Et ve Balık Kurumu teröre çözüm olur mu?

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Et ve Balık Kurumu teröre çözüm olur mu?

20 Temmuz 2010

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Tem 20, 2010

Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu görüşmesinde Doğu ve Güneydoğu’nun ekonomik durumu, yapılan ve yapılmayan yatırımlar gündeme geldi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun; “eğer özel sektör yatırım yapmıyorsa, devlet bu bölgede üretim yapacak yatırımlar yapmalı, fabrikalar kurmalı. Et ve Balık Kurumu bölge hayvancılığını geliştirecek yapıya kavuşturulmalı” şeklinde özetlenecek önemli önerileri oldu.
Başbakan Erdoğan, bu görüşmeden bir gün sonra bu önerilere kendi penceresinden yanıt verdi. Et ve Balık Kurumu ile ilgili bazı bilgiler verdi.
Daha çok hayvan ithalatı ile gündemde olan Et ve Balık Kurumu bir anda terörle mücadelede önemli bir “silah” olabilir mi konumuna geldi.
Et ve Balık Kurumu teröre çözüm olur mu? sorusu sorulmaya başlandı.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi için hayvancılık gerçekten çok büyük bir potansiyel. Et ve Balık Kurumu’nun en etkili olduğu 1970’li yıllarda Türkiye, canlı hayvan ve et ürünleri ihraç ediyordu. Sadece Van’da canlı hayvan ihracatı yapan 35 firma vardı. Bugün ihracat yapılamadığı gibi, Et ve Balık Kurumu haftada bir ithalat ihalesi yapıyor.
Ülke hayvancılığı, Et ve Balık Kurumu bu noktaya nasıl geldi?
Et ve Balık Kurumu, 1952’de kuruldu. O yıllarda özel sektör yok. Sermaye birikimi yok. Sanayi ve ticaret yeterince gelişmemiş. Yetişmiş eleman bulmak bile sorun. Kemal Kılıçdaroğlu’nun çizdiği tablonun bir benzeri hakim. Özel sektörün yatırım yapmadığı, yapamadığı bir dönemde Et ve Balık Kurumu kuruldu. Daha sonra, Süt Endüstrisi Kurumu ve Yem Sanayi’de yine devlet tarafından kuruldu. Bu üç temel kurumun ülke hayvancılığının gelişmesinde çok büyük rolü oldu.
Özelleştirme furyası dünyadakinin tersine Türkiye’de tarımsal kuruluşlarla başlayınca, Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu ve Yem Sanayi özelleştirildi. Hayvancılık çöktü.
Et ve Balık Kurumu’ndaki süreç, 1992’de kurumun özelleştirme kapsamına alınması ile başladı. Bu kapsamda 1995 ’te başlayan özelleştirmelerle kuruma bağlı 37 işletmeden 18’i satıldı. İşletmelerden 5’i bedelsiz olarak kamu kurumlarına devredilirken 3 işletme kapatıldı. İlk özelleştirilenler arasında Şanlıurfa, Kars, Tatvan, Malatya, Erzincan gibi Doğu ve Güneydoğu’da hayvancılığın yaygın yapıldığı illerdeki işletmeler vardı. Kızıltepe ve Yüksekova işletmeleri Jandarma Genel Komutanlığı’na devredildi.
Özelleştirme furyası daha sonra da devam etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “biz iktidara geldikten sonra Et ve Balık Kurumu’nu özelleştirme kapsamı dışına çıkardık” sözü doğruyu yansıtmıyor. AKP Hükümeti döneminde özelleştirme devam etti. 2004 yılında Manisa, Konya, Kayseri, Zeytinburnu Et Kombinası, Haydarpaşa Et Sanayi İşletmesi, Samsun Soğuk Hava İşletmesi olmak üzere 6 işletme elden çıkarıldı. 2005’te ise Bakanlar Kurulu kararı ile Et ve Balık Kurumu özelleştirme kapsamı dışına çıkarıldı. Kapsam dışına çıkarıldığında kurumun sadece 8 işletmesi kalmıştı. Bugünde 8 işletmesi var.
Et ve Balık Kurumu’nun sektördeki payı 1955’te yüzde 8.4 oranındayken 1975’te en yüksek oran olan yüzde 35’e çıktı. 1980’de sektördeki pazar payı yüzde 31.5 civarındaydı. Daha sonraki yıllarda “devlet kasaplık yapmaz” denilerek yatırım yapılmadı. İşletmeler rekabet gücünü yitirdi ve zarar etmeye başladı. Zararı gerekçe gösterilerek özelleştirildi. Et ve Balık Kurumu’nun bugün piyasadaki payı yüzde 2’civarında.
Kurumun kapasite kullanım oranı da çok düşük. 2002’de kapasite kullanım oranı yüzde 21 olan Et ve Balık Kurumu, 2008’de yüzde 7’ye kadar düştü. 2009’da Milli Savunma Bakanlığı ihalelerinin alınması ile yeniden yükseldi ve yüzde 18’e çıktı. Küçükbaş hayvan kesiminden tamamen uzaklaştı.
Et ve Balık Kurumu verilerine göre, 2009’da kurumun ürettiği kırmızı et 14 bin 850 ton. Üretimi çok yetersiz, ama çok büyük ithalat ihaleleri yapıyor. Daha 15 Temmuz’da 50 bin tonluk canlı sığır ihalesi yaptı.
Et ve Balık Kurumu, bugün hayvan ithalat ofisi gibi çalışıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği gibi, hükümet hayvan ithalatı yerine özellikle Doğu ve Güneydoğu’da Et ve Balık Kurumu’nun desteği ile yatırımlar yapar ve hayvancılığı yeniden canlandırırsa ithalata gerek kalmaz.
Elbette, Et ve Balık Kurumu tek başına terör sorununun ekonomik boyutunu çözemez. Fakat önemli bir altyapı oluşturabilir. İstihdam yaratabilir. Hayvancılığı canlandırabilir. Ayrıca, bölgede yıllardır bitirilemeyen yatırımlar var. Van Ticaret Borsası’nın VOTAŞ- Van Organize Tarım İşletmeleri Projesi, ülkeye örnek olacak önemli bir hayvancılık yatırımı. Bu yatırım desteklenerek bir an önce üretime başlaması sağlanırsa bölgeye ve hayvancılığa önemli katkısı olur.
Fakat, Et ve Balık Kurumu veya özel sektör yatırımlarının başarılı olması için öncelikle yem sorununun çözülmesi gerekiyor. Bugünkü yem maliyetleri ile hayvancılığın yapılması her geçen gün güçleşiyor. Bizden hatırlatması.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. Ali Şükrü Tunçel 20 Temmuz 2010 - 03:35 - Yanıtla

    Bolca-yalan anlamına gelen poli-tika’ya akp iktidarı farklı bir ivme kazandırdı. Et ve Balık kurumunda 8 işletme kalıncaya kadar özelleştirme adı altında işletmeleri birilerine hibe edeceksin, sonra da biz özelleştirmeyi durdurduk diyeceksin. Bu söze kargalar bile güler. Bir zamanlar canlı hayvan ve et ürünleri dışsatımcısı eden bir ülkeyi, kimler et dışalımcısı ülke haline getirdi? Gerçekten de Doğu ve Güney doğu Anadoludaki EBK işletmeleri yeniden açılarak, dışalımlarla yabancı üreticilere aktardığımız kaynağı, kendi üreticilerimize yem ve et iadesi olarak versek, yeniden dışsatımcı bir ülke haline gelebiliriz. İçerdiği %7-8 yağ oranıyla dışalımı yapılan soya ve mısır küsbesi yem girdi maliyetlerini artırdığı gibi, bu posalardan extraksiyonla alınan bitkisel yağlar da yağ bitkileri tarımımızı baltalamaktadır. Pancar, Ayçiçeği ve buğday tarımı aynı zamanda hayvancılığımızın da temelini oluştururken ortada ne fiyat paritesi kaldı ne de üretim desteği. Avrupalı, pancar tarımını sadece şeker için değil, pancar posasının hayvancılığa olan yem desteğindeki önemini de bilerek destekliyor. Yağ bitkileri tarımı desteklendiği takdirde bu bitkilerin posası, aynı zamanda yem girdi maliyetlerini de etkiliyor. Hayvancılıktaki desteklerin artırılması, terörü bitiremese de terörün beslenmekte olduğu yoksulluğu geriletir. Ergenekon teraneleriyle ordumuzu yıpratmaya çalışan iktidar, önce aynaya bakıp, kendi gözündeki çapağı görsün. Doğu ve güney doğuda ekilmeyen tarlalara doğrudan gelir desteği vererek insanları tembelleştireceklerine üretimi destekleyerek bölge halkının gelir düzeyini yükseltsinler

  2. kadın üretici 20 Temmuz 2010 - 15:04 - Yanıtla

    şah ve mat….

    yaşananların sebeplerini öğrenmek isteyenler mutlaka cuma akşamı NTV de yayınlanacak Food Inc.belgeselini izlesinler!

  3. feyhun gülter 21 Temmuz 2010 - 01:40 - Yanıtla

    demokratikleşmeyi 80 li yıllarda becerebilseydik bölgede yapılacak ekonomik iyileştirmeler terörü marjinalleştirirdi.türkiye ab ye girerse terör anca o zaman biter.bizim ege de yicem aşını vuracam başını derler.ne yaparsan yap bölge halkı bunu yapacaktır

Hayvancılık: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler