Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Güncelleme: Şub 23, 2024

Tarımda çözüm ithalatta değil,üretimde aranmalı

Gıda fiyatlarının düşürülmesi için gümrük vergilerinin düşürülerek ithalat seçeneğini gündeme gelmesi muhalefetin tepkisine yol açtı.
Çiftçilik yapan Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, tarımda en önemli sorununun yüksek girdi maliyetleri olduğunu belirterek çözümün ithalatta değil,üretimde aranması gerektiğini söylüyor. Sarıbal’ın değerlendirmesi şöyle: ” Türkiye, tarımsal üretimi en önemli girdileri olan tohum, gübre, tarım ilacı ve mazot bakımından ithalata bağımlıdır. Bu nedenle dövizdeki yükselme üretim maliyetlerini artırmaktadır. İzlenen politikalar dışa bağımlılığı azaltmak yerine giderek artırmakta; üretimi sürdürülemez hale getirmektedir. ”
Sulama yatırımlarının ihmal edildiğine dikkat çeken Orhan Sarıbal, son 15 yılda ülke nüfusunun 66 milyondan 79 milyona yükseldiğini hatırlatarak:” Nüfus 13 milyon artarken, buna karşılık mısır, pirinç ve ayçiçeği dışındaki tüm ürünlerde üretim istikrarsız bir seyir izlemiştir; kendini tekrarlama veya üretim düşüşleri söz konusudur.Buğday üretimi nüfusla aynı oranda artmadığı için dışa bağımlılık artmaktadır. Örneğin 1988 yılında 53 milyonluk nüfusa karşılık 20,5 milyon ton buğday üretilmiş olup, kişi başına buğday üretimi 380 kg dolayındadır. 2015 yılında rekolte 22,6 milyon ton, ülke nüfusu ise 79 milyon kişidir. Kişi başına buğday üretimi ise ancak 290 kg olmuştur. Buradan son 30 yıllık dönemde hububatta verimlilik ve maliyet sorunlarını çözmek adına ciddi bir çaba gösterilmediğini söylemek mümkündür.” bilgisini verdi.
İthalatla terbiye anlayışı sürüyor
Türkiye’nin 1980’li yıllara kadar büyük ölçüde kendini besleyebilen ülkelerden biri olduğunu hatırlatan Orhan Sarıbal,daha sonra uygulanan neoliberal politikalarla tarımı çökertme sürecinin başlatıldığını belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü: ” O yıllarda başlatılan “üreticiyi ithalatla terbiye etme” politikası, günümüzde çok daha vahşi bir şekilde uygulanmakta; arz eksikliği nedeniyle fiyatı artan her ürünün fiyatının ithalatla düşürme kolaycılığına başvurulmaktadır. İthalatın çözüm olmadığı (pirinç, kuru fasulye, sap- saman ve kırmızı ette) defalarca görülmesine rağmen bu politika ısrarla sürdürülmektedir. Türkiye AKP’nin iktidar döneminde (2003-2016) tarımsal üretimde olduğu gibi, ihracatta da ithalata bağımlı hale gelmiştir. Gıdada ihracatın yüzde 65’i kadar ithalat yapılmıştır. Gıda sektörü ithal ettiği hammaddeyi işleyerek yine yurt dışına satmıştır. Tarımsal hammadde ithalatı ise ihracatın 6 katına ulaşmıştır. Bu dönemde 11 milyar dolarlık tarımsal hammadde ihracatına karşılık 66 milyar dolarlık ithalat yapılmıştır.”
Bitkisel üretimde hangi üründe ne kadar ithalat yapıldı?
Orhan Sarıbal’ın yaptığı değerlendirmeye göre son 14 yılda bitkisel üretimde ortaya çıkan tablo özetle şöyle:
1- Son 14 yılda Türkiye, yağlı tohum ve türevleri ithalatına 36 milyar Dolar ödedi. Bu dönemde yağlı tohumlar için 15, ham yağlar için 16, küspeler için 5 milyar Dolar döviz ödendi. Miktar olarak ise,19 milyon ton soya tohumu, 8 milyon ton ayçiçeği tohumu, 2,5 milyon yon kolza tohumu ithal edildi.
2- Hububatta 2003-2016 yıllarını kapsayan dönemde 63 milyon ton ithalat karşılığında 17.5 milyar dolar ödendi.Hububat ithalatının 41 milyon tonu buğday, 12 milyon tonu mısır, 4,5 milyon tonu pirinç ve çeltik oldu.
3- Pamuk ekim alanları 2002 yılında 721 bin hektar iken 2015 yılında 434 bin hektara düşmüştür. Pamuk üretimindeki azalışa ve tekstilde yaşanan genişlemeye paralel olarak tüketimdeki artış iç üretimle karşılanamadığından, pamuk ithalat miktarı artmış ve net pamuk ihracatçısı olan Türkiye 1990’lı yıllarla birlikte net pamuk ithalatçısı ülkelerden biri haline gelmiştir. 2003-2016 yılları arasında 10 milyon tonu aşkın lif pamuk ithal edilmiş; karşılığında 17 milyar dolar ödenmiştir.
4- Bakliyat ekim alanları 2002 yılında 1.4 milyon hektar iken, 2016 yılında 715 bin hektara düşerek, ekim alanları yüzde 47 oranında daralmıştır. Buna karşılık 2002 yılında 1.5 milyon ton olan bakliyat üretimi 2016 yılında 1.1 milyon tona düşmüş, yani yüzde 28 oranında gerilemiştir. Bu dönemde toplamda 3.5 milyon ton bakliyat ithal edilerek 3 milyar Dolar ödenmiştir. En fazla ithal edilen bakliyat mercimek olup; 2.4 milyon ton ithalat karşılığı 1.8 milyar Dolar ödenmiştir.
Çözüm önerileri
Çiftçilik yapan CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, çözüm önerilerini ise şöyle sıralıyor:
— Buğday, arpa gibi serin iklim tahılları ekim alanlarında son yıllarda ortaya çıkan daralmanın üzerinde önemle durulmalı; çiftçi tarafından boş bırakılan tarlalar yeniden üretime kazandırılmalı.
— Halen kurak ve yarı kurak alanlarda toprakta yeterli suyun temini için çok büyük (İstanbul’un 8 katı) alanlar nadasa bırakılmaktadır. Söz konusu alanların daraltılması için gerekli çalışmalar yapılmalı.
— Tam 8 yıldan bu yana büyük ölçüde yerinde sayan destekleme primleri artırılmalı.
— Öncelikle mazotta Özel Tüketim Vergisi(ÖTV) ve Katma Değer vergisi(KDV) kaldırılmalı; diğer girdilerdeki vergi yükü azaltılmalı.
— Çözüm “terbiye edici” ithalat politikasında değil, üretim maliyetlerinin düşürülmesinde, destekleme politikasında ve daha da önemlisi üretim planlamasında aranmalı.
— Uluslararası Para Fonu(IMF), Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü’nün, tarım/gıda tekellerinin yönlendirmelerine değil; kendi insanımızın ihtiyaçlarına ve ülkemizin özgül iklim ve toprak şartlarına göre planlanmış programlar uygulanmalıdır.
— Sonuç olarak ithalatı değil üretimi hedefleyen, emekten yana, küçük ve orta ölçekli çiftçileri destekleyen tarım politikaları uygulanmalı, sürdürülebilir ve planlı bir tarımsal üretim politikası izlenmeli.
Özetle, enflasyonu düşürmek için çaba gösteren Gıda Komitesi,tarım politikası uygulayıcıları muhalefetin eleştirilerini,görüşlerini,önerilerini dikkate almalı,yararlanmalı.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

En Son Yayınlanan Makaleler