Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.
Dün sabah gazeteye gelirken önce CNBC-e sonra da CNN Türk televizyonundan aradılar. Büyüme rakamları ile ilgili yorum istediler. O sırada yolda olduğum için büyüme rakamlarının ayrıntısını henüz almamıştım. Ancak, tarımdaki büyümede bir “sürpriz” olduğu gelen telefonlardan anlaşılıyordu.
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK)’nun açıkladığı 2008’in ilk 3 aylık dönemine ait büyüme rakamlarının ayrıntısına bakınca yanılmadığımızı gördük. Ekonomi yüzde 6.6 oranında büyürken, tarım sektörü aynı dönemde yüzde 5.6 büyüdü. Geçen yılın aynı döneminde tarımda yüzde 6.9 küçülme olduğu dikkate alındığında bu büyüme rakamı daha da değer kazanıyor. Tarımın “sürpriz” yaptığı yorumu ilk bakışta güçleniyor.
Ancak değerlendirmenin geçen yılın aynı dönemi ile yapıldığını ve 2007’de dünyada ve Türkiye’de aşırı sıcak ve kuraklığın çok etkili olduğunu unutmamak gerekir.
Büyüme rakamlarını daha iyi değerlendirebilmek için geçen yılın rakamlarına bir kez daha bakmakta yarar var. Geçen yılın 12 aylık döneminde Türkiye, yüzde 4,5 büyürken tarım yüzde 7.5 küçüldü, yani geriledi. Sektörler içersinde negatif büyüme gösteren tek sektör tarım oldu. Üstelik tarımdaki yüzde 7.3’lük küçülme bir rekorun ifadesiydi. Yüzde 7’nin üzerindeki bir gerileme son 40 yılda sadece 2 kez yaşanmıştı. İlki yüzde 7,8 ile 1973’te, ikincisi yüzde 7,6 ile 1989’da.
Tarım sektörü için 2007, “felaket” yılıydı. Başlangıçta zararı gizlemeye çalışan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bile kuraklığın tarıma zararının 5 milyar YTL olduğunu yıl sonunda doğruladı.
Tahıl üretiminde yüzde 15.5, yağlı tohumlarda yüzde 21.4, tütünde yüzde 18.5, şeker pancarında yüzde 14.1, pamukta yüzde 11, bakliyatta yüzde 20, zeytinde yok yılı olmasının da etkisi ile yüzde 40 ve fındıkta yüzde 20 oranında gerileme yaşandı.
Denilebilir ki, yılın ilk üç aylık döneminde yukarıda sayılan bir çok ürün için hasat başlamamış, bu nedenle büyümeye etkisi söz konusu olamaz. Ancak, geçen yıl kuraklık nedeniyle üretici tarlaya bile girmeye cesaret edemiyordu. Dolayısıyla sektörü yakından izleyenler tarımda büyük bir gerileme olacağını görmüştü. Nitekim, yılın ilk üç aylık döneminde tarım sektöründe yüzde 6.9 oranındaki küçülme oldu. Bu yıl ise Güneydoğu Anadolu ve Konya Ovası dışında kuraklık fazla etkili değil. Bir çok bölgede ciddi üretim artışı var. Kuraklığın yaşandığı bölgelerdeki üretim gerilemesi ise daha çok yılın ikinci ve üçüncü döneminde büyüme rakamlarına yansıyacak. Bu nedenle 2008’in ilk 3 aylık döneminde tarımın yüzde 5.6 büyümesi çok da “sürpriz” değil.
Sürpriz olan, hükümetin 2007 tarımsal desteklerini aylarca geç ödemesine, hatta bazı destekleri bugüne kadar ödememesine rağmen bir çok çiftçinin üretimden kopmamasıdır.
Sürpriz olan, mazot, gübre, ilaç, enerji ve kredi yükü başta olmak üzere bütün girdilerde son bir yılda yüzde 70 ile yüzde 100 arasında artış olmasına rağmen çiftçinin tarımsal üretimi sürdürmesidir.
Geçen yılın olumsuz şartları tarıma yeni bir fırsat da sağladı. Artan gıda fiyatları, tarımsal üretime yönelmeyi artırdı. Bu nedenle yılın ilk 3 aylık döneminde tarımdaki bu büyüme trendi büyük bir felaket olmazsa bundan sonraki 9 aylık dönemde de devam edecektir.
Büyüme rakamlarına bakarak tarımda her şeyin yola girdiğini, sorunların bittiğini, üretimin arttığını düşünmek ise aptallık olur. Özellikle hayvancılık desteklerinin yarı yarıya azaltılması, girdi fiyatlarındaki artışlar sektördeki büyümeyi negatife çevirecek tehlikeler olarak görülüyor.
*****
“Yeşil ekran”
NTV Televizyonu ilkeli ve duyarlı yayıncılık anlayışı ile “Yeşil Ekran” adıyla çevre ve organik üretim konusunda bir yayın kuşağına başladı. Çevre konusunda her zaman duyarlı olması gereken tarımcı dostlarımızın bu yayınları izlemesini öneriyoruz.
Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar
umarım bu süprizler devam eder.biz çorum,sungurluda faliyet gösteren bir fabrikayız.ocaklı un sanayi.şu an bizim yörede hasat başladı.buğday dönüme 250 ile 300 kg.arası çıkıyor.kıraç alanlar için iyi.süprizleri devemlılığa çevirmek için illde sulu tarım diyorum.devletten bunu bekliyoruz.yani 300 kg yerine 600 kg buğday diyorum.birde süne ile mücadele.maalesef çorum,yozgat,kırşehir,çankırı yani iç anadolu bu süne belasından kurtarılması lazım.yoksa kazak buğdayına devam, dolarlar dışarı akmaya devam edecek.ilginizi bekleriz.saygılar.Arif gençgöçmen.0364 3112744 sungurlu
cifcilikten önce kendimizi geliştimemiz lazım burda sulu tarım yapılır dekardan 500 le 1 ton arası degişir bugdaylar ama su sorunu olmaya başladı ve bu sorunu hep cifciye yüklüyorkar aslında fabriklar 365 gün su harcıyorlar saniyici üretiyormu biz neciyizya bizde üretiyoz sayın ali bey su sorununda kamuoyunda hep cifci var ya yanlış saniyiceiye bişey diyen yok ilginizi bekleriz
şunuda söyleyim asıl bela mazottur hükümet kuraklıgım arkasına sıgınıyor ama mazot iş gücü cok düştü