Hayvancılık ölüyor, ithal et yiyeceğiz

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Hayvancılık ölüyor, ithal et yiyeceğiz

07 Temmuz 2010

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Tem 7, 2010

Usta Yazar Güngör Uras, hayvancılık konusunda yazdığımız yazıları kaynak göstererek hayvan ithalatını Milliyet Gazetesi’ne yazdı. Güngör Uras’ın yazısı şöyle:
Hayvancılık ölüyor, ithal et yiyeceğiz
Güngör Uras/ Milliyet
Eskiden bir malda kıtlık olduğunda, “Spekülatörler depolarda mal saklıyor. Asacaksın 3 spekülatörü Taksim’de darağacına… Bak depolardaki mallar piyasaya nasıl çıkıyor” denilirdi.
Gününüzde et fiyatları artınca benzer bir yaklaşım ortaya çıktı. “Açacaksın ithalatı… Ülkeye ucuz et girdiğinde, göreceksiniz fiyatlar nasıl düşecek” denilerek ithalat başlatıldı. İthalat başladı. Fiyatlar düşmedi. Şimdi de hükümet “sıfır gümrük” ile 100 bin ton hayvan ithalatına yeşil ışık yaktı.
TZOB’nin et raporuna göre Türkiye’de sığır ve dana eti tüketimi yılda 320 bin tondur. Bunun için 1.6 milyon sığır ve dana kesilir. Demek ki yıllık tüketimin üçte biri büyüklüğünde ithalat gerçekleştirilecek.
Bu kadar ithalat yapılırsa Türkiye’de hayvancılık ölür. Önce ette sonra sütte ithalat bağımlısı oluruz. Hayvancılarımız da ithalata dayanamaz. Eğer dövizimiz varsa, eğer yapacak başka işimiz varsa, eğer hayvancılıktan vazgeçeceksek, “Ne mutlu Türküm diyene…” İthalata devam.
Bakanlık devamlı yanlış yapıyor
Hayvancılık sektörünün ıcığını cıcığını bilen dostum Ali Ekber Yıldırım diyor ki, “Hükümet, et fiyatını bahane ederek hayvancılık sektörünü tamamen ithalata açtı. Yüksek girdi maliyetleri nedeniyle rekabet edemeyen yerli üreticiler sektörden çekilecek. Türkiye’de besicilik yara aldıktan ve üretimdeki payı azaldıktan sonra, ithalat bugünkü kadar ucuz olmayacak. O zaman son sözü ithalatçılar söyleyecek. Yerli üretim avantajını yitirecek olan Türkiye’ye istedikleri fiyatla et veya hayvan satacaklardır. İthalat şartlarını kendileri belirleyecek, güvenli olmayan etlerini Türkiye’ye pazarlayacaklardır. İthalatın çözüm olmadığı anlaşılıncaya kadar iş işten geçmiş olacak ve hayvancılık yok olacak. 1980’lerde olduğu gibi.”
Sayın okuyucularım hayvancılık yok olunca tekrar kısa sürede canlandırılamıyor. En az 30-40 yılda eski çizgisine getirilebiliyor. Ali Ekber Yıldırım kıtlığın yapılan yanlışlardan kaynaklandığını anlatıyor. Diyor ki, 2007-2008’de yaşanan kuraklığın etkisi ile pek çok üründe olduğu gibi yem hammaddelerinin de üretimi azalırken, fiyatı yükseldi.
Hükümet bu dönemde hiçbir ek önlem almadığı gibi hayvancılıkta destekleme politikasını değiştirdi. Hayvan başına ödeme sistemine geçti. Pek çok destek kaldırıldı veya miktarı düşürüldü. Süt tozu ithalatı nedeniyle çiğ süt fiyatı 80 kuruştan 40 kuruşa düştü. Üretici zararına üretimi sürdüremedi ve süt hayvanları kesime gitti.
Hayvancılık öldü mü zor dirilir
Hayvan varlığında azalma oldu. Kesilecek hayvan bulunamayınca et fiyatı artmaya başladı. 2009’un sonunda et fiyatı 15 liranın üzerine çıktı. Kasaplar, et üreticileri, besiciler “hayvan bulamıyoruz, ithalat yapılsın” diyerek lobi yaptı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 3 kez hayvan sayımı yaparak, Türkiye’de yeterli sayıda besi hayvanı olduğunu bu nedenle ithalat yapılmayacağını açıkladı. İthalatın olmayacağını duyan ve parası olan pek çok kişi piyasadan hayvan almaya başladı. Hayvan bulma sıkıntısı daha da arttı.
EBK bugüne kadar hayvan ithalatı için 4 ihale yaptı. İkisi iptal edildi. Toplam 8 bin tonluk kasaplık canlı sığır ihalesi kapsamında ilk hayvanlar ülkeye girmeye başladı. Kaç aydan beri ithalattan başka bir önlem konuşulmuyor. Amaç yetiştiricinin elindeki hayvanları kesime göndermekse, bu gerçekleşti. Fiyat düşecek korkusuyla çok sayıda yetiştirici hayvanını kestirdi. Hayvan kesimi hızlanınca karkas et fiyatı 2-3 lira düştü. Fakat tüketiciye yansımadı.
Küçük yetiştiricinin elinde hayvan kalmayınca kesilen hayvan sayısı azaldı. İthalata rağmen et fiyatı yeniden yükseliyor. Teşhis yanlış olur ise tedavi hastayı öldürür. Koskoca bakanlık hâlâ gerçeği göremiyor. İthalata yüklenerek hayvancılığı öldürüyor. Sorun üretim artışı ile çözülür. Üretim artışı insanlarımıza iş getirir, aş getirir. İthalat işsizliği, fakirliği artırır. Dövizleri bitirir.
7.7.2010 Milliyet

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. serhat özer 9 Temmuz 2010 - 03:08 - Yanıtla

    tek çözüm üreticiyi desteklemekken ne işlerle uğraşılıyor akıl sır ermiyor alt tarafı süt fiyatlarını bir standarta oturtucaklar onu yapacaklarına ithalat için uğraşıyoırlar verin süt hayvanı besleyen üreticiye destekj teşvik ne varsa enerjinizi bu insanlşar için harcayın bakın ne et fiyatı problemi ne hayvan sıkıntısı kalacak ülkede ama nerde illa birilerine paralar kazandırılacak biyerlere bir şeyler peşkeş edilecek hastalık olmuş bu işler ülkenmizde allah sonumuzu hayır etsin

  2. Mehmet Yüksel 9 Temmuz 2010 - 10:36 - Yanıtla

    Yaklaşık 15 yıldır Gümrük Birliğindeyiz. Faydası zararı çok tartışıldı ama tartışılmayan yönü % 100 Gümrük Birliğinin olmayışı yani her şey Gümrük Birliğine tabi değil!!! Neler mi, tarım ürünleri ve bunlardan üretilen yarı mamüller. Yani buğday ve un; ayçiçeği ve yağı, pancar ve şeker gibi. İster Dünya Gazetesinin günlük Dünya ve Türkiye Borsa verilerini karşılaştırın isterseniz girin internete tarım ürünleri ve yarı mamüllerin Dünya ve Türkiye fiyatlarını karşılaştırın. Aradaki fark korkunç!!! Pek çok üründe Türkiye % 100 daha pahalı bazen daha da fazla. Bu durum çözülmeden pek çok sorun karşılıksız kalır. Enbaşta da AB üyeliği. Kendimizi kandırmayalım, AB den birileri çıkıp dese ki fasıl masıl yok hemen AB ye giriyorsunuz. Türkiye AB ye giremezzzzz!!! Girerse köylü buğday, pancar, arpa, ayçiçeği, mısır, soya, fasulye, ceviz üretemez. Yani milyonlarca köylü, üretici bir anda boşa çıkar. Bu durum nasıl çözülür yada bu noktaya gelmemizin sebebi nedir diye sorulacak olursa da pek çok neden olduğu aşikardır ama bir neden var ki bence hepsinden öne çıkar; Bu, Türk Lirasının aşırı değerli olmasıdır. İhracatın her yönünde olduğu gibi burada da çok demeyeyim, aşırı etkilidir. Aslında bunun bir başka sonucu daha vardır. Maalesef Türk tarımı ve buna bağlı olarak Türk hayvancılığı koruma altında olduğu için global piyaslara kapalıdır. Kendi içinde işleyen alaturka kuralları olan bir piyasadır. Günümüzde çok etkili olan internet sayesinde bir şeyi net olarak görüyoruz ki dünyada Türk tarım ürünleri ve hayvan ürünleri piyasasını takan yoktur, esamesi de okunmamaktadır. Beğenmediğimiz Ukraynalılar ve Ruslar, bizden çoook ilerdeler. Eğer biz tarım ürünlerimizi ve hayvan ürünlerimizi geliştirmek istiyorsak öncelikle bunları da Gümrük birliğine sokabilmeliyiz. Bunun içinde pek çok konuda ciddi reformlara ihtiyaç vardır. En başta da para politikasına. eksen kaymasının daniskası burada çünkü!!!

Hayvancılık,Yazıların Yankıları: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler