Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Girdi fiyatları çiftçinin belini büküyor. Fiyatı en çok artan ve üreticinin almakta zorlandığı iki temel girdiden birisi mazot diğeri gübre.
Mazot olmadan üretim yapılamıyor. Gübre olmadan verim sağlanamıyor. Bu nedenle fiyatı ne kadar yüksek olursa olsun eğer karasaban kullanmıyorsa her çiftçi mazot kullanmak, organik üretim yapmıyorsa gübre almak zorunda.Çiftçinin almak zorunda olduğu gübrenin fiyatı çok yüksek. Bunu bilen fırsatçılar sahte gübre üretiyor. Sahte gübre hem çiftçiye hem de gübre üreticilerine zarar veriyor. Daha büyük zararı ise toprağa. İçindeki tuz, toprağı çoraklaştırıyor. Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu gübrede sahteciliği adeta teşvik eden bir fiyat tablosu var. 2002’den bu yana gübre fiyatı ne kadar arttı?
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre, 2002 yılında tonu 237 lira olan ÜRE’nin fiyatı 2013’ün ilk 3 aylık döneminde ortalama 1115 liraya ulaştı. DAP gübresinin fiyatı aynı dönemde 354 liradan 1290 liraya çıktı. Diğer gübre çeşitlerindeki fiyat artışı da aşağı yukarı aynı oranlarda.
Fiyat bu kadar yüksek olunca kimi fırsatçılar sahte gübre üreterek haksız kazanç elde ediyor. Her yıl ülkenin değişik üretim bölgelerinde sahte gübre olayı patlak veriyor.
Son olarak 24 Nisan tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Ali Dağlar’ın haberi gübre sahtekarlığını bütün yönleriyle ortaya koydu. Kırklareli’nde çiftçilik yapan iki kardeş aldıkları kimyasal gübrenin ürünlerine zarar verdiğini görünce tespit yaptırıyor ve sonra da savcılığa başvuruyor. Yapılan analizlerde gübrenin sahte olduğu ortaya çıkıyor.
Sahte gübre üretiminde genellikle çok ucuz olan tuz, alçı, kum gibi maddeler kullanılıyor. Bu maddeler arasında tuz toprağı çoraklaştırdığı için toprağa verdiği zarar yıllarca sürüyor.
Sahte gübre konusunda sadece çiftçilerin değil, bakanlığın ve gübre üreten kuruluşların da uyanık olması gerekiyor. Çiftçiler gübre alırken güvendikleri yıllarca gübre aldıkları bayiden almalı. Birçok bölgede birlikler, kooperatifler gübre alıp ortaklarına dağıtıyor. Bu yöntem daha güvenli bir yol gibi görünüyor.
Tarım bölgelerinde bir çok firma gübre, tohum, ilaç, toprak düzenleyici ve daha bir çok ürünü bir arada satıyor. Bu firmaların gübre bayiliği olup olmadığına bakılmalı.
Gübre üreten firmalar kendi bayilerini denetlemeli. Çünkü bazen bayiler gübre firmasının adını kullanarak sahte gübreyi piyasaya sunuyorlar.
Bakanlık ise bu konuda ciddi denetimler yapmalı. Gübrede analizler yaparak maksimum veya minimum değerlere uymayan, sahte gübre üreten ve satanları teşhir etmeli.
Bu gelişmeler yaşanırken Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli Milletvekili Av.Turgut Dibek sahte gübre konusunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıdı. Dibek, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in yanıtlaması istemi ile soru önergesi verdi.
Önerge ile yanıtlanması istenen sorular şöyle:
1-Son on yılda seçim bölgem Kırklareli ve Trakya illerinde yıllar itibariyle ne kadar sahte gübre tespit edilmiştir?
2-Son on yılda Bakanlığınızca yapılan kontrollere göre ülkemiz genelinde yıllar itibari ile ne kadar sahte gübre tespit edilmiştir?
3-Bu sahte gübre nedeniyle çiftçinin kaybı ne kadardır? Ele geçirilen sahte gübrenin piyasa değeri ne kadardır?
4-Tespit edilen sahte gübreleri ithal eden, imal eden ve satan işletmelerden kaçı kapatılmıştır? Söz konusu işletmeler hakkında bakanlığınız bugüne kadar ne gibi işlemler yapmıştır?
Özetle, bir ürünün fiyatının çok yüksek olması, hammaddesinin dışa bağımlı olması sahteciliği haklı kılmaz. Fakat yüksek fiyatın sahteciliği cazip hale getirdiğini unutmadan çiftçiye, gübre üreticisine, tarımsal üretime ve toprağa büyük zarar veren sahte gübre konusunda topyekün mücadele edilmeli.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar