Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Üç yıldan beri hayvancılık denilince kırmızı eti, sütü, ithal kurbanlıkları, angusu, et ve canlı hayvan ithalatını konuşuyoruz. Beyaz et daha geniş anlamıyla kanatlı sektöründeki gelişmeler ise yeterince gündeme gelmiyor.
Kanatlı sektöründe neler yaşanıyor?
Bu soruya yanıt bulmak ve beyaz et sektöründeki gelişmeleri yerinde öğrenmek üzere Balıkesir Bandırma’ya gittik. Gazetemiz DÜNYA ile Bandırma Ticaret Borsası’nın ortaklaşa düzenlediği toplantıda sektörün paydaşları ile bir araya geldik.
Toplantının Bandırma’da yapılmasının özel bir önemi var. Bandırma Ticaret Borsası Başkanı Halit Sezgin’in verdiği bilgiye göre, Bandırma, Türkiye beyaz et üretiminin yüzde 20’sini, yumurta üretiminin yüzde 8’ini gerçekleştiriyor.
Türkiye’de 1990’ların başında 200 bin ton kanatlı et üretilirken 2010’da 1.5 milyon tona ulaştı. Bunun 35 bin 500 tonu hindi, 62 bin tonu köy ve yumurta tavuklarından geri kalanı piliç eti.
Kişi başına kanatlı eti tüketimi yıllık 20 kilo civarında. Bu oran Avrupa Birliği’nde 25,Suudi Arabistan’da 35, komşumuz Irak’ta 50 kilo. Irak, aynı zamanda Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülke.
2006’da ülkeyi kasıp kavuran kuş gribi, kanatlı sektörü için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Merdiven altı üretimin piyasadaki payı azalırken, entegre işletmelerin payı hızla büyüdü. Kuş gribinden önce üretilen piliç etinin yüzde 80’ni dökme,yüzde 20’si ambalajlı olarak piyasaya sunulurken bugün tam tersi bir durum yaşanıyor. Satılan piliç etinin yüzde 80’ni ambalajlı.
Kuş gribi nedeniyle köy tavukçuluğu adeta yok oldu. Çok sayıda işletme kapandı. Sektördeki üretici sayısı azaldı. Sektörde bazı önemli sorunlar yaşanmasına rağmen üretim her yıl artıyor. İhracatın önü açılıyor. Yeni yatırımlarla üretim kapasiteleri büyütülüyor.
Genel olarak sektörde yüzler gülse de, bazı konularda ciddi endişeler var. Bu endişeler ve talepler toplantıda gündeme getirildi.
Bandırma’daki toplantıya Bandırma Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Halit Sezgin, Meclis Başkanı Ersin Koç ve yönetim kurulu üyeleri ile meclis üyeleri, Banvit Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Görener ve şirket Danışmanı Melih Önal, Şeker Piliç Genel Müdürü Emre Bor, Pazarlama Koordinatörü Kaan Bor, Bupiliç Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Yolcu, Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Özkul, Aytekin Tavukçuluk’un sahibi Mehmet Aytekin, Bandırma Yumurta Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Ayhan, Karabacak Yumurta’nın Sahibi Recep Duruk ve sektöre hammadde, teknoloji sağlayan firmaların yöneticileri katıldı.
Toplantıda dile getirilen öncelikli konuları şöyle sıralayabiliriz:
1-Hammadde sorunu: Kanatlı sektöründe kullanılan yemin büyük bölümü mısır, soya ve buğdaydan sağlanıyor.Yerli mısır üretimi artsa da ihtiyacı karşılamıyor. Bu nedenle yaklaşık 1 milyon ton mısır ithal ediliyor. Türkiye’nin 2 milyon ton olan soya ihtiyacının ise neredeyse tamamı ithal ediliyor. Yem amaçlı buğday ithalatı yok, fakat kepek ithal ediliyor. Hammadde konusunda üç önemli sorun var. Birincisi dışa bağımlılık nedeniyle dövizdeki artış maliyetleri doğrudan artırıyor. İkincisi Amerika’nın ve diğer üretici ülkelerdeki etanol politikası buğday, mısır ve diğer yem hammaddelerinin fiyatını artırıyor. Üçüncü sorun ise, ithalatın yapıldığı ülkelerde soya, mısır gibi ürünler genetiği değiştirilmiş(GDO) olarak üretiliyor. Geçen yıl yürürlüğe giren Biyogüvenlik Yasası bu ürünlerin ithalatını büyük ölçüde engelliyor. Özellikle denetimlerdeki çifte standart ve analiz laboratuarlarının aynı ürüne farklı rapor vermesi kanatlı sektörünü yemde farklı arayışlara yöneltiyor.
2- İhracat sorunları: Beyaz et ihracatı artıyor. Bundan 10 yıl önce yılda 5-10 milyon dolarlık ihracat yapılırken bu yıl Eylül sonu itibariyle yaklaşık 300 milyon dolarlık ihracat yapıldı.Yıl sonunda 350 milyon dolara ulaşması bekleniyor. İhracat artıyor ancak yaşanan sorunlar gelecek açısından endişe verici boyutlarda. Sektör, sahipsiz kalmaktan şikayetçi.İhracatın neredeyse tamamı İran, Irak ve Libya’ya yapılıyor. Yakın zamanda Tunus ve Suudi Arabistan’a da ihracat yapılacak.Yumurta ihracatı ise tamamen Irak odaklı. Tek pazara bağımlılık sektörü korkutuyor. Pazarda yaşanan bir sorun ihracatı kilitliyor. Dünyanın öbür ucundaki Brezilya yılda 500 bin ton piliç etini Suudi Arabistan’a ihraç ediyor. Amerika,yanı başımızdaki Irak pazarında. Bunu nasıl başarıyorlar. Devlet desteği ve istikrarlı politikalarla. Avrupa Birliği, Türkiye’den sadece pişmiş ürün ithalatına izin veriyor. Üreticiler haklı olarak, kırmızı et ile ilgili müzakere yapılırken beyaz et kozunun kullanılmamasından yakınıyor. Kırmızı et ve canlı hayvan ithalatı için Avrupa Birliği’ne kapılar açılırken Türkiye’nin piliç ihracatını pazarlık konusu yapabilirdi. Bunu yapmadı. Rusya ile yapılan görüşmeler olumlu. Tesislerle ilgili hiçbir sorun yok. Ancak yüksek girdi maliyeti nedeniyle fiyat yüksek olduğu için bu ülkeye ihracat yapılamıyor. Tek pazara olan bağımlılık gelecek açısından endişe verici. Pazar çeşitliliğinin sağlanması gerekiyor.
3-Destekler yetersiz: Rakiplerin aldığı devlet desteği haksız rekabete neden oluyor. Avrupa Birliği’nde ton başına 350 Avro, diğer üretici ülkelerde 500 dolara varan devlet desteği verilirken, Türkiye’de yakın zamana kadar ton başına 26 dolar olan destek daha yeni 76 dolara çıkarıldı. Bu desteklerle rekabet etmek olanaksız. Ülkeye göre desteklerin çeşitlendirilmesi ve artırılması gerekiyor.
Katma değer vergisinin yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesi, tavuk gübresinin yüksek KDV nedeniyle değerlendirilememesi, hükümetin duyarsızlığı, eski kümeslerin ruhsat sorunu gibi pek çok sorun var. Yumurtacıların,“yumurta fiyatı çok yükseldi” diyenlere sitemi var: “Tam bir buçuk yıldır hep zararına sattık. Birçok yumurta üreticisi iflas etti.Biz zarar ederken neden kimsenin sesi çıkmıyor? Yüksek denilen yumurtanın fiyatı bir bardak çaydan daha ucuz.” diyorlar.
Özetle, kanatlı sektöründe olumlu gelişmelerin yanında ciddi sorunlar da var. Bu sorunları görmezden gelmek, sektörün geleceğini tehlikeye atmaktır.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar