Çiğ süt fiyatı yeni krizin habercisi…

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Çiğ süt fiyatı yeni krizin habercisi…

07 Temmuz 2015

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Tem 7, 2015

Türkiye aylardır kırmızı et fiyatını ve besilik hayvan ithalatını konuşulurken asıl sorun çiğ sütte yaşanıyor. Bu sorun çözülmezse hayvancılıkta büyük bir kriz yaşanabilir. Hatırlanacağı gibi 2008’de de kriz çiğ sütle başladı.
Çiğ süt fiyatının düşürülmesiyle başlayan ve 1 milyon ineğin kesilmesine neden olan o kriz henüz tam olarak atlatılamadı. Milyarlarca liralık kasaplık,besilik ve kurbanlık hayvan ithalatına neden oldu. Yetmedi karkas et ithal edildi. Hayvancılığa verilen milyarlarca lira kredi ve destek ithalata gitti. Çiğ süt fiyatında yine büyük bir sorun var ve bu yeni krizin habercisi olabilir.
Çiğ sütte neler oluyor?
1-Deyim yerindeyse çiğ sütte tam bir köle düzeni yaşanıyor. Sütü üretenler fiyatı belirleyemiyor. Bu nedenle çiğ sütün fiyatı 1 yıldır aynı. Ulusal Süt Konseyi 6 ayda bir çiğ sütte referans fiyat belirleyip açıklıyor. Açıklanan fiyat, adı üzerinde, referans fiyat. Çiğ sütün çok büyük bölümü bu fiyatın altında satılıyor. Üretici,sanayici ve bakanlık temsilcilerinin yer aldığı Ulusal Süt Konseyi’nde son sözü hep sanayiciler söylüyor.Bu nedenle istedikleri zaman istedikleri fiyatı belirleyebiliyorlar. Nitekim, geçen yıl Temmuz ayında litre başına 1 lira 15 kuruşluk çiğ süt referans fiyatı tam bir yıldır artırılmadı. Bu dönemde yem başta olmak üzere bir çok girdinin fiyatı arttı. Ama çiğ süt fiyatı sabit.
2- Çiğ sütü hammadde olarak alan sanayiciler, mandıralar bu sütü pakete koyup rafta satışa sunar. Yoğurt,peynir yapar,tereyağı elde eder. Bu ürünlerin hepsinin son 1 yılda fiyatı sabit kalmadı belli oranlarda artırıldı.Fakat, çiftliklerden, köylüden alınan çiğ süt fiyatı aynı. Büyük süt firmaları medyaya demeç veriyor.Milyon dolarlık yatırımlar yapıyorlar. Yeni fabrikalar kuruluyor.Mandıralar mağaza sayısını artırıyor. Hipermarketler süt ve süt ürünlerinden çok tatlı karlar elde ediyor. Çiğ süt üreten çiftlikler adeta yerinde sayarken süt sanayicileri, mandıralar,marketler onların sırtından büyüyor.
3- Dışarıdan bakılınca sanayicinin büyümesi, yeni yatırımların yapılması, istihdam yaratılması ülke için önemli adımlar olarak görülür. Sanayici büyüyecek ki, çiftçinin sütü değer kazansın. Sütü satacak daha çok yer olsun. Fakat, bu kural Türkiye’de pek uygulanmıyor. Sanayici büyüyor. Mandıralar büyüyor. Çiğ sütü üreten çiftçiler sattığı sütle yem alamadığı için hayvancılığı bırakıyor.Kente göç etmek zorunda kalıyor. Büyük umutlarla ve devletin sıfır faizli kredilerle teşvik ettiği orta ve büyük ölçekli işletmeler kredilerini ödemekte zorlandığı için kapısına kilit vuruluyor.
4- Madalyonun bir de tüketici boyutu var. Çiğ süt fiyatı artmazken nihai tüketiciye ulaşan süt ve süt ürünlerinin fiyatı artıyor. Yani tam bir vahşi kapitalizm uygulaması. Çiftçi ucuza satıyor.Tüketici pahalıya tüketiyor. Parayı aradakiler,süt sanayicileri, mandıralar, marketler kazanıyor.
Hükümet boşluğundan yararlandılar
5-Geçtiğimiz günlerde gelecek 6 ay uygulanacak çiğ süt fiyatını belirlemek için Ankara’da Ulusal Süt Konseyi toplandı. Üretici,sanayici ve bakanlık temsilcileri aynı masada buluştu. Üretici doğal olarak 1 yıldır artmayan çiğ süt fiyatının litre başına en azından 10 kuruş artırılmasını talep etti. Sanayiciler adeta isyan etti: “Depolarımız dolu. Bu sene turizm sezonu çok kötü.Bu nedenle zarardayız” diyerek bu isteğe karşı çıktı. Fiyatın sabit kalması bir yana, fiyatı düşürmekle tehdit etti. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri, artan girdi maliyetleri nedeniyle fiyatın bir miktar artırılmasından yana tavır koysa da, hükümet boşluğu nedeniyle etkili olamadı.Daha doğrusu süt sanayicileri koalisyon görüşmeleri öncesinde yaşanan boşluğu fırsat bilerek bakanlık temsilcilerini yok saydı ve masadan kalktı.
6-Devlet süt tozu üretimine destek sağlıyor. Bu desteği de sanayiciye veriyor. Dünyada böyle bir uygulama ancak Türkiye’de olur. Bu uygulamanın fikir babası Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker. Her fırsatta “süt tozu ithalatını sonlandırdık” diye övünerek anlatıyor. Bugünlerde bakanlığa veda etmeye hazırlanan Mehdi Eker, yazdığı iki kitapta tarım ve hayvancılıkta ülkeye çağ atlattıklarını iddia ediyor. Alın size çağ atlatan bir uygulama! Bir yandan Et ve Balık Kurumu’nun adı değiştirildi.Et ve Süt Kurumu oldu. Et ve Süt Kurumu sütte piyasayı düzenleyecekti. Bugüne kadar süt ile ilgili ne yaptı? Tamamen göstermelik bir isim değişikliği oldu.Et ve Süt Kurumu’nun süt konusunda eli kolu bağlanırken, Bakanlık süt tozu desteğini sanayiciye verdi. Süt sanayicileri piyasadan sütü ucuza alıyor ve tesislerinde süt tozuna dönüştürüyor.
Çiğ süt fiyatı belirleneceği zaman süt tozu silahını masaya koyarak pazarlığa başlıyor. “Elimizde bize 3 ay yetecek süt tozu var,depolarımız dolu.Bu nedenle süt almayacağım” diyebiliyor. Yani üreticinin elinde olması gereken silah, karşı taraftan üreticiye doğrultuluyor.
Oysa süt tozu desteğinin gündeme geldiği ilk günden beri yazıyoruz. Süt tozu üretiminin ya devlet tarafından veya üretici birlikleri,kooperatifler tarafından yapılmalı.. En azından yasal olarak piyasayı düzenlemekle görevlendirilen Et ve Süt Kurumu süt tozunu mevcut tesislerde ürettirerek deposuna koymalı. Böylece piyasaya müdahale gücü olur. İsmail Kemaloğlu’nun genel müdürlüğü döneminde bu konuda bir çalışma yapıldığını biliyoruz. Fakat daha sonra süt sanayicileri,Bakan Mehdi Eker’i veya daha üsttekileri ikna(!) ederek Et ve Süt Kurumu’nun devre dışı kalmasını sağladı. Sanayicinin hem alıcı hem piyasa düzenleyici olduğu bir uygulamada üreticinin sütünü değerinde satması mümkün mü?
Özetle, çiğ sütte dağınık bir yapıda olan üretici, az sayıdaki sanayici ve mandıralara köle gibi hizmet ediyor. Bu düzenin değişmesi için hem küçük üreticilerin hem de büyük çiftliklerin örgütlenmesi gerekiyor. Aksi taktirde bu kölelik düzeni sürüp gider.
******
Hasat değil, ölüm zamanı
Tarımda hasat zamanı,Türkiye’de ölüm zamanı oldu. Her yıl bu yüzlerce mevsimlik tarım işçisi yaşamını yitiriyor. Ölüm bu kez onları Manisa’da bir kamyonetin kasasında yakaladı. Asma yaprağı toplamaya giden 15 işçi yaşamını yitirdi. Bunun sorumlusu kim? Neden önlem alınmıyor? Neden hesap sorulmuyor? Yaşamını yitirenlere tanrıdan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

Hayvancılık: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler