Fakıbaba’nın kırmızı et reçetesinde üretici yok

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Fakıbaba’nın kırmızı et reçetesinde üretici yok

04 Ekim 2017

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Şub 25, 2024

Fakıbaba’nın kırmızı et reçetesinde üretici yok

Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Genel Cerrah Ahmet Eşref Fakıbaba, kansere çare bulmuş kadar sevinçli. “Kırmızı et fiyatını düşürecek formülü buldum” diyor. Kendisinden önce görev yapan 4 AKP’li bakanın 15 yılda bulamadığı formülü 75 günde buldu ve reçetesini yazdı.
Nedir o sihirli formül?
Devlet, Et ve Süt Kurumu eliyle karkas et ithal edecek. İthal eti parçalayarak, kemiğinden ayıracak. Elde edeceği kıyma ve kuşbaşı eti özel sektör paketleme tesislerinde paketleyecek. Ülke genelinde yaygın marketler zincirinde yaklaşık 17 bin noktada reyon kiralayacak. Bu reyonlarda kilosu 24 liradan kıyma, 27 liradan kuşbaşı et satacak. Vatandaş ucuza et tüketecek.
Bakan Fakıbaba’nın formülünde,reçetesinde üretici yok.Üretim yok.Yerli üreticiyle sıkı rekabet var.

Kim ne kadar kazanacak?

Bakan Fakıbaba’nın formülünde kim ne kazanıyor ona bakalım.
Et ve Süt Kurumu’nun marketlerde satacağı et ithal edileceği için, yurt dışındaki besici, başka ülkelerin çiftçileri para kazanacak. Onlara destek olunacak.
Eti yurt dışından Türkiye’ye ve yurt içinde satış noktalarına taşıyan lojistik firmalarına para kazandırılacak.
İthal eti işleyerek kıyma ve kuşbaşı elde eden ve paketleyen firmalara para kazandırılacak.
Eti reyonuna koyarak satacak marketlere kira geliri sağlanacak.
Bu zincirin halkasında yer alan herkes şimdiden bellidir. Kimin ne kadar kazanacağı bile hesaplanmıştır.
Görüleceği üzere bu zincirde, bu formülde üretici yok. Besici yok.

Üretici ne yapacak?

Üretici süt hayvancılığı yapıyorsa çiftliğindeki erkek danaları besleyecek.Sadece besicilik yapıyorsa, iç piyasadan veya ithalatla erkek besi danası alıp besleyecek.
İthal dana alacaksa, devletin ithalatla görevlendirdiği Et ve Süt Kurumu’na başvuracak. Hayvanın ithal edileceği ülkeye göre hayvan başına 50 dolar veya 50 Avro’yu Et ve Süt Kurumu’na yatıracak. Sonra beklemeye başlayacak. Et ve Süt Kurumu’nun keyfi yerine gelirse besilik dana ithal edecek. Üretici istediği kadar değil, Et ve Süt Kurumu’nun temin edebildiği kadar hayvanı alacak.
Yerli veya ithal besi hayvanını alan üretici, yem firmalarının ithal ettiği ve dövizdeki artışa bağlı olarak her ay fiyatı artan yemle besleyecek.
Bulabilirse yerli, bulamazsa Suriyeli veya başka ülkeden gelen çobanın bakacağı hayvanı belli bir kiloya ulaştıktan sonra kesime götürecek.
Hayvanı 8 -10 ay besledikten sonra, Et ve Süt Kurumu’na veya özel sektör kesimhanelerinde hayvanı kestirerek karkas eti kasaplara veya marketlere satacak. Et ithal eden devletle rekabet edecek.

Besiciye pahallı,piyasaya ucuz fiyat

Devletten destek değil,köstek görecek. Devlet, Et ve Süt Kurumu eliyle ithal ettiği besilik dananın kilosunu üreticiye 24 liradan satacak. Sonra et ithal ederek markete 21-22 liradan et satacak. Gizliden gizliye değil,açıkça üreticiyi kazıklayan bir uygulama bu.
Et ve Süt Kurumu aracılığıyla yok edilmeye çalışılan üretici, devletle rekabet edebilir ve hayvanını satabilirse alacağı parayla ihtiyaçlarını karşılayacak. Ahırına yeni hayvan koymak için sermaye yapacak. Üretimi sürdürebilirse besiciliğe devam edecek. Sürdüremezse besiciliği bırakıp bulunduğu yerde başka işlerde çalışacak. Fabrikada,otelde,restoranda nerede iş bulursa.Ya da kente göç edecek.Üretemediği etin tüketicisi olacak.

İthalata 7 yılda 5 milyar dolar

Türkiye, 2010 yılından bu yana büyükbaş, küçükbaş canlı hayvan,kurbanlık hayvan ve et ithal ediyor. Yem,saman, çoban ithal ediyor. İthalata dayalı fason hayvancılık yapılıyor.
Bu kadar ithalat ne için yapılıyor? Kırmızı et fiyatını düşürmek için. Fiyat gerçekten yüksek mi? Yoksa, fiyat bahane edilerek ithalat mı yapılıyor?
Bu sorulara yanıt bulmak için süreci kısaca özetleyelim.Defalarca yazdığımız gibi, 2007-2008’de yaşanan kuraklık sonucu yem hammadde fiyatlarının yüzde 100 artarken, çiğ süt fiyatının bilinçli olarak yarı yarıya düşürülmesi ile çiğ sütte büyük kriz yaşandı. Üretici, 1 milyon süt ineğini kesti.Türkiye’nin hayvan varlığı azaldı.Sütte yaşanan kriz kırmızı et fiyatını artırdı.
Karkas et fiyatı ilk kez 2010’da 10 doların üzerine çıktı. Sütteki krizi çözmek,üreticiyi desteklemek yerine üretimi bitirecek ithalatın kapıları açıldı.
Türkiye, 2010 yılından 2017 yılının ilk 6 aylık dönemine kadar 2 milyon 455 bin büyükbaş, 2 milyon 217 bin küçükbaş hayvan ve 218 bin 802 ton karkas sığır eti ithal etti. Bu ithalata 5 milyar dolar ödendi.

Karkas et fiyatı yerinde sayıyor

Bu kadar döviz ne için ödendi? Kırmızı et fiyatını düşürmek için.Karkas et fiyatı düştü mü?
İthalatın başladığı 2010’dan 2016’ya kadar yıllık ortalama karkas etin kilogram fiyatı dolar bazında sırasıyla şöyle gerçekleşti: 2011’de 8.40, 2012’de 8.11,2013’te 8.08, 2014’te 8.43,2015’te 8.01 2016’da 8.21 dolar.
Karkas et fiyatı yerinde sayıyor. Fakat tüketici daha pahallıya et almak zorunda kalıyor. Fiyatı artıranların başında da market zincirleri var. Eski bakanlardan Mehdi Eker bir açıklamasında “Biz eti ucuza ithal ediyoruz.Marketler pahallıya satıyor” demişti.
İthalatla tüketicinin aldığı kırmızı et fiyatının düşmediği ortada. Peki, bizim bakanlarımıza, bürokratlarımıza kırmızı et fiyatını ithalatla düşürme formüllerini hangi üst akıl veriyor?
“Üretimi artıracağız, ithalatı bitireceğiz” diye diye ülkeyi ithalata mahkum eden üst akıl belli ki Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’yı da kısa sürede ikna etmiş ve formülü vermiş. Fakıbaba, “ithalatı 3 yılda bitireceğiz” diyor. Bu demektir ki ithalat 3 yıl daha devam edecek. Fakıbaba’nın bakanlık görevi 3 yıl devam edecek mi?
Özetle, Ahmet Eşref Fakıbaba’nın “buldum” dediği formül,kırmızı et fiyatını düşürecek formül değil. Devlet eliyle ithalatı sürdürerek üretimi ve üreticiyi yok edecek formüldür.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. Köylüçiftçi 4 Ekim 2017 - 08:48 - Yanıtla

    Ticareti yapan her şeyi görüyor, köylünün köyünü terkettiğini bile, helal olsun. Piyasayı gerçek gözü ile ölçmektesiniz.

  2. Ahmet Arapoğlu 4 Ekim 2017 - 09:02 - Yanıtla

    Türkiye hayvancılığın yarattığı milli varlığı değerlendirmedikçe içinde bulunduğu kısır döngüden kurtulamaz.
    Milli varlık dediğim de hayvansal atıklar!Sekiz yıldır anlatamadığım bir konu!
    ABD de geliştirdik! AB de emsali olmayan kompostlama yöntemini ülkemiz ile paylaşmak için çok uğraştık ama gübre lobisini aşamadık! ÜST AKIL dediğiniz de işte bu lobidir!
    Türkiye yıllık bazda açığa çıkan hayvansal ve bitkisel atıklarını komostlaştırmış olsa Dünyaya meydan okur duruma gelir.
    Türkiye TOPRAKLARI ORGANİK MADDE AÇISINDAN ÖLÜ olduklarından dolayı verimsizleşti! Meraları körlendi! OT YOK -ET YOK !

En Son Yayınlanan Makaleler