Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Hükümet, “Okul Sütü Akıl Küpü” sloganı ile önemli bir program başlattı. Her gün yaklaşık 7.2 milyon öğrenciye 200 mililitre okul sütü dağıtımını öngören program talihsiz bir biçimde başladı. Yüzlerce öğrenci içtiği süt nedeniyle hastanelik oldu. Nedeni ne olursa olsun bir tek öğrencinin bile böyle bir projede hastanelik olması, dünyanın her yerinde haberdir ve medya elbette üstüne üstüne gidecektir. Hiç kimse de “bu proje çok önemli bunu büyütmeyin, ya da haber yapmayın” diyemez. Çünkü hiçbir proje bir çocuğun hayatından, sağlığından daha önemli değil.Geçen bir haftayı değerlendirirsek, tüm uyarılara rağmen Okul Sütü Projesi’nde çok ciddi hatalar yapıldı.“Burası Türkiye bir şey olmaz” mantığı ile yola çıkılınca bilinen ve önceden öngörülen yanlışların tamamı yapıldı. Faturasını da aileler ve çocuklar ödedi. Bundan sonra aynı faturaların ödenmemesi için gerekli dersler çıkarılmalı.
Nedir o dersler?
1- Okul Sütü Projesi, çocukların sağlıklı gelişimi, doğru beslenmesi, süt ve süt ürünleri bilincinin yerleşmesi için sadece bu yıl değil, yasal düzenlemeler yapılarak her yıl uygulanmalı.
2- Çuvaldızı başkasına batırmadan iğneyi kendimize, medyaya batıralım. Okul Sütü Projesi’nde bir kez daha görüldü ki, yaygın medya tarım konusunda “felaket haberciliği” yapıyor. Öğrenciler hastanelere kaldırılmasa medya belki de bu kadar önemli bir projeyi haber bile yapmayacak veya çok kısa haberlerle geçiştirecekti. Birçok yazar gündeme dahi getirmeyecek bu konuda kalem oynatmayacaktı. Kaldı ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi 7 yıldır okul sütü projesini uyguluyor. Bugün feryat figan edenler, İzmir’deki 7 yıllık uygulamada hastalanan olmadığı için bu konuda tek satır yazmadı. Aziz Kocaoğlu ve bürokratlarının okul sütünü üretici kooperatifinden aldığı için yargılandığını ve hakkında 400 yıl hapis istendiğini bile birkaç duyarlı yazardan başka yazan olmadı. Medyada en dikkat çekici olanı ise, yıllarca gazete yönetmiş, genel yayın yönetmenliği yapmış ve bugün en yüksek tirajlı gazetelerde yazan yazarların tarım konusunda medyanın bilgisizliğinden şikayetçi olmalarıdır. Bilgisizlikten, uzman gazeteci eksikliğinden şikayet eden bu yazarlar yıllarca yönettikleri gazetelerde tarım konusunda kaç uzman gazeteci yetiştirdi? Tarımla ilgili haberleri haber gündemine getiren ekonomi muhabiri arkadaşları “popülizm mi yapacağız” diye azarlayan ve haberlerini gündeme dahi almayan bu yazarlar bugün medyanın tarıma ilgisizliğinden şikayet ediyor. Pes doğrusu! Yıllarca dile getirdiğimiz gibi her medya kuruluşunda bir tarım uzmanı muhabir olmadığı sürece bu bilgisizlik ve felaket haberciliği sürer. Medya, ancak bir felaket yaşandıkça tarımı hatırlar, sonra yine unutur.
3- İğneyi kendimize batırdığımıza göre çuvaldızı bu işten birinci derecede sorumlu olanlara batırabiliriz. Okul Sütü Programı yıllardır ülke gündeminde. Bu kadar çok konuşulan ve uygulanması düşünülen bir proje konusunda başta Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları hiçbir hazırlık, altyapı çalışması yapmamış. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın okul sütü programının uygulanacağını açıklamasından sonra aceleyle ve telaşla başlatılan çalışmalar “kervan yolda düzülür” mantığı ile yarım yamalak yapılmış. Konu insan sağlığı olunca yolda düzülen kervanın sakıncaları da büyük oluyor.
4-Başbakan Erdoğan’ın açıklamasından sonra, 11-12 Nisan tarihlerinde Ankara’da eğitimcilerin eğitimini öngören bir çalışma yapıldı. Buradaki sunumlara bakılırsa yaşananların hepsi önceden öngörülmüş. Olabileceklerin hepsi önceden biliniyor. Ne yapılması gerektiği de eğitimde dile getirilmiş. Fakat uygulamaya konulmadığı için yüzlerce öğrenci hastanelik oldu. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı uzmanlarının yaptıkları sunumlar lafta kalmasa uygulamaya konulsa bu sorunlar yaşanmayacak. Tarım Bakanlığı sütlerin denetimini yapmamış. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenleri bilgilendirmemiş, eğitmemiş. Süte alerjisi olan öğrencileri saptamamış. Öğrencilerin velilerine gönderilen süt alerjisi tespit formları bile takip edilmemiş.Sağlık Bakanlığı görevini yapmamış.Yüzlerce öğrenci hastanelik olunca, okullarda süt şekerine karşı alerji tespiti yapılmaya başlanıyor.Oysa, bunların hepsi önceden yapılmalıydı. İlgili bakanlıklar neler olabileceğini önceden tespit etmiş, ama önlemini almamış.
5-Gelelim ihaleyi kazanıp devlete süt sağlayan sanayicilere. Hiçbir sanayicinin, üreticinin kötü niyetle çocukları hasta edecek bir çalışmanın içinde olacağını düşünemeyiz. Fakat, okul sütü üreten sanayicilerin konuya yaklaşımında bir ciddiyetsizlik var. Onlarda okul sütü gibi son derece önemli bir projeyi uzun vadeli düşünmeden aceleyle ellerindeki sütü devlete satmanın kolaycılığına kapılmış. Okul sütüne gerekli özeni göstermemişler.
Özetle, son derece doğru bir proje, hepimizin alışık olduğu “bir şey olmaz abi” mantığıyla ele alınınca ortaya çok kötü bir tablo çıktı. Bu tablonun değiştirilmesi kolay değil. Yılların alışkanlıklarını, yanlışlıklarını kısa zamanda düzeltmek mümkün olmuyor. Projeyi ülke genelinde uygulayacaklar, dünyanın 50 ülkesindeki uygulamayı incelemeye, anlamaya vakti olmayabilir ama İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Tire Süt Kooperatifi’nin okul sütü programını örnek alarak uygularsa bugün yaşanan sorunların çoğu çözülmüş olur.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar