Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Türkiye’de 7.5 milyon ortaklı 72 bin kooperatif var. Kooperatiflerin doğrudan yarattığı istihdam 100 bin kişinin üzerinde. Tarımda da kooperatifçilik çok yaygın. Tarım kredi, tarım satış, köy kalkınma, hayvancılık, sulama ve daha bir çok alanda kooperatifler var.
Rakamlara ve yaygınlığına bakıldığında kooperatifçiliğin ne kadar geliştiği, örgütlenmede ne denli ilerlediğimiz söylenebilir. Fakat gerçek durum böyle değil.
En azından kooperatiflerin büyük bölümü sorunlarına karşı yeterince duyarlı değil.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 3 Haziran 2010’da 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nda önemli değişiklikler yapıldı. Bir çok kooperatif yöneticisinin bundan haberi bile olmadı. Haberi olanlar ise, fazla bir şey yapamadı.
Yapılan değişikliklerden birisi, yapı kooperatiflerinin Sanayi Bakanlığı’ndan alınarak Bayındırlık Bakanlığı’na bağlanması oldu.
Asıl önemli değişiklik ise, kooperatifçiliğin özünü oluşturan özerk ve demokratik yapının ortadan kaldırılarak kooperatiflerin siyasal iktidarın denetimine sokulması oldu. Öyle bir değişiklik ki, ilgili bakanlığa (siyasal iktidara) denetim adı altında kooperatif yöneticilerini yargı kararı olmadan görevden alma yetkisi bile verildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yasa değişikliğini onayladı. Resmi Gazete’de 13 Haziran’da yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Kooperatifleri siyaset kurumuna bağlayan yasa maddesi şöyle:
“İlgili bakanlık; kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliği’nin işlem ve hesaplarını ve varlıklarını müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine veya denetim için görevlendirilecek olan personele denetlettirebilir.
Kontrolörlerin seçilme ve çalışma usul ve esasları ile görev ve yetkileri tüzükle tespit olunur.
Birinci fıkradaki teşekküller, denetim sonuçlarına göre ilgili bakanlıkça verilecek talimata uymak zorundadırlar. Yapılan denetimler sonucunda, kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin, Türkiye Milli Kooperatifler Birliği’nin ve bunların iştiraklerinin yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey yöneticilerinin, hukuka açıkça aykırı eylem ve işlemlerinin tespit edilmesi durumunda, ilgili Bakanlık, kamu yararı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak gecikmesinde sakınca görülen hallerde ileride telafisi güç veya imkansız zararlara yol açılmasının engellenmesi amacıyla bu kişilerin görevlerine tedbiren son verebilir. Bu durumda ilgili Bakanlık, bir yıl içerisinde olağanüstü genel kurul toplantısının yapılması için gerekli tedbirleri alır.
Kooperatifler ve üst kuruluşlarına kredi veren kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve ilgili bakanlıklar; verilen kredilerin açılış gayesine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını, plan ve projesine uygunluğu, teknik özellikleri ve kalite açısından denetleyebilirler.”
Bu madde ile demokratik ve özerk kooperatifçiliğin yapılması mümkün değil. Konut yapı kooperatiflerinde yaşanan sorunlara devlet denetimi getiriliyor gibi sunulan bu madde, aslında kooperatif yönetimlerinin de ele geçirilmesini amaçlıyor. Siyasi iktidar her alanda olduğu gibi kooperatifçilikte de aykırı ses ve eylem istemiyor.
Yapılan yasa değişikliğinin sakıncalarını birkaç duyarlı kooperatifçi dile getirdi. Konuyu gündemde tutmaya çalıştı. O kooperatifçilerden biri olan Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Başkanı Muammer Niksarlı, yapılan değişikliğin uluslararası kooperatifçilik standartları ve ilkeleri ile bağdaşmadığını ve Uluslar arası Çalışma Örgütü (İLO)’nün 193 sayılı Hükümetlere Tavsiye Kararına da aykırı olduğunu söylüyor.
Türkiye kooperatifçiliğini uluslar arası arenada da temsil eden Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Cafer Yüksel ise, kooperatifçiliğin teknik bilgi gerektiren bir hizmet olduğunu belirterek, denetim konusunda kooperatifçilik üst kuruluş temsilcilerinin de yer alacağı bağımsız bir düzenleme ve denetleme kurumunun oluşturulmasını istiyor.
Denetim konusunun bu kadar basite alınmasını “onarılması mümkün olmayan hukuki sonuçlar doğurabilir” diye yorumlayan Cafer Yüksel’in görüşü özetle şöyle:
“Kooperatifler, ülkemizde demokrasinin en güzel ve en doğru yaşandığı demokratik örgütlerdir. İyi çalışmayan ve usulsüzlük yapan yöneticilerin ortaklar tarafında her zaman azledilmesi ve yerlerine yenilerinin seçilmesi mümkündür. Bu yetki varken ve kooperatif ortaklarına ait iken ilgili bakanlığın herhangi bir personelinin bu yetkilerle donatılması hukuki açıdan doğru değildir. Çünkü; bir kişinin suçlu olup olmadığına ancak mahkemeler karar verebilir. Suçun cezası da mahkemelerce takdir edilebilir. Bu görevden alma olduğu gibi başka bir ceza da olabilir.”
Koperatifçilerin siyasi kıskaçtan kurtulması için son bir umut var. Muhalefet partileri yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne giderse ve mahkeme bu maddeyi iptal ederse kooperatifler siyasi kıskaçtan kurtulabilir.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
Kooperatifler kendilerine çeki düzen vermelidir. Amaçlarından sapmış, üreticiye fayda üretmeyen sadece sömüren bu örgütlenme şekline devlet eliyle denetim getirilmesi olumludur. Başkan demiş ki “ortaklar başkanı isterlerse azledebilir.” Başkan bunun bir örneğini dahi veremez. Kooperatif başkanları kral gibidir. Bir geldiler mi en az 15 sene kalırlar. Bu yasa iyi oldu. İş yapmayan, çıkar peşinde koşan, üreticiden gelecek aidatın, kesintinin hesabını yapanların padişahlığı bitmelidir.
bizde kooperatiften çok birşey yok zaten. her kooperatifin bir üst birliği, o üst birliklerin bir merkez birliği diye gider. İcraat varmı? yok. Yapılarda değişmeli. Türkiye’de üretici çiğ süt fiyatları önünde ki en büyük engelde bizzat kooperatiflerden biridir. Birde tabi adam gibi yöneticiler lazım. Daha faturayı kim keser, parayı kim öder mantığını kuramayan koop başkanları ile de bir yere varılmaz.
Dünyada Kooperatifçilik kriz dönemlerinde en başarılı sosyal amaçlı ekonomik bir model olarak görülmektedir. Son global krize rağmen kooperatifler güçlerini korumuşlar ve hizmetlerine başarı ile devam etmişlerdir. Nitekim Birleşmiş Milletler (UN) ve Dünya Çalışma Teşkilatı (ILO)toplumsal kalkınmada ve gelir adaletinin sağlanmasında en önemli araç olarak kooperatifleri kabul etmiştir.
Bu çerçevede Birleşmiş Milletler 2012 yılının Dünyada Kooperatifçilik Yılı olarak kutlanmasına karar vermiştir. Böylesi bir süreç içinde kooperatifçiliğe zarar verecek kararların alınması üzücüdür. Diğer üzücü tarafı ise Sayın Cumhurbaşkanımızın kararı tarafları ile bir değerlendirme yapmadan çok kısa süre içinde onaylamasıdır.
Dün kooperatifçilik kuralları çerçevesinde mücadele eden kooperatifçiler, bugünde ayni kararlılık işle mücadele etmektedirler. Çünkü kooperatifçilik ilkeleri açıktır. Ama bu ilkeleri görmemezlikten gelen bazı kooperatifçiler ise susmayı tercih etmektedirler. Kooperatifçilik hareketi üzerindeki gölge kalkmalıdır.
Haberleşmenin bu kadar hızlandığı ve dünyanın küçüldüğü bir dönemde dünyadaki gelişmeleri görmemek mümkün değildir. Bilinçli ortak asıl çözüm sağlayan olacaktır. Birçok ülke de kooperatifçilik konusunda yasa bile bulunmamaktadır. Gerçekten çözüm isteniyorsa kooperatifçilikte üst örgütlenme desteklenmelidir. Kooperatifçilikteki parçalanmış yapı ortadan kaldırılmalıdır. Örgütlenmede talebin tabandan gelmesi için eğitim ön planda olmalıdır. Ülkemizde uzun kooperatifçilik geçmişi içinde yasal tedbirlerin ve müdahalelerin kooperatifleri ne hale getirdiği ortadadır. Geçmişi görmeden geleceği kurmamız mümkün değildir.
Kooperatifçiliğin karşılaştığı sorunları çözecek mekanizma eğitimdir ve Türk Yargısıdır. Bunun dışındaki çözümler yeni çözümsüzlükleri de beraberinde getirecektir.
aslinda koopferticilik güzel bir sey.
ama dogru dürst calisirlarsa.
hem ülke zengin olur hem vatamdas.
mesala damizlik sigir yetisticiligi birligi
ciftciler niye koopferetifler fabrika yapmiyor
avurpada 5000.000 iscimiz var tasaruflarina bu milli birlige yatirirlar
en modern koopferetif
KONYA SEKER dir
ülkemizde kooperatifçilik konusunda ortakları bilghilendirici eğitici altyapı olmadığından kooperatif örgütlenmesi fransa hollanda yunanistan gibi ülke kooperatifleri gibi bir kkoperatifçilik anlayışına mahrumuz.kooperatif yönetimi adil olmalı ve denetleme kurulu görevini bilmeli devlet denetimi olmayan kooperatif ortakları sadece yönetimin insiyatifine bırakılırsa ortaklar yarar yerine zarar görürler . hele birde kooperatif siyaset kıskacına girerse vay ortakların haline kooperatiflerin heryıl tarım bakanlığı müettişlerince tabi tutulması hem ülkemize hem ortaklara büyük yararlar sağlar kooperatifler ülke ekonomisine en büyük katkı ve kalkıma sağlayacak kuruluşlardır.
2010 temmuz ayı süt fiyatları 10 kuruş artmış diye duydum eğer doğruysa ne mutlu türküm diyene 2009 kasım dan sonra 86 kuruş olan süt 72,2 kuruşa düşürüldü oysa süt üretim maliyei 90 kuruşun üzerindedir üretim maliyetinin altında süt satan üreticinin halini siz düşünün oldu olacak et ithalatı gibi süt ithalatı da yapılsında kurtulalım inekleri kestirip ithal süt kullanalım ülkesini seven çiftçiler olarak zarar da etsek inadına üretime devam ediyoruz üreten le tüketen arasındaki fiyat farkı kimlerin cebine gidiyor *umarım gün gelir üreticinin değeri anlaşılır ve hakkı olan fiyat dengesi kurulur