Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Soma’da,Ermenek’te kömür madenlerinde yaşanan katliam, tarım ve kırsalda yaşanan gerçekleri su yüzüne çıkardı.
Nedir o gerçekler?
Yıllardır uygulanan yanlış ve belki de bilinçli politikalarla tarım yok edildi.Tarlalar boş dururken köylüler madenlerde çalışmaya zorlandı. Kırsalda bozulan yapı ve tarımsal üretimin olmaması yoksulluğu artırdı.
Ermenek’te oğlunu madende yitiren yaşlı adamın delikli siyah lastik ayakkabı kırsaldaki yoksulluğun simgesi oldu.
Ülke sadece,dini,etnik veya siyasi olarak değil, en başta ekonomik olarak, yaşam koşulları ile büyük bir bölünmeyi yaşıyor. Aynı ülkenin insanları iki farklı çağı yaşıyor. Gelir adaletsizliği,fırsat eşitsizliği her geçen gün büyüyor ve ülkenin değişik yerlerinde farklı biçimlerde patlak veriyor.
Kırsalda,tarımda yaşanan en ciddi sorunlardan birisi de mevsimlik gezici tarım işçilerinin karşı karşıya kaldığı çağdışı yaşam koşullarıdır.
Hayata Destek Derneği’nin 2012 yılından bu yana sürdürdüğü ve yakın zamanda açıklanacak “Mevsimlik Gezici Tarım İşçiliği- 2014 Raporu’na temel teşkil edecek ilk bulgular çok çarpıcı:
1-Araştırma kapsamında yaygın olarak mevsimlik işçi alan illerde, Adana (örtü altı sebze), İzmir,Afyon (kiraz toplama), Düzce, Ordu (fındık toplama), Samsun (sebze hasadı), Urfa (pamuk toplama) ve Konya,Yozgat,Nevşehir (pancar çapası)’de saha çalışması yapıldı.
2-Araştırma Mart ayında, mevsimlik işçi göçünün başladığı dönemde Adana sahasıyla başladı ve Kasım ayı başında Şanlıurfa’da pamuk sahasıyla son buldu.Toplamda aralarında çiftçi ve yerel yetkililer de olmak üzere 85 derinlemesine görüşme ile 168 hane halkı anketi yapıldı. Ayrıca 8 kadın ve 3 çocuk odak grup görüşmeleri gerçekleştirildi. 168 hane halkı anketi ile toplamda mevsimlik tarım işçisi olan ya da bundan doğrudan etkilenen 1353 kişinin verisine ulaşıldı. Bu kişilerden 660’ı erkek, 693’ü kadın.Ayrıca araştırma kapsamında verileri toplanan kişilerden 701’i 18 yaşının altında, 652 kişi ise 18 yaşının üstündedir.
3-Görüşülen hanelerin yüzde 80’i çadırda barınıyor. Evde ve diğer mekanlarda barınanların oranı sadece yüzde 9. En yaygın barınma biçimi olan çadırların ortalama büyüklüğü 16 metrekare civarında ve ortalama olarak da 7 kişi yaşıyor.
4- Banyo koşullarında önemli bir sorun yaşanıyor. En yaygın kullanılan banyo yüzde 56 ile çadırın yanındaki aile banyosu. Yüzde 11’lik bir kesim ortak banyo kullandığını söylerken, devletin yaptığı banyoyu kullananların oranı yüzde 9. Yüzde 21’lik bir kesimse diğer banyo olanaklarından yararlanmaktadır. Aileler dışarıda ısıttıkları suyla çadırda küvet benzeri geniş bir kabın içinde banyo yapmaktadırlar. Bazı bölgelerde, özellikle Karadeniz Bölgesinde, aileler çevredeki dere, çay gibi akarsularda banyo ihtiyacını gidermektedir.
5- Hanelerin yüzde 56’sının elektriğe erişimi yok. Aileler ya kamp alanındaki sokak aydınlatmasından yararlanıyor ya da şarjlı ışıldak kullanıyor.
6- Görüşülen hanelerin neredeyse tamamının telefona sahip olduğu görülmektedir. Ancak ev eşyalarına gelindiğinde radyo-tv ve buzdolabı kullananların oranı yüzde 10’un altında. Çamaşır makinası, bisiklet ya da bulaşık makinası kullanan aileler neredeyse yok. Hanelerin hiçbirinde bilgisayar bulunmamaktadır.
7- En çok tüketilen gıdalar ekmek, çay ve bulgur/mercimek gibi tahıllar. Her gün süt ve süt ürünü tüketebilenlerin oranı yüzde 21,haftada birkaç kez ve daha sık tüketebilenlerin oranı da yüzde 41’e çıkmaktadır. Görüşülen haneler arasında her gün et ve et ürünü tüketebilen kimse yok.
8- Hastalıklar çok yaygın. 0-4 yaş grubundaki her 5 çocuktan biri bronşitten mustaripken, benzer oranda çocuk ishali görülüyor.
9- Görüşülen ailelerdeki çocukların eğitime devam etme durumuna baktığımızda yaş dilimi arttıkça eğitimi terk etme eğilimi yükseliyor. 0-4 yaş grubundaki 99 çocuktan sadece 2’sinin okul öncesi eğitim aldığı, bu yaş grubunda erken çocukluk eğitimine erişimin neredeyse olmadığı söylenebilir. 5-11 yaş grubuna geldiğimizde, yüzde 22’sinin okul yaşına gelmediği ve bu çocukların çok azının okul öncesi eğitime devam ettiği söylenebilir. Bu yaş diliminde eğitimine devam edenlerin oranı yüzde 65 iken, eğitiminin terk etmiş olanların oranı yüzde 13’tür.
10-Görüşülen hanelerde yaşayan çocukların büyük oranda tarlada da çalıştığı görülmektedir.
11-Tarlada çalışan çocukların (18 yaş ve altı) yüzde 50’si eğitimlerini terk etmiştir, bu oran tarlada çalışmayan çocuklarda yüzde 21’dir.
Özetle, mevsimlik gezici tarım işçiliğinin yaşam koşulları her açıdan çocukların sağlığını, güvenliğini ve gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Barınma şartlarının getirdiği tüm sağlıksız koşullar, altyapı eksiklikleri ve bu eksikliklerin yol açtığı hijyen koşulları, ulaşım koşullarının güvensizliği, çalışma koşullarının güvencesizliği, değişkenliği ve denetimsizliği, bu sürecin içine doğan, içinde büyümeye, yaşamaya çalışan çocukların yaşamları ve sağlıkları başta olmak üzere tüm haklarını tehdit etmekte. Bu noktada alandaki tüm bilgi ve deneyimden de faydalanarak mevsimlik gezici tarım işçiliği yapan ailelerin çocuklarının üstün yararını gözeten acil fakat kalıcı ve sürdürülebilir bir eylem planı hayata geçirilmeli.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar