Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Türkiye, 1990’lı yılların ortasına kadar dünyanın sayılı pamuk üreticilerinden biriydi. Fakat, uygulanan yanlış politikalar sonucunda en büyük ithalatçı ülkelerden biri oldu.
Tüketim arttıkça, üretim geriledi. Amerika Tarım Bakanlığı, 2008’de yayınladığı bir raporda Türkiye pamukçuluğunun dibe vurduğunu ilan etti.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Uluslararası Pamuk İstişare Konseyi (ICAC) ve Amerika Tarım Bakanlığı verileri de, pamukta Türkiye’nin sahip olduğu potansiyeli değerlendiremediğini ve üretici olmaktan çıkıp ithalatçı olduğunu gösteriyor.
Türkiye, kendi pamuğunu üretemediği için tüketiminin çok önemli bir bölümünü ithal ediyor. Yükselen dünya fiyatı nedeniyle ithalatın faturası da kabardıkça kabarıyor. Son 5 yılda her yıl ortalama 1 milyar dolar döviz pamuk ithalatına ödendi. 2010-2011 sezonunda ithalata ödenen dövizin 4 milyar doları aşması bekleniyor. Yıllar önce “ucuz “ diye başlayan ithalat, yerli üretim dibe vurunca pahalı gelmeye başladı.
Yıllarca ucuz ithal pamuk kullanan sanayiciler de dünya fiyatı zirveye çıkınca yerli pamuğa döndü. Sanayicilerin talebi ve artan dünya fiyatı çiftçileri yeniden pamuk üretimine yönlendirdi. 2008’de en dip noktaya inen pamuk üretimi 2009 da yeniden canlandı. Üretici pamuk üretimine geri döndü. 2010’da devam eden süreç 2011’de daha da hızlandı.
Sadece Ege Bölgesi’nde bu yıl pamuk ekim alanlarının yüzde 30-40 oranında artması bekleniyor. Geçen yılki artış dikkate alındığında ülke genelinde 400 bin hektara kadar düşen pamuk ekim alanı 2011’de 620 bin hektara çıkması tahmin ediliyor. Bu önemli bir artış.
Çiftçinin pamukla buluşması yeniden pamuk ekimine yönelmesi çok önemli. Fakat, ihtiyatlı olmakta yarar var. Çünkü, dünyada pamuk fiyatının yükselmesi nedeniyle üretime olan yönelme, yarın fiyat düştüğünde çiftçiyi yeniden pamuktan uzaklaştırabilir. Bu nedenle son 15 yılda yaşananlardan ders alınmalı.
Pamukta ve diğer tarım ürünlerinde asıl sorun yüksek maliyet olduğu unutulmamalı. Pamukta verimlilikle ilgili sorun yok. Türkiye, kütlü pamuk veriminde Avustralya ve İsrail’den sonra 3.sırada. Hektara ortalama 4.1 ton kütlü pamuk alınıyor. Dünya ortalaması 1.9 ton olduğu dikkate alındığında Türkiye pamukçuluğunun sorunu verimlilik değil, yüksek girdi fiyatlarıdır.
Pamuk çiftçisinin rakiplerine göre yüksek maliyet dezavantajı bugünde sürüyor. Mazot başta olmak üzere girdi maliyeti rakiplerine oranla çok yüksek. Aldığı destek ise çok düşük. Pamuğa verilen prim desteği Avrupa Birliği’nin çok gerisinde. Avrupa Birliği’nde 50 avro sent destek verilirken Türkiye’de 2009 ve 2010’da sertifikalı tohum kullanan üreticiye kütlü pamukta kilo başına 42 kuruş, sertifikasız tohum kullananlara 35 kuruş destek verildi. Üretici pamuk ekimini büyük ölçüde tamamladı. Fakat, 2011 ürünü pamuk destekleme priminin ne kadar olacağı belli değil. 2011 yılında uygulanacak tarımsal desteklerin tamamı açıklanırken pamuk destekleme primini açıklanmaması üreticiyi endişelendiriyor. Prim bir an önce açıklanmalı.
Pamuk ekimine yönelen çiftçi bir yandan yeni yatırımlar yapıyor. Bozulan altyapıyı düzeltmeye çalışıyor. Şu günlerde pek çok üretici pamuk hasat makinesi alıyor. Maliyetleri aşağı çekmek için elle toplamadan vazgeçerek makineli hasada yöneliyor. Pamuğu elle toplayarak rekabet etme olanağı yok.
Yıllarca “ucuz ithal pamuk” diye çırpınan sanayiciler de artık yerli üretimin artırılmasını istiyor. En azından ihtiyaç olan pamuğun yüzde 70-80’ninin içerde üretilmesinin sanayi için önemli olduğunu dile getiriyorlar.
Sanayiciler, uluslararası fonların emtia borsalarındaki spekülatif hareketleri nedeniyle pamuk temininde ciddi sorunlar yaşıyor. Dünyada üretilen pamuğun iki katından fazla kontrat yapılıyor. Fiyat yapay olarak artırılıyor. Sanayici için istikrarsız bir ortam var. Bu nedenle onlarda en az 1 milyon ton lif pamuğun ülke içinde üretilmesini istiyorlar.
Pamuk üretimindeki artış, mısır üretimini olumsuz etkileyecek. Üretici son yıllarda pamuğa alternatif olarak mısır ekiyordu. Dünyada ve Türkiye’de pamuk fiyatının artması ile pamuk ekim alanları yeninden artmaya başladı. Pamuk ekimine olan yönelme mısır üretiminin azalmasına neden olacak. Mısır üretiminin azalması ise özellikle yem sektörünü, tavukçuluğu ve hayvancılığı olumsuz etkilemesi bekleniyor. Türkiye bu yıl daha fazla mısırı ithal etmek zorunda kalacak. Nitekim, Tariş Pamuk Birliği Başkanı Beliğ Azbazdar, mısır üretimindeki düşüşün kaçınılmaz olduğunu belirterek: “Hem pamuğu hem de mısırı ithal eden bir ülkeyiz. Dolayısıyla burada katma değeri yüksek olan ürünün üretiminden yana tercih kullanmalıyız. Bu açıdan bakıldığında pamuk üretiminin ülkeye daha fazla katma değer yarattığı görülecektir. Yılda 1 milyon ton pamuk ithal ediyoruz. Bu pamuğun çekirdeği, dolayısıyla küspesi, yağı dışarıda kalıyor. Oysa, Türkiye’nin ciddi bir yağ açığı var. Pamuğu içerde üretsek hem hayvancılık sektörü hem bitkisel yağ sektörü bundan yararlanır. Ayrıca pamuğun kilosu 4 dolar olduğunda yılda 4 milyar dolar ödememiz gerekecek. Mısırın tonu 170 dolar. Bu hesaplamalar dikkate alındığında üretim tercihinin mısırdan yana olması gerekir. Fakat iyi bir planlama ile bu ülke hem mısır hem de pamuk ihtiyacını yerli üretimle karşılayabilir.
Özetle, pamukta umut verici gelişmeler var. Devletin istikrarlı bir politika ile bu umudu yeşertmesi gerekiyor. Atılacak yanlış bir adım pamuktaki olumlu gelişmeleri tersine çevirebilir.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
Hayali projelere vakit ve nakit harcayana kadar GAP bölgesinin tamamının suyla biran önce kavuşması sağlanmalı her yıl enaz 5 milyar dolar kaybediyoruz