Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Avrupa Birliği, 2010 Türkiye İlerleme Raporu açıklandı. Raporun değişik bölümleri medyada geniş yer aldı.
Türkiye açısından en sorunlu alan olarak bilinen tarıma ilişkin bölümler ise bir iki haber dışında hemen hemen hiç gündeme gelmedi. Avrupa Birliği cephesinden tarım nasıl görünüyor?
Veteriner Hekim Safiye Ergin Kaya’nın çevirisini yaptığı ve Avrupa Birliği Veteriner Hekim Platformu’nun yayınladığı AB 2010 İlerleme Raporu’nun tarıma ilişkin bölümü özetle şöyle:
“Ortak Tarım Politikası ile ilgili yasal düzenlemeler konusunda sınırlı bir ilerleme olduğu söylenebilir. Türkiye, Ortak Tarım Politikasının uygulanması için gerekli olan idari yapıların geliştirilmesi konusunda önemli bir adım olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması ile ilgili yasayı henüz onaylamamıştır.
Türk makamları tarafından, Arazi Parsel Tanımlama Sistemi (LPIS) ve Çiftçi Kayıt Sistemi ile ilgili bir strateji benimsenmiştir. Çiftlik Muhasebe Veri Ağı (ÇMVA) ile ilgili bir gelişme olmamıştır. Bu fasılda kilit rol oynayan bir diğer konu olan tarımsal istatistiklerin toplanması ile ilgili olarak Türkiye İstatistik Kurumu ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı arasında işbirliğini tesis etmek amacıyla bir protokol imzalanmıştır. Bununla beraber hâlihazırda bu konuda bir stratejinin benimsenmemiş olması bir eksikliktir.
Bu fasıldaki katılım müzakerelerinde kilit rolü olan bir diğer konu olan Türkiye’nin tarım politikasının, Ortak Tarım Politikası ile uyumlu hale getirilmesi ile ilgili düzenlemelerde sınırlı bir ilerleme olmuştur. Birleştirilmiş doğrudan destek, Türkiye’nin tarım sektörünü verdiği başlıca destek tipi olmaya devam etmektedir.
Türkiye, destek politikalarını, gelecekte Ortak Tarım Politikası ile bütünleşmiş hale getirmeyi amaçlayan bir strateji geliştirmiştir. Ancak bu raporlama döneminde önemli bir gelişme olmamıştır. 2010 yılı tarımsal bütçesinde, fındık üretiminde müdahale önlemleri yerine bu ürünün üretimi için arazi baz alınarak yapılan ödemelerde belirgin bir artma olmuştur. Sığır, koyun ve keçi için hayvan başına yapılan ödemeler ile ilgili mevzuatın benimsenmesi sayesinde Ortak Tarım Politikasına yakınlaşma olmuştur.
Geçen yıl et fiyatlarında gerçekleşen önemli miktardaki artışı takiben hükümet, canlı hayvan ve et ithalatı konusundaki yasağı geçici ve sınırlı bir şekilde kaldırdığını bildirmiştir. Bu da uzun süredir devam eden bu problemin çözümünde bir ilerleme olarak görülmektedir. Bununla beraber, Türkiye özellikle üye ülkelerin büyük çoğunluğundan canlı hayvan ithalatına izin vermemek suretiyle tarımsal ürünlerin ticareti ile ilgili anlaşmalarda tek taraflı yükümlülüklerini ihlal etmeye devam etmektedir. Canlı hayvan ve sığır eti ithalatındaki yasakların tamamen ortadan kaldırılması meselesi bu fasıldaki katılım müzakerelerinde kilit bir faktör olmaya devam etmektedir.
Ortak Pazar Organizasyonu ile ilgili bir ilerleme kaydedilmemiştir.
Kırsal Kalkınma ile ilgili olarak IPARD’ın (Katılım Öncesi Mali Araç-Kırsal Kalkınma Bileşeni) uygulanması ile ilgili detaylı kuralları belirleyen sektörel anlaşma imzalanmış ve onaylanmıştır. Personel alımı ve eğitimi ile IPARD ajanslarının AB gerekliliklerine uyumu amacıyla akreditasyonu konularında ilerleme kaydedilmiştir. Bu konu da bu fasıldaki katılım müzakerelerinde kilit rol oynayan bir konudur. 2009 yılı başında gerçekleşmesi planlanan IPARD ile ilgili yapıların ulusal akreditasyonu, 2010 yılı Temmuz ayında tamamlanmıştır.
Kalite politikası ve organik tarım konularında sadece sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Daha önceki uygulamalardan farklı olarak, coğrafi işaretler konusunda yeni bir yasa kabul edilmiştir. Türkiye organik üretimde sertifikasyon ve kontrol sistemini geliştirmek için daha fazla önlem almıştır.
Tarım ve kırsal kalkınma konuları, 11 Aralık 2006’da Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi tarafından benimsenen ve 14/15 Aralık 2006’da Avrupa Konseyi tarafından onaylanan Türkiye hakkındaki kararlar kapsamına giren sekiz fasıldan biridir. Kıbrıs’a kayıtlı veya son limanı Kıbrıs olan gemi ve uçaklarla taşınan malların serbest dolaşımı ile ilgili kısıtlamalar devam ettiği sürece, Türkiye bu fasılla ilgili konularda müktesebatı tam olarak uygulayacak bir pozisyonda olmayacaktır.”
Avrupa Birliği sonuç olarak şunu söylüyor: “Avrupa Birliği müktesebatı ile ilgili ilerlemeler sınırlı kalmıştır. Tarımsal destek politikaları, geçen yıl bildirilen uzaklaşmayı takiben Ortak Tarım Politikasına çok az yaklaşmıştır. Entegre bir idare ve kontrol sisteminin geliştirilmesi için başlangıç adımları atılmıştır. Büyükbaş hayvan ürünlerinin ticareti ile ilgili gerekçesiz yasakların tamamen kaldırılmasındaki başarısızlık ve IPARD’ın kullanımı için gerekli olan yapıların akreditasyonundaki gecikmeler önemli eksikliklerdir. Buna benzer şekilde tarımsal istatistikler, Çiftlik Muhasebe Veri Ağı, kalite politikası ve organik tarım konularında daha fazla gelişmeye gerek duyulmaktadır.”
Geçmiş yıllardaki raporlardan farklı bir şey yok. Birkaç yasal düzenleme olumlu bulunuyor. Fakat atılan adımlar yetersiz deniliyor. Elbette, Avrupa Birliği kendi çıkarı doğrultusunda hareket edilmesini istiyor. Hayvancılıkta ithalat kapılarının sonuna kadar açılmasını istiyor. Kıbrıs şartını öne sürüyor. Bir tek ne yaparsanız yapın sizi Avrupa Birliği’ne almayacağız demiyor.
Önemli olan Türkiye’nin kendi ulusal çıkarlarını gözeten bir tarım politikasını uygulaması. Fakat, AKP iktidarının en başarısız olduğu tarımda böyle bir politik uygulamasını beklemek hayalcilik olur.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
AB TARIMMINA BOS VERINIZ ASIL BIZ KENDI TARIMMIMIZA BAKALIM TARIMIN VE HAYVANCILIGIN GELISMESI ICIN SEFERBERLIK YAPMALIYIZ
TÜRKIYEMIZ ILK KEZ HAYVAN SAL ÜRÜN ITAL ETTI ARTIK ÜLKEMIZDE BIR KARIS BOS TARIM ARASIZI KALMASIN
HAYVANCILIKTA SEFERBERLIK EDELIM
HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜN ITAL DEYIL IHRAC EDELIM
HÜKÜMETIMIZ BIRAZCIK CIFTLIK PROJELERINE ÖNEM VERSIN 50 DÖNÜMLÜK CIFTLIKLER KURULSUN HAYVANCILGA CÖZÜM BULLURUZ
AB diyemezsin sen kendin ettin,
Tarımına sen ihanet ettin,
Yalvarışın çok geç çiftçini kaybettin,
sadece tarımı değil memleketi maffettin….