Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Fındık pazara indi. Bankalara, tefeciye borcu olan fındık üreticisi devletin ilan edeceği fiyatı beklemeden 2.5 ile 3 YTL’ ye fındık satmaya başladı. Bu fiyat, fındığın gerçek değeri değil, üreticinin düştüğü zor durumun kanıtıdır.
Üreticinin fındığını 2.5 ile 3 YTL’ ye satmasının bir başka yönü daha var. Fakat bunu yazmadan önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile FİSKOBİRLİK yöneticilerinin İstanbul buluşmasından dışarıya sızan bilgileri paylaşalım.
Başbakan Erdoğan, Afrika Zirvesi’nde konuşurken FİSKOBİRLİK yöneticileri de kendisi ile görüşebilmek için sıra bekliyorlardı. Başbakan Afrikalılara gösterdiği ilgiyi fındıkçılara göstermedi. FİSKOBİRLİK yöneticileri anlattı. Başbakan dinledi. Sonra da görüş belirtmeden “güle güle” dedi.
Yöneticiler, Başbakan’ a Giresun Kalite fındığa 5 YTL, levant kalite fındığa ise 4.8 YTL fiyat verilmesinin uygun olacağını söyledikten sonra, “fındığı TMO alsın, biz taşeronluk yapmaya razıyız”şeklinde özetlenecek görüşlerini dile getirdi.
Başbakan, günlerdir fındık konusunda görüş topluyor. Bu görüşlerle Azerbaycan’a gitti. Hafta sonu memleketi Rize’ye gidecek. Büyük olasılıkla fındık fiyatı konusunda ilk kez burada kendi görüşlerini açıklayacak. En azından fındıkçıların beklentisi bu.
Üreticinin fiyatı beklemeden fındığını 2.5 ile 3 YTL’ ye satmasına geri dönersek. Hükümet ister 5 isterse 5.5 YTL fiyat ilan etsin, eğer ödemeyi peşin yapmazsa üreticiyi tüccarın kucağına itmiş olur.
Diyelim ki fındık fiyatı geçen yıl olduğu gibi 5 YTL açıklandı. “Yüzde 30’u peşin geri kalanı sonra ödenecek” denilirse, alivreciler bayram eder. Çünkü, fındığı Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO) veya FİSKOBİRLİK’ e teslim eden üretici 1.5 YTL peşin para alacak. Geri kalan 3.5 YTL’ yi ne zaman alacağı kuşkulu. Özellikle FİSKOBİRLİK’ in son 3 yılda üreticiye borçlarını ödemedeki beceriksizliği biliniyor.
Üstelik fındık piyasası spekülasyona çok açık. Üreticinin, peşinat dışındaki parayı aylarca hatta yıllarca alamayacağı spekülatörler tarafından kullanılır. Parayı ihtiyacı olan ve beklemeye tahammülü olmayan özellikle küçük fındık üreticisi 2.5 ile 3 YTL fiyat veren alivrecilere, tüccara fındığını teslim eder.
Ayrıca, yüzde 30’u peşin ödemeli alım politikası birilerine haksız kazanç kapısı olur. Para sahibi bir takım aracılar üreticiden fındığı 2.5 – 3 YTL’ ye alıp TMO veya FİSKOBİRLİK’ e 5 YTL’ den satarak haksız kazanç elde eder. Bu nedenle Hükümetin, fındığa peşin ödeyebileceği bir fiyat açıklaması şart. Hem de hiç zaman yitirmeden. Çünkü, küçük üretici, gurbetçiler bir an önce fındığını satmak zorunda.
Fındık konusunda dikkat çekici bir başka nokta var. Geçen yıl seçim olduğu için, hükümet fındık fiyatını 9 Temmuz’da açıklamış ve önceki yıla göre fiyatı yüzde 29 artırarak 5 YTL fiyat açıklamıştı. Hükümet seçim yatırımı yaptı ve karşılığını oy olarak aldı.
Geçen yıl muhalefet partileri de seçim nedeniyle fındıkla yakından ilgilendi. Muhalefet partileri komisyonlar kurarak bölgede çalışmalar yaptı. Parti liderleri meydanlarda fındık fiyatı konusunda yarışa girdiler. Birisi 6.5 YTL, bir başkası 8 YTL, hatta 10 YTL fiyat vereceğini söyleyenler oldu. Fakat üreticiden istedikleri oyu alamadılar. Bu sene seçim yok. Muhalefet partileri fındık konusunda suskun.
Suskun olan sadece muhalefet partileri de değil. Geçen yıl binlerce üreticiyi Ordu’da sokağa döken ve en büyük üretici mitinglerinden birini yapan üretici örgütü Türkiye Ziraat Odaları Birliği de suskun.
Neden suskunlar?
Kimsenin açıkça söyleyemediğini biz yazalım. Muhalefet partileri, ziraat odaları ve bir çok kuruluşun yöneticisi, “geçen yıl fındık üreticisi için çalıştık, eylem yaptık,onlar ne yaptı? AKP’ ye yüzde 60-70 oy verdi. O zaman ne halleri varsa görsünler.” görüşüne sahip.
Salı günü yazdığımız “Ürün piyasaları ve siyaset” yazısını doğrular bir anlayış bu. Siyasetin ürün piyasalarına, tarıma bakışı seçime endeksli ve çıkara dayalı. Böyle olduğu için de Türkiye tarımda sahip olduğu potansiyeli, avantajları değerlendiremiyor.
Bir çok okurumuz, “tespitleriniz, eleştirileriniz çok iyi de, çözüm ne?” diye soruyor.
Çözüm, herkesin siyasi gözlüğünü çıkararak tarıma bakmasıdır.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar