Pamuk politikası…

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Pamuk politikası…

17 Ekim 2007

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Eki 17, 2007

Uluslararası Pamuk İstişare Konseyi (ICAC)’nin 66.Genel Kurulu 22-26 Ekim’de İzmir’de yapılacak.
Genel kurul için İzmir’e 42 ülkeden 450 delege gelecek.Dünyanın pamuk politikası her yönü ile konuşulacak. Gelecek yıllara ilişkin tahminler yapılacak, stratejiler belirlenecek.
Dünyanın en kaliteli pamuğunun yetiştiği İzmir ve Ege’de böyle bir organizasyonun gerçekleşmesi elbette çok önemli.
Türkiye ve dünya için pamuk çok önemli bir ürün. Pamuktaki gelişmeler tekstil ve konfeksiyon sektörü, bitkisel yağ sektörü başta olmak üzere bir çok alanı yakından ilgilendiriyor.
Dünyada yılda ortalama 25 milyon ton lif pamuk üretiliyor. Ortalama 12 milyon ton stok devri ile birlikte her yıl piyasaya 37 milyon ton pamuk arz ediliyor. Buna karşılık yıllık tüketim 27 milyon ton. Pamuğun çok büyük bir bölümü üretildiği ülkelerde tüketiliyor.
Dünya pamuk ihracatı yıllık 9,5 milyon ton. Bu ihracatın yaklaşık yüzde 40’nı Amerika tek başına gerçekleştiriyor. Üretimde ve ihracatta söz sahibi olan Amerika, dünya pamuk politikalarının belirlenmesinde en etkili ülkelerin başında.
Pamukta bir diğer büyük aktör ise Çin. Çin, dünyanın en çok pamuk üreten, en fazla pamuk ithal eden ve en çok tüketen ülkesi.
Üretim ve ihracatta eski etkinliği olmasa da pamukta önemli ülkelerden birisi de kuşkusuz Türkiye. Birkaç yıl öncesine kadar dünya pamuk üretiminde ilk 5 ülke arasında yer alan Türkiye, son yıllarda yaşanan gerileme ile 7. sıraya düştü.
1980’li yıllara kadar dünyanın sayılı pamuk ihracatçısı olan Türkiye, uygulanan yanlış politikalar sonucunda ihracatçı kimliğini yitirdi. Türkiye’nin ürettiği pamuk yerli sanayiinin gereksinimini karşılayamadığı için ithalata başladı.
Daha 10 yıl önce yılda 100 bin ton pamuk ithal eden Türkiye, şimdilerde Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci pamuk ithalatçısı.Türkiye’nin yıllık pamuk ithalatı 1 milyon ton sınırına dayandı. Üretimi ise, 1 milyon ton sınırından 800 bin tonun altına düştü. Bu sezon ilk kez Türkiye,ürettiğinden daha fazla pamuk ithal edecek. Pamuk ithalatına ödenen döviz ise çoktan 1 milyar doları aştı.
Pamuk ithal ettiğimiz ülkeler, sırasıyla Amerika,Yunanistan ve Suriye. İthalatın yüzde 50’den fazlası Amerika’dan, yüzde 26’sı Yunanistan’dan.
Türkiye’nin pamuk ithal ettiği ülkeler arasında Uganda ve Tanzanya da var.
Uluslararası Pamuk İstişare Konseyi toplantısı için 42 ülkeden İzmir’e gelecek delegelerden bir bölümü ilk kez Türkiye’yi görecek. Dünyanın en çok pamuk ithal eden ikinci ülkesini görmenin heyecanını yaşıyorlardır.
Belki de Türkiye’yi eskilerin deyimi ile “kuş uçmaz, kervan geçmez” çorak bir yer olarak hayal ediyorlardır.
Bu kadar çok pamuk ithal ettiğine göre pamuk üretecek toprağı,suyu,iklimi yok diye düşünüyorlardır.
Söke Ovası’nı, Menemen’i, Bergama’yı görünce, “ya biz çok çalışkan ve uyanığız, ya da bu Türkler çok tembel” diye düşüneceklerdir. Bu topraklarda neden pamuk ekilmediğinin şaşkınlığı ile ülkelerine döneceklerdir.
Toplantıya Türkiye’den katılacak Tarım Bakanlığı’nın çok değerli yetkililerinden, Dış Ticaret Müsteşarlığı bürokratlarından, pamuk konusuna kafa yoran uzmanlardan, çiftçilerden, sanayicilerden, bilim insanlarından şu sorulara yanıt vermelerini rica ediyoruz.
Türkiye’nin pamuk ekilecek toprağı yok mu?
Türkiye’nin pamuk ekecek çiftçisi yok mu?
Türkiye’nin pamuk yetiştirmeye uygun iklimi mi yok mu?
Türkiye’nin pamuk işleyecek sanayisi yok mu?
Türkiye’de pamuk politikasını belirleyecek akıllı siyasetçisi, bürokratı, çiftçisi, sanayicisi yok mu?
Neden Amerika’dan,Yunanistan’dan, Suriye’den, Uganda’dan, Tanzanya’dan pamuk ithal ediyoruz?
Neden?
Uluslararası Pamuk İstişare Konseyi toplantısına Türkiye’den katılacaklar bu sorulara mantıklı ve akla uygun yanıtlar verebilirse, dünyanın pamuk politikası ne olur bilemeyiz ama Türkiye’nin pamuk politikası netleşmiş olur.

***

Kaz Dağlarında altın aramaya gerek var mı?

Ortaçağdan çıkıp gelen altın avcıları, Kaz Dağlarını talan etmeye başladı. Tarih boyunca çevreyi tahrip edenler, kirletenler, ağaç kesenler en büyük zararı tarıma ve tarımcıya verdi. Bu günlerde Kaz Dağlarında altın arayanlar en büyük zararı zeytincilere, tarımcılara veriyor. İnsanlığa zarar veriyor. Bu nedenle ortaçağ avcılarına en büyük tepkiyi tarımcılar,zeytinciler gösteriyor. Göstermeye de devam etmeli..
Ayrıca, Kaz Dağlarında altın aramaya gerek var mı?
Yıllardan beri buradaki zeytin ağaçlarından elde edilen altın sıvı zeytinyağı burada yaşayanlara en büyük zenginliği sunuyor. Kıyım durdurulursa bundan sonra da vermeye devam edecek.

***

Okurlara teşekkür…

Geçen hafta zeytinyağı ithalatı konusunda yazdığımız yazı nedeniyle bazı okurlar telefon etti. Ayrıca çok sayıda e-mail geldi.
Okurların büyük çoğunluğu zeytinyağı ithalatının sektöre zarar vereceği görüşünde birleşiyor. Türkiye’nin zeytinyağı ithalatına ihtiyacı olmadığını belirten okurlar, fındıkta olduğu gibi düşük fiyatla alivre satış yapanların ithalat oyununa başvurarak iç piyasada fiyatları düşürmeye çalıştığına dikkat çekiyor.
Okur, ithalat isteyen birkaç ihracatçı ile gerçek ihracatçının aynı kefeye konulmamasını istiyor.
Okurların ısrarla üzerinde durduğu bir başka konu ise, sektörde sorunların kavga ile değil, güç birliği ve dayanışma ile çözülmesi.
Elbette farklı görüş bildirenler de var. Önemli olan uygarca tartışmak ve fikirleri yarıştırarak doğruya ulaşmak. Görüş bildiren tüm okurlara teşekkür ederiz. [17 Ekim 2007, Dünya Gazetesi]

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

Pamuk,Tarım Politikaları: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler