4-Patateste verimi ve üretimi artırmak veya en azından aynı seviyede tutabilmek için her üç yılda bir tohumluğun değiştirilmesi ve virüsten ari tohumluk kullanılması gerekiyor.
5-Patates üretimde arz-talep ve ihracat imkânları ile iklim koşullarını dikkate alarak üretim planlaması yapmalı, patates yetiştirmeye elverişli yeni üretim bölgeleri belirlenmeli.
6-Sertifikalı tohumluk üretimi teşvik edilmeli.
7-Depo yetersizliği nedeniyle patateste yaşanan stoklama sorunları ve ürün kayıplarının önlenmesi için modern depolar kurulmalı.
8-Patates işleme tesislerinin sayısı artırılmalı.
Özetle ülke tarımı için çok önemli bir ürün olan patateste fiyat bugün 5 lira yarın 5 kuruş oluyorsa ciddi bir sorun var. Fiyatı tartışmak sorunları çözmüyor. Patateste tohumdan tüketime kadar her aşamada yeni bir bakış açısına ihtiyaç var.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar