Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Saat gecenin üçü. Yine yollardayız. Türk Hava Yolları’nın 04.20 uçağı ile İstanbul’a oradan da 07.00 uçağı ile Adana’ya uçuyoruz. TÜYAP’ ın düzenlediği Adana Tarım Fuarı’nın açılışı var. Açılış öncesi zamanı değerlendirmek için Gazetemiz DÜNYA’nın Adana Temsilcisi sevgili Recep Şenyurt’un önerisi ile havaalanına yakın mesafedeki Şahbazlar ailesine ait besi çiftliğini geziyoruz.
Gördüğümüz manzara ülke hayvancılığının durumunu yansıtıyor.
Şahbazlar A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şahbaz Avustralya’da hayvan bakmaya gitmiş. Çiftliği, İşletme Müdürü Servet Kayalar’ın rehberliğinde geziyoruz.
Çok geniş alana kurulu çiftliği ancak araba ile gezebiliyoruz. Servet Kayalar’ın anlattığına göre, 9 bin 200 baş kapasiteli besi çiftliği. Ayrıca 1200 baş kapasiteli karantina bölümü var.
Koyun sürüsünü görünce Servet Kayalar ekliyor: “Çiftlikte bin baş damızlık sakız ve merinos ırkı koyunumuz da var.”
Bir diğer bölümünde ise bodur elma yetiştiriciliği yapılıyor.
Çiftliğin yem hazırlama ünitesinde yoğun bir çalışma var. Kışa hazırlık yapılıyor.
En dikkat çekici olanı ise çiftliğin yarısından fazlasının boş olması. Nedenini Servet Kayalar’ a soruyoruz.
Aldığımız yanıt, ülke hayvancılığının durumunu özetliyor:
“Sattığımız hayvanın yerine yenisini koyamıyoruz. Yem maliyeti çok yüksek. Hayvan bulmak zor. Bir yandan ithalat devam ediyor. Aldığımız fiyatın altında canlı hayvan satmak zorunda kalıyoruz. Bu nedenle işletmede olması gereken en az 5 bin hayvan yok. Normal olarak bu işletmeden bir hayvan çıktığında yerine yenisinin konulması gerekiyor.Besicilik böyle yapılır.”
Çiftliği gezdikten sonra soluklanmak ve sabahın ilk çayını içmek üzere yönetim binasına giriyoruz. Her sabah saat 7.00’de işletmeye gelen ve bütün bu yatırımların temelinde imzası olan 70 yaşındaki Kadı Mustafa Şahbaz bizi karşılıyor.
Mustafa Bey’in yaşımız kadar hayvancılık deneyimi var. 1965’ten bu yana besicilik yapıyor. 1960’lı yıllarda 50 baş hayvanla besicilikten daha iyi para kazandıklarını söylüyor.
O zamanlar kapalı ahırda hayvanları bağlayarak beslediklerini bugünkü modern işletmelere geçişte zorlandıklarını belirten Kadı Mustafa Şahbaz, deneyimlerini şöyle anlatıyor: “ Erzurum’dan,Kars’tan hayvanları alır beslerdik. Ahırlar şehir içindeydi. Beslediğimiz hayvanları vagonlara yükleyip İstanbul’a indirirdik. Buradan haftada 50 vagon mal giderdi İstanbul’a. Yollarda 3-4 günümüz geçerdi. Zeytinburnu’ndaki Et ve Balık Kurumu’nda hayvanları kestirir paramızı alır dönerdik. Kilosunu 2.5 liradan satardık. Çok zahmetli bir işti. Fakat iyi para kazanıyorduk. Bugün şehir dışında çok modern bir çiftliğimiz var. Binlerce hayvanımız var. Fakat bu işten para kazanamıyoruz.Yeme para yetiştiremiyoruz. Bu işi 1973’te bırakmıştım. Fakat, sonra yine dayanamadım besiciliğe girdim. Çocuklarımın bir kabahati yok. Onları ben bu işe soktum. Ben yaktım. Bugün para kazanmak, besicilik yapmak çok zor. Oğlum Mehmet Avustralya’ya gitti hayvan bakıyor. Belki de bu işten çıkıp süt işine gireriz. Fakat hayvancılık genel olarak sıkıntılı.”
Çiftlikten doğruca Adana Tarım Fuarı’na gidiyoruz. Fuar, Çukurova, Mersin,Antakya ve yöresindeki tarımsal potansiyeli yansıtıyor. Katılan firmaların çok büyük bölümü yerel firmalar. TÜYAP Genel Müdürü İlhan Ersözlü ve Yardımcısı Bülent Yamaç, Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, Adana Ticaret Borsası Başkanı Muammer Çalışkan ve konuştuğumuz diğer yerel yöneticiler fuarın hızla büyüdüğünü ve gelecek yıl daha geniş alanda yapılacağını söylüyor.
Ülke genelinde olduğu gibi Adana ve çevresinde de tarım topraklarının amaç dışı kullanımı yaygın. Fuar büyürken bu tehlikeye de dikkat etmek gerekir. Çünkü tarım toprakları kaybedilirse ve üretici yaptığı tarımsal faaliyetten para kazanamazsa fuarların bir anlamı kalmaz. Fuarlar üretimle ve teknoloji ile anlam kazanır.
*****
Fevzi Topal’ı yitirdik..
Hayvancılık sektörünün emektarlarından, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Eski Müsteşar Yardımcısı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Hayvancılık Meclisi Başkanı, Türkiye Süt,Et Gıda Sayaicileri ve Üreticileri(SETBİR) Başkan Yardımcısı, Saray Tarım ve Hayvancılık A.Ş. Genel Müdürü Fevzi Topal 6 Kasım’da yaşama veda etti. Saray Halı’nın Kayseri Develi’deki tesisini birlikte gezdiğimizde hayvancılığın önemini uzun uzun anlatmıştı. Hayvancılık politikasının tarımın özünü oluşturduğunu burada yapılacak hatanın bitkisel üretimi de etkileyeceğini dile getirmişti. Saray Halı İşletmesi bir okul,Fevzi Bey ise oranın öğretmeniydi. Bilgilerini herkesle paylaşır, hayvancılığın doğru biçimde yapılması için çabalardı. Ailesine, dostlarına, Saray Halı İşletmesi çalışanlarına ve hayvancılık sektörüne başsağlığı dileriz. Toprağı bol olsun.
******
Sütaş’ın yeni fabrikasıHükümetin verdiği sıfır faizli kredi ile çok sayıda girişimci süt hayvancılığına yatırım yapıyor. Mevcut çiğ süt üretimini tüketmekte zorlanan Türkiye’nin, yeni yatırımlarla üretilecek sütü nasıl değerlendirileceği meçhul.Süt tüketimini artıracak önlemlerin alınması şart. Sütaş’ın Aksaray’da hizmete açtığı Orta Anadolu Sütçülük Projesi Aksaray Entegre Tesisleri bu yönüyle önemli ve anlamlı bir yatırım. Sütaş ailesini kutluyoruz.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
teşekkürler emeğinize sağlık
65’te 50 hayvan 2010’da binlerce hayvandan nasıl daha fazla kazandırıyor anlayamıyorum sizi Sayın Şahbaz? Bu “ağlama” daha ne kadar sürecek? Hükümeti veya tarım politikalarını eleştiriyi, sanayicileri şikayeti anlarım ama “ağlamak” kime ne fayda sağlıyor? Bence besiciler artık “köylü” olmadıklarını evvela anlamalılar. Bir sektörün önemli bir unsuru olduğunu akılda tutarak meselelerini dile getirmeyi, buna göre bir üslup geliştirmeyi öğrenmeliler. 2008’de şiddetlenen krizden bu yana yorumların esası sadece “ağlamak”. Hükümet meseleyi idrak edemediğini, aynı anda ithalata izin verip besiciliğe de sıfır faizli krediler vererek gösterdi. Artık süt ve et besiciliği yapanların bir araya gelip masaya güçlü bir şekilde oturmaktan başka hiçbir çıkar yolu kalmamıştır. Bunca ağlamaya rağmen birlik olma yoluna hakkıyla tevessül edilmemesini hala anlayamıyorum…!
Mustafa Şahbaz “Yeme para yetiştiremiyoruz” diyor, aslında tüm sağmal ve besi üreticisinin derdi aynı.Bende iki arkadaşımla bu sıkıntıyı görüp daha önce sera sektöründeki 9 yıllık birikimimizi aktararak, hidroponik yetiştirme kabinleri üretmeye 6 ay önce başladık. Kaba yemde kullanılan silajın yarı maliyetine artık buğday, arpa,fiğ, tritikale,karamba dahil filiz üreten sistemler bu sektörün problemini çözecektir inancındayım.
saygılarımla,
tevfik çağlan