Ziraat mühendislerinin gözüyle tarım…

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Ziraat mühendislerinin gözüyle tarım…

08 Mayıs 2013

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: May 8, 2013

 Ziraat Mühendisleri Odası’ nın 43. Dönem 2. Danışma Kurulu toplantısı geçen hafta sonu Rize’de yapıldı. Bu toplantılarda tarım sektöründeki gelişmeler bütün yönleri ile ele alınır. Çözüm önerileri tartışılır. Toplantının sonunda ise uzun süren tartışmaların özeti niteliğinde bir sonuç bildirisi kaleme alınarak kamuoyuna duyurulur.
Tarım sektörünü ziraat mühendislerinin gözüyle değerlendiren o sonuç bildirisinin ayrıntıları şöyle:
“ 2000‘li yılların başında uygulanmaya başlanan IMF ve Dünya Bankası patentli politikalar sonucu; tarımdaki büyüme hızı, gayri safi yurtiçi hasıladaki (GSYH) büyüme hızının altında kalmıştır. Bu dönemde ekonominin genelinde yıllık ortalama büyüme oranının yüzde 4.5 olarak gerçekleşmesine karşılık, tarımdaki büyüme hızı yüzde 2.4‘te kalmıştır. Buna karşılık son on yılın sekizinde, tarım ürünleri dış ticareti açık vermiştir. Kısaca belirtmek gerekirse tarım, üretim yerine ithalata dayalı bir yapıya evrilmiş bulunmaktadır. Üreticimizin cebine girmesi gereken ulusal kaynaklarımız ithalat yoluyla yabancı ülke halklarının refahına aktarılmaktadır.
Siyasi iktidar tarafından yeterli ölçüde desteklenmeyen çiftçiler, 2000 yılından bu yana 3 milyon hektardan fazla araziyi işlemekten vazgeçmişler; 1.7 milyon tarım emekçisi üretimden koparak kentlerin varoşlarına sığınmışlardır. Ülkemizde kişi başına Milli Gelir 10 bin 500 dolar iken bu rakam tarım kesiminde 3 bin 500 dolar civarında yani ülke ortalamasının 1/3 ü kadardır. Ülkemizdeki her 4 kişiden birini oluşturan tarım kesimi yoksulluk girdabında yaşamaktadır. Meslek alanımızın uygulama alanında yaşanan bu sorun meslektaşlarımıza da doğrudan yansımaktadır.
İktidar, Türkiye için dünyanın 7. büyük tarım ekonomisi olduğunu belirtmektedir. Buna karşılık çiftçi başına düşen milli gelir Kanada‘da 43, Fransa‘da 41, Hollanda‘da 33, ABD‘de 31, Malezya‘da 7 bin dolar iken, Türkiye‘de 3bin 500 dolar civarındadır. Bu bağlamda Türkiye kişi başına çiftçi geliri açısından dünyada 22. sıradadır. Diğer yandan ABD‘nin 120 milyar dolar, Hollanda‘nın 77 milyar dolar, Almanya‘nın 67 milyar dolar tarım ürünleri ihracatı varken, ülkemiz uygulanan tarım politikaları sonucu 15 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatı ile 23. sıraya gerilemiştir.
2001 yılında uygulamaya konan Şeker Kanunu ile şeker üretimine getirilen kota uygulaması sonucu pancardan şeker üretimi kısıtlanmış, mısırdan üretilen Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretiminin önü açılmıştır. Buna göre Türkiye tek başına Avrupa Birliği ülkeleri toplamının yarısına yakın NBŞ üretmektedir Nisan ayı başında Meclis gündemine sunulan Şeker Kanunu tasarısı ile NBŞ kotası doğrudan yüzde 15 olarak uygulanmakta, kurak dönemlerde sadece NBŞ üretimine olanak sağlanmaktadır. Pancar üreticileri ve şeker işçileri için yıkım anlamına gelen bu yasa değişikliği geri çekilmeli, şeker fabrikaları özelleştirilmemelidir.
Son 3 yıldır yapılan ithalat çerçevesinde 2.7 milyon baş civarında canlı hayvan ile kırmızı ete 3 milyar doları aşkın döviz ödenmiştir. Bu olumsuzluğa 2012 yılında kaba yem sıkıntısı da eklenmiş, milyonlarca dolar döviz ödenerek sap-saman ithalatına gidilmiştir. Bir zamanlar hayvancılıkta ihracatçı ülke olan Türkiye, canlı hayvan ve it ithalatı yanında yem de ithal eder duruma düşmüştür.
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde su ürünleri üretimi istenilen düzeye ulaşamamıştır. Su ürünleri kaynaklarının korunmasına ve avcılığın sürdürülebilirliğine yönelik politikalara önem ve öncelik verilmeli, su ürünleri stoklarının tespitine, avlanabilir miktarın belirlenmesi ve izlenmesine yönelik bir sistem hayata geçirilmelidir.
Kamuoyunda “2B Yasası” olarak bilinen uygulama ile satışa sunulan 2B arazileri, rayiç bedelin yüksekliği nedeniyle orman köylüleri tarafından alınamamaktadır. Bu nedenle 2B arazileri, toplumun en yoksul kesimini oluşturan orman köylülerine ücretsiz verilmelidir.
Son günlerde kamuoyunu yakından ilgilendiren Genetiği Değiştirilmiş(GDO) pirinçler konusunda Oda‘mızın tavrı geçmişten beri bellidir. Ülkemizin GDO‘lara değil, kendine yeterliliği hedefleyen doğru tarım politikalarına ihtiyaç vardır. Yem amaçlı girse bile sınırlarımızdan içeri sokulan GDO‘lu ürünlerin hangi alanlarda kullanıldığının takibini yapmak mümkün değildir. GDO‘lu pirinçler getirildiği ülkeye geri gönderilmeli, halkın tüketimine sunulmamalıdır. Ziraat Mühendisleri Odası halk sağlığının korunması ve gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak çabalarını en üst seviyede devam ettirecektir.”
Gayri Safi Milli Hasılası ile tarımda Avrupa’da birinci, dünyada yedinci sırada yer aldığı her fırsatta dile getirilen Türkiye’nin bu sektördeki genel görünümü ziraat mühendislerinin gözüyle böyle. Bu görüşlere katılırsınız veya katılmazsınız. Sağlıklı ve gerçekçi değerlendirmeler yapabilmek için tarıma farklı açılardan, farklı pencerelerden bakmakta yarar var.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

Tarım,Tarım Politikaları: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler