Kesilen zeytin ağacı değil, geleceğimizdir…
Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Üzüm üretiminin yüzde 36’sı Manisa’da üretiliyor. Kuru üzümün ise yüzde 90’dan fazlası. Ülke zeytin üretiminin yüzde 14’ü, kota ile sınırlandırılmasına rağmen tütünün yüzde 35’i, yumurtanın yüzde 13’ü,tavuk etinin yüzde 14’ü bu ilimizde üretiliyor.
Meyvecilikte de çok önemli bir yere sahip olan Manisa’nın her ilçesi farklı bir tarım ürünüyle bilinir. Alaşehir’in dünyaca bilinen kuru üzümü, Akhisar’ın tütünü, zeytini ilk akla gelenlerdir. Soma ilçesi ise tarımsal potansiyelinin yanı sıra linyit-kömür madenleri ile bilinir.
Yüksek girdi maliyetleri ve düşük ürün fiyatları nedeniyle tarımsal üretimi sürdürmek her geçen gün zorlaşıyor. Bu nedenle gençler köylerden göç ediyor. Tarımla geçimini sağlayamayan çiftçi sigortalı,garantili iş olarak madenciliğe yöneliyor. Toprağın üzerinde üretim yapanlar yer altına madenlere iniyor. Her ailede en az bir madenci var.
Tarlada, bağda, bahçede ailece çalışarak geçimini sağlayan çiftçi madene inince tarlalar boş kalıyor. Aileden bir kişi çalışıyor, diğerleri onun eve getireceği ekmeği bekliyor. Bu sadece Manisa’da, Soma’da değil Türkiye’nin bir çok yerinde yaşanıyor. Aile çiftçiliği yok ediliyor.
İnsanlar tarımdan hızla uzaklaşıyor, uzaklaştırılıyor. Tarım toprakları ranta açılıyor. Çiftçinin toprağı şirketlerin eline geçiyor. Çiftçi sahip olduğu tarlada çalışan konumuna düşüyor. Üstelik bütün bunlar “Dünya Aile çiftçiliği Yılı”nda yaşanıyor.
Manisa’nın Soma İlçesi Yırca Köyü’nde 2 aydan bu yana yaşananları daha iyi anlamak ve kesilen 6 bin ağacın arkasındaki gerçekleri görmek için bu uzun girişi yazdık.
Yırca Köyü’ndeki 6 bin zeytin ağacı neden kesildi?
1- Türkiye, zeytin ve zeytinyağı üretiminde İspanya, İtalya ve Tunus’tan sonra 4.sırada. Yunanistan, Mısır, Suriye, Cezayir, Fas, Filistin ve diğer Akdeniz ülkelerinde de zeytin üretiliyor. Türkiye’nin 2014 zeytin üretiminin 1 milyon 352 bin ton olması bekleniyor. Bunun yaklaşık 438 bin tonu sofralık zeytin olarak tüketilecek. Kalan 913 bin ton zeytinden ise 190 bin ton zeytinyağı elde edilecek. Kişi başına yıllık zeytinyağı tüketimimiz 2 litre civarında. Yunanistan’da 21 litre, İspanya ve İtalya’da 10 litrenin üzerinde.
2- AKP Hükümeti döneminde özellikle 2004 yılından sonra zeytin dikimine dekar başına 250 liraya kadar varan desteklerle zeytin ağacı sayısı 90 milyon adetten 170 milyon adete çıkarıldı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “dağ taş zeytin oldu” dediği budur. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2004-2014 dönemini kapsayan 10 yıllık dönemde zeytin üretimini 2.5 milyon tona, zeytinyağı üretimini 750 bin tona çıkarılmasını hedefledi. Ancak ulaşılamayınca 2023’ün hedeflerine dönüştürüldü. Her şeye rağmen hakkını teslim etmek gerekir ki, Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çok yerinde ve doğru bir kararla zeytin dikimini destekledi ve Türkiye’yi belli bir noktaya taşıdı. Soma Yırca’da kesilen zeytin ağaçlarının bir bölümü bu desteklerle dikilmişti. Hükümet önce destek verdi diktirdi, sonra kestirdi.
3- Zeytinciliğe çok büyük önem veren Atatürk’ün isteği ile hazırlanan ve ölümünden kısa bir süre sonra çıkarılan “3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı,Yabanilerinin Aşılaştırılması Hakkında Kanun” dünyadaki tek zeytin koruma yasasıdır. AKP Hükümeti zeytinciliği destekledi, ağaç sayısını artırdı. Fakat aynı dönemde zeytinlikleri yok etmek için elinden geleni yaptı, yapmaya devam ediyor. 3573 Sayılı Yasa’yı değiştirmek için tam 6 kez girişimde bulundu. Yasa tasarısı veya yönetmelik değişikliği ile zeytin alanlarını madenciliğe, enerji yatırımlarına açmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 6 kez getirilen değişiklik önerileri her defasında geri püskürtüldü. En son değişiklik Meclis’te görüşülmeyi bekliyor.
4- Zeytincilik Yasası’nı değiştirmede başarılı olamayan Hükümet, Yırca Köyü’nde bu yasayı hiçe sayarak Bakanlar Kurulu’nun “Acele Kamulaştırma Kararı” ile zeytinlerin kesilmesine yolu açtı. Zeytincilik Yasası’na göre,zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin gelişmesine zarar verecek kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesislerin kurulaması, işletilmesi, çalıştırılması yasak. Danıştay 6. Dairesi bu maddeye dayanarak Bakanlar Kurulu’nun “acele kamulaştırma kararı” için yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Oybirliği ile 28 Ekim 2014’te alınan karar taraflara 7 Kasım’da tebliğ edildi. Yırca Köyü’ne termik santral kurmak için devletle anlaşan Kolin İnşaat, kararın tebliğinden saatler önce 6 bin zeytin ağacını kesti.
5-Kesilen zeytin ağaçlarının bir bölümü yeni dikilen henüz tam verime ulaşmamış genç ağaçlar. Bir bölümü ise 70-80 yıllık verimli ağaçlar. Yasa çiğnenerek köyün önemli bir gelir kaynağı yok edildi. Bu ağaçların yerine dikilecek zeytin ağaçlarının tam verime ulaşması için en az 10 yıl geçmesi gerekiyor. Bu 10 yıl, köylüler geçimini nasıl sağlayacak? Acele kamulaştırma kararında imzası olan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlar bunun hesabını nasıl verecek?
6- Bir gerçeği daha öğrendik ki, zeytinlerin kesilmemesi için mücadele veren Yırca Köyü’nün Muhtarı ile Kolin şirketi yetkilileri “işçi pazarlığı” yapmış. Şirket, 15 parselin parasını ödeyerek satın almak ve bu parsellerin sahiplerine 1’er kişiyi yani toplamda 15 kişiyi işe almayı teklif ediyor. Köy Muhtarı Mustafa Akın ise köydeki her haneden 1 kişinin işe alınmasını istiyor. Şirket köydeki her haneden 1 kişiyi(toplam 131 kişi) işe alsa zeytinler sessiz sedasız kesilecek ve termik santral kurulacak. Bir çok maden işletmesi, termik santral böyle kuruluyor. Neyse ki Yırca köylüleri bu oyuna gelmiyor ve mücadeleyi seçiyor. Güvenlik elemanlarının başına gelenler herkese ders olsun.
7- Linyit-kömür madeni sahip olduğu rezervle sınırlı. Bir kaç yılda çıkarılır ve biter. Çıkaran şirkete para kazandırır. Zeytin ise binlerce yıl ürün verir. Sadece bugünün değil, gelecekteki kuşakların da geçimini sağlar. Ekonomik açıdan da zeytin linyitten, kömürden, altından daha değerlidir.
Özetlersek, bu ülkede tarımın,üretimin bir önemi yok. Hükümet, köylüler, şirketler zeytin ağacının sunduğu nimetin farkında değil. Köylüler garantili ve sigortalı iş peşinde, hükümet ve şirket ise rant ve kar peşinde. Yırca köyünde yaşananların özeti budur.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar