Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Doğu Karadeniz'de tarım ve HES'ler…

20 Ağustos 2013

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Şub 22, 2024

Geçen hafta 4 gün Doğu Karadeniz’deydik. TEMA Vakfı’nı Hayrettin Karaca ile birlikte kuran ve uzun süre başkanlığını yapan Nihat Gökyiğit’ in daveti ile Artvin-Borçka-Macahel (Camili)’de yürütülen kırsal kalkınma projesini yerinde inceleme fırsatı bulduk.
Bölgenin kaderini değiştiren projenin üç önemli ayağı var. Arıcılık, eko turizm ve organik tarım.
Karadeniz’e gidip de çayı, fındığı ve oradaki her canlının yaşamını derinden etkileyen Hidroelektrik Santrallerini yani HES’leri konuşmamak olur mu?
Bu konuları hepsini detaylı olarak yazacağız elbet. Ama öncelikle 4 gün solduğumuz Karadeniz havasını genel olarak paylaşalım.
Perşembe sabahı 05.50’de İzmir’den havalanan Trabzon uçağı tamamen dolu. Yolcuların yarısından fazlası kadın. Uçaktan inenlerin neredeyse tamamı turizm şirketlerine ait otobüslerle Karadeniz turuna çıkıyor.
Karadeniz son yıllarda yerli turistlerin ilgisini çekiyor. Özellikle büyük kentlerde yaşayan, doğaya, yeşile hasret insanlar sıcak yaz aylarında Karadeniz’in yaylalarını geziyor. Karadeniz turları bölge ekonomisine önemli bir gelir sağlıyor.
Doğu Karadeniz’in iki önemli ürünü var birisi fındık, diğeri çay.
Fındığın büyük bölümü dallardan toplanarak kuruması için yollara dökülmüş. Kabuklu fındığın kilosu 6 lira civarında. Rekolteyle ilgili çok farklı tahminler olsa da, genel beklenti kabuklu fındık üretiminin 600 bin tonu geçmeyeceği yönünde.
Yeni tamamlanan 2012-2013 sezonunda rekor düzeyde, 305 bin ton iç fındık ihracatı gerçekleştirildi. Bu 610 bin ton kabuklu fındıkla eşdeğer. Dolayısıyla bu yıl fındığın az olması nedeniyle fındık fiyatının yükseleceği, 8 lirayı bulacağı ifade ediliyor.
Çayda ise üçüncü sürgün çay hasadı büyük ölçüde tamamlanmış. Çaylıkların çok eski olması nedeniyle verim düşüklüğü yaşanıyor. Üretici verilen 1.23 liralık yaş çay alım fiyatını yetersiz buluyor. Bir çok özel sektör fabrikası çayı 1 liranın altında bir fiyata alıyor. Özel sektör çay fabrikaları Çaykur’un devlet desteğini arkasına alarak haksız rekabete neden olduğundan yakınıyor. Ülkeye giren kaçak çayın bölge ekonomisine büyük zarar verdiği ifade ediliyor. Çaykur, organik çay üretimi için çalışmalarını sürdürüyor.
Tema Vakfı’nın Ali Nihat Gökyiğit Vakfı’nın desteği ile 1998’de Artvin-Borçka-Macahel Havzası’nda başlattığı kırsal kalkınma projesi deyim yerindeyse Macahel’in kaderini değiştirmiş.
Havza, Macahel (Camili) Merkez Köy, Maral,Uğur, Düzenli, Kayalar ve Efeler Köyü’nü kapsayan Üç tarafı dağlarla çevrili Gürcistan sınırında 800 haneli bir yerleşim alanı.
Projenin 3 önemli ayağı var.
Havza için önemli bir gelir kaynağı olan arıcılıkta devrim niteliğinde çalışmalar yapılıyor. Bu proje başladıktan sonra bölgede saf Kafkas arı ırkı olduğu tespit ediliyor. Çalışmalar bu yönde yoğunlaştırılarak sadece bölge için değil ülkenin değişik bölgeleri için saf Kafkas ana arı üretimi yaygınlaştırılıyor. Bu üretim bölgedeki üreticiler için önemli bir gelir kaynağı.
Proje kapsamında ilk kez eko-turizm için belli rotalar belirleniyor. Çevre ile uyumlu, bölgenin doğasını bozmadan ev pansiyonculuğu ile havzada eko-turizm geliştiriliyor.
Havzada meyvecilik, yayla ve mera hayvancılığı yaygın. Hem bitkisel hem de hayvansal üretimde organik üretimin geliştirilmesi için önemli adımlar atılıyor. Bir sertifikasyon kuruluşu ile yapılan çalışmalar sonucunda organik üretim sertifikası alınıyor. Ancak, bu konudaki çalışmalar biraz daha ağır ilerliyor.
Yürütülen proje 2002’de Johannesburg’da yapılan Dünya Zirve Konferansı’nda “örnek proje” olarak ödüllendiriliyor. 2005 yılında ise, UNESCO tarafından Türkiye’de ilk kez Macahel Havzası “Biyosfer Rezerv Alanı” ilan ediliyor.
Bölgenin doğal zenginliğini, eko sitemini, biyo çeşitliliğini yazmaya bu sütunlar yetmez. Bu zenginliğin en büyük düşmanı ise bölgedeki derelere kurulmak istenen HES’ler.
Halk HES’lere karşı direniyor. Bu direnç türkülere de yansıyor. Macahel’in ve Anadolu’nun ozanı olarak tanınan Bayar Şahin’in “Özgür Aksın Dereler” bestesi dilden dile mücadelenin, direnişin müziği olarak yayılıyor. Yazıyı Bayar Şahin’in sözleriyle bitirelim.

Özgür Aksın Dereler

Yurdumuzun dört yanında
Nehirlerin kaynağına
Vurmayın kelepçeler özgür aksın dereler
Denizi görebilsinler

Biz canlıları severiz
Akan su hayattır deriz
Vurmayın kelepçeler özgür aksın dereler
Denizi görebilsinler

Fırat, Dicle ve Munzur’da
Akdeniz’de Bergama’da
Vurmayın kelepçeler özgür aksın dereler
Denizi görebilsinler

İsyandadır Karadeniz
Satılık değil deremiz
Vurmayın kelepçeler özgür aksın dereler
Denizi görebilsinler

Su olmadan yaşayamaz
Bitki, hayvan ve insanlar
Vurmayın kelepçeler özgür aksın dereler
Denizi görebilsinler

İçin yanar cahır cahır,
Hayır de HES’lere hayır
Vurmayın kelepçeler özgür aksın dereler
Denizi görebilsinler

Tags:

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

En Son Yayınlanan Makaleler