Köydekiler şehirde, şehirdekiler kırsalda yaşamak istiyor

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Köydekiler şehirde, şehirdekiler kırsalda yaşamak istiyor

27 Ağustos 2020

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Şub 23, 2024

Kırsalda yaşayan ve geçimini tarımdan sağlayan bir çok kişi şehirde yaşamak istiyor. Şehirdeki yaşama özeniyor. Sigortalı işi, çocuklarının okuyacağı bir okul olmasını istiyor.

Şehirde yaşayanlar ise, kentin kalabalığından, stresinden, gürültüsünden, kirliliğinden uzak bir yaşam özlemiyle toprakla uğraşmak, ihtiyacı olan ürünleri üretmek için kırsalda yaşamak istiyor. Şehirde yaşayanların en büyük özlemidir ceviz veya zeytin dikmek, yetiştirmek.
Manisa Salihli’de bu özlemi gerçeğe dönüştüren iki girişimci ile tanıştık. Bugün onların hikayesini paylaşacağız.

Öğretmenlikten organik ceviz yetiştiriciliğine

İstanbul Tuzla Lisesi’nde müdür yardımcısıyken bacanağı ile ortaklaşa ceviz üretimi yapmaya karar veren Seyfettin Summak ve ortaklarının kaderini internette gördükleri bir arazi ilanı değiştirir. Salihli Hacıhıdır Köyü’nde 600 dönümlük bir tarım arazisinin satış ilanı ile başlayan serüveni, organik ceviz yetiştiricisi, Anadolu Ceviz’in ortağı Seyfettin Summak’tan dinleyelim:

“Kilis’ten 17 yaşındayken İstanbul’a gittim. Yıllardır İstanbul’dayız ama tarım konusunda hep bir arayıştaydık. Darıca, Çanakkale tarafını çok gezdik ama uygun yer bulamadık. Bacanağım internette bir ilan görmüş, 600 dönüm bahçe satılık diye. Telefonla konuştu sonra çıkıp buraya geldi. Dönüşte “bir yer aldık haydi hayırlısı” dedi. Ben Salihli’nin nerede olduğunu bile bilmiyordum. Bacanağım mali müşavirlik yapıyor.Tarımla, cevizle bir ilgisi yok. Türkiye’de tüketilen 100 kilo cevizin 80 kilosu dışarıdan geliyordu 2000’li yıllarda. Bu nedenle ceviz işine girmeye karar verdik. Biz 600 dönümle başladık. Sonra 1500 e çıkardık ilavelerle. Salihli Kemer Köy’de 2 bin dönüm özel ağaçlandırma sahası ile 3 bin 500 dönüme ulaştık. Burayı şahıslardan aldık. İlk aldığımızda dekarı 350 liraydı. Sonra 1000 liradan, en sonunda 10 bin liraya kadar çıktı. Buraya geldiğimizde çevrede bir tane ceviz ağacı yoktu. Şimdi her taraf ceviz oldu. Bizden sonra gelişmeye yayılmaya başladı.

Hacıhıdır’da 40 bin, Kemer Köy’de 60 bin olmak üzere 100 bin ceviz ağacımız var. Biz 5-6 senedir ürün alıyoruz ama henüz tam verimde değil. Yıllık 2 tonla başladık, şu anda 200 ton civarında. Bir kilo veren ağacımız da var 30 kilo veren de. Her ağaç 10 kilo verse Hacıhıdır’da 40 bin ağaç var 400 ton eder. 20 kilo verse 800 ton eder. Şu anda 30 kilo veren var. 1200 ton eder.”

Cevizden para kazanılır mı?

Köye ilk geldiklerinde köylülerin kendilerine cevizden para kazanılır mı şaşkınlıkla baktıklarını hatırlatan Seyfettin Summak o günleri şöyle anlattı: “Bu köye yatırımı yaptığımızda, köylüler “bunlar manyak, cevizden para mı kazanılır” diyorlardı. “Sizde çok para var getirip toprağa gömüyorsunuz, nerede görülmüş cevizden para kazanıldığı” diyorlardı. Şimdi herkes ceviz dikiyor. Hocam bizim cevizi de sat diyorlar. Biz 365 gün 24 saat işin başındayız. Köydeki cevizi dikmiş hasattan hasada gidip topluyor.

Seyfettin Summak

Budamayı, aşıyı kendim öğrendim. Öğretmenlikte var ya topladım elemanları videoları bir daha bir daha izlettim. Budamayı da aşıyı da öğrettim. Şu anda hiç bir işimizi dışarıdan eleman getirip yapmıyoruz. Burada 23 sondaj var. Bunların 10 – 12 tanesi çalışır durumda. Diğerlerinde su bitiyor. Su sıkıntısı her zaman var. 1200 tonluk su depomuz var. Hepsi damla sulama ile sulanıyor. Sulama borularının döşenmesi yer altına alınması hepsini kendi elemanlarımızla yapıyoruz.”

Ceviz yetiştiriciliğinde nelere dikkat edilmeli?

Pazarlama konusunda bir sorun olmadığını ve cevize talebin yüksek olduğunu anlatan Seyfettin Summak ceviz yetiştiriciliğinde dikkat edilmesi gerekenleri şöyle özetledi:” Bundan 10 sene önceki ceviz tüketimi ile şimdiki tüketim aynı değil. Nüfusa orantılı olarak tüketimdeki artıştan bahsetmiyorum. Kişi başına ceviz tüketiminde artış var. Bilinçlenme var. Ceviz sadece baklavada kullanılan bir ürün değil. Sabah sofrada çocuklara yedirilen, insanların kendi tercihleri doğrultusunda tüketilen bir ürün.Talep var. Gelip bahçeden alıyorlar. Organik yetiştiriyoruz. Organik ceviz satanlar var. Onlara veriyoruz. Bir kaç satıcı var. Bizden 30 liradan alıyorlar,70 liradan satıyorlar. Organik sertifikamız var. Ceviz kurdu için kullanılan bir ilaç 30 lira. Ama organik ürettiğimiz için benim kullandığım ilaç 1200 lira. Organik üretim desteği alıyorduk. Onu da kaldırdılar bu sene.

Ceviz işinde başarısız olanlar da var. Yanlış yatırım yapanlar şimdi satmaya çalışıyor. Nelere dikkat edilmeli? Mevki, iklim, toprak, su, ondan sonra fidan, işleme ve bakım. Bunlar çok çok önemli. Bunlarda hata yapmazsanız çok çabuk verime döner. En önemli sorunlarımızdan birisi buranın aşırı sıcaklığı. İklime çok dikkat etmek gerekiyor.”

Salihli’nin en büyük zeytin üreticisi Zar ailesi

Ticaretle uğraşan ve müteahhitlik yapan Zar ailesi Manisa Salihli’nin en büyük zeytin üreticisi oldu. Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi, Ziraat Odası delegesi Selim Zar zeytinciliğe nasıl başladıklarını özetle şöyle anlattı: “Babam yıllarca Salihli’de müteahhitlik yaptı. Daha önceki yıllarda halı kilim tüccarıydı. İzmir’de 1970’lerde dükkanımız vardı. Mobilyacılık yaptık.

Türkiye şartlarında ticaret gerçekten zorlaştı. Hem insanlarla hem devletin koyduğu prosedürlerle uğraşıyorsunuz. Çiftçilik yapmaya karar verdik. Bu anlamda biz yeni köylüyüz. Çiftçiler bırakıp şehre giderken biz şehirden köye geldik. Önce ufak yollu bir arazi alalım dedik. Saihli’de genel bir kültürdür. Belli yere gelmiş olanların Salihli’de mutlaka kırsalla bir bağlantısı vardır. Kiminin bağları var, kiminin zeytini var. Biz de bir yerimiz olsun istedik. 2000 yılında tarım işine başladık.

Salihli’de zeytincilik gelişiyor

Aşağı yukarı 2 bin 400 dönüm alanda irili ufaklı 50 bin zeytin ağacımız var. Zeytinyağı üretimimiz 1000 tona yakın. Geçen sene sezon başında yağın litresi 19 liraydı, sonra 17.5 liraya düştü. Şimdilerde yağ 18 lira.

Girdi fiyatları yüksek,herkes çiftçilik yapamaz

İki kardeş yapıyoruz. Sezonda günde 150 kişi çalıştırıyoruz. En önemli sorun işçilik maliyeti. 2002’de biz zeytinciliğe yeni başlamıştık zeytinin kilosu ortalama 3 lira 70 kuruştu. İşçi ücreti günlük 16 liraydı. Gübrenin çuvalı 17 liraydı. Mazot 1 lira 70 kuruştu. 2020 ye geldik mazot 6.20, işçilik 110 lira günlük. Gübre 110 lira. Zeytin ortalama 6 lira. Çiftçiliğin hepsinde en önemli sorun girdi maliyetleri. Pamukta meyvede hepsinde aynı sorun. Girdi fiyatları çok yüksek.

Çiftçilik çok zordur herkes yapamaz. Biz yaptığımız işten memnunuz. Bu işi doğru yaptığımıza inanıyoruz. İnsanlarla çok muhatap olmuyorsunuz. İnsanla uğraşmıyorsunuz. Ticaret gibi değil. Bu nedenle memnunuz. Zeytinliklerimiz Bintepe bölgesi Tekelioğlu Köyü’nde. Bizden sonra Tekelioğlu’nda zeytincilik yaygınlaştı. Daha önce arpa buğday ekenler zeytine döndü. Biz gittiğimizde Tekelioğlu’nda tütüncülük vardı. En basiti kahveye giderdik şöyle uzun ir liste vardı. Veresiye listesi. Tütün parası alınınca verilecek diye. Tekelioğlu’nda doğru dürüst traktör yoktu. Zeytinle köyün gelir seviyesi yükseldi. Zeytin zenginleştirdi.Şimdi herkeste çiftçeker traktör var.

Biz meyvecilik de yapıyoruz. Nar ile başladık. Sonra narı kökledik. Tatmin etmedi. Köklediğimiz sene İstanbul’a 113 ton nar gönderdik bize gelen para 15 bin liraydı. Tam 80 dönüm nar bahçesini 10 günde kökledik. yerine zeytin, kayısı, erik, ayva diktik. Onlar devam ediyor. Bu sene 18 dönüm yeni kayısı bahçesi kurduk.”

Özetle, tarımda önemli bir değişim yaşanıyor. Küçük çiftçiler sektörden çekilmek zorunda kalıyor. Şirket tarımı yaygınlaşıyor. Türkiye’nin bu süreci çok yönlü olarak tartışması gerekiyor.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. Ozer 28 Ağustos 2020 - 10:48 - Yanıtla

    600 dönüm tarla alacaksın . Sulaması ,bsondaji , fidanı bir dünya masrafın olacak. Olacak iş değil o. milleti uyutmayin. Benim köyümde 300 dönüm toprağı olana ağa diyorlar

    • Emre 4 Eylül 2020 - 14:26 - Yanıtla

      Haklısın. Küçük arazi sahibi çiftçilerden tarlaları kriz dönemlerinde ucuza alıp endüstriyel tarım firmalarının eline geçiyor ve bu işi fabrika yönetir gibi yönetiyorlar. Sürdürülebilir bir toplum modeli değil ama sürdürülebilir bir şirket modelidir bu bence.

    • hakan 3 Kasım 2020 - 14:38 - Yanıtla

      sermayesi olanlar yapabilir zaten bu işi. diğer türlü orta gelirli bir insanın yapacağı iş değil. orta gelirli biri 20 dönüm tarla alıp zeytin dikerse 5 sene sonra ilk meyvelerini verir. yaklaşık 7. senesinde düzgün para kazanmaya başlarsın.

En Son Yayınlanan Makaleler