Konya Şeker’de zor günler geride kaldı

Tarım Haberleri

·

12 Haziran 2025

·
Konya Şeker’de zor günler geride kaldı

12 Haziran 2025

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Haber

Güncelleme: Haz 12, 2025

Özelleştirilen Kangal ve Soma Termik Santrali'ni alarak gıda sektörünün dışına çıkan Konya Şeker bunun faturasını ödedi. Ramazan Erkoyuncu'nun 2021'de göreve gelmesinden sonra borçlar yeniden yapılandırıldı ve Konya Şeker uçurumun kenarından döndü.

İzmir’den ulaşımı zor olsa da en çok gittiğim illerden birisi Konya. Konya’da da en çok önemsediğim kuruluşlardan birisi Konya Şeker ve markası Torku. Konya Şeker sadece bir şeker fabrikası değil. Tarımda entegrasyonu sağlamış, bir çiftçi, kooperatif kuruluşu. Grup, tarımda hem bitkisel üretim hem de hayvancılık, gıda sanayi, enerji, teknoloji ve üniversitesi ile devasa bir yapıya sahip. Birçok kurum, kuruluş gibi başarılı dönemleri olduğu gibi sıkıntılı günleri de oldu. Yönetim hataları, yanlış yatırım kararları ile uçurumun kenarından döndüğü zamanlar da oldu.

Bundan 16 yıl önce Konya Şeker’in tesislerini, çalışmalarını yerinde görmek üzere Konya’ya gitmiştim. O zaman şöyle yazmışım: “Konya’ya ulaşmak için gece yarısı yollara düştük. İzmir’de 400 bini aşkın Konyalı’nın yaşadığı iddia edilir. Ama, İzmir’den Konya’ya direkt uçak yok. Sabaha karşı 04.30 uçağı ile İstanbul’a oradan Konya’ya uçmanız gerekiyor.”

O günden bugüne değişen pek bir şey yok. Direkt uçuş haftanın bir iki günü var. Konya’ya gitmek için 16 yıl sonra sabah 04.00 uçağı ile İstanbul’a oradan da Konya’ya ulaştım. Ekonomi gazetemizin Konya Temsilcisi İbrahim Çiçekçi havalimanında beni karşıladı. Sabahın erken saatlerinde bir zamanlar Rumların yaşadığı Sille’yi gezdik. Sonra Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu ile sabah kahvaltısında buluştuk. Kahvaltı sonrası Çumra Şeker Fabrikası, Torku’nun atıştırmalık ürün tesislerini, 40 dönümlük topraksız domates üretim serasını, doku kültürü ile patates tohum üretim tesislerini, Panagro et ve süt üretim tesislerini gezdik. Her bir tesisin yetkilisi, sorumlusu çok ayrıntılı bilgiler verdi. Onların hepsini yazsam kitap olur.

Benzer bir geziyi bundan 16 yıl önce yapmıştım. O zaman Konya Şeker’in başında Recep Konuk vardı. Bir günde 600 kilometre yol yapmış, sadece merkezdeki tesisleri değil, ilçelerdeki tesisleri de gezmiştim.

Sorunlara rağmen çiftçinin gücünü yansıtıyor

Türkiye’de tarında yaşanan sorunlara, yanlış politikalara rağmen çiftçi bir araya geldiğinde, kooperatif çatısı altında buluştuğunda nasıl başarılara imza attığının somut örneğidir Konya Şeker. Çiftçinin gücünü, Türkiye’nin tarım ve gıdadaki potansiyelini yansıtıyor.

Geçen zaman içerisinde Konya Şeker’in zaman zaman zor günler yaşadığını, ciddi darboğaza girdiğini biliyoruz. Bunun temel nedenlerinden birisi yabancısı olduğu, bilmediği bir alana yatırım yapması. Tarım ve gıdada, bu alandaki sanayide büyük başarılar elde eden Konya Şeker, hiç gereği yokken özeleştirilen iki termik santrali satın aldı. Bunlar Kangal ve Soma Termik Santrali.

Enerjinin her geçen gün önem kazandığı bir dönemde belki iyi niyetle ama yeterince araştırmadan, fizibilitesi yapılmadan bu iki santralin alınması Konya Şeker ve şirketlerini ciddi olarak sıkıntıya soktu. Battı, batıyor, iflas etti derken 2021 yılında yönetime gelen Ramazan Erkoyuncu çok zor bir dönemde grubu yeniden ayağa kaldırdı. Gördüğüm kadarıyla işletmeler ayakta, çalışıyor ve geleceğe de umutla bakıyor.

Konya ve civarındaki yaklaşık 40 bin ortaklı Konya Pancar Kooperatifi’nin sahibi olduğu Konya Şeker bünyesinde kurulan ve dünyada örnek gösterilen Çumra Şeker Entegre Tesisleri ve diğer işletmelerin her biri Mustafa Kemal Atatürk’ün deyimi ile birer kale gibi.

Havza bazlı su yönetimi deniliyor, havzada su yok ki

İklime bağlı ani hava değişiklikleri ve geçmişe göre daha sık yaşanan kuraklık nedeniyle su sorunu her zamankinden daha çok konuşuluyor. Konya’dan Çumra’ya giderken yolda sohbet ettiğimiz Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı ve Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği(Pankobirlik) Genel Başkanı Ramazan Erkoyuncu’ya Konya’nın su sorununun nasıl çözüleceğini sordum. Yılların çiftçisi Ramazan Erkoyuncu şu yanıtı verdi: “Bir tek yolu var. Teknik verilerden uzak yani sokaktaki kaygı çeken bütün çiftçiler gibi söylüyorum ki, ilk söylenecek çözüm, dış havzadan su getirilmesidir. Şimdi yeni kanunda da havza bazlı su yönetimi filan diyorlar. Yerinde su yönetimi diyorlar. O ne demek? Bu havzadaki suyu yönetmek. Bu havzada su yok ki. Konya Ovası’ndaki tarımsal üretimin Türkiye’deki üretime oranı yüzde 13 seviyesinde. Konya Ovası’nda tarımda bir duruş olursa, tarımda bitmişlik olursa Türkiye’nin gıda sorunu bana göre çok büyük bazda olur. Yani bir tek buğday, hububatta değil. Şeker pancarı, mısır ve diğer ürünlerde büyük sorun olur. Mısır üretimini Konya Ovası için su kaygısından dolayı çok hoş görmüyorlar. Olabilir. Alternatif yaratalım.”

Konya’da su olmadan tarım olmaz

Konya, su sorunu yaşanan önemli bir üretim merkezi ama aynı zamanda en çok su tüketen yonca, şeker pancarı, mısır gibi ürünler yaygın olarak yetiştiriliyor. Ramazan Erkoyuncu’ya su tüketimi açısından yonca, şeker pancarı ve mısırı karşılaştırmasını istediğimde ise şunları söyledi: “ Mısır çok su tüketir diyorlar ama bana göre üçü de aynı oranda. Üçü de çok su tüketiyor. Ben dediğim gibi kaygı çeken bir çiftçiyim. Devasa bir tarım, çiftçi odaklı, çiftçi ortaklı bir kuruluşun temsilcisiyim. Yahu yeraltı suyundaki durum nedir, ne değildir? Yani aşağıda su kapasitesi, potansiyel nedir? Böyle kullanırsak ne olur? Kullanmazsak ne olur? Bu konuda hiçbir bilgi yok. Bu işin muhatapları da bir şey demiyor. Su konusu çok tehlikeli, yasaklayacağız deyin. Ya da kaygıya gerek yok deyin. Ama lütfedip de kimse ağzını açmıyor. Bu su işi çok tehlikeli boyutlara gidiyor. Ya aşağıdaki potansiyeli söyleyin. Tehlikeyi ya da tehlikesizliği ne varsa söyleyin. Kapalı kapılar ardında bir şeyler söylüyorlar. Ama benim hiç haberim yok. Ama bir şey söylenmesi lazım. Belki de ben makine, ekipman, zirai aletler alacağım. İstikbalde beklentim var, ama gelecek yılda su yasak denildiğinde hiçbir anlamı yok. Burada kan eksen, can biter dediğin toprakların hiçbir anlamı yok. Su olmadan bizim burada tarım olmaz. İşte susuz tarım, susuzluğa dayanıklı tohumlar tercih edilmeli diyorlar. Susuzluğa dayanıklı tohumlar nerede ya? Bir söyleyin, gösterin, uygulayın. Yok öyle bir şey. Senin ektiğin, getirdiğin belki yüzde 10-20 suyu daha az tüketir. Hepsi bu. Ama su olmazsa olmuyor. Su yok. Az dayanıklı, az çok dayanıklıya gerek yok ki. Su sıfır gösteriyor istikbalde.”

Termik santral alınması çok yanlış oldu

Konya Şeker’in zor günlerden geçtiğini bildiğim için doğrudan sıkıntının kaynağını sordum. Ramazan Erkoyuncu, Konya Şeker’in kuruluşundan bugüne yaşananları özetledi. Çumra Şeker Fabrikası’nın nasıl kurulduğunu ve grubun büyük atılımlarını anlattı. Sonra sıkıntının kaynağını şu sözlerle anlattı: “Bana göre yanlış yatırımdan kaynaklandı. Kangal ve Soma Termik Santrali’nin alınması çok yanlış bir karardı. Çok para kazanacağız diye girmişler ama yanlış sektörmüş. 2021’de seçildiğimde Cumhurbaşkanına gittim söyledim. Çok büyük bir hata ettik. Biz yoldan çıktık, başka yollara girdik. Çok kötü bir kaza geçirdik. Tekrar yolumuza dönmeye takatimiz yok dedim. Bakın basit bir örnek vereyim. Kangal Termik Santrali 465 megawatt ve tezek niteliğinde 1.000-1050 kalori aralığında kömür var. O da 10-12 yıllık. Şu anda 8 yıldan daha az rezerv var. Bir ocağı var, beş para etmez. Öbür taraftan burayı biz 985 ıvırı zıvırı ile 1 milyar dolara aldık.

Geçenlerde kamuoyunda gündemdeydi. Çayırhan Termik Santrali. Burada 2 bin 200 kalorili kömürü var. En az 2-3 milyar dolar kömürü olan bir yer ve 600 küsur megawatt, tam full bakımlı rehabilitesi yapılmış santral 500 küsur milyona satıldı. Bilmem anlatabildim mi?

Enerjiye 742 milyon dolar gitti, 742 kuruş geri gelmedi

Ama bütün bunlardan sonra bir de Soma var. Burası da 42 yaşında, hurda. Başımız belada. Hep zarar ediyor, hep zarar. Konya Şeker’den o zaman enerjiye 742 milyon dolar gitmiş. Gitmiş ki orası batık. Burayı da batırmış. Büyük para. O, 742 milyon dolar bizi çok olumsuz etkiledi. Burada bir sürü alacaklı hukuka başvurmuş, icralıktık. Sokağa, tedarikçilere para ödeyemiyorduk. Ben 2021’de geldim. Kurum iflastaydı, teknik iflas, resmen iflastaydı. Şu anda iyi. Bunu ben bu hale getirdim demiyorum. Kurum çok güçlü. Hep söylüyorum. Arkadaşlar bakın, bu kurumu, bu kuruluşu, bunları çok iyi bilmek gerekmez. Önce bir samimi olun, dürüst olun. Allah korkusu olsun. Bu kurum bizim, bana emanet deyin. Samimiyetle sarılın o bile yeter. Diyorum ya burayı herkes yönetir. Halbuki seçilmiş birisi bunu der mi? Ben diyorum, burayı herkes yönetebilir.

Biz ne yaptık? İşi çok sıkı sıkıya tuttum. İki santral için aktarılan sermaye, para 742 milyon dolar. Konya Şeker’den bu kadar para çıktı. Sermaye aktarıldı. Transfer oldu. Buradan 742 kuruş bile geri dönmedi. Dönme şansı da hiç yok. Vazgeçtim dönmesinden daha fazla bizden almasın yeter.”

Soma Termik Santrali kapatılacak

Ramazan Erkoyuncu’yu dinledikçe termik santralleri kapatsalar bu işten çok daha kolay sıyrılacakları anlaşılıyor. Santralleri neden kapatmadıklarını veya elden çıkarmadıklarını sordum.

“Soma’yı kapatacağız” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Kapatacağız ama kapatamıyoruz. Türkiye Kömür İşletmeleri(TKİ)’ne borç var. Soma’dan bankalara 300 milyon dolar kadar borç kaldıydı. Soma Termik Santrali’nin ocağı yok. TKİ’den kömür alır. TKİ’ de uzun aylar parasını alamadığı halde bize kömür vermeye devam etti. Niye? Onların stok alanları yok. Zaten 1.500, 1.700, 2.100, 2.400 kalori aralığında bizde altı ünite var orada. Üniteler çeşitli oranda kalori kömürleri yakıyor. Onlar elek altı olan o kömürleri bir yerde ya da işte kalorisi düşük olanları piyasaya satamıyorlar. Bize veriyorlar. Parayı alamıyorlar. Sevkiyatı da kesmiyorlar. Sözleşmeden doğan yükümlülüklerimizden dolayı tek taraflı kapatma yetkimiz yok. Ben yalvarıyorum, ya şu kömürü vermeyin de bu bahaneyle kapatalım. Vermeye devam ettiler. O kömür parası, elektrik parası bankalarda birikti. Bizim borçlu olduğumuz konsorsiyum paraya el koydu. En son 6 ay sürdü bir pazarlık neticesinde. Orada 80 milyon tasarruf ederek o 290 küsur milyonu 219 milyon dolarla, mevcutta kasada hesapta bulunan parayla kapattım. Şimdi TKİ’de 300 milyon dolardan fazla borç birikti. Faiz de var. Faize bir de temerrütte uyguluyorlar. Yapacağımız hiçbir şey yok. Enerjiden dolayı velhasıl enerji bizim başımızın belası.”

Konya Şeker enerjide olmamalı

Konya Şeker’in bir çiftçi kuruluşu olduğunu çok iyi pancar üretip bundan şeker elde ettiğini hatırlatan Erkoyuncu: “ Bizim işimiz tarım, bu şirket enerjide olmamalı. Çünkü, çok netameli bir sektör. Bizim yerli kömür üreticilerinden 6 tane firma var. Firmaları size bir sayayım. Gariban Konya Şeker, gariban Bereket Enerji diye biri var. Diğer 4’ü kim? Çelikler Holding, Limak- Nihat Özdemir, Cemil Kazancı ve İstaş Grubu – İbrahim Çeçen. Onların 40 tane işi var, umurlarında değil. Ama bizim bu sektör batıyor. Oraya bir de dernek kurduk. Beni de başkan yaptılar. Arkadaşlar, ben elektriğin, enerjinin E’sini bilmem. Şimdi hatta geçici kabul ettim. Şimdi de bıraktım. Kabul etmemişler. Böyle garip bir durum var.” dedi.

Borçlar yapılandırıldı, Konya Şeker tarafı çok iyi çalışıyor

Konya Şeker’in son durumunu sorduğumda Ramazan Erkoyuncu öncelikle “ Şimdi çok iyiyiz.” dedi ve devam etti: “ Yani borçlarımızı yapılandırdık. Bakın sırf Kangal Termik Santrali 1 milyar dolara alınmış ama 750 milyon dolar borç kalmış, Burayı TL’ye çevirdik yüzde 15 kalıcı faizle uzun yıllara serdik. O borcu düzene soktuk ama TKİ’ye borç var. TKİ’de ne olacak bilmiyorum. Bunu ancak Cumhurbaşkanı çözer. Cumhurbaşkanı’na ulaşmak mümkün değil. Murat Kurum bizim buralı, Karapınar Hotamışlı. Bütün derdimiz de, bu tür devlette zora giren işlerde O’na müracaat ediyoruz. Yardımcı oluyor, sağ olsun.

Santrali kapatacağım, TKİ üstüme gelecek. Gelsin. Konya Şeker’den bir şey veremem ben. Buradan giden 742 milyon dolar çöpe gitmiş. Bu zavallı Konya çiftçisi oraya 742 lira bile ödeyemez, ödemez. Soma termik Santrali’ni de 685 milyon dolara almışız. Bugün yarısını bile vermiyorlar. Öyle aptalca bir şey ki. Bari dedik hurdasını satalım. Arazi satalım. Varsa lisansını, ruhsatını satalım. Kimsenin umurunda değil. Bizim enerjiden çıkmamız lazım. Enerji bizim işimiz değil. Bir başkası diyebilir. Bunlar küçük düşünüyor, köylü kafalı. Eyvallah kardeşim, ben küçük düşünüyorum. Ben köylü kafalıyım. Ama hâlâ iddia ediyorum. Benim gıdadan başka yere gitmemem lazım. Ben bunu yeni söylemiyorum. 2021’den beri söylüyorum.”

Torku markasını gözümüz gibi koruyoruz

Bütün bu yaşananlardan Torku markasının nasıl etkilendiğini sorduğumda aldığım yanıt çok net oldu: “ Markamız zarar görmedi. Torku’yu gözümüz gibi koruyoruz. Ben 2021’de göreve geldiğimde hakikaten biz teknik iflastaydık. Ben ilk geldiğimde 450 milyon lira (eski parayla trilyon) günü geçmiş borcu vardı. Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar’a ilk o zaman gittim. Üç kamu bankasının da genel müdürü vardı. Kendi işimden örnek vererek bakın ben 63 yaşındaydım. Hayatımda hiç kimseye yarın ödeyeyim demedim. Dedim ki ben aynı felsefeyle burada devam etmek istiyorum. Bu kurumun itibarı bitmiş. Size borçluyuz. Bunu biliyorsunuz. Bu kurumun iyileşmesi, borcunu ödemesi için bazı şeyler lazım. Önce bu kurum itibarını kurtarmalı. Bana bir 450 milyon lira verin dedim. O zaman 450 kuruş kredimiz yok. Tavana kadar dolmuş. Ama bunu verin. Hemen hızlıca geri ödeyeyim. Ama bu 450 milyonu verin. Verdiler, ödedik. O gün hızlıca toparladık. O günden sonra biz hiçbir şeyi yarın ödeyeyim demedik. Kurum o hale getirilmiş ki, çiftçi, arpa, mısır, ayçiçeği teslim etmiyor. Şimdi yeniden bu bölgeyi, piyasayı regüle eder duruma geldik. Konya Şeker, ne söylediyse bir gün, bir saat de aksatmadan öder. Piyasayı dengede tutar. Çok şükür o itibarlar geldi. Eskiden ürün teslim etmek için 3 römork oluyordu, şimdi 3 kilometre kuyruk oluşuyor. Yani kurum iyileşti. Kapasiteleri, üretimleri arttı. Karlılığı belli bir düzeye geldi. Günü geçmiş borç da yok ve burayı da yapılandırdık. Kangal’da 750 milyon doları TL’ye çevirdik ve yüzde 15 faizle 15 yıla yaydık. Burayı da 5,5 yıla yaydık. 2029 Mart’ta buranın gıda tarafının, 1 kuruş borcu kalmadan tertemiz öderiz. İlk 3 taksitini ödedik 2023’ten beri. Dediğim gibi 2029 Mart’a kadar hiçbir borcumuz kalmayacak.

Yatırımlar yeniden başladı

Borçları öderken bir yandan da ufak tefek yatırımlar yapıyoruz. Böyle 100, 200, 300 milyonluk yatırımlar. Çumra Şeker’in kapasitesini 16 bin 500’den 20 bin 500’e çıkarıyoruz. Buraya da 1 milyar lira kadar yatırım yaptık. Çok şükür buralarda işler iyi gidiyor. Türkiye’de ekonomide 2 yıldır biliyorsunuz gerçekten olumsuzluk yaşanıyor. Tabii ki biz de etkilendik. Ama bu etkilenme bizi mevcut gidişatımızdan asla geriye götürmedi ya da çok olumsuz etkilemedi. Yine aynı şeyleri söylüyorum. Borcunu, alacağını, çiftçi bazlı, piyasa bazlı hiç aksatmadan götürüyor. Problemimiz yok çok şükür.”

Enerjiden kurtulsak Konya Şeker uçar

Konya Şeker’den enerji tarafına artık para gitmediğini, gidecek para da olmadığını belirten Erkoyuncu: “Enerji olmasa burası uçar. Bakın çok basit bir şey söyleyeyim. Devlet 11 şeker fabrikasını bundan birkaç yıl önce özelleştirdi. O şeker fabrikaları, 4’te 1’i peşin, 4’te 3’ü 3 yıl içinde ödeme kaydıyla satıldı. Bu 11 fabrikanın peşinat tutarı 350 milyon dolardı. Bakın 11 fabrika 350 milyon dolar. Biz enerjiye 742 milyon dolar vermişiz. Ne demek istiyorum? Biz 11’ini de alırdık. Bu enerji belasına girmeseydik. En iyi bildiğimiz iş şeker, gıda,tarım. Türkiye’de şekerde, Konya Şeker’den daha iyisi iddia ediyorum yok. Yani küçük bazlı özeller vardır. Küçük çaplı olduğu için veriler ve sonuçlar bizden iyi olabilir. Ama böyle büyük oktanlı büyük çaplı bir şeker fabrikasında Türkiye’nin en büyük olanıyız. Çumra fabrikası Türkiye şeker ihtiyacının yüzde 16-17’sini karşılıyor. Eğer önümüzü açsalar yüzde 50’sine geliriz. Biz gıdada, öbür alanlarda, bisküvi, çikolata da çok iyiyiz. Harika ürünlerimiz var. Üretimde biz en üstteyiz. Mevcut kapasitenin yüzde 100’ünü kullanıyoruz.”

Özetle, yapılan yanlış enerji yatırımları ile uçurumun kenarına gelen Konya Şeker, doğru yönetim ve kararlarla bu badireyi atlatmış ve geleceğe umutla bakıyor. Konya Şeker’in yaptığı yanlıştan herkes dersler çıkarmalı. Bir başka önemli ders ise Türkiye’nin tarımda, gıdada sahip olduğu potansiyel, çiftçinin, üreticinin kooperatif eliyle ne kadar büyük başarılara götürdüğünü gösteriyor.

Şekerin kilosu en az 40 lira olmalı

Türkiye’de şekerin maliyetin altında satıldığına dikkat çeken Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu’ya göre şekerin satış fiyatı kilo başına en az 40 lira olmalı. Erkoyuncu göreve geldiği 2021 yılından bu yana şekerde yaşananları ve olması gereken fiyatı şu sözlerle anlattı: “ Biz 2021’de geldik göreve. 2022 oldu. Şeker 4 lira, şeker 6 lira, derken pandemide çok yükseldi. Şeker de biraz kısıtlıymış. Çok uğraştım. Arkadaşlar yapmayın. En son dedim şunu 12 lirada tuttun. Birileri şekeri 18,50’ye kadar çıkardı. O zaman Mehmet Muş Bey’in bakanlık döneminde topladılar sektörü. Dediler fiyat yükseliyor, şeker ithal edeceğiz. Yapmayın, suni bir kıtlık meydana getirdiler. Şeker sürekli fırlıyor. Sayın Bakanım yapmayın, etmeyin. Ben sektöre geleli 6 ay oldu. Ama dedim ben 20 yıl öncesini bilirim. Böyle bir şey yok. Bu şeker yeter. Dedim ki 10 bin ton sembolik olarak ithal edin. Eğer bu fiyatlar bu olumsuzluklar yaşanmaya devam ederse ucunu açacağız, sıfır gümrük deyin. Biraz ondan korkar, yerine oturur. Gazını alırsınız. Biraz rahatlar piyasa dedim. Buna rağmen bizim içimizde de biri çıktı ‘400 bin ton eksik var’ dedi. Onlar da 400 bin ton sıfır gümrükle ithal izni verdiler. Hâlâ onun ceremesini çekiyoruz.

Zaten 2 milyon 700, 2 milyon 800 bin ton tüketim var. Her yıl 400- 500 bin ton stokla giriyoruz. Öyle olunca ne oluyor? Arz talep dengesi bozuluyor. Türk Şeker açıklamış şekerin kilo maliyeti 40 lira. Şu anda şekeri 29 liraya, 32 liraya satıyor. Ya maliyet 40 lira. Enflasyon diyorsunuz, son 20 yılı inceleyin. Telefon, su, çay, sigara, mazot, döviz, hepsine bakın enflasyon karşısında şeker en dipte kalmış. Bedavaya kalmış. Ya enflasyonu bu arttırmaz. Zaten enflasyona etkisi onbinde 3’müş. Enflasyon iki yıl yüzde 50 – 60 iken şeker de artış yüzde 20’de kalmış. Benim aldığımda enflasyon var, benim ürettiğimde, sattığımda niye yok? Ali Bey olur mu böyle bir şey? Meselenin bütününe bakmak lazım. Bütününü hesap etmek lazım. Şeker, hiç olmazsa 45 lira olmalı. Önümüzdeki kampanyada hiç olmazsa 50 lira olmalı. Başka türlü mümkün değil. Batar. Zaten 40 lira Türk Şeker’in resmi maliyeti. Fiyat 45 olsun. Ya bari 40 olsun zarar etmeyelim diyoruz.”

Konya Şeker’in faaliyet alanları

Konya Şeker:
Tarımda öncü bir misyon üstlenen Konya Şeker, tarladan sofraya kadar uzanan değer zincirinde güçlü ve sürdürülebilir bir model ortaya koyuyor. Hikayesi 1954 yılına kadar uzanıyor. Pancar üretiminin yoğun olduğu bölgede ikinci bir fabrika olarak Çumra Şeker Fabrikası ile birlikte Türkiye’nin şeker ihtiyacının yüzde 22’sini karşılıyor. Grubun 8 bini aşkın çalışanı var. İstanbul Sanayi Odası’nın 2024 Yılı En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu sıralamasında 57. sırada.

Çumra Şeker Fabrikası:
2003 yılında temeli atıldıktan 364 gün sonra açılışı yapılan, dünya şeker sektöründe bir takvim yılı içinde tamamlanarak tarihe geçen tek şeker fabrikası. Tamamı öz kaynaklarla finanse edilen bu dev fabrika, hammaddesi olan pancarı 20 kilometrelik bir yarıçaptan temin ediyor.
Kuru sistemle pancarı işletmeye alarak, günlük 3 bin ton şeker üretimi kapasitesine sahip tek tesis. Türkiye’de şeker pancarından sıvı şeker üreten ilk ve tek tesis olarak biliniyor. Ayrıca, hijyenik şartlarda, ilaç üretiminde kullanılan yüksek kaliteli ilaç şekeri üretiyor. Bugünlerde yeni yatırımla kapasite artışı yapılıyor.

Konya Şeker grubu sadece iç piyasaya değil, ihracata da üretim yapan bir çiftçi kuruluşu. Özellikle 2022 yılından bu yana yaptığı atılımlarla ihracatını artırarak yaklaşık 100 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Son 3 yılda Azerbaycan, Benin, Brezilya, Kongo, Gine, Kamboçya, Kolombiya, Mali, Mozambik, Slovakya, Panama gibi yeni pazarlarda da yer almaya başladı.

Atıştırmalık Ürünler Fabrikası :
Çumra Şeker Entegre Tesisleri bünyesinde yer alan Atıştırmalık Ürünler Fabrikası, şekerin girdi olarak kullanıldığı, nihai ürünleri üreterek, tarım sektöründe katma değerin artmasını ve pancar üreticilerinin refah seviyelerinin yükselmesine katkı sunuyor. Atıştırmalık Ürünler fabrikası, unlu ve şekerli mamuller, çikolata, bisküvi, kek, gofret üretimini “TORKU” markasıyla tüketiciye sunuyor. Ayrıca bu ürünlerin bir bölümü de ihraç ediliyor.

Biyoetanol Üretim Tesisi:
Şeker üretiminin yan ürünü olan melası, yüksek katma değerli biyoetanole dönüştüren üretim tesisinde yıllık 84 milyon litre biyoetanol üretiliyor. Biyoetanolde ülke genelindeki kurulu kapasitenin yüzde 56’sı bu tesise ait.

Çatalhöyük Bulgur Fabrikası:
Karapınar Organize Sanayi Bölgesi’nde günlük 120 ton buğday işleme ve yaklaşık 90 ton bulgur üretme kapasitesine sahip.

Panagro Et ve Süt Entegre Gıda Kompleksi:
Tek kampüs içinde kurulu yapısıyla, 343 bin metrekare açık ve 86 bin metrekare kapalı alan üzerinde faaliyet gösteren, dünyanın sayılı entegre et ve süt tesisi olarak biliniyor. Panagro, Türkiye’de ‘Sürdürülebilir Güvenli Üretim Belgesi’ alan ilk tesis olmakla birlikte sertifikalı süt üreticiliği modeliyle tarladan sofraya gıda güvenliği zincirini üretimin ilk aşamasından itibaren kontrol ederek üretim yapıyor.

Seydibey Tarım Ürünleri Entegre Tesisi:
Yıllık 70 bin tonluk üretim hacmi, Pratiko markası, dondurulmuş patates, soğan halkası ve patates kroket ürünlerinde elde ettiği yüzde 25 pazar payıyla, sektörün öncü kuruluşlarından. Uluslararası markalar da dahil olmak üzere birçok önemli restoran ve otel zincirinin menülerinde, Pratiko parmak patatesleri tercih ediliyor. Biyogaz tesislerinde patates kabukları ve organik atıklar enerjiye dönüştürülüyor. Ayrıca, enerji verimliliğini artırmak amacıyla 5,2 megavatlık Güneş Enerjisi Sistemi (GES) ile tesis içi enerji tüketiminin en az yüzde 35’i karşılanıyor. Bu sistemle yıllık 1,3 milyon dolar tasarruf sağlanıyor.

Beta Ziraat:
1961 yılında kurulan Beta Ziraat Türkiye’nin tohumculuk alanındaki öncü kuruluşlarından birisidir.

Altınekin Yağ Fabrikası:
Yüksek teknolojiye sahip yıllık 150 bin ton ayçiçeği, 100 bin ton soya ve kanola işleme kapasitesine sahip. Tesiste yıllık 66 bin ton ham ayçiçeği yağı ve 80 bin ton ayçiçeği küspesi üretimiyle sektörün güçlü oyuncuları arasında yer alıyor.

Panplast:
Yıllık 7 bin 200 ton kapasiteye sahip Plastik Geri Kazanım Tesisi ile Panplast, hem kendi üretim atıklarını ekonomiye kazandırıyor hem de çevreye duyarlı yaklaşımıyla ülke ekonomisine katma değer sağlıyor. Çevreci yatırımları ile Panplast, Türkiye’nin plastik geri dönüşüm üssü konumunda.

Son teknolojiye sahip tesis samla sulama sistemleri üretiminde uzmanlaşmış ve sektörün öncü kuruluşların başında gelir. Yağmurlama sulama ile yassı ve yuvarlak damla sulama sistemlerinin tüm çeşitlerini üretebilen tesis, aynı zamanda Türkiye’de ilk yassı damla sulama borusu üretimini gerçekleştiren öncü kuruluştur. Tamamlanan PVC ve Koruge Boru Üretim Tesisleri ile Çuval Fabrikası yatırımları sayesinde, PVC boru, sondaj ve kolon boruları, koruge boru ile birlikte PP çuval, file çuval ve balya ipi üretimi yapıyor.
2014 yılından beri plastik euro palet ve gıda ambalajlarının üretildiği enjeksiyon tesisi, tarım ve gıda sektörüne yönelik Film & Baskı Üretim Tesisi ile plastik atıkların çevreye zarar vermeden geri kazandırıldığı Geri Dönüşüm Tesisi faaliyete geçirilerek ‘Plastik Kampüsü’ bütüncül bir yapıya kavuşturuldu.

Enerji yatırımları(Kangal ve Soma Termik Santrali):
Kangal Termik Santrali’nin 750 milyon dolar tutarındaki borcu, Ramazan erkoyuncu’nun başkanlık görevine gelmesinden sonra yapılandırıldı. Bu yapılandırma süreci, santralin finansal sürdürülebilirliğini koruyarak borç yükünün yönetilmesini sağladı. Santralin borç ödemeleri, belirlenen takvim doğrultusunda düzenli olarak gerçekleştiriliyor. Kangal Termik Santrali, kendi kaynaklarıyla borç yükünü karşılayarak faaliyetlerine kesintisiz devam ediyor.

Soma Termik Santrali’nin kredi borcu ise yine Ramazan Erkoyuncu’nun çabaları ile bankalarla yapılan anlaşma çerçevesinde tamamen ödenerek kapatıldı. 31 Aralık 2024 tarihi itibariyle, Soma Termik Santrali’nin Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) dışında hiçbir kamu kurumuna borcu kalmadı. Soma Termik Santrali’ne ilişkin Türkiye Kömür İşletmeleri’ne olan borç yükümlülüğü yalnızca Soma Termik Santrali ve Elektrik Üretim A.Ş.’ye ait olup, Konya Şeker A.Ş.’nin Soma Termik Santrali’nden kaynaklı kamu veya özel sektör dâhil olmak üzere herhangi bir borç veya yükümlülüğü bulunmuyor.

Çumra Yem:
Yem tesisi günlük ortalama 2 bin ton yem üretme kapasitesine sahip. Besicilik sektörüne yönelik kurulan yem tesisinin hammadde temininde şeker fabrikalarının önemli rolü ve katkısı var. Ayrıca, mısır ve arpa gibi ürünlere olan talebi artıran tesis, bu ürünlerin ekim alanlarının genişlemesine katkıda bulunurken, hayvancılıkta verimliliği artırarak bölge hayvancılığının gelişimine destek sağlıyor.

Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi:
Tarım ve gıda üretim merkezi olan Konya’da, Konya Şeker’in vizyonuyla kurulan, bilim, teknoloji ve eğitimin ışığında büyüyen bir üniversite konumundaki Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi, 2010 yılında Bilimsel Araştırma, Teknoloji, Eğitim ve Kültür Vakfı (BARTEK) öncülüğünde kuruldu.

Gıda, tarım, hayvancılık ve bu alanları destekleyen mühendislik, psikoloji, uluslararası ticaret ve mimarlık gibi birçok farklı disiplinde eğitim sunan üniversite, gençleri geleceğe hazırlıyor. Üniversitenin Konya Şeker A.Ş. ve Anadolu Birlik Holding bünyesindeki tarımsal sanayi fabrikalarıyla iç içe bir ortamda eğitim sunması teori ile pratiği birlikte öğrenme fırsatı sunuyor.

Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar

  1. Hasan 12 Haziran 2025 - 23:08 - Yanıtla

    Ali Ekber bey bir yerin yönetim kurulu başkanı çiftçinin malına başbelası der mi? Bela okurmu…yazıklar olsun..! Soma santrali 40 küsür yaşındaymış dediğine göre ee Konya Şeker de 70 küsür yaşında hala çalışıyor ona ne diyecek peki, somaya baksaydı rehabilite etseydi o zaman, Çumra Şeker de enerji yatırımı yokmu? Seydibeyde enerji yatırımı yokmu? o enerji yatırımlarına niye birsey demiyor hani enerji bizim işimiz değil diyordu beceremedim işletemedim diyememiş kısaca size…

En Son Yayınlanan Haberler

En Son Yayınlanan Makaleler