Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Antakya, Adana ve Edirne’den sonra, bu kez Akhisar’dayız. Birkaç yıl öncesine kadar Akhisar, tütünle özdeşleşmiş bir ilçeydi.
2000’li yılların başına kadar tütün piyasası Akhisar’da açılır, baş fiyat burada açıklanırdı. Tütüne yüksek fiyat verilecekse (genellikle seçim yıllarında öyle olurdu) TEKEL’ den sorumlu bakan mutlaka Akhisar’a gelir ve fiyatı orada açıklardı. Fiyattan memnun olan çiftçiler şapkayı havaya atar, davul zurna eşliğinde oynardı. Fiyat düşük açıklanacaksa bakan Akhisar’a uğramaz, fiyatı Ankara’dan veya İzmir’den açıklar, çiftçiler tepkilerini yol keserek, eylem yaparak gösterirdi. Tütün piyasasındaki gelişmeleri izlemek bir çok gazeteci gibi bizim için de rutin bir işti.
Tütün üretenler hiçbir dönem yaptıkları işten memnun olmadı. Tütün hem çok zahmetli hem de getirisi az olan bir üründü. Bu nedenle hep bir arayış vardı. Akhisar’da 1990’lı yılların başında tütüne alternatif ürün olarak zeytin gündeme geldi. 2002 yılında Tütün Yasası’nın çıkması ve üretime sınırlama getirilmesi zeytin dikimini hızlandırdı.
Dünya Bankası destekli alternatif ürün projesi kapsamında tütünden vazgeçen ve başka ürünler eken çiftçilere destek verilmesi öngörülüyordu. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bu destekten yararlanan çiftçiler oldu. Akhisar’da ise devlet destek verdiği için değil, çiftçiler isteyerek ve daha iyi gelir elde etmek için tütün tarlalarının olduğu yerlere çok hızlı bir şekilde zeytin dikti. Alkışlanacak büyük bir başarıya imza attılar.
Bugün Akhisar’da 10 milyondan fazla zeytin ağacı var. Yıllık zeytin üretimi 100 bin tonun üzerinde. Yaklaşık 15 bin aile geçimini bu üründen sağlıyor. İlçede, Gemlik, Domat, Uslu ve Ayvalık çeşidi zeytin üretiliyor.
Türkiye’de sofralık siyah zeytinin yüzde 35’i, sofralık yeşil zeytinin ise yüzde 70- 75’i Akhisar’da üretiliyor.
Zeytin üretimindeki gelişmeye paralel olarak, zeytin işleme tesislerinde de büyük bir atılım oldu. 1990’ların başında iki üç tane zeytin işleme tesisi vardı. Üretilen zeytinin büyük bölümü ilkel şartlarda ve evlerde işlenirdi. Bu gün irili ufaklı 250’yi aşkın zeytin işleme tesisi var. İhracat için büyük önem taşıyan pastörize zeytin işleme konusunda da Akhisar öncü oldu.
Geçen Cuma, DÜNYA Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt ile birlikte Akhisar Aktif İş Adamları Derneği’nin düzenlediği toplantıya katıldık. Toplantıda ağırlıklı olarak Akhisar zeytinciliği konuşuldu. Akhisar Ticaret Borsası Başkanı ve zeytin sektörünün duayeni Emin Demirci, Türkiye’nin en büyük zeytin ihracatçısı Mustafa Gökalp, Ziraat Odası Başkanı Naci Özkara, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Ali Erdayıoğlu’nun yanı sıra İsa Aydar, Bülent Birel, Kazım Kılıç, Fettah Gürmen, Mustafa Alhat, Mehmet Üz, Nuri Akça, Kefayettin Öz görüşlerini bizimle paylaştı.
Konuşmalarda öne çıkan konuları birkaç maddede özetleyelim:
1- Zeytin üretimindeki artış doğrultusunda çok sayıda işleme tesisi kurulduğu için bir çoğu düşük kapasite ile çalışıyor. Küçük işletme yapısı üretim maliyetini yükseltiyor.
2- Çok sayıda satıcı olunca, zeytin alıcıları özellikle ihracat yapan firmaları birbirine kırdırarak fiyat düşürüyor.
3- Sofralık zeytinde üretim ve işlemede büyük başarılara imza atan Akhisar, pazarlama ve tanıtımda sorun yaşıyor. Marka olmayı henüz başarmış değil.
4- Özellikle ihracatçılar yılın 12 ayı aynı kalite ve standartta ürün bulamadığı için pazarlarda kalıcı olamıyor. Pazarlarda süreklilik sağlanamıyor.
5- Zeytinyağına az da olsa destekleme primi ödenirken, ürettiği zeytinin yüzde 90’nını sofralık olarak değerlendiren Akhisar’daki üreticiler bu destekten yararlanamıyor.
Akhisar’da kurulması çalışmaları süren Zeytin ve Zeytinyağı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi konusunda bir görüş birliği yok.
Emin Demirci, 10 milyon zeytin ağacı varlığı olan bir üretim bölgesinde bütün işleme tesislerini bir yere toplamanın maliyetleri yükselteceğini bu nedenle organize bölgeden çok işletmelerin birleştirilmesinden yana olduğunu söylüyor.
Mustafa Gökalp ise, zeytin üreticisi hiçbir ülkede zeytin ve zeytinyağı organize sanayi bölgesi olmadığına dikkat çekiyor.
Bazı sorunlara rağmen Akhisar’da zeytincilik gelişiyor. Akılcı politikalarla ve iyi bir planlama ile Akhisar’dan birkaç marka çıkması, zeytincilikten daha yüksek katma değer elde edilmesi mümkün.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
Tütün Yasası çıkarılmadan önce sizin deyiminizle Akhisar’ın adı tütünle anılırken kentin ne kadar canlı olduğunu görmüşmüydünüz? Akhisarlıların tütün üretiminden hiç bir zaman memnun olmadığı sonucuna nasıl vardğınızı anlayamıyorum. Bu konuda isterseniz bir de üreticilerle ve esnafla konuşun.
Türkiye’nin ürün deseninin IMF, Dünya Bankası kaynaklı tarım politikalarıyla nasıl değiştirildiğini örnekleriyle bizzat sizin yazılarınızdan okuyoruz. Yaşanan bu değişimin üreticiler açısından ne kadar acılı ve sancılı olduğunu siz de biliyorsunuz.
Örneğin, Akhisar’ın önemli bir domates üretim merkezi olma yolunda olduğunu söylerken yok olan pamuk üretimini kötüleyecekmiyiz. Sözleşmeli üreticilikle yapılan domates üretiminde, üreticilerin yoğun sömürü altında bırakılışlarını görmeyecekmiyiz.
Akhisar’da tütün üretiminin yok oluşunun üreticiler ve kent üzerindeki tahribatını tekrar incelemenizi bekliyorum. Selamlar ve başarılar….
Sayın Yıldırım
Akhisar’da zeytincilik konulu yazınızı okudum. Üreticilerin sorunlarının yine pazarlama ve organizasyonda olduğu
görülmektedir. Pazarda hakimiyeti sağlanmak için üretcilerin birleşmesi lazım.Ayrıca işleme tesisi kurarlarsa
ürün farklılaştırması yolu gelirlerini artırabilirler.(Marmarabirliğin deneyimlerinden mutlaka yararlanmalılar.).
Bunları ziyaret ettiğiniz tüm üreticilere söylerseniz yararlı olacaktır.Diğer önerilerim aşağıdaki gibidir.
·Ürün çeşitliliği bulunmamaktadır. Hedef pazarların arzularına göre “ürün çeşitlendirme stratejisi” izlenmelidir.
·”Pazar geliştirme stratejisi” ne önem verilmelidir.
·Yapılan ihracatlar genelde dış pazardan gelen isteklere göre gerçekleştirilmekte olup, belirli bir pazar bölümü ya da bölümleri önceden hedef olarak seçilmemektedir. Yapılacak olan dış pazar araştırmaları sonunda, işletme kaynaklarına uygun “hedef pazar seçimi” stratejisi ya da stratejileri benimsenmelidir. Böylece belli bir ya da birden fazla pazar bölümüne odaklanma söz konusu olacağından, işletme kaynaklarının daha verimli kullanması sağlanmış olacaktır.
·Türkiye’nin bu alandaki rakiplerinin izledikleri pazarlama stratejileri hakkında bilimsel araştırmalar incelenmelidir. Rekabet analizleri yapılmalı ve elde edilen sonuçlara göre işletmeler fiyat ve dağıtım stratejileri belirlemelidir.
·Yüksek gelir gruplarının oluşturduğu pazar bölümleri hedef seçilmelidir. Böylece “yüksek fiyat” stratejisi izleme olasılığı artacaktır.
·Tutundurma faaliyetlerine önem verilmelidir. Özellikle, zeytin tarımı ile ilgili yurt dışı fuarlarına düzenli ve etkin olarak iştirak edilmelidir.
·Yurt dışı pazarlara ulaşabilmek için, yerli işletmeler ile işbirliğine/güçbirliğine gidilmelidir.
·Gerek ulusal gerekse de uluslararası pazarlarda aranan bir marka haline gelinmelidir.
Saygılarımla,
Doç.Dr.Hasan Vural
Uludağ Ün.Ziraat Fakültesi
Tarım Ekonomisi Bölümü
Sayın YILDIRIM
Bende Dünya Gazetesinde Profesyonel Gazetecilik Mesleğine başlayan bir meslektaşınız olarak başarılar dilerim.
GÜRKAN BAYAT
SAĞLIK DÜNYASI DERGİSİ EDİTÖRÜ
MANİSA