Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Veriler güzel de politika nerede?

17 Mayıs 2015

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: May 17, 2015

Milli Gazete Yazarı Burak Kıllıoğlu “Veriler güzel de politika nerede?” başlıklı yazısında bizim görüşümüze de yer verdi. Yazı şöyle:
Veriler güzel de politika nerede?”
Burak Kıllıoğlu/Milli Gazete

Tarım Bakanlığı, “Devlet politikası tarımda da yok” adlı yazımıza açıklama gönderdi. Hollanda’nın tarımsal hasılasının yazıda belirtildiği gibi 120 milyar dolar değil, 15 milyar dolar olduğu ve 120 milyar dolar rakamının tarımsal ihracat olduğu, bunun da kendi tarımsal üretiminden kaynaklanmadığı, ithal ettiği ürünü ya da hammaddeyi işleyip tekrardan ihraç ettiği belirtiliyordu açıklamada.
Bakanlık “120 değil 15 milyar dolar” diyor ama kendi üretmediği halde bunu bir ihraç ürününe ve ihraç gelirine dönüştürmek de küçümsenecek bir şey değil. Bir politika gerektiren bir husus. Dünya fındık üretiminin yüzde 75’i Türkiye’de, ancak fındığı hammadde alarak kullanıp çikolatada vs dünya markaları çıkaranlar, bunun kaymağını yiyenler başkaları. İngiltere, kendi ülkesinde çay yetişmemesine rağmen dünyaca ünlü çay markaları çıkarıp bundan muazzam kazançlar elde etmiyor mu? Tam da bu noktada bir politika eksikliği görünmüyor mu? Bakanlık, rakamlar üzerinden gidiyor ama bu basit çıkarımı bile yapma gereği duymamışlar. Devlet politikası olsa, Türkiye de Hollanda misali tarımdan büyük paralar kazanamaz mıydı? Hadi onu da geçtik, en azından vatandaşına gıdayı çok ucuz fiyatlara yedirmesi gerekmez miydi?
Tarımsal üretim, bir önceki yıl hangi ürün para etmişse, ertesi sene çiftçinin otomatikman onu üretmeye kalkışması kadar “bilinçli” ve “planlı” değil mi Türkiye’de? Her sene plansız üretim yüzünden ürünü para etmeyen, ürününü yola döken, tarladan toplamayı bile zul gören çiftçileri görmüyor muyuz? Bir politikanın olması demek, üst akıl olan devletin üreticiye bir yol çizmesi, bir strateji çerçevesinde bu faaliyetlerin koordine edilmesi değil midir?
Açıklamada tarımsal destekler, girdi maliyetlerine sağlanan kolaylıklar yazılmış, birçok rakam zikredilmiş. Halbuki sorulan sorular basitti. Madem öyleyse, neden üreticiler “para kazanamıyoruz, asıl kazancı aracılar elde ediyor” diye feryat ediyor? Bu sözler, bizim yorumumuz değil, haber ajanslarına düşen üretici ve üretici birliklerinin beyanlarıdır. Ve tabii ki, madem tarımsal üretim bu kadar yeterliyse, neden çarşı pazardaki fiyatlar cep yakmaktadır?
Konunun uzmanı bir ismin açıklamaları burada aydınlatıcı olacaktır. Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, dövizdeki artışa bağlı maliyet artışları nedeniyle Konya’nın 3’te 1’i büyüklüğündeki patates üretim alanının ekilemediğine dikkat çekiyor ve “Mazot, tohum ve gübre maliyetlerinin yüksekliğinden ekim yapılmıyor” diyor. Yetkin ayrıca, “Patates ekiminin devlet tarafından prim sistemiyle desteklenmesi lazım. Normal olarak ithalatı değil, üretimi teşvik etmek gerek” önerisinde bulunuyor.
Açıklamada desteklerden bahsedilse de, konunun bir başka uzmanı Dünya gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım, “Destekleme politikası etkin kullanılamıyor. Hükümetler tarım desteklerini verirken amacı, hedefi belli olmayan ve sonuçlarına bakılmaksızın parayı dağıtma olarak görüyor. Dağıtılan paranın tarımsal üretime, ürün desenine, tüketiciye yansıması veya dış ticarete etkileri hiç araştırılmıyor” diyor mesela.
Tarım Bakanlığı zahmet etmiş, açıklama göndermiş, verilerden örnekler vermiş ama ortada pek bir “devlet politikası” göründüğünü söylemek mümkün değil yine.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

En Son Yayınlanan Makaleler