Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Geçen Perşembe Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO)’nin fındık ihracatına hazırlandığını yazdıktan sonra fındık piyasası hareketlendi.
Fındık ihracatçıları ve tüccarlarının, TMO’nun ihracat hazırlığına tepkisi sert oldu. Gazetemiz DÜNYA’nın Ordu Temsilcisi Murat Gürsoy’un haberine de yansıdığı gibi ihracatçılar, tüccarlar “biz devletle rekabet edemeyiz, fabrikaların anahtarlarını bırakalım, ihracatı devlet yapsın” diye tepkilerini dile getirdiler.
Ulusal Fındık Konseyi, TMO’ya her türlü fındık ve fındık mamulünün yurt içinde ve dışında satışını öngören 28 Şubat Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararının “TMO, stoklarındaki fındıkları sadece kabuklu ve yağlık olarak iç piyasada satış yapmak yolu ile değerlendirebilir ” olarak yeniden düzenlenmesini istedi.
Fiskobirlik yönetimi ise, 120 milyon lirayı bulan borcunu ödemek için hükümetten TMO stoklarından kendilerine en az 100 bin ton kabuklu fındık verilmesini istiyor.
Fındıktaki tabloya bakılırsa herkes kendisine göre haklı görünüyor.
TMO’nun depolarında 630 bin ton kabuklu fındık var.
Bu stok, Türkiye’nin ortalama bir yıllık üretimine eşdeğer. Türkiye’de 2009’da bir kilo fındık üretimi olmasa bile, stoktaki fındık hem ihracata hem de iç pazara yeter de artar bile.
Bu stok nasıl oluştu?
Hükümet, Fiskobirlik ile girdiği kavgadan sonra bu kurumu devre dışı bırakarak 2006’dan itibaren TMO’yu görevlendirdi. TMO yerine Devlet Malzeme Ofisi’ni de görevlendirebilirdi. Üç yıldan beri Hükümet tarafından görevlendirildiği için TMO fındık alıyor. TMO, 2006’da 4 lira, 2007’de 5.15 lira ve 2008’de ise 4 lira ile başlayan ve kademeli artışla 5 liraya ulaşan bir fiyat ile üreticiden fındık satın aldı. Deposundaki 630 bin ton fındığın kilosunu ortalama 4 liradan alsa bile bu fındık karşılığında üreticiye ödediği para 2.5 milyar lira civarında.
Depolama maliyeti, personel, sigorta vs. giderler hesaba katıldığında stoktaki fındığa harcanan para 3 milyar liradan az değil.
TMO’nun deposunda asgari 3 milyar lira değerinde fındık var. Bu fındığı paraya çeviremezse devlet hazinesine 3 milyar lira görev zararı yazılacak. Devlet hazinesine yazılan bu zarar bu ülke insanlarının vergisi ile ödenecek.
TMO, stoktaki fındığı ne yapacak?
Ya ihraç edecek, ya iç piyasada satacak, ya yağ yapıp satacak veya bedava dağıtacak.
İhraç etse, ihracatçılar, tüccarlar karşı çıkıyor.
İç piyasanın yıllık tüketimi 100 bin ton civarında. İç piyasada 630 bin ton fındığı satması mümkün değil.
Bedava dağıtsa iç piyasadaki tüccar, fındık satışı yapan çerezciler, marketler karşı çıkıyor.
Yağ yapsa, ‘dünyanın en kaliteli fındığı yağ yapılıyor, devlet zarar görüyor’ diye tepki gösteriliyor. Üstelik yaklaşık 3.5- 4 kilo fındıktan bir kilo yağ çıkıyor. Fındıktaki görev zararı katlanarak büyüyecek.
Denilebilir ki, bu kadar fındığı alırken düşünselerdi. TMO, fındığı kendi istediği için almıyor ki. Hükümet görev veriyor onlar da alıyor. Yani olay tamamen siyasi bir karar.
Siyasetin en çok konuşulduğu şu günlerde fındıktaki bu yanlışlıklar konuşuluyor mu? Hayır konuşulmuyor. O zaman Türkiye daha uzun yıllar bu görev zararlarını ödemeye, elindeki altın değerindeki fındığı heba etmeye devam edecek mi?
TMO Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Köse, fındıkta uzun vadede üretim planlamasının şart olduğunu ifade ediyor. Bu konuda Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü(TÜGEM)’nde bir çalışma yapılıyor
Fındık piyasasını en iyi izleyen, üreticinin, sanayicinin ve ihracatçının nabzını tutan fındık komisyoncusu(broker) Osman Çakmak, fındıkta geçen yıl son anda vazgeçilen prim sisteminin bu yıl uygulanacağını söylüyor.
Ordu Ticaret ve Sanayi Odası eski Başkanı Ömer Aydın’ın geçen yıldan beri ısrarla savunduğu gibi fındıkta ezberi bozma zamanı geldi de geçiyor.
Yaklaşık 5 ay sonra 2009 ürünü fındık piyasaya girecek. Rekolte ile ilgili tahminler yapılmaya başlandı. Aslında 630 bin ton stok dururken rekoltenin ne kadar olacağı o kadar da önemli değil. Önemli olan Türkiye’nin bundan sonra nasıl bir fındık politikası, nasıl bir alım politikası uygulayacağı. Siyasetin fındıkta ne kadar etkili olacağı?
*****
Dostum Balbay…
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden ağabeyim, 20 yıllık dostum Mustafa Balbay ile “darbe”, “silah” sözcüklerini yan yana düşünmek bile Balbay’a haksızlık, saygısızlıktır. Yargının en kısa zamanda gerçeği ortaya çıkaracağına inanıyor ve Balbay’ın özgürlüğüne, Yağmur’ a ve Deniz’e kavuşmasını bekliyoruz.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar