Atatürk’ün vizyonunu ıskalayan Türkiye, hayvan ithalatına mahkum oldu

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Atatürk’ün vizyonunu ıskalayan Türkiye, hayvan ithalatına mahkum oldu

20 Eylül 2017

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Eyl 20, 2017

Atatürk’ün vizyonunu ıskalayan Türkiye, hayvan ithalatına mahkum oldu

Yıl 1925, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ülkeyi yeniden inşa etmek için, eğitimden sanata,tarımdan sanayiye her alanda önemli çalışmalar başlatıyor. Hedef, gelişmiş,uygar,bağımsız bir Türkiye yaratmak.
Ekonomik bağımsızlık olmadan kazanılan zaferin,kurtuluşun,cumhuriyetin bir anlam ifade etmeyeceğini söylüyor. O dönemin ekonomisi, büyük oranda tarıma dayalı.
Atatürk,gelecek vizyonu ile Ankara’da kurduğu çiftlikte çiftçilik yapıyor. O dönemin teknolojilerini Türkiye’ye getiriyor. Dünyanın en büyük “tarım müzesi” olacak çiftliğin, daha sonra nasıl yağmalandığını biliyorsunuz.
O yıllarda dünyadaki gelişmelere paralel olarak hayvancılıkta da çok önemli adımlar atılıyor. Islah edilmek üzere Macaristan’dan Simental ırkı sığır getiriliyor. Islah çalışmaları başlatılıyor. Ancak daha sonraki yıllarda bu çalışmalar durduruluyor. Atatürk’ün 1925’te büyük bir vizyoner olarak başlattığı ıslah çalışmaları devam ettirilmediği için,Türkiye, bugün milyarlarca dolar döviz ödeyerek hayvan ithal ediyor.Hayvancılığın her alanında dışa bağımlı bir ülke oldu.
Bu acı gerçeği Türkiye’de ilk kez yapılan Dünya Simental Fleckvieh Federasyonu Konferansı’nda yaşadık.İzmir Selçuk’ta 17 Eylül’de başlayan ve 21 Eylül’de sona erecek konferansa yansıyan tablo şuydu; Atatürk’ün 1925’lerde gördüğü ve uygulamaya çalıştığı hayvan ıslah çalışmasını o günlerde başlatan ülkeler ihracatçı biz ise ithalatçıyız. Almanya, Avusturya,Çek Cumhuriyeti,Macaristan,Slovenya başta olmak üzere simental ırkını geliştiren, ıslah eden ülkeler hem kendi ihtiyacı olan et ve sütü bu ırktan elde ediyor hem de canlı hayvan,sperma ihraç ederek döviz geliri elde ediyor. Türkiye ise,ıslah yapmadığı için ithalata mahkum.

Fakıbaba’nın katılmamasına tepki
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin yoğun çabaları sonucunda Türkiye’de ilk kez yapılan konferansa 20 ülkeden 100’e yakın katılımcı gelirken ,Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın katılmaması tepkilere neden oldu. Bakanlıktan Müsteşar Yardımcısı Dr. Durali Koçak, Tarımsal İşletmeler Genel Müdürü Mehmet Taşan, Hayvancılık Genel Müdür Yardımcısı Salih Çelik katılarak konuşma yaptı.
Toplantı aralarında konuştuğumuz birlik başkanları: “Böyle bir organizasyon ilk kez yapılıyor. Dünya çapında bir konferans. Bakanımız gelseydi bizim için büyük bir destek ve moral olurdu. Fakat, üretimi,üreticiyi kimse önemsemiyor. İthalatçıların toplantısına koşa koşa gidenler üretici olunca uzak duruyor. Başka ülkelerde aynı konferans yapıldığında, bakan,başbakan düzeyinde katılım oluyor.”diyerek tepkilerini dile getirdi.

Türkiye,Avrupa üyesi oldu
Türkiye’de ilk kez yapılan Dünya Simental Fleckvieh Federasyonu’nun 22. Konferansının ilk gününde Avrupa Simental Federasyonu’nun Genel Kurulu yapıldı. Genel Kurul’da Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin üyeliği oybirliği ile kabul edildi. Böylece Türkiye, Dünya üyeliğinden sonra Avrupa üyeliğine de kabul edildi.
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Kamil Özcan, et ve süt verimi bakımından dünyanın en önemli sığır ırklarından biri olan simental konusunda dünyada yapılan çalışmaların yakından izlenmesi,teknik işbirliği ve benzeri konulardaki çalışmaların sürdürülmesinde bu organizasyonlarda yer almanın Türkiye’ye ve hayvancılık sektörüne önemli katkılar sağlayacağını söyledi.
Kongrede, 24-30 Eylül 2018 tarihlerinde düzenlenecek 23. Konferansın, Amerika’nın Teksas eyaletinde yapılması kararlaştırıldı.

Kırmızı et sorunu Simental’e ilgiyi artırdı
Dünya Simental Fleckvieh Federasyonu’nun İzmir Selçuk’ta yapılan 22.Konferansın başkanlığını Çek Cumhuriyeti’nden Josef Kucera yaptı.Türkiye,Almanya ve Avusturya’dan uzmanlar sunumlar yaptı. Sunumlarda Avrupa ve Türkiye’de süt üretiminin artmasına karşılık, kırmızı ette daha çok ihtiyaç duyulması sonucunda kombine ırk olan simentale ilginin arttığı dile getirildi. Türkiye, Almanya’dan sonra en fazla simental varlığına sahip ülke oldu.
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Kamil Özcan, insanların sağlıklı,güvenilir ve kaliteli beslenmesi için hayvansal ürünlerin stratejik öneme sahip olduğunu belirterek şunları söyledi: “Devletlerin tarım ve hayvancılık politikasında temel ilke, üretimi ve üreticiyi korumak olmalı. Hayvan yetiştiriciliği para kazanılırsa yapılacak bir iş. Bu nedenle üretici küstürülmemeli.Üretimde kullandığınız sığır türü önemli.Son yıllarda ülkemizde et açığı nedeniyle üretici tercihini kombine ırklardan özellikle simentalden yana kullanmaya başladı.Çünkü, kombine ırk olan simental, ette et ırkı sığırlarla, sütte süt ırklarıyla yarışacak düzeye geldi.Türkiye’de birlikler olarak ırk ıslah çalışmalarını süt odaklı olarak yaptık. Şimdi et ırkı ıslahına yoğunlaşmamız gerekiyor. ”

Maliyetleri düşürecek araştırmalar
Almanya’nın Bavyera Eyaleti Tarımsal Araştırma Merkezi’nden Bernhard Luntz ve Avusturya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nden Franz Steınınger ve Dünya Simental Fleckvieh Federasyonu uzmanlarından Bruce Holmquist’in yaptığı sunumlarda ise ortak mesaj aynıydı. Dünyada nerede olursa olsun hayvancılık yapanların üzerinde çalıştıkları en öncelikli konu üretim maliyetlerinin düşürülmesi. Uzmanlara göre,süt üretimi artık çok heyecan verici bir iş olmaktan çıktı.Süt satarak para kazanmak kolay değil. Fiyatlar çok düşük. Bunun için maliyetler düşürülmesi için çalışmalar yapılıyor. Hayvan materyali, yem ve diğer girdilerin üretimdeki maliyetlerini düşürecek çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar da sığır üzerinde yapılıyor. Daha az yemle,daha yüksek et ve süt elde etmek,elde edilen et ve sütün de kaliteli olması için çalışılıyor. Bu noktada ıslahın önemine bir kez daha vurgu yapılıyor.
Özetle, 1900’lü yılların başında başlayarak hayvancılıkta ırk ıslahı yapan ülkeler, hem kendi ihtiyacı olan hayvan ırklarına sahip oldular hem de bu ırkları ihraç ederek gelir elde ediyor. Atatürk’ün bunu görerek 1925’te başlattığı çalışmaları sürdüremeyen Türkiye ise, kendi ırklarını geliştirmek,ıslah yapmak yerine ithalat yapıyor. Bu çarkın tersine döndürülmesi gerekiyor.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

Hayvancılık: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler