Tarımda 5 Yıllık Vizyon-4/Su ürünleri

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Tarımda 5 Yıllık Vizyon-4/Su ürünleri

04 Eylül 2014

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Eyl 4, 2014

Balıkçılıkta hedef uluslararası sular
Türkiye’de son yıllarda hızla büyüyen sektörlerden birisi su ürünleri. Hem üretim hem de ihracat artışı ile dikkat çeken su ürünleri sektörünün hedefinde uluslararası sulara açılmak var. Onuncu kalkınma Planı Su Ürünleri Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda da uluslararası suların önemine dikkat çekiliyor.
Avcılık yerini yetiştiriciliğe bırakıyor

Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili, gölleri, barajları, akarsuları ve kaynak suları ile su ürünleri potansiyeli olarak avlanan tür çeşitliliği ve miktarı bakımından bulunduğu coğrafi bölgede çok avantajlı bir konuma sahip. Son yıllarda dünyadaki gelişmeye paralel olarak Türkiye’de de su ürünlerinde avcılığın payı düşerken yetiştiriciliğin payı artıyor.
Obeziteye karşı balık tüketin
Türkiye’de kişi başına balık tüketiminin 7 kilogram ile dünya ortalamasının çok gerisinde olduğu belirtilen Su Ürünleri Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda balık tüketimini özendirici çeşitli kampanyalar yürütülmüş olmakla beraber, tüketim alışkanlıkları, fiyat, soğuk zincir ve pazarlama kanallarındaki sorunlar nedeni ile tüketimin sınırlı kaldığı ifade edildi. Raporda Sağlık Bakanlığınca, çocuklarda ve gençlerde görülmeye ve gün geçtikçe sorun olmaya başlayan obezite ile mücadele için balık tüketiminin desteklenmesi istendi.
Ali Ekber YILDIRIM

Su ürünleri sektörünün yeni hedefi uluslararası sularda faaliyet göstermek. Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi koşullar su ürünleri üretimi için çok önemli avantajlar sağlıyor. Bu avantajı değerlendiren su ürünleri sektörü uluslararası sularda da üretim yapmayı hedefliyor.
Onuncu Kalkınma Planı Su Ürünleri Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda da özellikle uluslararası sularda üretimin önemine değinilerek şu görüşlere yer verildi: “Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak, gölleri, barajları, akarsuları ve kaynak suları ile su ürünleri potansiyeli olarak avlanan tür çeşitliliği ve miktarı bakımından bulunduğu coğrafi bölgede şanslı bir ülkedir. Komşu ülkeler ile kıyaslandığında balıkçı filomuz güç, sayı, teknoloji ve av araçları bakımından üstün konumdadır. Türkiye su ürünleri sektörü, mevcut balıkçılık kaynakları ve üretim gücüyle Akdeniz ülkeleri içerisinde çok uzun yıllardır en üst sıralarda yer almaktadır.Ancak bu şansı ekonomik olarak uygun bir şekilde kullanamamaktadır. Balıkçı filosunun eriştiği kapasite, kaynaklarımızda avlanabilecek balık miktarı için gerekli olandan üç kat fazladır. Bunun yanında,balıkçılarımızın gelişen teknolojik şartlara en kısa sürede entegrasyonunu sağlayabilmesi yanında her alandaki girişimcilik başarıları da bölgede önemli bir güç unsurudur.Gelişmiş balıkçılık filomuzun, başta Karadeniz münhasır ekonomik bölgesi içerisinde ve son yıllarda Gürcistan’da işletilmeyen stokları için talep görüyor olmaları balıkçılıkta geldiğimiz noktanın bir sonucudur. Bunun yanında, orkinos kotası satın alımlarına bağlı olarak Mısır, Libya, Cezayir vb. Kuzey Afrika sularında teknelerimizin çalışıyor olmaları da gerektiğinde açık denizlerde filomuzun ne kadar başarılı çalışmalar yapabileceğinin göstergesidir. Çok eski bir balıkçılık geçmişine, birikimine ve potansiyeline sahip Türkiye, üyesi olduğu uluslararası balıkçılık yönetim kuruluşlarında (GFCM, ICCAT) daha etkin rol oynayarak, Akdeniz’de balıkçılığa yön veren lider ülke konumuna geçebilir. Bunu -araştırma faaliyetlerine daha fazla kaynak ayırarak- başarabilecek bir altyapıya ve balıkçılık uzmanlarına sahiptir. Bunun yanı sıra, büyük balıkçı teknelerimiz ikili anlaşmalarla kaynaklarını yeterince kullanamayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Mısır, Somali, Umman,Pakistan gibi ülkelerin sularına yönlendirilebilir. Bu ülkelerin canlı kaynakları da
gelişmiş işleme sanayimiz vasıtasıyla halihazırda ihracatımızın yaygın olarak yapıldığı Avrupa pazarlarında değerlendirilebilir.”
Dünya balık stokları tükeniyor
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verileri balık stoklarının çoğunluğunda tükenme ve çöküş olduğunu işaret etmektedir. Dünyanın önde gelen ekonomisine sahip ülkelerin ağırlıkta bulunduğu Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) raporları dikkate alındığında, gelişmiş ülkelerin uzun zamandır, balıkçılık ve su ürünleri yetiştiricilik sektörlerini çeşitli yollarla desteklemekte olduğu görülmektedir. Yıllara göre elde edilen toplam üretim rakamlarında iç sularda yavaş, su ürünleri yetiştiriciliğinde ise hızlı bir artış devam etmektedir. Dünya su ürünleri üretiminin yüzde 72’si 20 ülke tarafından gerçekleştiriliyor. Üretimde, avlanabilir stok miktarı sınırına ulaşılması ve denizlerde aşırı avcılık kapasitesinin bulunması dolayısıyla balıkçılık sektörünün ekonomiye katkısı olabileceğinden çok daha düşük gerçekleşmektedir.
Obezite ile mücadele için balık tüketimi desteklenmeli
Kişi başına 7 kilogram tüketimle Türkiye’nin dünya ortalamasının çok gerisinde olduğuna dikkat çekilen Raporda:” Balık tüketimini özendirici çeşitli kampanyalar yürütülmüş olmakla beraber, tüketim alışkanlıkları, fiyat, soğuk zincir ve pazarlama kanallarındaki sorunlar nedeni ile tüketim sınırlı kalmaktadır. Sağlık Bakanlığınca, çocuklarda ve gençlerde görülmeye ve gün geçtikçe sorun olmaya başlayan obezite ile mücadele için alınan çeşitli önlemlere ilave olarak, su ürünlerinin tüketiminin teşvik edilmesi sorunun çözümüne yardımcı olacaktır.Zira, obezite sorunu ile mücadeleye daha önce başlayan ülkelerde balık tüketimi teşvik edilmiştir. Sağlıklı ve kaliteli yaşam için balık besin değerini öne çıkaracak tanıtım faaliyetlerinin uygulanması tüketimi artırmada büyük rol oynayacaktır.” bilgisine yer verildi.
İklim değişikliği tehdit ediyor
İklim değişikliği su ürünleri sektörü için de en büyük tehditlerden birisi. Su Ürünleri Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda iklim değişikliği dolayısıyla denizlerde ve iç sularda mikrobiyolojik patojenler ve zararlı alg patlamaları potansiyel değişim alanları olarak görüldüğü ifade ediliyor. Raporda;” Bu alanlarda olabilecek değişim gıda üretimini ve güvenliğini olumsuz yönde etkileyebilecektir.İklim değişikliği dolayısıyla aşırı yağış ve seller, yetiştiricilik yapılan sahalara nehirlerden patojen bakterilerin taşınmasına ve sağlık şartlarının bozulmasına neden olabilecektir. İklim değişikliğinin bir parçası olarak zararlı alg patlamalarının son otuz yılda giderek arttığı ve bundan dolayı su ürünlerinde oluşan toksinler nedeniyle dünya genelinde 2000’e yakın zehirlenme vakası olduğu rapor edilmiştir.”deniliyor.
Avrupa Birliği destekleri avantaj sağlayacak
Sektörle ilgili diğer alanlardan; desteklemeler, örgütlenme, ürün kalitesi, pazarlama standartları konusunda Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliği’nde sağlanan gelişmeler in Türkiye’yi yakından ilgilendirdiği vurgulanan Raporda: “Avrupa Birliği su ürünleri yetiştiriciliği konusunda 2030 yılına kadar olan süreçte yeni hedefler ortaya koymuştur. Bu kapsamda, yetiştiricilik sektöründe yıllık ortalama yüzde 3,1 büyüme oranı, 150 bin kişiye doğrudan istihdam, 14 milyar avro değerinde ve 4,5 milyon ton sürdürülebilir üretim miktarı hedeflenmiştir.Bu hedef, yetiştiricilik sektörümüzün ihracatı bakımdan önemli pazarının Avrupa Birliği olması nedeniyle değerlendirilmeli, pazardaki rekabet edebilirliğimizin kaybedilmemesi açısından karşılaştırmalı üstünlük geliştirilecek konulara ağırlık verilmelidir.” deniliyor.
Balık ihtiyacı yetiştiricilikten karşılanacak
Avcılıktaki üretim kapasitesi belli sınırlara dayandığı için, önümüzdeki dönemde söz konusu üretimin yaklaşık 600 bin ton civarında gerçekleşmesinin öngörüldüğü bu nedenle artan nüfusun balık ihtiyacının su ürünleri yetiştiriciliğinden karşılanabileceği tahmin edilen Raporda yetiştiricilikle ilgili şu görüşlere yer veriliyor:” Dünyada, yosun, kabuklular ve balıklardan toplam 240 türün yetiştiriciliği yapılırken, ülkemizde yetiştirilen türler piyasa koşulları ve pazar beklentilerine göre değişmekte olup, iç sularda alabalık, denizlerde ise çipura, levrek ve orkinos üretiminde yoğunlaşmıştır. Ancak, son yıllarda artan AR-GE çalışmaları sonucu, ülkemize özellikle dış pazarda avantaj sağlayacak olan iç su ve denizlerde 23 yeni türün ticari üretimine başlanmıştır. Birçok Akdeniz ülkesinde denenen bu türlerin üretiminin ülkemizde gerçekleştirilmiş olması, ülkemizin bölgede daha etkin hale gelmesini
sağlayacak önemli bir gelişmedir. Girişimcilerin geleceğe yönelik yatırım yapabilmesinde rol oynayan en belirgin faktörün de belirsizlik ortamının bulunmaması olduğundan hareketle yetiştiriciliğe ayrılacak alanların belirlenmesinin ve ilan edilmesinin bu sektörün gelişimi için önemli olduğunun vurgulanmasında yarar görülmektedir .”
Yetiştiricilikte gelecek 5 yılın hedefleri
Yetiştiricilik alanındaki teknolojik ve ekonomik gelişmeler sayesinde Türkiye’de yetiştiricilik sektörü son 10 yılda hızlı bir gelişme gösterdiği ancak, ağır bürokratik işlemler, öz kaynak ve kaynak yetersizliği, kredilerin sektörde gereğince uygulamaya konulamaması nedeniyle, yetiştiricilik sektörü arzu edilen seviyeye erişemediği vurgulanan raporda, gelecek 5 yılın hedefleri şöyle sıralanıyor:
–İnsanın beslenmesinde önemli besin kaynaklarından biri olan su ürünlerinin üretiminin artırılması ve halkımızın bu ürünleri daha fazla tüketebilmesi için bakanlıklar arasında eşgüdüm sağlanmalı, su ürünleri mevzuatı gözden geçirilmeli, 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanununda gerekli değişiklikler ivedilikle yapılarak yetiştiricilik faaliyetlerine kanunda yer verilmeli.
— Kıyılarımızın büyük bir kısmı, özellikle yüksek üretim potansiyeline sahip Güney Ege ve Batı Akdeniz kıyıları, Özel Çevre Koruma Bölgesi kapsamındadır. Bu kıyılarda yapılaşmanın ve yerleşimin olmadığı, yetiştiriciliğe uygun pek çok alan bulunmaktadır. Bu alanların yetiştiricilikte kullanılması değerlendirilmeli.
— Yavru balık konusunda ithalatı azaltmak için kuluçkahanelere verilen destekler artırılmalı.
— Yetiştiricilikte maliyeti artırıcı en önemli faktörlerden biri olan yemin ve diğer girdilerin temini, devlet tarafından desteklenmeli. Yetiştiricilikte kullanılan yemin kalitesi artırılmalı.
— Yetiştirilen balıkların pazarlanmasında yaşanan sorunlar giderilmeli, özellikle iç piyasada tüketimi artırıcı tanıtma ve özendirme faaliyetleri yürütülmeli.
— Dış pazarlarda rekabet gücünü ve kaliteyi artırıcı tedbirler alınmalı, doğrudan ürün desteği yanında, ihracat desteği de uygulanmalı.
— Yetiştiricilik sektöründe kiralama süreleri en az 30 yıl olmalı ve su kiralama süreleri yatırımda sürdürülebilirliği sağlayacak seviyeye çıkarılmalıdır.
— Yetiştirici birliklerinin, sektördeki pazarlama faaliyetlerini yönetebilecek düzenlemeler yapılmalı.

Su ürünlerinde uzun vadeli hedefler
“Kaynaklarını sürdürülebilir şekilde kullanan, paydaşların katılımıyla bilimsel ve
etkin yönetilen, işlevsel sektörel örgütlenmesini ve alt yapısını tamamlamış rekabet gücü
yüksek bir sektör” vizyonu ile su ürünleri sektörünün uzun vadede ulaşacağı hedefler şöyle:
1- Denizlerimizdeki mevcut su ürünlerinin uzun yıllara ait her türlü biyolojik bilgileri,üretim rakamları ile filonun ter türlü verileri toplanmış ve araştırmalardan elde edilen bulgular ve tekrarlanan izleme çalışmaları, konusunda uzman kişilerce sürekli değişimleri
değerlendirilerek kaynakların işletilmesinde değişen şartları ön görerek tüm paydaşlar ile karar verebilen ve alınan kararları uygulamaya koyan dinamik bir süreçte gerçekleştirilen sürdürülebilir kaynak yönetimi,
2- Tüm masraflarını yaptığı avcılıktan elde ettiği gelir ile karşılayan, komisyoncuya ve bankalara borcu olmayan, arz ve talebi dengeleyerek ürünü mezatta gerçek değerinden pazarlayan, tüketicisine sağlıklı ürünler sunan ve ortak karar alabilen ve uygulayabilen örgütlü bir avcılık sektörü,
3- Çevre ile her türlü sorunlarını çözmüş, balık refahını dikkate alan ve doğa dostu üretim yapan, yurtdışı pazarlarda ürün kalitesi, sunumu ve marka ile rakiplerinin yarıştığı, ülke balık tüketim ihtiyacının yarısını da karşılayan bir yetiştiricilik sektörü.
4-Kanun, yönetmelik, tebliğler ile günün her türlü ihtiyaçlarını karşılayan, uluslararası kurallarla uyumlu su ürünleri mevzuatı,
5- Yeterli sayıda, konusunda otoriter ve yurtdışında da temsil edebilen uzman kadrolarına sahip ve yerinde karar alan ve etkin yöneten merkezde Genel Müdürlük ve buna uyumlu taşra yapılanması,
6- Yatay ve dikey yapılanmasını tamamlamış, yönetimde etkin, aldığı kararı genele yayabilen üretici ve yetiştirici örgütleri,
7- Alt ve üst yapıları tamamlanmış, balıkçıların ve yetiştiricilerin sorunsuz kullandıkları,yararlandıkları ve işlettikleri balıkçı barınakları ve lojistik merkezleri,uzun vadede tamamlanması gereken hedefler olarak karşımızda durmaktadır.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

Su Ürünleri: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler