Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Yeni sezona 15 gün kala, Hükümet, fındıkta radikal bir politika değişikliğine gitti. Ekonomiden sorumlu 5 bakan medyanın karşısına geçti ve 2009-2012 döneminde uygulanacak yeni fındık stratejisini açıkladı.
Yeni fındık stratejisi neler getiriyor?
1- Fındık dikim alanları 3 yıllık bir dönemde 462 bin hektardan 406 bin hektara indirilecek.
2- Fındıkta yıllardır devam eden destekleme alımları yerine alan bazlı destekleme sistemi uygulanacak.
3- Yasalarla belirlenmiş ruhsatlı alanlarda fındık üreten çiftçilere 3 yıl boyunca dekar başına 150 lira doğrudan ödeme yapılacak.
4- Ruhsatlı olmayan alanlarda fındık üreten çiftçilere fındıklarını sökmek şartı ile dekar başına 150 lira söküm desteği, 150 lira da alternatif ürün desteği olmak üzere iki yılda dekara toplam 600 lira destek verilecek.
5- Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO) veya herhangi bir kuruluş devlet adına fındık alımı yapmayacak. Devlet fındık fiyatı açıklamayacak, fiyat serbest piyasada belirlenecek.
6- TMO’nun stoğundaki 535 bin ton kabuklu fındık şimdilik piyasaya verilmeyecek.
7- Yeni fındık stratejisi çerçevesinde 3 yılda üreticiye toplam 2.8 milyar lira doğrudan ödeme yapılacak.
Üretici fındık toplamaya hazırlanırken aceleyle yapılan bu politika değişikliğinin tartışılacak çok yönü var.
2002 yılından beri iktidarda olan AKP Hükümeti’nin fındık konusunda attığı her adım fındık üreticisine ve ülkeye yarardan çok zarar verdi.
Bu politikanın son halkası olan “yeni fındık stratejisi” her şeyden önce “yeni” değildir. Uzun zamandan beri Cuneyd Zapsu ve ihracatçı arkadaşlarının sık sık gündeme getirdi “eski” bir stratejidir. Kimsenin itiraz etmeyeceği dikim alanlarının sınırlandırılması adı altında fındık sektörünün tamamen serbest piyasaya, vahşi kapitalizme teslim edilmesidir. Nitekim iki gün öncesinden gazetelere verilen ilanlar, bu stratejinin nerelerde ve kimler tarafından hazırlandığını açıkça gösteriyor.
Stratejinin açıklanmasından hemen sonra televizyon kanallarına çıkan Fındık Tanıtım Grubu yöneticileri “Bu stratejiyi biz daha önce açıklamıştık” dediler.
Üretici kuruluşu FİSKOBİRLİK’ in Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Bayraktar, bu strateji için kendilerinden görüş dahi alınmadığını söyledi.
Tarımla ilgili bir çok konuda bırakın görüşünün alınması, adı bile gündeme gelmeyen ziraat odalarının da bu strateji hazırlanırken derin bir uykuda olduğu anlaşılıyor.
Sektördeki hemen her kesimin görüş birliği içinde olduğu fındık dikim alanlarının sınırlandırılması konusunda bile ciddi eksiklikler var. Açıklanan stratejiye göre sınırlandırma yapılırsa üretimin az olduğu yıllarda Türkiye fındık ithal etmek zorunda kalacak.
Çünkü, strateji, fındık üretiminin 800 bin ton gibi rekor seviyeye ulaştığı 2008’e göre kurgulanmış. Oysa, Türkiye’nin kabuklu fındık üretimi yıllık ortalama 600-650 bin tondur. 2004’te yaşanan don felaketi ile 350 bin tona kadar düştüğü yıllar var. Dolayısıyla dikim alanlarının sınırlandırılması, ortalama üretim verilerine göre yapılması gerekirdi.
Üretici, ihracatçı ve Tarım Bakanlığı temsilcisinin de yer aldığı Ulusal Fındık Konseyi rekolte tespit heyeti 2009 ürünü için 410 bin tonluk bir tahmin yaptı. Bu rekoltenin neden açıklanmadığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. Çünkü bu rekolteye göre bu strateji açıklanamazdı. Tarım Bakanlığı’nın bu yıla ilişkin tahmini 500 bin ton. Şişirilmiş bu rekolte bile,yıllık ortalama 200 – 225 bin ton iç fındık ihraç eden Türkiye’nin ancak ihracatına yeter. Yıllık ortalama 100 bin ton kabuklu fındığın da iç piyasada tüketildiği dikkate alınırsa, bu strateji hedefine ulaşırsa, dikim alanlarının sınırlandırılması ile Türkiye, fındık üretiminde ve ticaretindeki liderliğini kaybedeceği gibi, fındık ithal etmek zorunda kalacak.
Açıklanan strateji 176 bin hektar alandaki fındığın sökülmesini öngörüyor. Bu hedefe ulaşmak ta pek kolay değil. Daha önce Dünya Bankası alternatif ürün projesi kapsamında fındığını sökecek çiftçilere dekara 200 dolar ödemeyi taahhüt etti. Fakat, fındığını söken olmadı. Stratejide fındığını sökmeyen çiftçiye nasıl bir yaptırım uygulanacağı belli değil. Kaldı ki, stratejiyi hükümete dikte eden ihracatçılar da fındık sökümünün kolay olmayacağını itiraf ediyor.
Stratejinin özü fındığın serbest piyasaya, vahşi kapitalizme terk edilmesine dayanıyor. Fındıkta piyasayı düzenleyen, üreticiyi koruyan hiç bir mekanizma bırakılmadı. TMO ve FİSKOBİRLİK devre dışı kaldı. Fındık üreticisi ihracatçı veya tüccarın fiyatını kabul etmek zorunda. Başka bir seçeneği yok. Bu yıl en iyimser tahminle kabuklu fındığın kilosu üreticiden 1.5 – 2 liradan satın alınacak. Hükümetin vereceği alan bazlı destek kilograma ortalama 1 lira yansıyacak. Fakat, üretici bu desteği en erken 2010 yılının Mart-Nisan aylarında alabilecek.
TMO’nun depolarındaki 535 bin ton fındığın tamamı söylendiği gibi yağ yapılmayacak. 2005 ve 2006 ürünü fındıklar yağ yapılacak, 2007 ve 2008 ürünü fındık ise, ihracatçıların baskısı ile stokta bekletilecek. Stokta bekletilen fındık hem fiyatların düşük oluşması için bir baskı unsuru olacak, hem de ihracatçılar ihtiyaç duyduğunda ucuza alıp ihraç edecek.
Özetle, yeni fındık stratejisi, Türkiye’yi en güçlü olduğu ürün olan fındıkta güçsüz hale getiriyor.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
tebrikler verdiğiniz bilgiler için teşekkürler.
Sevgli Dostum
Fındıkta Yeni Strateji başlıklı yazınızı okudum.
Büyük kısmına katıldığımı belirtmek isterim. Ancak, 1964’den beri dünyada o kadar çok şey değiştik .. Sınırlar bile.. Ekonomideki gelişmeler ve uygulamaları zaten biliyorsunuz.,.
Ama, ne olursa olsun 45 yıldır Türkiye’nin fındıktaki destekleme yöntemi hiç değişmedi. Bunun doğru olduğunu söyleyebilmek zordur.
Bir yerden başlanmalı idi.. İnanın beterin beteri bile olsa, bir neşter vurulduğu için ben şahsen müspet bakıyorum. Yoksa “böyle gelmiş, böyle gidecek” olacaktı.
Bir karar alınmıştır. Ama inan 2008 yılındaki kadar üretici mağdur olmayacaktır. Çünkü, 2008 TMO eliyle üretici mağduriyetinin zirveye çıktığı, TMO tüccarları dediğimiz vurgun kesiminde yaklaşık 600 trilyon lirayı haksız kazanç ile cebine indirndiği bir yıldır.
Evet birkarar alınmıştır. Burada üreticinin de mağduriyetinin önlenmesi için yapmamız gerekenler vardır. Kısa, uzun ve orta vadede..
Özellikle de kısa vadede, birkonuda sizin f1ikirve görüşlerinizle üreticinin desteğe ihtiyacı vardır. Bu da üreticiye ödenecek 150 liralık destek priminin Ocak 2010’a bırakılmadan Eylül 2009 dan itibaren mutlaka ödenmesi lazımdır. çünkü Eylül ayında hem bayram vardır, hem de okullar açılmaktadır.
Üretici 150 lira gibi düşük birpirimi alması bile fınıdğını pazara indirmede gecikme yapacak, böylelikle de fiyatlar yükselebilecektir.
Bu da özellikle alivre satış yöntemine tenezzül eden birilerinin heveslerini kursaklarında bırakacaktır.
Göjrüşmek dileğiyle, selam ve sevgiler sunuyorum.
Murat Taşkın Trabzon
Tarımda HAVZA SİSTEMİNE geçişte ORDU GİRESUN ve TRABZON beraber değerlendirilmeli 6 temmuzda bir yazuya yaptığım yorumu okuyorum FINDIKTA da EZBER BOZULMALI belki…Hele hele bu Fındığın Kitabı temmuzda okunmaya başlayınca bu ezberler kolayca bozulamıyor.FKB AKPye yakın olalım diye Kocaelinden BAŞKAN seçti Ordu Giresun varken.Gene sözü dinlenilmedi…Dinlenilmez de…
Köylerimizin bu ara hızlıca KADASTRO ÇALIŞMASI tamamlanıyor.Orman Genel Müdürlüğü ellerine aldıkları sanırım 195o lerin hava fotoğraflarına bakıp ellerimizden bahçeleri alıyorlar.Aynı ERK aynı fotoğraflara baksada 1984 sonra dikilen Bahçeleri hele hele TABAN ARAZİYE dikilern bahçeleri CEBREN SÖKTÜRSE ya …Bunun Adınada 3B yasası desek.
3 senelik politikayla 35 milyar peşkeş sonra olmadı yeni projeler …
EL ELDE BAŞ BAŞTA
SERSERİMİN SERTÇAVEMİN
Beytullah SEFEROĞLU yorumladı.6 Temmuz 2009 günü saat 23:57 2010 yılında yürürlüğe konulacak 16 ürün içinde çok yıllık olarak sadece yağlık zeytini görüyoruz.Havza ve ürün bazlı tarımsal destekleme modeli en akıllıca belki ama ilk sancılar doğurmaya başlayan FINDIK üzerinde yıllardır çalışmalar varken bu destekleme sisteminde FINDIK ilk 16 ürün arasına konulmamış olması şüphe uyandırıcı…
ORDU GİRESUN TRABZON ilerinin demir girmez arazılerini kapsayan havzada Fındık tarımı olmazsa olmazlardan.
İster FKB ister TMO ile bu illerde üretilen fındığı taban fiyat göstererek al veya bu illerdeki fındık ekili arazilere doğrudan destekleme ver.Terme ,Bafra,Çarşamba Sakarya Düzce düzlüklerinde de 1982den beri Fındık Dikim YASAĞINI çiğneyen arazi sahipleri de ister kındık toplayıp yesinler ister söküp 2. ürünün hesabını yapsınlar.TABAN ARAZİDE FINDIK BAHÇESİ KURMAK ÜLKEYE İHANET HATTA KANUA KARŞI GELEREK TARIMDA TERÖÖÖRDÜR
Sayın AEY,
tarım ve fındıkla ilgili yazılarınızı takdirle izliyorum,anladığım kadarıyla inceleyerek ve araştırarak gerçekten doğru önerilerde bulunuyorsunuz.Sadece Fındık değil diğer ürünlerde de sorunlar var elbette ama şu an Fındığın karşı karşıya kaldığı durum içler acısı.Bunları bende sırasıyla belirtmek isterim,
1.Fiskobirlik dünyanın sayılı birliklerinden biridir.Bugüne kadar son bir kaç yıl hariç tutulduğunda fındık alımlarında söz sahibi olmuştur.Bu kuruluşun hataları yokmudur,elbetteki vardır,ama hatalı olanı işler bir kuruluş haline getirmek zormudur.Gelişmiş ülkelerde FKB gibi birçok üretici birliği vardır ve iyi yönetilmişlerdir ama bizde diğer birlikler gibi FKByide siyasiler maalesef bu duruma getirmişlerdir.Bunda üreticinin suçu yoktur.
2.Şu anki destekleme miktarları yetersizdir,özellikle %6 dan az ve 750 m den yukarı arazilerde alternatif ürünlere geçişteki zorluklar üreticinin belini bükecektir.
3.Yapılan destekler FKB ye yapılsa,FKB yeniden yasa oluşturularak yapılandırılsa üretici bir kaç tüccarın eline yem olmaktan kurtulabilirdi.
4.Taban arazilerden fındık sökümü doğrudur,ama yerine gelecek ürünlerede sürekli destek ile üretici mağdur edilmemelidir.
5.20 yada 30 yıllık bahçelerin sökümü kolay iş değildir,bunun maddi ve manevi yönleri unutulmamalıdır.
6.Serbest piyasa fiyatları özellikle 3 yada 4 yıl çok düşecektir.Bu fiyatlardan Karadenize toplama için gelen yaklaşık 300 binden fazla güneydoğulu çalışan direkt olarak diğer çalışanlarla birlikte etkilenecektir.Bu karadenizdeki bir ürünün sadece güneydoğulu çalışanı değil tüm Türkiye yi etkiliyecektir.
7.Her yıl özellikle üreticinin Eylül,Ekim,Kasım aylarındaki acil ihtiyaçlarına bağlı olarak aşırı miktarda pazara inen fındık ,fiyatları çok daha fazla aşağıya çekecek,bu tüccar için fırsat , küçük üretici için yıkım olacak ,güçlü olan yine korunmuş olacaktır.
8.Geçiş sürecinin alt yapısı oluşturulmamıştır.%6 dan daha az eğimli araziler,750m den yüksek kesimler ve 2b arazileri ile ilgili çok büyük anlaşmazlıklar hukuki yönden hem vatandaşı hemde devleti zorlayacaktır.
9.2004 yılı unutulmamalıdır,o yılki don afeti nedeniyle bir tek dünyada Batı Karadenizde fındık olmuş,ve ilk defa o yıl fındık değerinde bir fiyatla ihraç edilmiş ve 2 milyar dolara yakın fındık geliri elde edilmiştir.Bundan sonra daha fazla fındık satılarak daha az ihraç geliri elde edilecektir.Tabii afet olan don etkisini devlet ondan sonraki yıllarda bir ders olarak gösterebilirdi fındıkçıyı detekleyerek ama gösteremedi.
10.Devlet her zaman üreticiyi ama öyle ama böyle hissedilebilir bir şekilde desteklemelidir.Tarımsal kesim Türkiyenin sosyal bir denge unsurudur ve avantajıdır.Çünki tarımsal kesimin sosyal açıdan devlete maliyeti düşüktür.Karadenizde bu düzenlemeden sonra şehirlere yeni göçler olacaktır, bu aynı zaman da güney doğulu vatandaşlarımızı ve mevsimlik işçileri yakından etkiliyecek , işsiz vatandaşların göç nedeniyle devlete olan maliyetleri 3 yada 4 sene sonra kat be kat arttığı ortaya çıkacaktır.
11.Amerika her yıl üretim fazlası olan 100 ve 150 ton cıvarındaki bademi desteklemekte ve Amerikan çiftçisi en ucuz mazotu kullanmaktadır.Badem üreticisi ,tüccarı ve sanayicisi orada önünü görmekte, bizde ise ne tarım bakanlığı,ne tüccar ne de üretici önünü görememektedir.Hatta bunun yanında bundan sonra şehirlerdeki ve ilçelerdeki birçok tüccar çok küçük komisyonlarla bir kaç büyük tüccara yem olacak ve büyük tüccarlar tarafından tam anlamıyla sömürülecektir.Aslında yeni uygulama ile küçük tüccarların hepsinin işi bitecektir.
12.Sayın AEY yazacak çok şey var ama şimdilik fındık konusunda ifade etmek istediklerim bunlar, inşallah yanılırız bu düzenleme fındık konusunda bizim görmediğimiz,ummadığımız şekilde iyi sonuçlar verir,her şeye rağmen fındığını üretmek zorunda kalan üretici kardeşlerimize kolay gelsin,
Sonuç olarak satılmayan mal yoktur , satılamayan mal vardır , Türkiye dünyaya 1milyon ton fındığı her zaman yedirmenin yollarını bulmak durumundadır,
saygılarımla,
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Toprak Bölümü
Öğretim Görevlisi